6
Şubat büyük depremi on bir kentimizde etkili oldu. Bazı kentlerimiz yerle bir
oldu. Can ve mal yitikleri anlaşılır gibi değil. Tamam, deprem çok büyük ve şiddetli…
Buna karşın kent, kasaba ve köylerimizdeki yapılar da oldukça dayanaksız. Ne
yazık ki kentleri yöneten, imar izinlerini veren, yapılaşmayı planlayan
belediye başkanları; depremin yıkıcı etkisini öngöremediler. Öngörmeyi bir yana
bırakalım, var olan imar yasalarını bile uygulama, uygulatma gücünü bile
gösteremediler. İmara aykırı bir sürü yapının olmasına göz yumdular ya da kitabına
uydurdular bu bilim dışılığı.
Deprem
bölgesindeki il, ilçe, belde belediye başkanları depreme dayanıklı sağlam yapılaşmayı
yaşama geçirmek yerine, çürük yapılaşmayı uzaktan izlediler. Yapıların yapım
aşamasını denetleyemediler. Denetlemek bir yana imara aykırı yapılaşmayı, türlü
nedenlerle desteklediler. Peki bu nedeneler ne?
Belediyeleri
yöneten siyasal partilerin yandaşları, istedikleri gibi davrandılar. Onlar için
denetlenme, projeye uyma, depreme hazırlık, yurttaşın can güvenliği söz konusu
bile olmadı. Ayrıca ülkemizdeki belediyelerin, birkaçı dışında, hemen hepsinde
yapsatçı dalanları bulunmakta. Bu yolla her türlü kolaylık gösterilmekte
yapsatçılara. Belediyelerin çoğunda bir çürüme söz konusu. Bu çürümenin nedeni,
bal tutanın parmağını yalaması.
Bugün
ülkemizde hızla varsıllaşanlar kamuoyunun ilgisini çekmekte. Siyaset alanı
öylesine kör dövüşüne döndü ki neredeyse partilerin çoğu “Benim hırsızım
iyidir.” savunmasına yöneldiler. “Ne olursa olsun partilimi savunmalıyım.” görüşü,
birçok kurumu aktöresel olarak çürütmekte. Oysa partiler, yalnızca yönettikleri
kurumları değil; kendi partilerini de aktöresel olarak çürüttüklerini görerek “kendi
hırsızlarını” açığa çıkarıp dışlamalı. Dışlamakla da kalmamalı, ona yargı
yolunu açmalı. Bu iş, böyle olmadığı sürece sistem, kendini zor temizler. Bu
yolsuzluk sisteminin kökten düzelip temizlenmesi için devrim gerek. Çünkü
sistemin kendini temizleme yeteneği, becerisi, düşüncesi, niyeti yok!
On
bir ilimizi etkileyen, birçoğunda yerleşim yerlerini yerle bir eden depremde
belediye başkanlarını sorumsuz saymak son derece yanlış. Adana, Adıyaman, Diyarbakır,
Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa
illerimizde çöken yapılar, kimlerin izniyle yapıldı? Bunlara hangi belediye
yöneticileri imza attı? Bu yapıları denetleyenler kimlerdi? Bütün bunlar
araştırılıp soruşturulsun. Depremde yıkılan konutlarda ihmali bulunun her kimse
ortaya çıkarılsın ve bu kişilerden hesap sorulsun. Türkiye’nin yargısı, depremde
yaşamını yitiren kendi yurttaşının hesabını sormayıp da ne yapacak? Birkaç
günah keçisi bularak, bütün suçu onların sırtına yükleyerek asıl sorumluların yaptıkları
yanlış işlerden sıyrılmalarına olanak verilmemeli.
Haksızlık,
ihmal, suistimal yaparak yurttaşın canını ve malını tehlikeye atanlar,
yaptıklarının hesabını vermeli ki bundan sonra herkes üstlendiği görevleri
doğru, kurallara, yasalara uygun yapsın. Böylece ülkemizde iş aktöresi gelişip
yerleşsin.
Hatay
yerle bir oldu. Peki, bu kentimizde üç dönemdir belediye başkanlığı yapan kişinin
hiç mi suçu yok? Bu kişiyi siyaseten ak pak edip yeniden aday göstererek halkın
önüne çıkarmak nasıl bir aymazlık?
Gaziantep’te
özellikle Nurdağı ve İslâhiye ilçeleri neredeyse haritadan silindi. Bu Gazi
kentimizin diğer yerlerinde de yıkımlar oldu. Bu kentin büyükşehir belediye
başkanlığını on yıldır sürdüren Hanımefendi’nin yeniden aday yapılması
Gazianteplere, yerle bir olan İslâhiye ve Nurdağılılara karşı ayıp değil mi?
AKP
yöneticilerine birkaç sözüm var. Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Kilis
belediye başkanlarını yeniden aday göstermediniz, neden? Yine deprem bölgesinde
birçok ilçe belediye başkanı da aday gösterilmedi. Demek ki bu kişilerin
depremde sorumlulukları var. Peki, AKP yönetimi depreme karşı önlem almayan bu
belediye başkanları için yargı yolunu açar mı? Bana göre açmaz. Neden mi?
2019
yerel Seçimleri öncesi AKP yönetimi başta Ankara ve İstanbul olmak üzere bazı
kentlerimizin belediye başkanlarını görevden el çektirdi. Bu konuda kamuoyu yeterince
bilgilendirilmedi. Kadir Topbaş, Melih Gökçek ve diğerlerinin görevlerinden el
çektirilme nedenlerini hiçbir zaman öğrenemedi kamuoyu. Herkes, kendince bir
gerekçe buldu. Benim gerekçelerim de şunlar: Bu belediye başkanları ya büyük
rüşvet olaylarının öznesi oldular ya da FETÖ ile ilişkileri vardı. Böyle büyük
ve bağışlanamaz suçları yoksa niye görevlerini kuzu kuzu bıraksınlar? Demek ki
açıkları büyük… Peki, bu seçeneklerden biri gerçekse niye yargı yoluna
gidilmedi. Yani yargılamayı, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP yönetimi yaptı.
Oysa suçluluğun belirleneceği yer, mahkemeler… AKP, kendini mahkeme yerine
koyup kendi belediye başkanlarını görevlerinden alarak akladı kendince.
Açık
çağrımdır: AKP, CHP ve diğerleri deprem bölgesinde kendi partilerinden seçilen
belediye başkanları için suç duyurunda bulunsunlar. Onları yeniden aday yapmayı
düşünmeleri bile depremde, insan ihmalinden kaynaklı cinayetlere ortak
olmaktır. Bu nedenle partiler temiz toplum, depreme dayanıklı kentler
istiyorlarsa öncelikle yapacakları iş, partilerini temizlemek. Bunun dışında
yapacakları her şey halkı kandırıp gözünü boyamaktan öteye gidemez.
Adil
Hacıömeroğlu
7
Ocak 2024
Partilerin, bu boyutta yıkım getiren bir felaketi üç beş müteahhitin üstüne atıp kendilerini temize çıkarmayı düşünmeleri çok büyük bir terbiyesizlik. Halk da bir zahmet bu terbiyesizliğe yanıt versin artık. Veremiyorsa ilerde benzer acıları yaşamaya varım diyordur.
YanıtlaSilAday belirlemedeki gözlemim,iktidara yakın görünen,parti yönetimini hoş tutan,yalakalık yapanlar yeniden aday gösteriliyor.Yalakalık yapmayan,mevzuatcı davranan belediye başkanları yeniden aday gösterilmiyorlar. Bu tespitimi,o bölgede yaşayarak müşaade ettim.
YanıtlaSilDeğerli Adil öğretmenim ,
YanıtlaSil6 Şubat depreminin yıkıcı etkileri çok büyüktü ,belediye başkanlarının sorumlulukları vardır.Depremde yapı denetimi, imar izinleri ve çürük yapılaşmanın nelere mal olduğunu ,neler yaşandığını ,gördük😢Ayrıca siyasi partilerin bu sorumlulukları görmezden geldiği ve aday belirleme süreçlerindeki tutarsızlıklar da malum..Deprem bölgesindeki sorumluların yargılanması dileğiyle..
Can yakan, hak yiyen, gasp eden, hukuk tanımayan, sadece kendi çıkarları uğruna yaşayan insanları anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
Kaldı ki, mutsuz kılanların mutlu olmaları imkansızdır!
Peki, bu kadar kısa bir hayat için değer mi?
Zira ölüm, yeryüzündeki en güçlü gerçeklik.
Güzel yaşayanlara selam olsun!
Elinize, bilginize , yüreğinize sağlık👏👏Var olunuz.🙏🏻Fulya Kırımoğlu👩