38. CHP KURULTAYI


CHP, kurultayları ve mitingleri güzel yapar. Bu toplantılardaki coşku, üst düzeydedir hep. Kurultaylarda delegelerin çoğu, tüm güçlerini partide egemen olmak için harcar. Özellikle 12 Eylül 1980’den sonra CHP kurultaylarında siyasal izlenceler tartışılmadı. Atatürk döneminin günlerce süren kurultayları, hafta sonu iki güne sıkıştırıldı. Bu iki günde de asıl yapılan iş, parti yöneticilerinin seçilmesi...

Partide yönetimi ele geçirmek, Türkiye’de iktidar olmaktan daha öncelikli tutulmakta çoğu CHP delegesi için. Türkiye’de iktidar olmayı önceleyen bir parti, kurultaylarında tıpkı Atatürk döneminde olduğu gibi ülke sorunlarını ve çözüm yollarını günlerce tartışır; yıllardır iktidarda olup Atatürk’ün kurduğu devrimci, milliyetçi, halkçı, devletçi, cumhuriyetçi, laik sistemi bozan yıkıcı siyasete karşı seçenek oluşturur. Cumhuriyet’in kan yitimini durduracak önlemleri tartışır. Bu konularda kapsamlı izlenceler oluşturur. Ülkenin her sorununun çözümü, yurdun dört bir yanından gelen delegeler ve uzmanlarca ortak akılla oluşturulur. Ne yazık ki son dönem kurultaylarında böylesi kapsamlı çalışmaları göremiyoruz. Bu da partinin halkla buluşmasını engellemekte.

Halkın yaşamını derinden etkileyen sorunlara ilgisizlik, halkla siyasal ilişkinin önüne duvar örmekte. Son yıllarda başta genel başkan olmak üzere CHP yöneticileri iktidarda bulunan sağ partilere öykünmekteler uzun süredir. Onlar gibi halk kuyrukçuluğu içeren söylemlerle yurttaşın gözünü boyamaktalar. Sağ partiler, halk avcılığı yapmak için ürettikleri söylemler konusunda deneyimli ve uzman. Solda olduğunu söyleyen bir partinin halkın gözünü boyayarak ya da yurttaşı kandırarak elde edeceği bir başarı olamaz. Zaten solun amacı; sağın bu günü kurtarma amacı taşıyan, halkı kandıran, egemenlerin düzenini yıkmak değil mi; yoksa bu sakat siyasete öykünerek onu güçlendirmek mi?

CHP’nin en büyük sorunu, siyasetsizlik ve ideolojisinin olmaması. Bu nedenle savrulmakta değişik yönlere. Kökünden kopan ağaç gibi kuruyup çürümekte. Çünkü onu besleyecek kökten koptu. Kökünden koptuğu için gövde ve dallar farklı yerlerden, havadan, taşıma suyla beslenmeye çalışmakta. Kök olamayınca toprağından beslenip yeni filizler veremiyor. Siyasal partilerin toprağı halk… Ağacın kökleri, toprağa çok sıkı tutunmalı. Tutunduğu topraktan sonsuza dek beslenmeli bıkıp usanmadan.

Halktan, köklerinden kopan CHP; gittikçe küçülmekte ve etkisi, ağırlığı azalmakta. Partiye egemen olan üstünkörü seçkinci bakış açısı ve dil, giderek halkla arasına aşılmaz duvarlar örmekte. Günümüz CHP yöneticileri, halkı küçümsemekte, çoğu zaman da hor görmekte. Köylüyü milletin efendisi olarak gören Atatürk’ten, köylüyle dalga geçen sözde Atatürkçüler türedi CHP’de. Bu, aslında CHP’deki ideolojik savrulmanın özeti.

Üzülerek söyleyeyim ki her kademedeki CHP yöneticilerinin çoğu; Atatürk’ü tanımıyor, onun yaptığı devrimlerin düşünsel temellerini bilmiyor. En kötüsü de partiyi yönetenlerin CHP tarihini içselleştirememeleri. Bu da hem ideolojik kopukluktan hem de bilgisizlikten kaynaklanmakta. Ne yazık ki partililer; iktidar partisine yüksek perdeden bağırmayı, birkaç süslü söz söylemeyi siyaset sanmakta. Söylemlerde büyük bir sığlık görülmrkte. Okumayan, araştırmayan ve çözümleyici düşünmeyen parti yöneticileri hem kendilerini hem de üyelerini düşünsel bir geriliğe itmekte. İdeolojik köklerini terk eden parti, sosyal medyadan esinlenmeye başladı. Bu da savrulmaları artırdı.

CHP yöneticileri aydın kimliklerini yitirdi. Topluma yön veren, ufuk açan aydınlar, ne yazık ki yok parti yöneticileri arasında. Eski CHP, aydın birikimiyle hem topluma hem de diğer siyasal partilere yol gösterirdi. Muhalefette olsa bile söylemleri ve duruşuyla ciddiye alınırdı. Çoğu zaman topluma etkisi, iktidar partilerinden çok olurdu. İşte CHP; bu Kemalist aydın birikimini, devleti sahiplenmeyi, ulusunun birliğinin sigortası olma özelliğini yitirdi. Bu da düşünsel sığlığa ve ters yönlerde savrulmaya neden oldu.

38. Kurultay, parti yöneticilerini seçmek için toplandı. “Sen git, o gelsin!” demekle parti ve uygulanan politikalar değişmez. Yalnızca görüntü değişir. Dil, duruş, düşünce aynı olunca bir süre sonra kanıksanır yeni yöneticiler halk tarafından. CHP, ülkemizin geleceğinde söz sahibi olmak istiyorsa öncelikle kendi içinde düşünsel bir devrime gereksinimi var. Olur mu bu? Hiç de umutlu değilim.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       8 Kasım 2023

1 yorum:

  1. CHP, birincisi iç güvenlik sorunu oluşturduğundan (FETÖ, PKK yoldaşlığı, siyonizm sözcülüğü, emperyalizm işbirlikçiliği) ikinci olarak da Atatürk mirasına leke sürmesi nedeniyle kapatılmalıdır.

    YanıtlaSil