Rusya’nın Ukrayna’ya, kendi güvenliğini sağlamak için
saldırmasıyla ABD ve AB ülkeleri Ukrayna’nın yanında yer aldı. Zaten önceden
beri NATO’nun Rusya’yı çevreleyip kuşatması sürmekteydi. AB ülkeleri, ABD
baskısıyla Rusya’ya ambargo uyguladı. Oysa bu ambargo, en çok Avrupa ülkelerine
zarar verdi. Çünkü sanayilerinin temel hammaddesini oluşturan metaller ve erke
konusunda Rusya’ya bağımlılıkları söz konusu. Üstelik Rusya, onlar için önemli
bir pazardı.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ABD, Yeşil Kuşak
projesinin yerine Rusya’ya çevreleyip kuşatma politikasını uygulamaya başladı.
Bunu da NATO aracılığıyla yaptı. Oysa NATO, genişlemeyeceğine dair anlaşmalar
imzalamış ve sözler vermişti. Emperyalizm, çıkarları söz konusu olduğunda ne
anlaşma ne de söz dinler. Eski Doğu Avrupa ülkeleriyle Yugoslavya ve Sovyetler
Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan yeni devletler hızla NATO’ya girdiler. Ardından
18 Mayıs 2022’de de İsveç ve Finlandiya, NATO’ya üyelik başvurusunda bulundu.
NATO, dolayısıyla da ABD, yalnızca Rusya’yı mı kuşatmakta?
Doğaldır ki hayır! Türkiye’yi de çevreleyip kuşatmakta. Yunanistan ve Güney Kıbrıs,
ABD üsleriyle dolu. Suriye ve Irak’ın kuzeyinde birçok ABD üssü var. Bu üsler,
kim için? Türkiye için… Üsler yetmemiş gibi Suriye’nin kuzeyine de II. İsrail’i
kurmak için çalışmakta. Bölücü örgüt PKK/PYD’ye binlerce TIR silah gönderdi. Bu
silahları kime karşı kullanılsın diye yolladı ABD? Türkiye’ye karşı terör
eylemlerinde kullanılsın diye bu silahlar…
1945’te girdiğimiz Atlantik süreci ülkemize zarar verdi
sürekli. II.Dünya Savaşı’ndan sonra Atatürk’ten vazgeçerek Atlantik’i seçti
ülkemiz. Tam bağımsızlığın yerine, ABD’ye bağımlılığı yeğledi zamanın
yöneticileri. Ezilen ulusların öncüsü olmak yerine, emperyalistlerin kuyruğuna
takılmayı uygarlık sandık. Kendi ayaklarımızın üstünde dimdik durmak yerine,
emperyalizmin koltuk değneklerine yaslanmayı kalkınma olarak düşündük. Hızlı
bir kalkınmanın yerine, Amerikan süt tozuyla beslenmeye başladık. Her alanda
sanayileşen bir ülkeyi, ABD’nin bit pazarı mallarıyla kirlettik. Güvenliğimizi
ABD’ye emanet ettik aymazlıkla.
ABD ve NATO, ülkemizin toprak bütünlüğüne ve ulusal birliğine
hiçbir zaman saygı göstermedi. Her fırsatta ülkemizi bölüp parçalamak için
elinden geleni yaptı. Bir yandan da yurdumuzun yeraltı ve yerüstü kaynaklarını
sömürdü. Çağdaş, bilimsel, usçu eğitimimiz ABD çıkarlarına feda edildi. Halkımızı
cephelere ayırarak kardeşi kardeşe kırdırdı. Önce sağ-sol çatışmalarını denedi.
Sonrasında Alevi-Sünni bölünmesini sahneye koydu. Bu olmayınca Kürt-Türk
çatışmasının kurgusunu uyguladı. Sonrasında ise laik-antilaik çatışmasıyla
ülkemizi bölmeye çalışmakta. PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerini ülkemizin
üzerine saldı.
Sayfalara sığmayacak kadar kötülük yaptı bize ABD/NATO. Ülkemiz
yöneticilerinin birçoğu, çoğu zaman bu yıkıcılığı görmezden geldi. Bazıları ise
işi idare etmeye çalıştı. Tam bağımsız yaşamayı düşleyemediler bile.
NATO, genişledikçe ülkemiz darlanıyor. Yaşadığımız dünya koşulları
gösteriyor ki ABD’den dost olmaz, NATO da ülkemiz güvenliğine katkı yapmaz. O
zaman bu genişlemeye güya karşı çıkar gibi yapıp onaylamak niye?
Türk hükümeti, İsveç ve Finlandiya’nın teröre destek verdiği
gerekçesiyle üyeliklerini az da olsa sürüncemeye bıraktı. Finlandiya’nın
üyeliğini Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan kabul etti en sonunda. TBMM Dışişleri
Komisyonu üyeliği, 23 Mart 2023 günü kabul etti. TBMM Genel Kurulu ise 30 Mart
2023 günü oybirliğiyle onayladı Finlandiya’nın üyeliğini. Geç de olsa sırada
İsveç var.
TBMM’de, mangalda kül bırakmayan milliyetçiler var. Milli varlığımız
en büyük tehdit olan NATO’ya el kaldırdılar, Türkiye’nin tam bağımsızlığını
uslarına getirmeyerek.
Devrimcilikte, sosyalistlikte sınır tanımayanlar bulunmakta
TBMM’de. Yeri geldiğinde, yani reklam söz konusu olduğunda büyük büyük sözler etmekteler.
Ancak NATO’ya hayır demek için TBMM’deki oylamaya bile katılmazlar. Bunun
devrimci onurunu bile yaşayamazlar.
Atatürkçülüğü kendilerine kalkan edenler, göğüslerini gere
gere el kaldırdılar NATO genişlemesine. Hem de Atatürk’ün kurduğu partinin
üyesi olarak. Emperyalizmle savaşmak için kurulan parti, emperyalizmin
yayılmasına el kaldırmakta.
İktidar partisine gelince… Sabah akşam mazlum edebiyatı yapar
sözcüleri. Mazlum Filistin, Irak, Suriye, Libya, Afganistan halkını kıyım kıyım
kıyan sanki NATO değilmiş gibi genişlemesini kabul ediyor. Hem de 15 Temmuz
ruhunu hiçe sayarak…
Ramazan günü Filistinlilerin başına İsrail mermileri,
bombaları yağarken ve Mescidi Aksa’ya tecavüz eden emperyalizmin haşarı
çocuklarını ancak “Şiddetle kınıyorum.” dersiniz çaresizce. Tabi lafla peynir
gemisi yürürse…
Ülkemizdeki NATO’culuk, bizi dostsuz bırakmakta. İçinde
bulunduğumuz zor durumdan NATO ile çıkamayız. Dünyadaki güç dengesinin
değiştiğini görmeden yapılan yanlışlar ülkemize çok zarar verir. Komşularımızın
güvenliği, bizim güvenliğimiz.
TBMM’de bulunan partiler, NATO ve maaşlarına zam söz konusu olduğunda
birleşiyorlar. Gerisi kayıkçı kavgasıyla halkı aldatmak…
Adil Hacıömeroğlu
6
Nisan 2023
Hocam ağzına yüreğine sağlık okadar güzel yazmışsın ki içimden geçen her şeyi söyledin muhallesef Türkiye tabela olmuş Allah devletimize milletimize zeval vermesin siyasiler bugün var yarın yok yani atalarımızın kemikleri sızlıyor Allah bu siyasileri islah eylesin selamlar sevgiler değerli hocam
YanıtlaSilFillandiya başkanı, "nato dan başka seçeneğimiz kalmadi" diyerek açıklama yaptı.
YanıtlaSilKapitalist sistem mecbur ediyor.!
Bu minvalde bir çözüm bulmalı.
Natocu olmayan Parti'nin kalmadığı günümüzde, salt meclis aritmeği ile açıklanamaz NATOCULUK. Yanı sıra TÜRK HÜKÜMETİ ibaresini de katılmıyorum. Çünkü Akape ne TÜRK'tür, ne TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE
YanıtlaSilİN hükümmetidir. Seçilmiş olması ne demokrasinin gerçekliliğini kanıtlar, ne de Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olduğunu. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerlerine düşman olan akapeyi Türk hükümeti ibaresinin karşılığı olarak göremeyiz. Yanı sıra muhalefeti de Türkiye Cumhuriyeti'nin muhalefeti olarak göremeyiz.