AYDIN BEY’İN SEDİR AĞACI

     

    Aydın Uzman Bey ile uzun zamandır arkadaşız. 1990’ların ortalarında başladı arkadaşlığımız ve giderek kopmaz bir dostluğa dönüştü. Bu dostluğun oluşmasında düşünsel yakınlığımızın, ülkü birliğimizin, Kemalist olmamızın etkisi çok büyük. 

    Tanışmamız Bakırköy ADD’de (Atatürkçü Düşünce Derneği'nde) oldu. Yaşamın değişik alanlarında sürdü. Farklı zamanlarda benzer yaşam süreçlerinden geçmemizin dostluğumuzun pekişmesinde önemi büyük. 

    Aydın Bey, zeki olduğu kadar nüktedan biridir. Zaten nüktedanlık da zekâ gerektirir. Her konuda yapacağı bir nükte kesinlikle vardır. Her konuyla ilgili de bir şiir bulunur dağarcığında. Seksen yedi yaşına gelmiş bir Cumhuriyet aydını olarak düşünme yetisi, sorunlara çözümleyici yaklaşımı üst düzeydedir. Olayları neden-sonuç ilişkisi bağlamında düşünmesi övgüye değer. Kitap okur. Merak eder, soru sorar düşünür. 

    Gerçek bir mühendistir. Bilgisini uygulamaya döker. Bilgi birikimi, dünya görüşü, olaylara bakış açısı, matematiksel düşünüşü, her şeyde toplumsal çıkarları gözetmesi nedeniyle öngörüleri çok güçlüdür. Bu arada iyi bir briççidir. 

    Aydın Uzman, toplumuzun vericilerindendir. Yüreğinden, malından verir. Özverili kişiliğiyle dünya malına değer vermez. Kefenin cebinin olmadığını bildiğinden bağışlamıştır maddi birikimini toplumsal yarar uğruna. Eski model arabasından kendisinden çok gençler yararlanır. Gençlerin Türkiye sevdası uğruna çalışır araba aylarca. Bir yere gideceği zaman telefon eder, gençlerden biri arabayla gelerek onu alıp istediği yere götürür. Bundan da çok memnundur. "Önemli olan çocukların işinin görülmesidir." der.

    Yaz dinlencelerinde genellikle Mürefte’deyiz. Aydın Bey’de benden önce yıllarca Mürefte’de kaldı. 1979-2005 yılları arasında burada Marmara Sahil Sitesinde dinlendi. Burayı, düşünsel ve duygusal ortamının sığınağı yaptı uzun süre. 1992’de evinin önüne bir sedir ağacı dikmiş. Yan komşusu, ağaç büyürse denizle arama girer, denizin maviliğini göremem diye bir gün kimseye görünmeden ağacın tepesini kesmiş. Aydın Bey, durumu anlamış anlamasına da kesen kişiyle ilgili kanıtı yok elinde. Bir söyleşide isim vermeden sedirin tepesini kesen kişiyi yüzüne karşı eleştirmiş. Çok ağır konuşmamış, ama ileti yerine ulaşmış. Suçlu, suçunu anlamış. Aydın Bey, her yaz sedir ağacına çocuğu gibi bakıp büyütmüş. Yazlığını 2005’te satıp oradan ayrılınca merak eder olmuş sedirini. Her yıl bana sedirinden söz etmekteydi.

    Bu yıl yaz dinlencesinde yine beni arayıp Mürefte’yi, Marmara Sahil Sitesi’ni ve sedir ağacını sordu. 22 Temmuz 2020 günü Aydın Bey’in eski yazlığının önüne gittik ve sediri gördük. Kocaman bir ağaç olmuş. Her yönden fotoğrafını çekip Aydın Bey’e gönderdim. Ayrıca sedirini ve eski evini canlı yayınla ona izlettim. Yeşilyurt’taki evinde, oturduğu koltukta oldukça heyecanlandı. Gurbetteki çocuğuna kavuşmuş bir babanın mutluluğuyla neredeyse bir saat boyunca sedir ağacından konuştuk. Ben sedir ağacının gölgesinde, o evindeki koltuğunda, eşim telefon elinde bizim bağlantımızı sağlamak için ter dökmekte temmuz sıcağında. 

    Birkaç komşu merak edip yanımıza geldi. Ne yaptığımızı sordular. Durumu anlattık. Sedir ağacını diken eski bir site sakinine ağaç hakkında bilgi verdiğimizi anlattım. Hanımefendi burada yeniymiş. Aydın Bey’i tanımıyor, ama anlattıklarımızdan çok da merak etmiş. Onun nasıl da büyük bir ağaç sever, doğa tutkunu olduğunu anlayınca duygulandı kadıncağız. 

    Sedir ağacının görüntülerinden sonra denizi gösterdik ona boydan boya. Yaşulu gözleri seçebilmiş midir bilmem Marmara Adası'nı gösterdik ona uzun uzun. Kimbilir uçmağa varmış sevgili eşiyle yazlık evin balkonuna oturup denizin maviliklerinin sonsuzluğunda Marmara Adası'na bakıp ve poyrazla serinlenirken hangi imgelemlerin, düşlerin fırtınalarını yaşamışlardır. 

    Sedir ağacının önünde kendime söz verdim. Yaşadığım sürece ve Mürefte’ye geldikçe bu sedir ağacını ziyaret edeceğim. O ağaçta sevgili arkadaşımın gülen gözbebekleriyle bakışacağım. Ağacın yeşilini, arkadaşımın gözlerindeki yeşil yerine koyup onun gür ve içten kahkahalarını işiterek orada bulunacağım. Ağabeyim, arkadaşım, büyüğüm Aydın Bey’in elinin değdiği, toprağını avuçladığı, gözleriyle sevdiği ve değer verdiği bir sedir ağacı benim için de çok değerli. 

    Ankara’da bir iğde ağacı için gözyaşı döken Atatürk’le onun izinden şaşmadan giden Aydın Bey’in sedir ağacına bağlılığı bir düşünme biçiminin özgürce anlatımıdır. Yurtseverlik kimi zaman toprağın bağrında, bir çakıl taşında, boz bir tepede, ıssız bir vadide kimi zaman adsız kahramanlarda, insan sevgisinde kimi zaman da bir ağacın bedeninde, dalında, yaprağındadır. 

    Aydın Bey’in bir dikili ağacı var bu dünyada, olmayanlar düşünsün kendi durumlarını. Yüreği sızlamadan yüz yıllık ağaçları yok edenleri düşündükçe “İyi ki varsın Aydın Bey! İyi ki seni tanıyıp dost oldum.” demekteyim. Aydın Beylerin ülkemizde çoğalması dileğiyle…

    Not: 1 Ekim 2020 tarihli Aydınlık gazetesinde "Vericilerin Kıdemlisi: Aydın Uzman" başlığıyla yayımlanmıştır.

Adil Hacıömeroğlu

                                                         23 Temmuz 2020


1 yorum:

  1. Ayhan Bahattin Tuğsuz dedi ki...
    Usuna, eline sağlık, güzel yazı olmuş ! Okurken eğilip bahçeye baktım, benim ceviz ağacım da yerinde duruyor mu diye ! Malum Ataköyde de nereden geldiği belli olmayan ağaç düşmanları , çevre katilleri çoğaldı bakarsın bir gün bizim cevize de balta rastlar ! Önemli olan bu duyarlılığı tüm topluma yayabilmek ve ben de bundan sonra Aydın Beyi unutmayacağım, ağaçlara musallat olana da dikkat edeceğim ! Ne de olsa dikili bir ağacım var ! Ağaç sevenlere küpe olsun , selam olsun !

    YanıtlaSil