NWAKAEME VE ÖZGÜVEN YİTİMİ


        Tam adıyla Anthony Nnaduzor Nwakaeme… Nijerya’nın eski başkenti ve en büyük kenti Lagos doğumlu. O, yedi yaşındayken Danimarka’ya göç eder ailesi. Orada futbol yaşamı da başlar. Farklı ülkelerde top koşturur. Onun futbolda parlaması, Trabzon’da oldu.   Trabzonspor’un unutulmaz futbolcuları arasında yerini aldı. Onu, Trabzonsporlular da yedi yetmişe tüm futbol severler de çok sevdi. Özellikle rakiplerinin sevgi, saygı ve hayranlığını kazanması çok değerli.

        Trabzonspor, 38 yıl sonra 2021-22 sezonunda Süper Lig şampiyonu oldu. Bunda Nwakaeme’nin büyük emeği var. Takımın en önde gelen yıldızıydı. Futbol takımının ve izleyicilerin umutsuzluğa kapıldığı birçok maçında umudu yaratan adamdı. Tam da “Maçı yitirdik, yine kazanamayacağız, ampiyonluk avucumuzdan sabun gibi kayıp gitti.” dediğimiz anda bu futbol sihirbazı, ortaya çıkıp umutlarımızı tazeleyip göğertiyordu. Nwakaeme varsa umut da vardı.

        2019-20 sezonunda Trabzonspor, anasının ak sütü gibi kazandığı şampiyonluğu ne yazık ki elinden güç odaklarınca bir siyasal operasyonla alındı. Bu sezonda da Nwakaeme, takımın lideriydi. Umudun adıydı. Savaşma isteği, takım ruhu, kente bağlılığı, takıma kazandırdığı özgüven, alçak gönüllüğü, futbol becerisi, üretken niteliği ve kazanma inadıyla örnekti. O, “Bitti!” demeden bitmiyordu maç. Trabzon kenti, onu bağrına basmıştı. Dünyanın her yerindeki Trabzonsporlular, onu kardeş bilip kendi evlatlarıymış gibi kabul etti.

        2021-22 Futbol sezonunda Trabzonspor, şampiyonluğunun çok önceden kazanmıştı. Yıllardır rekabet ettiği büyük sermayenin temsilcisi İstanbul takımlarına büyük fark atmıştı. Bu durum, bir rahatlık da getirdi takıma. Sezon başındaki nitelikli oyunu neredeyse göremez olmuştuk son haftalarda.

        Herkes, Trabzonspor Kulübünün Nwakaeme ile bir sonraki dönem için sözleşme imzalanıp imzalamayacağını merak etmekteydi. Takımın yandaşları, bu futbol sihirbazıyla sözleşme yapılmasından yanaydı. Çünkü gönüllerine yer etmiş ve şampiyonlukta çok büyük emeği olan bir futbolcuyu takımda görmek istemekteydiler. Bir başka deyişle şampiyonluğa verdiği büyük emeğin karşılığı ona ödenip bu yolla ödüllendirilmeliydi. Şampiyonluğun büyük kahramanına, kulüp vefa göstermeliydi. Herkesin beklentisi buydu.

        Trabzonspor Kulübü yöneticileri, Nwakaeme ile sözleşmeyi sezon içinde savsakladı. Herkesi hayran bırakan şampiyonluk kutlamaları yapıldı. Sonrasında mı? Şampiyonluğu getiren futbolcunun istediği para çok görülerek sözleşmesi yenilenmedi. Olağanüstü bir emek ve gönül adamı, vefasızlığın kurbanı oldu. Oldu olmasına da takıma zararı ne oldu?

        Anthony’nin gitmesinden sonra kulüp ve camianın uğradığı maddi ve manevi zararın hesabı yapılamaz.

        Eli kalem tutan, ağzı laf yapan bazıları, Nwakaeme’nin defans yapmadığını ve takımı eksik oynattığını söylediler. Daha birçok şey yumurtladı bu akıl daneler. İstediği paranın astronomik olduğunu söyleyenler de oldu. Kimse şampiyonluğun parasal olarak ölçülemez değerini dile getirmedi. Yine şampiyonluğun getireceği ekonomik olanaklar da çokça tartışılmadı. Sonunda şampiyon takımın emek ve gönül adamının ayakları, iki adım ileri bir adım geri giderek ve gözleri, yüreği, usu geride kalarak isteksizce yuvadan uçtu.

        Takımdan yalnızca Nwakaeme gitmedi. Emeğe değer verip takıma hizmet etme duygusu da onunla uçup gitti. Geride kalan ve yeni alınan futbolcuların uslarının bir kıyısında “Bu kulüp, Nwakaeme gibi bir emek adamına bunu yaptıysa bize neler yapmaz?” sorusu oldu. Bu şüphe, takımın motivasyonunu bozdu. Oyuncuların özgüvenini yok etti. Futbolcuların takım ruhunu ve aidiyetini yaraladı. Kendilerini, kullanılıp atılacak, değersiz bir nesne olarak görmeye başladılar. Bunun sonunda korkak, yardımlaşmasız, isteksiz, yüreksiz bir futbol doğdu takımda. Bu durumu yaratan iş bilmez yöneticiler… Ellerindeki değerlerin farkına varmadılar. Emeğe değer vermediler. Stadyumun önüne heykeli dikilecek adamı, gezginci bir tacirin bile yapmayacağı bir şark kurnazlığıyla harcadılar. Takıma da izleyicilere de kulübe gönül verenlere de yazık ettiler. Bir başarı öyküsünü yönetip yararlanamadılar ondan.

        Atalarımız: “Ah alan, onmaz.” demiş. Ne güzel bir söz… Gönül yıkmayacaksın, ah almayacaksın. Ne yapıp edip gidip bulun gönlünü yıktığınız adamı. Onun gönlünü alın ki bu ah ve bu ahın getirdiği uğursuzluk, kulüp üzerinden kalkıp gitsin de gelecek futbol sezonlarını kurtaralım.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       5 Mart 2023

 

       

       

3 yorum:

  1. Bu kadar güzel anlatılırdı.

    YanıtlaSil
  2. Çok haklısınız... "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" demiş atalarımız. Maalesef bizim toplumumuzda hak yemek artık sıradan oldu. Hatta herkes büyük miktarlarda aparmaya çalışıyor

    YanıtlaSil
  3. Değerli Hocam, şampiyon olan takımlarımız ne yazık ki bu yolu izliyor ve paraları saçıyor. Gelir düzeyi belli bir ülkeyiz. Sayısını bilmiyorum ama sezon başından bu yana TS onun üzerinde futbolcu aldı. Bu doğru değil. Böyle yapılınca neler oluyor.? Önce Teknik direktör gidiyor, ardından yönetimler. Üstelik borcu ona yüze katlayarak. Bir önceki sezon BJK böyle yaptı. Ondan önce GS. FB zaten hep alır duruma getirildi. Yasa ve yönetmelikler koysanız bu kez o ilden alacağınız oy azalıyor. Mezarında ters dönmesi Özal döneminin iğrençlikleri ne yazık ki 30 yıldır futbolcumuz siyasete/mafyaya/ tarikatlara endeksledi.

    YanıtlaSil