Kurtuluş Savaşı bitmiş, yanmış yıkılmış bir ülke kalmıştı
elimizde. Açlık, yoksulluk, gerilik halkımızı sarıp sarmalamıştı. Topluiğne
bile üretemeyen bir ülke, ayağa kalkmak zorundaydı. Onu ayağa kaldıracak olan
da Kurtuluş Savaşı’na öncülük eden kadroydu. Öncüler, ulusla birleşerek yurdu
kurtarmıştı. Ekonomik savaşı da ulusla birleşerek elbirliğiyle yapmak
zorunluydu. Kılıçla yapılan savaşı utkuyla sonlandırmış olan halkımız, şimdi de
sabanla yapılan savaşı kazanmalıydı.
Türkiye’nin ekonomik geriliğini sonlandırmak ve ülkemizi
gönençli bir duruma getirmek için kollar sıvandı. Bu amaçla 17 Şubat-4 Mart 1923
tarihleri arasında İzmir İktisat Kongresi toplandı. Kongre’ye; yurdun her
köşesinden, türlü iş kollarından temsilciler katıldı. Herkes, görüş ve
önerilerini dile getirdi.
Kongre başkanlığına Manisa temsilcisi Kazım Karabekir Paşa seçildi.
Fevzi Çakmak ve Asım Gündüz paşalarla Rus Büyükelçisi Aralof, Azerbaycan Büyükelçisi
Abilof kongreye katılanlar arasındaydı. Emperyalizme karşı silahlı savaşı
kazanan Türkiye, bu kongrede emperyalizme bağımlı olmayan ve kendi gücüyle
oluşturduğu bir ekonomik örneği yaşama geçirmek için halkın temsilcilerinin
görüşüne başvurmaktaydı. Bu kongre, tam bağımsızlığın sağlam temellere oturtulması
için toplanmıştı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, 15-21 Şubat 2023 günleri
arasında “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi”ni topladı. Kongre’nin genel havasına
bakıldığında 1923’teki İktisat Kongresi ile uzaktan yakından ilgisi yok! Sanki
onu tekzip edip ortadan kaldırmak için düzenlenmiş.
Kongre’de farklı kesimlerden yerli ve yabancı kişilere söz
verildi. Bu konuşmacıların bazıları, kamuoyunun ilgisini çekti. Ayrıca bu
kişilerin söylemleri, bu toplantının ilk İktisat Kongresi’ne ne denli uzak ve
karşıt olduğunu herkese gösterdi.
“İzmir İktisat Kongresi’ne önce bir değinmek lazım. İzmir
İktisat Kongresi, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh!’ sözünün ilk ya da ikinci sarf
edilen yer. Tarihçi değilim, farklı yorumlar var. Misak-ı Milli’den daha azına
razı olunmuş ve bütün batıya biz, sizin Ortadoğu’daki hesaplarınızla ilgili
değiliz, denmiş. Atatürk, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh!’ diyerek bir barış mesajı
vermemiş aslında. Bu, benim fikrim. Yani sizin oradaki hesabınızla biz ilgili
değiliz. Osmanlıdan elimizde kalan bu bakiye ile kendi yağımızda kavrulacağız,
demiş ve bunun karşılığında yüz yıllık bir avansa almıştır. Biz de ülkeyi, bu
yüzyıl o lafla buraya getirmişiz. 20 Mart 2023)” Bu sözleri, PKK’nın siyasal
uzantısı HDP’nin eski vekili Sırrı Süreyya Önder söylemekte Kongre’nin altıncı
gününde.
Baştan aşağıya Atatürk’e, Cumhuriyet’e 1923’teki İktisat
Kongresine açıktan sövgü var Sırrı Süreyya’nın konuşmasında. Yıllardır
söylenmekte olan İngiliz yalanlarının yinelenmesi bu sözler. Cumhuriyet’e,
Atatürk’e karşı olup emperyalizmin güdümünde olan liberaller, bölücüler ve
yobazların sürekli dillendirdikleri bu yalanları işitmekteyiz yıllardır. Ne
yazık ki dinleyiciler bu PKK sözcüsünün, ABD muhibbinin sözlerini alkışladılar.
Alkışlayanların çoğunun kendilerini, Atatürkçü olarak görmeleri ise ayrı ve
acıklı bir çelişki.
Atatürk avans almış, öyle mi? Kimlerden? Batılı
emperyalistlerden PKK sözcüsüne göre... Çünkü kendisi ve ait olduğu siyasal
örgüt, emperyalistlerden avans da para da akıl da görev de silah da almakta. Bu
zavallı, herkesi kendisi gibi sanmakta, ne diyelim? Bu zavallının gördüğü,
bildiği, yaşadığı bu! Emperyalizme karşı dünyanın ilk Kurtuluş Savaşı’nın
onurunu yaşmaktansa emperyalizmin piyonluğuna soyunursan doğup büyüdüğün
topraklara düşmanlaşırsın. Vatan uğruna şehit olanlara, emek verenlere, içinde
bulunduğun ulusa zerre de saygın da bağlılığın da olmaz.
Yobazların sık sık dile getirdikleri Lozan’ın yüz yıllık bir
anlaşma olduğu yalanına sarılmakta Sırrı Süreyya. Bu yalanı da salondakiler
alkışlıyorlar nedense.
PKK sözcüsünün tarihten haberi yok! Atatürk’ün Afganistan, İran,
Irak ve Türkiye’nin katılımıyla kuruluşuna öncülük ettiği Sadabat Paktı’nın Batı
Asya (“Ortadoğu” sözü, İngilizlerin söylediği bir söz olduğundan emperyalistlerin
tanımlamalarını yazılarımda kullanmıyorum.) için ne denli önemli olduğunu da
bilmemekte. İngiliz emperyalizmine karşı kurulan bu paktın öngörülü bir birlik
olduğunu anlamamak, ancak emperyalist projelerde görev alanların işi. Atatürk
döneminde ayrıca Almanya ve İtalya’nın faşist yönetimlerinin yayılmasına karşı
da Romanya, Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan’ın oluşturdukları Balkan Paktı
kurulmuştu. Bundan da haberi yok emperyalist kapılarda beslenen zavallının.
“Ermeniler, o tarihe kadar, kıyıma, yıkıma, büyük acılara,
tehcire uğrayana kadar sadık millet olarak anılıyor. (Aynı konuşmadan)” demekte
Sırrı Süreyya. Bu sözlerle de emperyalist yalanlara sarılmakta. Üstelik AİHM’den
“Ermeni soykırımı, emperyalist bir yalandır” kararı çıkmasına karşın yalanı sürdürmekteki
amaç, art niyetli değil de nedir? Bu sözlerle Türk ulusuna, devletine iftira
atılarak düşmanlık yapılmakta.
Tarihsel gerçekler ortadayken İngilizlerin yalanlarına
sarılmak niye? Bu yalanları söyleyenleri, kürsüye çıkararak Atatürk’ü,
Cumhuriyet’i kötülemelerine yol açıp fırsat veren İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Tunç Soyer’e ne demeli? Ya bu konuşmayı, aymazca ve düşüncesizce
alkışlayanlara…
İşin en ilginç yanı şu: Teröristimsi Sırrı, salonu dolduran çoğu CHP’li olan kişilerin gözünün içine baka baka, açıkça Türk devletinin ve cumhuriyetçinin sonunun geldiğini, yüzüncü yılında yıkılacağını söylemekte. Salondakiler de Atatürk’ün dediği gibi: “Gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde” dinlemekteler emperyalizmin yıkıcı işbirlikçisini.
Soyer’in Kongre’de konuşturduğu ilginç bir kişi daha vardı:
Fukuyama… ABD emperyalizminin sözcüsü… Yazık, hem de çok yazık…1923’te emperyalizmden
bağımsız bir ekonomi kurmak için toplanan İzmir İktisat Kongresi,
emperyalistlerin ve bölücülerin Atatürk’ü kötüledikleri karşı devrimci bir
ihanet kongresine dönüştürüldü yüzüncü yılında. Bu ayıp da sana yeter Tunç
Soyer, tabi utanmasını bilirsen.
Sırtını ABD’ye dayarsan Türk ulusuna düşmanlık yaparsın. ABD’nin
demokrasi yalanlarına kanarsan bölücüleri kürsüye çıkarıp Atatürk’ü de
Cumhuriyet’i de kötületirsin. Atatürk’ü bilmeyen sözde Atatürkçüler de bu
rezaleti ses çıkarmadan alkışlar. Vah memleketim vah, nerelerden nereye geldin?
Adil
Hacıömeroğlu
Türkiye'de Atatürkçülük, Erdoğan karşıtlığı ile sabitlenmiş bir anti-kavrama dönüştürülmek isteniyor. Türkiye'nin milli, vatansever aydınlarının büyük görevi bu zihinsel dönüşümü engellemek olmalıdır. Siyasetten, seçimlerden daha öncelikli acil bir konudur bu.
YanıtlaSilTamamı ile size katılıyorum
YanıtlaSilYazılarıyla bizi herzaman aydınlatan, ufkumuzu genişleten Adil Haciomeroglu'ndan yine çok güzel bir yazı ve saptamalar.
YanıtlaSilTeşekkürler
Bir ihanet kongresi Soyer adlı emperyalist piyonun yaptığı. Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarında böyle toplantılar yapan/ yaptırtanın Tanrı cezasını versin. Lanet yağdırsın.
YanıtlaSil