AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİ


        Yurttaşlarımızın sık sık uğradığı aile sağlığı merkezleri ne durumda? Buralar, depreme dayanıklı mı? Bu merkezler hem yurttaşların hem de sağlık çalışanlarının güvenli bir biçimde kullanacakları bir yaşam alanı mı? Aile Sağlığı Merkezlerinin bulunduğu yapıların depreme dayanıklılığı kontrol edildi mi?

        Yukarıdaki sorular uzayıp gider. Hatay’da Aile Sağlığı Merkezlerinden neredeyse ayakta kalan yok! Birkaçı dışında hepsi yıkıldı depremde. Deprem gece olduğu için bu merkezler açık değildi. Bu, büyük şans... Yoksa hem sağlık çalışanları hem de oraya giden yurttaşlarımızı yıkıntılar altında can verirken ya da kurtarılırken görecektik. Aile Sağlığı Merkezlerinin böylesine yıkılmasını öngöremeyen yöneticiler suçludur. Başta Sağlık Bakanlığı yetkilileri, belediye yöneticileri bunun hesabını vermeli.

        İstanbul’da birçok Aile Sağlığı Merkezi, derneklerin, vakıfların ya da özel kişilerin kiracısı durumunda. Çünkü özelleştirmeler sonunda devletimizin elinde adam gibi sağlık ocaklarını yapacağı yerler kalmamış. Yağmalanan kentte, devlet kurumları için bile bir karış yer bırakılmamış. Oysa Aile Sağlık Merkezleri yaşamsal önemde. Her gün yüzlerce insanın girip çıktığı, sayrıevlerine olası birikimi önleyen yerler buralar. Önleyici sağlık hizmetlerinin ilk basamağı. Kundaktaki bebekten bastonuna dayanarak yürüyen yaşululara dek herkesin uğrak noktası.

        Özelleştirmelerle devletimiz küçültülmüş, birçok alanda etkisizleştirilmiştir. Turgut Özal’ın 24 Ocak 1980 kararlarıyla ülkemiz gündemine soktuğu özelleştirmelerle kamu malları adeta yağmalandı. Bu tarihten başlayarak iktidara gelen partilerin hemen hepsi, ama az ama çok kamu mallarını özelleştirdi. Oysa özelleştirmeleri dayatan ABD ve uluslararası küresel sermayeyeydi. Emperyalist bir dayatma “demokrasi, özgürlük, kalkınma” adı altında halkımızın gözü boyanarak kabul ettirildi. “Demokrasi, özgürlük ve kalkınma” masallarıyla uyutulan halkımız gözünü açtığında ise devletine ait malların yağmalandığını gördü. Kalkınan yağmacılar, soyulan da halk oldu.

        İstanbul’da Aile Sağlığı merkezlerinin çoğu izbe, bodrum yerlerde. Bazıları apartman katlarında. Bunların hepsine kira ödenmekte. Oysa gönül ister ki sağlık ocaklarımız bahçe içinde, iki katlı, depreme dayanıklı, havadar yapılar olsun. Buralar hem çalışanlar hem de yurttaşlarımız için yaşam alanı görevi yapsın. Özellikle çocuklara, yaşululara sıcak bir yuva izlenim versin bu yapılar.

        Peki, sağlık ocaklarının kiralarını kim ödemekte? Evet, özelleştirmeler sonunda her türlü ekonomik yük yurttaşın sırtında. Kiraları, Sağlık Bakanlığı ödemekte. Nerden mi? Yurttaşın vergilerinden… Sen, mülkünü sat, sonrasında da köhne yerlere hovardaca kira öde. Böyle bir mantık olur mu?

        Özelleştirmelerle devletimizin kamucu nitelikleri yok edildi. Yurttaşın vazgeçilmez hizmet alanları olan sağlık ve eğitim paralı duruma getirildi. Yurttaş, sağlık ocakları ve sayrıevlerine gittiğinde katkı payları ödemekte reçeteyle birlikte eczanelere. Eğitim de ise koruma dernekleri ve aile birlikleri aracılığıyla veliler her yıl türlü adlar altında paralar ödemekte okullar.

        İstanbul’daki Aile Sağlığı merkezleri, ivedilikle sağlam yapılara kavuşturulmalı. Gerekirse kamulaştırmalar yapılmalı buralar için. Depremin hangi tarihte, hangi saatte olacağı belli olmaz. Deprem sonrası sağlık merkezlerine, sağlık çalışanlarına ne denli çok gereksinim duyduğumuzu Kahramanmaraş depreminde gördük. Buralar, yaraların sarılması için önemli karargâhlar… Karargâhlar yıkılırsa kurtuluş da olmaz.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       31 Mart 2023

3 yorum:

  1. Sağlık uyygulamaları, uygun mimari içeren, insana tinsel ve bedensel yük getirmeyecek yapıların içinde yürütülebilir. Örneğin gün ışığı görmeyen bir yerde psikiyatri kliniği olmaz. Rutubetli ortamlarda göğüs hastalıkları, çok basamaklı merdivenle ulaşılan yerlerde ortopedi kliniği olmaz. Sadece ASM'ler değil, büyük tıp fakülteleri, özel hastaneler, vakıf hastaneleri gibi kurumların da genelde sorunlu olduğunu söyleyebiliriz.

    YanıtlaSil
  2. Ve bunların en büyük suçlusu Akape. KALEMİNİZE SAĞLIK DEĞERLİ HOCAM

    YanıtlaSil
  3. Eğitim,enerji ,sağlık,savunma%100. Devletci politika uygulanmalı.
    E.E. S.S.

    YanıtlaSil