Atacan
(9), tüm karşı çıkmamıza karşın internet oyunlarına başladı. Bu başlama, onu
bağımlı yaptı. Peki, internet oyunlarının çocuklarda bağımlılık yapacağını bilmemize
karşın Atacan, bu tuzağa bu nasıl düştü?
Öncelikle
şunu söyleyeyim ki Atacan, Şubat 2020’ye dek bilinçli ve örnek bir internet
kullanıcısıydı. İnterneti bilgilenmek için kullanır, orada oyun oynamazdı. Bu,
yaşına göre olağanüstü bir başarı. İnternete girer; bilim videoları,
belgeseller izlerdi. Burada da kendince seçimler (ki bu seçimleri çok
doğruydu.) yapardı. “Bu video, benim düzeyime uygun değil. Bu film bana göre
değil.” biçiminde değerlendirmelerle düzeyine uygun bulmadığı videoları
izlemezdi.
Çocuğun
interneti bilinçli ve doğru kullanması, onun bilgilenmesini sağladı birçok
konuda. Özellikle doğa, tarih, coğrafya, biyoloji, fen, teknoloji tarihi,
etnografya, folklor, müzik gibi alanlarda düzeyinin üzerinde bir bilgiye
erişmesini sağladı. Bu bilinçli kullanım, veli olarak bizi de mutlu ediyordu.
İnternette,
özellikle de akıllı telefonda oyun oynamadığı için arkadaşlarının çoğu tarafından dışlandı Atacan. Arkadaşları günün moda deyimiyle ona “ezik” demeye
başladı. Bu tavır, çocuğu üzüp etkiledi. Bu konuda ona bazı savunma önlemleri
önerip benimsetmeye başlamama karşın eşim, okulun rehberlik öğretmenine gitti.
Bu durumu görüştü. Rehberlik öğretmeni: “Çocukların kendi aralarında
geliştirdikleri bir internet ve oyun dili var. Bu dille konuşmaktalar artık.
Sizin çocuğunuz bu dilin dışında kalamaz. Bu nedenle az da olsa internette oyun
oynamalı çocuğunuz.” deyince eşim, o gün oyunlar indirip telefonunu Atacan’a
verdi. Çocuk da hiç istememesine karşın oynamaya başladı bu oyunları.
13
Mart’a kadar çok az zaman geçirmekteydi internette. Bağımlılık oluşmamıştı
henüz. Doğa ve insan sevgisiyle donanmış bir çocuk vardı kaşımızda.
Davranışlarıyla örnek bir adam… Salgın nedeniyle okullar dinlenceye girince evde
oturmak zorunda kalan çocuk, internet oyunlarını daha çok oynar oldu. Artık izlediği
bilim videoları, belgeseller uçup gitmişti yaşamından. Eskiye göre kitap
okuması azaldı. Bizlerle söyleşileri yok olmaya, huyları da değişmeye başladı.
İletişim sorunları ortaya çıktı. Sinirli, gergin bir çocuk oldu oyunlar
yüzünden. Artık bizimle oturmaz oldu. Odasına çekilip saatlerce oyun oynamakta.
Bundan da anlaşılacağı üzere çocuğumuz bizden kopmaya başladı.
Salgın
döneminde evde kalmamız sırasında eşimde internetten alışveriş etme alışkanlığı
olağanüstü arttı. Buna da fazla ses çıkarmadım üç ay boyunca dışarıya hiç
çıkmayan eşimin bu alışverişlerle dışarıyla bir bağlantı kurarak soluklandığını
düşündüm. Nisan ayının ortasıydı. Bir de baktım kurye kapımıza bir televizyon
getirdi. Alışverişleri yapmak eşimden, kuryelerin getirdiği korona şüphelisi
paketleri almak benden… Televizyonu korona önlemelerine uyarak balkona bırakıp
sordum: “Bu ne?”
“Televizyon…”
dedi.
“Ne
olacak bu?”
“Atacan’ın
odasına koyacağız.”
Oysa
bu düşünceye hep karşı çıktım. Çocukların odalarına konan televizyonların
onları, ailelerinden kopardıklarının tanığıydım. Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.
Televizyonu, balkondan sokağa atacak durumum da yok! Çaresizce onu çocuğun
odasına koyduk. O da bir elinde televizyon kumandası, diğer elinde telefon
koltuğuna yerleşti. Çocuğun yüzünü gören cennetlik olacak neredeyse. Son
günlerde çocuğun yemeğini odasına da taşımaya başladı annesi. Böylece
bağımlılığı artmaya başladı.
Her
şeye karşın Atacan’ı internetteki oyun bağımlılığından kurtarmak için elimden
geleni yapmaya çalışıyorum. Vazgeçmem olanaksız. Çocuğumun olumsuz yönde değişen
huylarını gördükçe içim yanıyor. Bu nedenle onu bağımlılıktan kurtarma
savaşımımı sürdüreceğim. Bu işten vazgeçmek yok! Milyonlarca çocuk, bu
bağımlılığın tutsağı ülkemizde. Bağımlılıktan kurtarma savaşımım başarıya ulaştığında
bu konuda önemli bir deneyimin de sahibi olacağım.
Bugün
Atacan, yine telefonda oyun oynamaktaydı. Durumuna çok üzüldüm. Kafasını okşayarak
“Benim güzel oğlum oyun mu oynuyor telefonda?” dedim.
O:
“Yanlışlarımın farkındayım. Yanlışımı yüzme karşı söyleme! Çok üzülüyor um söyleyince…”
diye yanıtladı beni.
Söyleyecek
bir söz yok! Ben de çocuk da yanlışın farkındayız. Birlikte aşacağız bu durumu.
Birlikte kurtulacağız bu bağımlılığın çıkmazından.
Rehberlik
öğretmeninin yanlış yönlendirmesini, bağımlılığın yolunu açmasını; eşimin bir
öğretmen olarak bu yanlış kararı uygulamasını yeneceğiz çocuğumla.
Adil
Hacıömeroğlu
28
Ekim 2020
Hepimizin bşında maalesef. Umarım başarırsınız.
YanıtlaSilKızım ve oģlumda aynı sorunları yaşadım ama kızım lisede kendi hibi arkadaşları bulunca uzaklaştı, oģlum ise sporla işi aştı.
YanıtlaSilAllah'ım...bu devirde çocuk yetiştirmek çok ama çok zor.😔
YanıtlaSilHocam maalesef eğitim sisteminin yetersiz olması, salgında çocukların uzaktan eğitim görmesi onları , yaşıtlarıyla oyun oynamaları kısıtladı.Okulda teneffüslerdearkadaşlarıyla oyun oynayan , spor yapan çocuklar enerjilerini harcayacak ortam bulamayınca internetten oyunlara ve arkadaşlıklara yöneldiler.Bizler okuldan gelince çantalarımız bırakır , mahallemizde oynardık .Yeni nesil bilgiye hemen ulaşıyor.İnternetten birbirleriyle bilgi , görüş ve ilgi alanlarını paylaşarak iletişim kurmaya çalışıyorlar.Hemen hemen çoğu aileler saat sınırı koysa da maalesef çocukları bağımlı olmaktan kurtaramıyor.Sonuçta yüz yüze iletişim kurmaktan uzaklaşılıyor.Gündelik hayatı ve sosyal ilişkiler etkileniyor.Atacan’ ın ve sizin gayretinizle bu dönemi aşacağınızı ümit ediyorum.Sağlıkla kalınız.Atacan’ ın hayat şansının bol olması dileğiyle …Yolu açık olsun🙏🏻📚🌺🍀Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil