ÇOCUKLARA ÖDEV ALIŞKANLIĞI NASIL KAZANDIRILIR?


Belki de çocuklara en zor kazandırılan alışkanlıklardan biri, ödev yapma sorumluluğu. Çocukların büyükleri örnek aldıklarını birçok kez belirttim. Anne ve babanın davranışı; çocuklar için yol gösterici, belirleyici olmakta çoğu zaman. Bu nedenle anne ve babalar; attıkları her adımı, söyledikleri her sözü, yaptıkları her davranışı bir sorumluluk içinde yapmalı. Sorumsuzca söylenen bir söz, atılan bir adım, yapılan bir davranışın çocukları yollarından nasıl saptırdıklarını bilmeliler.

Anne ve babalar, evdeki iş bölümünü yardımlaşma ve dayanışma içinde yaptığında çocuk için bir ders niteliğindedir bu. Kendi işlerini aksatmadan ve büyük bir sorumluluk içinde yapan ebeveynler, bu sorumluluk duygusunu çocuklarına da aşılar. Atalarımız: “Hayvan süre süre, insan göre göre öğrenir.” sözünü boşuna mı söylemiş? Çocuklar da davranışa dönüştürdükleri birçok şeyi görerek öğrenmez mi?

Çocuklara: “Ödevin var mı?” sorusu sorulmamalı. Anne ve baba, çocuğun tepesinde Demokles’in kılıcı gibi dolanmamalı. Bu soruyla çocuk, sürekli bir denetimin rahatsız edici baskısının altında ezilmemeli. Baskıyı duyumsayan çocuk; bıkkınlık, yorgunluk, boş vermişlik, şaşkınlık içinde kalır. Sürekli uyarılma ve sorgulanma duygusu, onu derslerden uzaklaştırıp ödevlerini zamanında yapamamasına neden olur. Ayrıca her saniyesi denetlenen bir çocuk bocalar. Böylece çocuğun kaygısı çoğalır. Kaygı, ister istemez başaramama, yapamama korkusunu da ortaya çıkarır.

Bir çocuk öğrenciyse ne yapması gerektiğini, sorumluluklarını bilmeli. Bu nedenle ona: “Ödevini yaptın mı?” sorusu sorulmamalı. Hangi yaşta, düzeyde insan olursa olsun ona sorumluluklarını anımsatmak kişiyi mutlu etmez. İster istemez böyle bir soruyu kişi; kendi benliğini, usunu, varlığını yok sayma olarak algılar. Çocuğa sürekli karışma durumu, onu rahatsız etmesi olağan. Bu nedenle çocuğun denetleyicisi değil, anne ve babası olmalı; ona sonuna dek güvenmeli. Aşırı denetleme isteği, çocuğun özgüvenini yok eder. Bu da başarısızlığın asıl nedenlerinden.

Çoğu anne ve baba, çocuğu ödev yaparken onun yanında oturur. Ya onun ödevini yapar ya da ona yardımcı olmaya çalışır. Böylece çocuğu denetler. Onların yaptığı bu davranış, çocuğun bir işi kendi başına yapmasına izin ve fırsat vermez. Böylece çocuğun tek başına iş yapabilme girişimi elinden alınır. Çocuk, velisine yanıtını bulamadığı bir soruyu sormadığı sürece ona yanıt vermemeli. Bazı ebeveynler, çocukları yardım istemeden gidip sorularını yanıtlar. Bu, çocukların hem araştırma yapıp öğrenmesini engeller hem de başarma umudunu kırar. Yardım istemeyen bir çocuğa yardım etmek, biraz da çocuğu yok saymak demek. Yok sayılan birinden başarı beklenebilir mi?

Çocuklar, bizden yardım istediğinde onlara yardım edelim. Bu yardımlar da onların sorumluluklarını tamamen üstlenme, işlerinin hepsini yapma biçiminde olmamalı. Onlara en büyük yardım, yol göstererek bilgiye nasıl ulaşacaklarını anlatmaktır. Çocuğunun ödevini yapan veliler, onları hazırcılığa alıştırır. Bu da onları yaşam boyu başarısızlığa tutsak eder.

Çocuklara ödev yaptırmak için velilerin başvurduğu en olumsuz davranışlardan biri ödüldür. Veliler, çocuklarına: “Ödevini, yaparsan sana şunu veririm, senin için şunları yaparım, sana istediğin şeyi alırım.” demekte. Bu son derece yanlış. Ödev yapmak, öğrencinin görevi. Kişi, görevini yaptı diye ödül kazanmaz. Görevini yapmak, kişinin sorumluluğunu yerine getirmesidir. Veliler annelik, babalık görevlerini yerine getirdiğinde onlara ödül mü veriliyor? Onlara verilen en büyük ödül; sevgi dolu bir ortamda yaşamak, erinç içinde yaşam sürmek, uyumlu bir ailede bulunmaktan başka bir şey değil. Çocuklar da ödevlerini yaptıklarında ailelerinin sevgi, uyum, erinç, mutluluklarına katkı yapmaktalar. Ayrıca kendi geleceklerini sağlam temeller üzerinde oturtuyorlar böylece. Ödev yapan öğrencinin özgüveni atar, bakış açısı gelişir.

Her ödevde çocuğa ödül verilirse bir süre sonra o, karşılıksız iş yapmamaya başlar. Her yaptığı işten bir karşılık, ödül bekler. Yarın bir göreve geldiğinde bu ödül alışkanlığı, armağan almaya giderek rüşvete dönüşür. Çocuğuna yardım etmek gibi iyi niyetli bir davranışın ona nasıl da zarar verdiğini, onu nasıl kötü bir geleceğe hazırladığını bilmeli her veli.

Ödevini yapmayan çocuğa ceza vermek de ödül gibi zararlı sonuçlara ulaşabilir. Bu nedenle ödev yapmayan çocuğu ikide bir cezalandırmak doğru değil. Ödüle de cezaya da alışan çocuk, giderek kendi başına iş yapama alışkanlığını yitirir. Bu durum, onu sorumsuz bir birey yapar. Veliler, kendi elleriyle çocuklarını olumsuz bir duruma sürükler farkında olarak ya da olmayarak.

Yaşamda herkesin bir sorumluluk anlayışı ve görev bilinci olmalı. Çocukları buna göre yetiştirmeli. Onların işlerini yaparak aslında onları kolsuz kanatsız bırakmakta çoğu veli. Bu, çocuğa yapılan en büyük kötülük değil de nedir?

                                                         Adil Hacıömeroğlu

                                                         26 Şubat 2024

 

 

 

 

3 yorum:

  1. Çocuklar konusunda gözlem ve deneyimlerinizi bizlere aktarmanız çok faydalı.Atalay Yörükoğlu nün kitaplarını da okurlarınıza öneririm.Çocuk yetiştiren anne babalar için güzel faydalı bir kaynaktır.Selam ve saygılar...

    YanıtlaSil
  2. Ödev yerine getirilmesi gereken bir görevdir.Bireyin sorumluluk sahibi olması evde başlar . Anne , baba eğitimini verir kendileri sorumluluk sahibiyse görerek evlatlar da olur.Okuldan gelen çocuklarıdinleyip oyunla dinlendirmeliyiz.Oyunlar zeka gelişimi için en etkili araçtır.Her çocuk özeldir. Çocuklarımızı geleceğe hazırlamamız için onları çok yönlü yetiştirmeliyiz bilgiye açık ,duyarlı ,öğrenmeye meraklı sorumluluk sahibi severek eğlenerek öğrenen çocuklar mutlu olurlar çabuk öğrenirler, çocukları kendi kendine yetmeyi yaşına ve gelişim düzeyine uygun görev ve sorumluluklar vermek gerekir .Çorbasını yerken döke saça yemesi gibi bu şekilde nasıl yemesi gerektiğini öğrenir. Oğlumu 5 yaşında yakında gözümle takip edebildiğim markete gönderir şişe sütü aldırırdım küçükken parasını korumayı , aldığını sahiplenmeyi bilirdi ne verip ne alacağını öğrenmiştiÇocuklara kendi ayakların üzerinde durmayı öğretensorumluluklar vermeliyiz.Onun adına düşünüp sorunu çözmek yerine çocuğa güvenip sorununa çözüm bulması sorumluk duygusunu geliştirir ,sorumluluk duygusu çocuğu cesaretlendirir güveni artar.Çocuğa fırsat verilirse kendi odasını tertipler ev işlerinde yardımcı olur. Kendi sorumluluğunu bilen çocuklar,disiplin içerisinde ödevini de söyletmeden yapacaktır.Hocam kaleminiz tükenmesin sağolunuz.🙏🏻✍️👏🌺Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil
  3. Özellikle genç ana babaların okuması gerekli bir yazı olmuş elinize ve beyninize sağlık kıymetli hocam

    YanıtlaSil