AKLINA GELENİ İŞLEME, HER AĞACI TAŞLAMA


        Başlıktaki atasözünden, günümüzde birçok kişinin ders alması gerek. Atalar, sanki bugünleri görür gibi yıllar öncesinden bizleri uyarmaktalar dilimizin ayarı için. Ne yazık ki günümüzde siyaset, spor, sanat ve günlük yaşam alanlarında nerdeyse kimsenin dilinin kemiği yok! Ağzına geleni söylemek; beceri, savunma yeteneği, düşman gördüklerini incitme yöntemi olarak benimsenmiş.

        Başlıktaki atasözü: “Sonunu düşünmeksizin aklına gelen her işi yapan, herkese sataşan kişi, tutumunun büyük zararlarını görür. (Ömer Asım Aksoy, Atasözleri Sözlüğü, İnkılap Kitabevi, sf. 132)” anlamına gelmekte. Kimse yaptığı işin, söylediği sözün ve salladığı yumruğun nereye gideceğini, hangi sonuçları doğuracağını bilmemekte. Kırıp dökmeyi, yakıp yıkmayı, ezip geçmeyi, salıp savurmayı, atıp tutmayı beceri sanmakta. Asıl kırılıp dökülen; gönüllerimiz, insanlığımız, birliğimiz, birbirimize güvenimiz, saygımız, sevgimiz, adamlığımız…

        Özellikle hem iktidarın hem de muhalefetin karşıtını düşmanlaştırma siyaseti, toplumun her kesimine bir salgın gibi yayılmış durumda. Herkesin yumrukları sıkılı, ağızlardan köpükler saçılmakta. Her iki kesimin birbirlerine duydukları öfkenin yarısını ülkemizi mahveden, kaynaklarımızı yağmalayan, yıllardır iç çatışmaları örgütleyip kışkırtarak binlerce insanımızın toprağa düşmesine neden olan ABD emperyalizmine karşı göstermemekteler. Atalarımızın dediği gibi rüzgâr eken, fırtına biçiyor.

        Aynı toprağın koynunda doğup büyüyen insanları böylesine düşman yapan ne? İçlerindeki bitmez tükenmez nefreti besleyen etkenler neler? Bu nefreti kışkırtan Türkiye düşmanları kimler? Böylesi bir öfke, bu öfkenin ortaya çıkardığı nefret ve bölünmeden yararlanmaya çalışan düşmanlar olmaz mı?

        Yukarıdaki soruların usçu yanıtları çok önemli. Cumhur ve millet ittifakları arasındaki nefreti, düşmanlığı başta ABD olmak üzere birçok bozguncu güç körüklemekte. AKP yöneticilerinin ABD’nin Yeşil Kuşak Projesi kapsamında İslamcıların belleklerine nakşettiği Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığını bilinçsiz bir biçimde arada sırada ortaya çıkmakta. Ne yazık ki yirmi yılı aşkındır ülkemizi yöneten bir partinin yöneticileri, Atatürk’ü de Kurtuluş Savaşı’nı da Cumhuriyeti de yeterince bilmemekteler. Bilgileri, söylenceden öteye gidemiyor nedense. Bu nedenle de zaman zaman ülkemizin kuruluş değerlerine karşı nefret söylemleri yurttaşlarımızın kanına dokunmakta.

        Gelelim Millet İttifakına… Nefret dili o denli yaygın ki buna anlam vermek olanaksız. Nefret dilinin oluşmasında PKK ve FETÖ’nün öncü payı yadsınamaz. Sosyal medyada saat geçmiyor ki nefret söylemi yapmasınlar. ABD piyonu bu iki terör örgütünün nefret söylemleri, daha çok ulusumuzun değerleri üzerinden yapılmakta. Bizi biz yapan ne kadar değer varsa onlar için dalga geçme, küçümseme, aşağılama, değersizleştirme ve alay konusu olmakta. Bundaki asıl amaç, ulusu bir arada tutan değerlere saldırarak toplumsal bir çözülmenin yolunu açmak. İnsanların inandıkları, uğruna can verdikleri değerleri dalga konusu yapmak, onlar üzerinden fıkra ve gülmeceler üreterek nefret tohumlarını her yana ekmekteler. Onlar için değerli olan hiçbir şey yok!

        Kişi; usunu, yüreğini, emeğini, bedenini, varlığını emperyalizmin hizmetine verirse önce kendisine, sonra da içinde yaşadığı topluma saygısını yitirir. Böyle olunca da emperyalizmin elinde cansız bir varlığa dönüşür ve kullanılır. Aklı başında sandığımız birçok kişinin bu PKK ve FETÖ yalanlarını gerçek sanıp onlara inanmaları anlaşılmaz bir durum. İktidarın aleyhinde olsun da ne olursa olsun. İster yalan isterse doğru olsun söylenip yazılanlar, düşman kabul edilen iktidar cephesine atılan bir mermidir bu. Yeter ki iktidar cenahına zarar verelim bunda gerçeğin ya da yalanın ne önemi var.

        Dün, son zamanlarda moda olan sokak röportajlarında bir kadını izledim. O konuşurken ben insanlığımdan utandım. Bir insan, içinde bu denli nefreti nasıl besleyip büyütür? Kendi benliğini böylesi bir nefrete nasıl kurban eder?

        Kadıncağız videoda Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’a atıp tutmakta, kargışta bulunmakta. Frenleri patlak kamyon gibi nereye çarpıp nerede duracağı belli değil. Hızını alamıyor ve sıra Erdoğan’ın torunlarına geliyor.  “Torunlarını parça parça mezara koysun.” tümcesi ağzından dökülüyor öfkeyle. Dilim tutuluyor, ağzım kuruyor. Bu nasıl nefret? Yoksa nefretten öte başka bir şey mi bu?

        Siyasette son yıllarda yerleşen bir alışkanlık var. Gerçi eskiden de vardı bu anlayış, ancak günümüzde olduğu kadar yaygın değildi. Karşıtına ne denli bağırıp çağırırsan, küfredersen, sesini ne kadar yükseltirsen, onu aşağılarsan, onun için en ağır sözleri söylersen, canını yakarsan seni o denli davasının adamı olarak görür yandaşların.

        Bakınız seçime gidiyoruz önümüzdeki ay. Türkiye’nin devasa sorunları var. Bu konularda bir tartışma var mı? Yok! İki ittifakın da bu sorunlara sundukları çözüm öneriler var mı? Yok! Çözüm önerileri üzerinde bir tartışma işittik mi? Hayır! “Ben yaparım, ben çözerim.” diyor hazretler. Neyi, nasıl, kimlerle yapacaksınız?

        Türkiye’nin ivedilik gösteren sorunları tartışılmayınca laf sokmalar, aşağılayıcı dil devreye girmekte.

        Dünyanın her yerinde çocuklar dokunulmaz ve korunma altındadır. Erdoğan’ın canını yakacaksın diye günahsız yavruların “parça parça ölmesini” istemek niye? Yeri geldiğinde çocuk haklarından, demokrasiden söz edersin öyle mi? Bu kafa demokrat bir kafa değil. İliklerine dek işlemiş bir faşizmin kusulması bu sözler. İlk kez mi işittik bunları? Doğaldır ki hayır! Benzer sözleri sosyal medyada sıkça duymaktayız. Sırtını emperyalizme dayarsan faşist bir dilin, faşist bir usun olur. Senin gibi düşünmeyen herkesi düşman belletir sana emperyalizm.

        O videoyu yayımlayanlara gazeteci demek olanaksız. Video kışkırtma ve küfür dolu. İzlenme oranı mı? Çok izlenmiştir, çok… Çünkü birçok kişi düşünceye değil, küfre değer vermekte ne yazık ki. Bunu da uygarlık adına yapmaktalar. Öncelikle söyleyeyim ki bu videoda konuşan kişi nefrete teslim olmuş, usunu bir yana atmış bir zavallı. Bu kişinin Atatürk’le de Cumhuriyet’le de uzaktan yakından bir ilişkisi yok! Usuyla değil de nefretiyle davranan birinin Atatürk’le bir ilişiği olabilir mi? Bu videoda insan olma sorunu var. Bir kişinin insanlığı nasıl ayaklarının altına aldığı çok açık. Ne uğruna olursa olsun insanlık ayaklar altına alınmaz.

        İnsan aklına gelen her şeyi söylemez. Nefretinin tutsağı olarak her yere saldırmaz. Her ağaca taş atmaz. Bir gün o taş, kaya olur üstüne düşer, sen de altında kalırsın.

        Siyaset adına yapılan küfürlerin, kargışların muhalefete bir yararı yok! İktidar olmak için amaç, AKP oylarını almak değil mi? Böyle mi alacaksınız AKP oylarını. Bu videoları izleyenler, size oy verir mi?

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       5 Nisan 2023

       

 

1 yorum:

  1. Umarım bu tavsiyelerinize tüm "taraf"lar uyar..zira gücü ele geçirenin diğerlerini yok saydığı bir yerde dirlik olmaz...

    YanıtlaSil