ÇİN, SUUDİ ARABİSTAN, İRAN VE TÜRKİYE


        Çin’le Suudi Arabistan ulusal paralarıyla ticaret yapmaya karar verdi. Çin, Suud petrolünü dolarla değil, yuanla alacak. Bu ne demek? İki ülke arasındaki ticarette dolar kullanılmayacağı için ABD, bu alışverişten para kazanamayacak. İki ülke, kendi ulusal paralarıyla ticaret yapacaklarından kendileri kazanacak.

        ABD, Ukrayna sorunu başlayalı Rusya’yı ekonomik olarak çökertmenin peşinde. Bunu da petrol ve doğalgaz üzerinden yapmakta. Çünkü Rusya’nın en önemli gelir kaynağı, petrol ve doğalgaz... Bu nedenle OPEC ülkelerine üretimin artırılması için baskı kurmakta. Piyasada çok fazla petrol olursa bu erke kaynağı ucuzlayacak, böylece Rusya petrol satışından daha az para kazanacak. Dünyanın en çok petrol üreten ülkesi Suudi Arabistan, ABD’nin bu isteğine uymadı ve petrol üretimini kıstı. Bu da ABD’yi memnun etmedi.

        ABD’ye yıllardır göbeğinden bağlı Suudi Arabistan, küresel efendinin isteklerini kabul etmemesi ilgi çekici. Hem Çin’le ulusal paralarla ticaret yapıyor hem de petrol üretimi konusunda ABD’ye başkaldırmakta. Üstelik Şanghay İşbirliği Örgütü’ne de katılmayı düşünmekte Suud yönetimi.

        Çin-Suudi Arabistan ilişkileri gelişmeye başlayınca hızlı gelişmeler, birbirini izledi. İran ve Suud dışişleri bakanları Pekin’de görüştü. Batı Asya’nın ve İslam dünyasının düşman kardeşleri bir araya geldi Çin’in girişimiyle. Düşmanlık, dostluk ve kardeşliğe dönüşmekte Asya’da. Üstelik bu iki ülkenin görüşmelerinde İngilizce konuşmama kararı alındı. Anlaşılacağı üzere Anglo-Sakson emperyalistlerinin paraları da ittifakları da hatta kültürleri de devre dışıydı bu yakınlaşmada.

        Batılı emperyalistler, yıllarca Batı Asya ülkelerini yapay düşmanlıklarla birbirlerinden ayırdılar. Kendilerinin yarattıkları düşmanlıklar; emperyalist sömürünün, kışkırtmaların, egemenliğin dumanlı havasını oluşturdu. Bu yüzden yıllarca Batı Asya, kan ve gözyaşının toprakları ıslattığı yerler oldu. Milyonları aşan Müslüman, emperyalist çıkarlar uğrana toprağa düştü. Ülkeler bölündü. İnsanlar, etnik köken ve inanç ayrılıklarıyla birbirlerine düşürüldü. Yerli işbirlikçiler kullanılarak ulusal değerler hiçe sayılıp değersizleştirildi. Bu kişiler aracılığıyla ülkelere nifak tohumları ekildi.

        Önce İngilizler, 1945 sonrası Amerikalılar Batı Asya’da kendilerine bağımlı yönetimler oluşturdular. Antiemperyalist kıpırdanmalar, oluşumlar kanla bastırıldı. Bu da bu ülkelerde uzun süren kış uykusuna neden oldu. Ancak tarihin tekerleği Doğu’ya doğru dönmeye başladı. Tarihin diyalektiği, birçok kişinin ve ülke yönetiminin gözünü açtı. İşte, Suudi Arabistan’ın ABD’ye rağmen Asya’ya yaklaşması bu gerçekliktendir.

        Diyalektiğin ilk kuralı maddenin, dolayısıyla her şeyin sürekli değişmesidir. Maddeyi anlamayanlar, değişimi de göremez. Değişimi göremeyenler, tarihin gerisinde kalır. Tarihin fırsatlarını kaçırmamak için dünyanın gidişini, değişimini iyi okumak gerek. Hala ABD’den medet uman siyasal bir anlayış, dünyanın yaşadığı bugünkü koşullar içinde kendi ülkesine bir yarar sağlayamaz.

        Fransa Cumhurbaşkanı Macron bile dolardan kurtulmanın gerekliliğinden söz etmekte. Bu koşullarda ABD’ye selam çakmak niye?

        Dün genel seçime katılacak partilerin aday listeleri açıklandı. TBMM’de temsil edilen partilerin durumları içler acısı. Dünyayı okuyamayan bu partilerin yönetimleri, ABD dolmuşunun şoför mahallinden yer kapma peşinde. Hiçbirinin usuna Cumhuriyet’in kuruluş ilkeleri gelmiyor. Hepsi, serbest piyasacı… Atatürk’ün halkçı-devletçi sistemiyle yurttaşlarımızı aş ve iş sahibi yapmayı; ülkemizi kalkındırmayı düşünen yok! Hele tam bağımsızlığı dile getireni mumla arayacağız.

        Dört cumhurbaşkanı adayı da NATO’cu… Dördünün de Avrasya’nın dünya güç merkezi olduğundan haberi yok! Ya da var da işine gelmiyor bu gerçekle davranmak… Atatürk’ün öncüsü olduğu ulusal paralarla ticaret yapmayı dile getiren biri var mı içlerinde?

        Türkiye seçime gidiyor 14 Mayıs’ta. Artık bıçak kemiğe dayanmış durumda. Emperyalizme bağımlı bu sitem yürümüyor. Halkımız bunun farkında... 14 Mayıs, ülkemiz sorunlarını çözemeyecek. Bu nedenle bu tarihten sonra siyaset yeniden biçimlenecek ülkemizde. Halkımızın ABD karşıtlığı yüzde doksanlara dayanmış durumda. Dört cumhurbaşkanı adayının NATO severliği bu durumla çelişmekte. İşte, önümüzdeki günlerde halkımız, bu çelişkiyi ortadan kaldıracak. Bekleyip umutlu olalım.

                                                               Adil Hacıömeroğlu

                                                               10 Nisan 2023

       

       

2 yorum:

  1. "Doğu'dan yükselen uygarlık" bizim içini doldurmaya çalıştığımız, gerçekte bir uygarlık vasfından çok tepkisel (Anti-Amerikan) tutumun siyasallaşmış halidir. Bu siyasi manevraların insanların özlemini çektiği paylaşımcı, sömürünün olmadığı adil bir dünya projesine yol açması için aşılması gereken çok engel olduğu kanısındayım. Her şeyden önce bir alternatif kültür, bir alternatif tarih ve medeniyet tezi üretilmelidir. Zaman ne olacağını gösterecektir.

    YanıtlaSil
  2. Biz Türkler Asyai bir Ulusuz diyene bela/lanet okuyan, diktatör diyen, Adaları verdi yalanını söyleyen , sıfır sorun diyen, on yılı aşkın süredir bop tasarısı çerçevesinde hareket eden, ihvancı kafa yapısından, Suriye'de Sünni devlet kurma peşindeki akapeliler okumalı.

    YanıtlaSil