ACININ GÖLGESİNDEKİ BAYRAM


         Bayramlarda sevinç ve mutluluklar yaşandığı gibi acı ve üzüntüler de yaşanır. Acı ve üzüntüler, bayram sevincini yok etmesin diye içte içe yanan bir od gibi insanın yüreğini tutuşturur gizliden gizliye. Acının, üzüntünün odun hiç sönmez. Odun dumanı gözyaşlarına dönüşür. Bu gözyaşları da çoğu zaman kişinin içine akar sessiz bir nehir gibi. Bu nehrin şırıltısı, insanın yüzünde hep acı bir gülümsemedir.

         6 Şubat 2023 günü sabaha karşı ülkemiz büyük bir depremle karşılaştı. Deprem on bir ilimizde büyük yıkıntılara ve can yitimine neden oldu. Elli bini aşkın insanımızı, canımızı yitirdik. Canlar, toprağa düşerken geride kalanlar ise bu derin acı karşısında yıkıntılardan kurtulduklarına bile sevinemediler. Her bireyin, her ailenin, kısacası ulusumuzun bir yarısı toprağa verildi. Aileler yarım kaldı. Birçok aile yok oldu bu felakette. Bazı kişilerin arkasından ağlayıp gözyaşı dökecek yakınları bile kalmadı. Oysa büyük bir ulus, Türk Ulusu… Yitip giden her cana ağlayıp gözyaşı döktü insanımız. Yıkıntının altından çıkacak her sağ yurttaşımız için kenetlendik ulusça. Çoğu zaman eller havaya açıldı yıkıntılar altındaki insanlarımız için.

         Felaketten sağ kalanların yaşama tutunmaları için olağanüstü bir çaba gösterildi halkımızca. Ülkemizin dört bir yanından yardımlar yağdı on bir ilimize. İnsanımız her şeyi bırakıp deprem bölgesine odaklanıp aktı. Duygudaşlık, en üst düzeye ulaştı. Devlet kurumları, geceyi gündüze kattı birkaç aksaklık olsa da.

         Felaketin izleri yavaş yavaş ortadan kalkmakta. Ancak elli bini aşkın insanımızın yitiminin acısı, yüreklerden hiçbir zaman silinmeyecek. O acı, küllense de od, yüreklerin derinliklerinde her an yakacak insanımızın içini.

         Gömütlüklerin birçoğunda henüz mezar taşları bile yok! Çoğunda baş ve ayak ucuna dikilen tahtalarda numaraları yazılı depremde can veren yurttaşlarımızın. Bazılarında adlar var. Gömütlerin üzerindeki toprak taze. Henüz çiçekler boy atmamış daha. Taze toprak insan insan kokmakta. Orada yatanların sözleri, sesleri yakınlarının kulaklarında çınlamakta; bakışları derin bir anlatımla bakar çevresine. Sesler, bakışlar, devinimler, hele de anılar silinmemiş henüz belleklerden. Her şey capcanlı yaşamakta yüreklerde.

         Depremden sonra yağmur, sel, dolu ve hortum vurdu deprem bölgesini. Felaketler üst üste geldi. Yurttaşımız, olağanüstü bir güçle direnerek ayakta kaldı. Her felakette daha çok kenetlendi halkımız. Bölgede felaket kardeşliği oluştu. Dayanışma, en büyük güç... Ulusun yüreği, orada atmakta.

         On bir ilimizde bayram kutlamalarında acı ve üzüntü var, yüzler gülmemekte. Yurdumuzun dört bir yanında yurttaşlarımızın yüreği yaralı. Eski bayramların ne coşkusu ne de sevinci görülmekte. Türk Ulusu büyük bir beden... Bedenimizin bir yerindeki yarada büyük bir acı varken yüzlerimiz nasıl gülsün? Yüreğimizin buruk, boynumuzun bükük, içimizin yanık, yüzümüzün donuk olduğu bir bayram bu.

         Felaketlerin, iç yangınlarının acılarıyla pişiyoruz hep birlikte. Pişe pişe çelikleşip ulus oluyoruz doğudan batıya, kuzeyden güneye. Çelikleştikçe ulu ağaçların çeliği olup toprağımıza kök salmaktayız derince. Toprak ana gelmişimizle geçmişimizle bize kucak açıp sarılmakta. Köklerimizi büyütmekte koynunda. Toprak ana bizi kucağında büyütürken gök baba da suyu, güneşi, havasıyla beslemekte çocuklarını.

         Yıkımlarla karşılaşmadığımız, canlarımızın toprağa düşmediği felaketlerin olmadığı bayramlardır en büyük dileğimiz. Bu bayram, son buruk bayramımız olsun. Doğa olaylarının insanlara zarar vermediği bir dünyanın oluşturma savaşımının utkuya erdiği nice bayramlara…

                                                                                Adil Hacıömeroğlu

                                                                                22 Nisan 2023

        

1 yorum:

  1. İyi bayramlar,bu dileklere katilmamak mumkunmu?
    Tek adamdan kurtulmazsak acılarımız katlanarak büyüyecek .

    YanıtlaSil