SORUN ÇÖZEN YÖNETİCİ (Dinlence Yazıları 8)

  

        5 Temmuz Salı… Otele uyum sağladık. Sanki yıllardır burada yaşıyormuşuz gibi bir duygu içindeyiz. Günlük yaşayışımız neredeyse her gün aynı. Her şey saatli. Günlük etkinliklerimiz azalmış durumda. Dış dünyayla bağımız, birkaç telefon dışında kopmuş gibi. Televizyon, yaşamımızdan çıktı sayılır. Gazete de yok!. Haberleri bile izleyemiyoruz neredeyse. Arada sırada rastladığımızda kısa aralıklarla olanı biteni öğrenip gündemden kopmamaya çalışmaktayız.

        Biraz kilo aldığımı düşünüyorum ki almamam gerek. Gerçi yemeklere abananlardan değilim. Beslenme düzenimi her zaman olduğu gibi sürdürmeye çaba göstermekteyim. Ama yine de kimi öğünlerde ipin ucu az da olsa kaçıveriyor. Her zamanki gibi sabahtan akşama dek çay ya da kahve içiyorum. Özellikle çaysız bir anım olmuyor gibi. Çayın bedenime, tinime gizil bir erke yarattığı düşüncesindeyim. Çay olmadan ne okuyabiliyor ne yazabiliyor ne de yanımdakilerle söyleşebiliyorum. Bu durumum bir nevi bağımlılık.

        Otelde kaldığımız süre içinde bir akşam alakart yemek yeme hakkımız var. Bunun tinsel önemi var. İnsanın aşevindeki curcunadan bir öğünde olsa kurtulması güzel bir şey. Zamanı önceden belirlemek gerek. Ayrılışımız yaklaştığından bu hakkımızı kullanmamız gerek. İki günde bir dönüşümlü yemek türleri var alakartta. Birinci gün Asya, ikinci gün ise İtalyan mutfağı… Eşim İtalyan mutfağı olan günde bu hakkımızı kullanmak istemekte. Onun tek amacı oğluna bir şeyler yedirmek. O, ısrar ettikçe Atacan daha az yiyor sanki. Çocuk yemek yemekten değil, oynamaktan zevk alıyor.

        Alakart hakkımızı kullanmak için konukkabule (resepsiyona) gittik. Buradaki görevliler, akşam yemeği için gün içinde yer ayıramayacaklarını söylüyorlar ısrarla. Aşevinin dolu olduğunu ısrarla söylüyorlar bize. Eşim de zamanımızın kalmadığını iki gün sonra otelden ayrılacağımızı söylemekte. Bir türlü çözüm bulunamayınca bu konuyu görüşebileceğimiz otel yöneticisi olup olmadığını soruyoruz. "Hande Hanım” adında biri geldi. Görevini söyledi, ancak ben tam olarak anlayamadım. Öncelikle güler yüzlü olduğunu belirteyim. Güler yüzlü olmak, sorunun çözümünde ilk adım. Sorunumuzu söyledik. Bizi anlayışla karşıladı. Üzüldüğümüzü fark etti. Hemen aşevi yöneticisine telefon ederek sorunu halletti. Kendisine içten bir “Sağol!” dedik. Ayrıldık konukkabulden.

        Akşam yemek saatimiz gelince aşevine gittik. Sessiz, serin, güler yüzlü bir ortamda yemeğimizi ivedilik göstermeden yedik. Aşevi tenha sayılırdı. Birkaç masada yemek yenmekteydi. Yemek bittikten sonra havuz başında söyleştik. Ardından odamıza geçtik. O da ne? Yataklarımızın üzerinde oya çiçekleri var. Beyaz örtülerin üstü oya çiçekleriyle bezenmiş. Bu inceliği görünce mutlu olduk. Bu güzelliği yapanın Hande Hanım olduğunu anında anladık. Ertesi gün ona mutluluğumuzu belirterek “Sağolun” dedik.

        Alakart yemek konusunda yaşadığımız deneyim, aslında bir yöneticilik dersi. Sorunu çözmemek için uğraşan görevlilerle sorunu çözmek için yola çıkan bir yöneticinin farkı görülmekte burada. Konukkabuldeki görevliler, sorun çözme konusunda çaresizdiler. “Emir kulu” tavrıyla davranarak sorunları çözmeleri olanaksız. Verilen görevi, bir makinenin parçası gibi yerine getirmekteler. Oysa onlar insan… Her görevin, verilen her yetkinin esnek yanları kesinlikle vardır. Burada görevlilerin sorunu çözmek için duygudaşlık yapmaları yeterli. Hande Hanım’ın orada yetkili olmasının nedeni, karşılaşılan sorunları çözmek. Bir işletme, bir kurum sorunları çözdüğü oranda vardır. Kurumsal sürekliliğin temelinde sorun çözmek bulunmakta. Sorunların çözülmemesi ya da büyütülmesi memnuniyetsizliği artırır. Bu da o işletmenin müşteri yitirmesi demek. Müşteri olmayınca işletme de çalışan da olmaz.

        Okumakta olduğum Doğu Perinçek’in “Türkçe Kökler” kitabını bitirdim. Kitabı, bitirmeden gün içinde Sayın Perinçek’i arayarak böylesine güzel bir kitabı okuyuculara sunduğu için teşekkür ettim. Ayrıca bazı konularda karşı tezlerimi söyledim. Dil üzerine kısa da olsa yararlı bir söyleşide bulunduk. Dil konusunda bu tür kitapların yayımlanmasında büyük yarar var Türkçemizin gelişimi için. Kitap, kökenbilim üzerine. Sayın Perinçek, bu kitapla dilimize büyük bir hizmette bulundu Bu nedenle kendisini kutluyoruz.

        Uyumak zorundayız. Ancak yatağımızın üzerindeki çiçekleri toplamaya kıyamıyoruz. En sonunda çiçekleri toplayıp masanın üzerine koyduk. Artık uyuma zamanı.

        Hande Hanım, evlilik yıldönümümüzü (1 Temmuz) otellerinde geçirdiğimiz bilse acaba neler yapardı bize? Bu soruyu düşünürken uykuya dalıyorum.

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       19 Temmuz 2022

       

       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder