Zaman zaman uğradığım okulların birinde çalışan bir kadın
öğretmenin oğlu bir süredir ABD’de yaşamaktaydı. ABD yurttaşı olmak için
başvurmuştu. Sonunda bu isteği kabul edildi. Hanımefendi, bu duruma çok sevinmiş
olmalı ki lokma döktürüp okuldaki arkadaşlarıyla sevincini paylaşmış.
Lokma, dinsel ve kültürel nedenlerle bir sevinci yaşamak,
hayır yapmak için dökülür ya da döktürülür. Cenaze, kutlama, sünnet düğünü,
kandil gibi kişiler ve toplumlar için önemli durumlarda hayır yapmak ya da
sevinci diğer kişilerle paylaşmak içindir lokma. Ayrıca ölüler için onları
anmak ve hayır için lokma döktürülür. Bu, sevap işlemek için. Ağız tatlandırılarak
gönüller hoş tutulur lokmayla. Bu, ülkemizin tarihsel derinliklerden beri
yaşayan bir geleneği…
Adı İzmir’le anılsa da ülkemizin her yanında türlü biçimlerde
yapılır ve komşularla paylaşılır. Lokma, yurttaşlarımız arasında dayanışmayı,
paylaşmayı simgeleyen bir tatlı. Lokma döküp dağıtmak bireyselliğin değil,
toplumsal davranıp düşünmenin bir gereği. Ucuz olduğu, kolay ve çabuk yapıldığı
için hem yoksulların hem de varsılların tatlısı. Bir kişinin, sınıfın değil;
tüm toplumun ağzındaki lezzet.
Öğretmen Hanım’ın oğlu bencilliğin, varsıllığın kutsandığı;
toplumsal davranmanın, yoksulluğun küçümsendiği bir ülkenin, ABD’nin yurttaşı
olmuş. O ABD ki milyonlarca insanın kanını kendi çıkarı için döken bir ülke.
Dünyayı kan denizine döndürmekten mutlular. Hem dünyayı hem de kendi halkını
acımasızca sömüren emperyalizmin merkezi. Gün geçmiyor ki sokakalarında bir
yurttaşı polisçe öldürülmesin. Her kış, kentlerinin köşebaşlarında onlarca
evsizin soğuktan donarak öldüğü bir kan emici ülke. Yetmiş beş yıldır ülkemizin
başına gelen birçok felketin sorumlusu. İşte, Türk Milli Eğitiminde
çocuklarımızı eğitsin diye öğretmen yaptığımız kişi, oğlu ABD yurttaşlığına kabul
edildi diye lokma döküyor.
Yurt dışında eğitim görürken ülkemizin işgal edildiğini
işiten birçok Türk öğrenci ivedilikle yurda dönerek Kuvayı Milliye örgültlerine
katıldılar. Silahlanarak işgalcilere karşı savaştılar. Bunlardan en ünlüsü de
Mahmut Esat Bozkurt…
Ülkemizin unutulmaz Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa
Necati, İzmir’de işi gücü yerindeyken işgal karşısında susmamış, silahlanarak
dağlara çıkmıştı işgaşl güçleriyle savaşmak için. İşte, Türk Milli Eğitiminin
temellerini atan bu fedailer. Öğretmenin görevi, kendi ülkesine yararlı insan
yetiştirmek. Kendi çocuklarını da Milli Eğitimimizin temel ilkeleri doğrultusunda
yetiştirmek onun görevi. Hiçbir öğretmen, çocuğunu ve öğrencilerini ABD ya da
başka bir ülkenin yurttaşı olsun diye yetiştirmez.
ABD yurttaşı olan kişi, şu yemini yapıyor: “Burada, önünüzde,
şimdiye dek tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti, egemenliğini
reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasasını ve yasalarını iç ve dış düşmanlara
karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; yasanın
gerektirdiği durumlarda ABD ordusuna hizmet vereceğime; yasanın gerektirdiği
durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu
yükümlülükleri özgür bir biçimde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak
üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.” Bu yeminden de anlaşıldığı
gibi ABD yurttaşı olan bir Türk, yeni ülkesi Türkiye’ye savaş açtığında doğup
büyüdüğü topraklara işgalci ordu adına savaşmaya gelecek. Ülkemizde yaşayan
annesi, babası, akrabaları, arkadaşlarına karşı savaşacak. Gerektiğinde de
onları gözünü kırpmadan, elleri titremeden öldürecek. Bu gencin annesi de oğlu
bu yemini ettiği için lokma döküp dağıtmakta ABD yurttaşlığını kutlamak için.
Hem d eyurtseverliğin öğretilmesi gerekne bir eğitim yuvasında öğretmenlik
yapacak bu kişi., öyle mi?
Üzülerek söyleyeyim ki bu lokmacılar, Atatürkçü geçinmekte.
Ne yazık ki Atatürk’ü hiç mi hiç tanımıyorlar. İhanetin, vatana ve ulusa yabancılaşmanın
adı Atatürk olur mu? Hem de böyle bir yabancılaşma, bir Türk geleneğiyle
kutlanır mı?
Adil Hacıömeroğlu
24
Mart 2023
Eyvahlar olsun, hocam. Bu durum hiç değişmemiş. Bundan 10-15 yıl önce Londra'da yaz tatilimi geçirdim. Orada bir evi 4 kişi paylaşıyorduk. Ev arkadaşlarımdan biri gayet modern görünümlü Eskişehirli bir genç bayandı. Bir gün evde bir sevinç çığlığı duydum. Yanlarına gittiğimde nedenini öğrendim. Meğer bizim çocuk bakıcılığı yapan hanımefendi İngiliz vatandaşlığına kabul edilmiş. Hiç hayatımda bu kadar sevinen bir insan görmemiştim. Eğitim sistemimizin ortaya çıkarttığı ürünler bunlar... Ülkem adına da utanç duydum.
YanıtlaSilAyrıca bu olaydan sadece birkaç yıl önce Kanada'ya gitmek için Ankara'daki büyük elçiliğin önünde cadde boyu bizi reklam edermiş cesine ve güneşin altında bekletiyorlardi. Bu duruma tepki göstermiştik. Batının Malesef bize karşı tutumu bu... Biz ise hala onurlu bir milletin ferdi olma bilincinden çoookk uzaklardayız. Ve üniversiteden mezun olduğum 1998 den beri bizler sadece memleketi birbirimizden kurtarmaya çalışıyoruz. Yazık oluyor bu topraklara... Zaten sonunda adı bizim, tadı başkalarının memleketi olduk çıktık
HDP'yi bal gibi yiyen, ABD vatandaşlığını da lokmayla kutlar.
YanıtlaSil