Bugün 10 Kasım… Kurtuluş Savaşı’mızın başkomutanı, Cumhuriyet’imizin kurucusu, devrimlerimizin öncüsü Atatürk’ün sonsuzluğa göçünün, uçmağa varışının 85. yılı. Yüreklerimiz buruk… Gönlümüzde tanımlanamayan bir üzüntü var. Ancak üzüntüye kapılıp Atatürk’ün yolunda yürümeyi aksatmamak gerek.
10
Kasım, aslında yas günü değil, Türk Ulusunun umudunu yeşerttiği gün olmalı.
Bugün,
kendini Atatürkçü sayan birçok kişi durmadan yakınacak ülkemiz sorunlarından. Oysa
sorunlar yakınarak değil, savaşarak çözülür. Birçok basın organı, halka
umutsuzluk aşılayan başlıklarla çıkacak. Bazı kişiler, Anıtkabir’i ağlama duvarı
sanıp ağlaşacak. Kimileri de onun büyük bir tansıkla yeniden Samsun ufkundan
Bandırma Vapuru ile yeniden çıkıp geleceğini düşünecek. Atatürkçü geçinen birçoğu,
toplumumuzdaki olumsuzlukları sürekli dillendirerek O’nun yolundan gittiğini
sanacak.
Kimi
sözde uzmanlar, Atatürk’ün “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma” hedefini,
batıcılık olarak anlatacaklar. Hatta biraz daha ileri gidip bu hedefin NATO ve
AB’de yer almak olduğunu belirtecekler bilisizce. Bu sözleriyle Atatürk’ün batı
emperyalizmiyle yaşamı boyunca savaştığını unutturup O’nu batı kuyrukçusu olarak
gösterecekler halkımıza utanmadan.
Önce
İngiliz yalanlarına kanarak, sonrasında ABD’nin sözde demokrasi söylevlerine inanarak
Atatürk’ü yok sayanlar ise Atatürk’ün yaptıklarına burun kıvıracaklar. 10 Kasım’da
O’nu anmak için bir tümce ile içten bir anmayı usuna getirmeyecek bile. Bazıları,
geçmişin köhnemiş düzeninin özlemi içinde Atatürk’e kin besleyecek durmaksızın.
Kin bilerken Türk’ü tarihten silmek isteyen İngiliz’in, İzmir’den denize
dökülen Yunan’ın, topraklarımız üzerindeki düşleri sona eren Ermeni’nin, Antalya’yı
terk eden İtalyan’ın; Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’dan ardına
bakmadan kaçan Fransız’ın yanında konuşlandıklarının bile farkına
varmayacaklar. Kimileri bilinçsizce İngiliz Muhipler, Kürt Teali cemiyetlerinin
kurucu ve üyelerini yüceltecekler Atatürk’e karşı olmak adına. Bu tavırlarıyla
Türk Ulusunun emperyalizme karşı topyekûn verdiği bir savaşta düşman safında
yer tuttuklarının farkında bile olmayacaklar hiçbir zaman.
10
Kasım sabahı erkenden sosyal medyaya baktım. Kimileri onun yeniden gelip
ülkemizin sorunlarını çözeceğini söylemekteler. Kimileri de “hayırlı cumalar…”
dilemekteler arkadaşlarına, dostlarına ve tanımadıklarına. Ancak “hayırlı cumaların”
olması için bir ülkenin özgür ve bağımsız olması gerektiğini düşünmüyorlar
bile. Ulusumuzun özgürlüğünü, bağımsızlığının öncüsünün Atatürk olduğunu uslarına
getirmiyorlar nedense.
Toprakları
işgal altında bulunan Filistin’de, cuma namazı kılanların üstüne lağım sularının
niye atıldığını sorgulamayacak mısınız bir an olsun?
Filistin’in,
Arap dünyasının bir Atatürk’ü olsaydı, bu insanlık dışı olaylar olur muydu hiç?
“Umutsuz
durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
diyen Atatürk, umutsuzluk yellerine kapılıp gidenlere, tansık bekleyenlere,
Anıtkabir’i ağlama duvarı sananlara yanıt vermekte yıllar öncesinden.
“Şayet
bir gün, çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun!”
demekte Atatürk. Ülkesinden, halkından umudunu kesip yurtdışına kapağı
atanların Atatürk’ü zerre kadar anlamadıklarını da söyleyelim. Bir köşeye sinip
kurtarıcı bekleyenler, elini taşın altına koymaktan çekinen korkaklardır. Sen,
üstüne düşen görevi yapmazsan seni hiçbir kurtarıcı kurtaramaz. Hem konforundan
bir gram vazgeçmeyeceksin hem de başkalarının seni kurtarmasını bekleyeceksin.
Kimi
dostlarımız “Atatürk, on yıl daha yaşasaydı ülkemiz için çok iyi olurdu.”
demekteler. On yıl yaşasaydı bir on yıl daha yaşamasını isteyecektiniz. On
yılların sonu gelmeyecek. İnsan yaşamı sonsuz değil. Her şeyi, Atatürk yapacaktıysa
bizim yerimize, biz ne işe yarıyoruz? Atatürk’ün yolunda gitmek demek; onun
devrimlerini, onun düşünceleriyle sürdürmek gerek.
Eğer
Atatürk gibi sorunlar karşısında ayağa kalkamıyorsan sen, Atatürk’ü hiç
anlamamışsın demektir.
Sen,
emperyalizme boyun eğip üstüne üstlük bir de sevgi duyuyorsan ve ezilen ulusları
aşağılıyorsan eğer, Atatürk’ten hiçbir şey öğrenmedin.
Sen; yoksul ve bilgisiz halkı aşağılıyorsan eğer, Atatürk’ün yanından geçmemişsin demek.
Ülkemizde
çözüm bekleyen birçok sorun var. Bu sorunları çözecek olan 85 milyonluk
ulusumuz. Kurtarıcılar, başka yerlerden gelmeyecek. Atatürk, halkıyla
birleşerek kurtarıcılık görevini yaptı. O’nun yolundan giden bizler, iç cephemizi
sağlam tutarak aşacağız önümüzdeki engelleri.
10
Kasımlar Atatürk’ü anıp ağlaşma, sorunlardan yakınma günü değil; O’nu anlama günü.
Atatürk’ü anladığımız gün, yeniden kurtulacağız emperyalizmin boyunduruğundan ve
yaşadığımız sorunlarımızdan. Öncelikli görevimiz, Atatürk’ü anlamak ve anlatmak…
Bundan başka yol var mı önümüzde?
Atatürk’ü sonsuzluğa kavuştuğu günün 85. yılında saygı, minnet ve özlemle anıyorum.
Adil Hacıömeroğlu
10
Kasım 2023
Atatürk paylaşımları, bir sevgi ve saygı unsuru olmaktan çıkıp siyasi ve sosyal bir fetiş unsuru haline geldiğinden sosyal medyada paylaşım yapmıyorum. Ancak dikkat çekeceğim bir durum var. Saat 09:05'te sadece bir takım insanlar kendi keyiflerince saygı duruşu yapmıyor. Ülkede sirenler, kornalar çalıyor. Halkın önemli çoğunluğunun ve devletin resmi olarak katıldığı bu anmaya turistler de katılmakta. Ancak nasıl bir iştir ki hiçbir şey olmuyor gibi devam edenler mevcut. Bir dakikalık bir anmayı çok görmekte bu insanlar ülkenin kurtarıcısına... Üzerinde durulması gereken bir saygısızlık bu.
YanıtlaSil“Tek tutkum yurdumdur,bütün hayatımın ilkesi bu olmuştur.diyen Mustafa Kemal Atatürk’e karşı gönül borcumuzu ödemenin ve bağlılığımızı göstermenin en iyi yolu eserlerini önderliğini,özüne ve sözüne uygun olarak, 10 Kasımlarda ve diğer günlerde anlamak,anmak ve düşüncelerini uygulamaktırYüce Atam’ı saygı , sevgi ve özlemle anıyorum♥️🙏🏻🌹🇹🇷Değerli Adil öğretmenim sağolunuz 👏🙏🏻♥️Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil