27 Mart 2023 Pazartesi akşamüzeri… Beklenmedik bir bahar
sıcağı var. Gökyüzü bulutsuz… Hafiften esen lodos, tenleri yalayıp ferahlatmakta.
Lodos ılıklığındaki hava henüz kararmamış.
Bostancı’daki evimin balkonundayım. İki anacaddenin kesiştiği
noktada evimiz. İnsanlar iftar telaşında... Neredeyse herkesin eli kolu dolu…
Karşımızda fırın var. Henüz pide kuyruğu oluşmamış. Ancak fırının kapısı arı
kovanı gibi. Girenler, çıkanlar… Bazıları, kâğıt kılıfın içinde bulunan sıcak
pideleri taşırken zorlanmakta. Ben de gideceğim pide almaya, ama zaman biraz
daha geçsin istiyorum. Önce çay demlemeliyim. Çayın yanında peynirde olmalı.
Hazırlıklar tamam olduktan sonra gideceğim fırına. Onu soğutmadan yemeli.
Pide kokusunu burnumda duyumsamaktayım. Zaten fırından
yayılmakta bu güzel ve isteklendirici koku. Pide alanların adımları
hızlanmakta. Bazı karı-kocalar, pideyi taşımak için birbirlerinin ellerinden
almaktalar onu. Sanırım sıcaklığını duyumsamak için bu taşıma yarışı.
İnsanlar karınca gibi… İki caddenin kesiştiği kavşağın dört
bir yanına doğru devinim var. Taşıt trafiği sıkışık… Taşıtlar adım adım
ilerlemekte. Ah, bir de şu korna sesleri ve motor gürültüleri olmasa.
Balkonda insanların akşam telaşına dalmışım. Kimileri iftar
için ivedilik göstermekte. Akşama az var. Ezan okunmadan eve gitmeliler.
Gökyüzünde de akşamın beslenme telaşı... Kargalarla martılar
arada sırada birbirlerine saldırmaktalar. Martıların yuvalanma zamanı. Bazıları
yumurtalarını bıraktılar bile çatılara. Kuluçkada olanlar var. Kargalar, en
büyük rakipleri olan martıların yuvalarına saldırmaktalar. Bu da diğerlerine
savunma hakkı vermekte. Martılar çığlık çığlık…
Önce martı çığlıkları arasından bir ötüş dizisi çalındı
kulağıma. Hiç de yabancı değil bu ötüş. “Acaba onlar mı geldi?” dedim içimden. “Yok,
yok, çok erken…” derken başımı gökyüzüne kaldırdım. Martı kalabalığı arasında onların
dans yapar gibi uçuşlarını gördüm. Yüreğim yerinden çıkacak gibi oldu.
Sevincimden ne yapacağımı şaşırdım. Birden açık olan balkon kapısından Atacan’a
seslendim. “Atacaaannn bak, kırlangıçlar döndü.” Kalktı geldi yanıma, birlikte
izledik onları.
Uzun bir yoldan sevdiğim bir yakını gelmiş gibiyim. Uçuşları
bitmesin istiyorum. Artık fırını da akşamı da iftar telaşıyla evine koşuşturan
insanları da unuttum. Onların gökyüzünde bir dans edasıyla devinimlerini izledim
uzun süre. Mavilikler içinde hızlı hareketleri, boşlukta süzülmeleri, kanat
çırpışlarındaki uyum insanı büyülemekte.
Evimizin karşısındaki Atatürk Ortaokulu çok katlı değil.
Önündeki yakıtlık da tek katlı. Caddelerin boşluklarını da kattığınızda
gökyüzünde büyük bir boşluk, kuşlar için uçuş alanı oluşmakta. Bu boşluğun
üzerinde çığlık çığlığa dönüp durmaktalar. Martı ve kargalardan daha hızlılar.
Onların aralarından kurşun gibi geçmekteler. Şaşırtıcı zikzaklarla büyük
kuşları şaşırtmaktalar.
Kırlangıçlar, bu yıl erken döndü sanırım. Küresel ısınma
onların iç saatini de bozmuş gibi. Afrika’dan kalkıp binlerce kilometre yolu
kanat çırparak aynı yuvalanma, üreme alanına gelmek nasıl bir doğa becerisi ve yetisi?
Kırlangıçlar, diğer göçmen kuşların tersine gündüz uçarlar
gökyüzünde. Çünkü onlar uçarken beslenir. Göç yolundaki uçucu böcekleri, başta
sinekleri yiyerek güç kazanırlar. Anlaşılacağı üzere iki işi birden
yapmaktalar. Âşık olduğum kuşlardır kırlangıçlar. Her şeyleriyle olağanüstüler.
Kuşlar, yavaş yavaş çekilmeye başladı gökyüzünden. Birkaçı gecikti.
Onlar da ivedilikle çatı altlarında yitiverdiler. Gökyüzü martılara kaldı. Birden
ezan okunmaya başlayınca dalgınlığım dağılıp gitti bir yayla dumanı gibi. Pide
almayacak mıydım ben? Fırına baktım tek tük giren çıkan var. Ya, pide
kalmadıysa... Çabucak ayakkabılarımı giyip koşturdum fırına. Pideler bitmemiş.
Hemen bir yumurtalı sardırdım. Sıcaklığı gitmemiş. Caddeyi kırlangıçlar gibi
geçtim. Merdivenleri, onlardan ödünç aldığım kanatlarla çıktım.
Bu akşam pide de tulum peyniri de daha lezzetli. Atacan’la
göçmen kuşlar üstüne söyleştik yemekte.
Bir gün çocuk düşlerimle bir kırlangıç kanadında uçmak
isterim Afrika’nın orta yerine. Afrika düzlüklerinde soluğum tükenene dek
koşmak isterim sıcağa aldırmadan.
Onlarca ülke, ova, dağ tepe, köy, kasaba, kent, çöl, akarsu, göl geçtiniz. Farklı topluluklardan, kuşlarda, rengarenk insanlardan; otçul, etçil, hepçil hayvanlardan, böceklerden, sürüngenlerden, ağaçlardan, otlardan, çalılardan, kaktüslerden, göklerden, yerlerden selam getirdiniz. Selamlar, başımız üstünde… Onlara biz de selam göndereceğiz sizinle sonbaharda.
Ne iyi ettiniz de geldiniz. Bedenime dinginlik, tinime renk
kattınız. Hoş gelip sefalar getirdiniz. Sizinle bahar da yaz da güzel olacak.
Adil Hacıömeroğlu
29
Mart 2023
Hayırlı ramazanlar değerli hocam selamlar sevgiler evet Fırın olayı ilgimizi çekiyor dede den kalma ramazan ayını bekler tüm insanlar hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum Allah razı olsun bu mübarek günde zorda olan insanlara yardımcı olan tutarlı insanlarımız dan yaz geldi derken kar yağişi olan iller var Allah devletimize milletimize zeval vermesin selamlar sevgiler saygılar
YanıtlaSilDeğerli Hocam, öğleden sonra balkondaydık çiçek ekmek için. Kumrular doğum yapmak yuva arıyor. En çokta bizim saksılara düşkünlükleri. Çiçekleri ezerek,kırarak yuva yapmaya çalışıyorlar. O arada düşündüm. Kırlangıçlar nerede diye ? İki üç yıldır göremiyorum. Betona teslim edilince yuva yapamaz oldular. Hoş müstakil evlerde oturanlar bile düşman oldu, kırlangıçlara. Yaşı yetmiş olanlar, onların gelişiyle bahar geldiğini duyumsayan o insanların kültürünü bile yozlaştırdı, emperyal kapitalizm. Çok anlamlı bir yazı ve bugün düşünmenin üstüne çooook iyi geldi. Da , sahi nerede kırlangıçlar !
YanıtlaSilKaleminize sağlık
Dünya kültürleri arasında özel ve özgün bir yere sahip olan kuşlar için D deyişlersonsuza kadar sürüp gidecektir.Kuşların tarihiyle ilgili özel kütüphaneler kurulmalı müzeler açılmalıdır.Göçmen kuşların yolculuklarını , derin bakışlarla ve hayranlıkla izlemek insanların özlemlerini duygularını, sevgilerini gönülden gönüle taşırlar. Yalnız gönülden gönüle değil , kentlerden kentlere , ülkelerden ülkelere sevgiyi , barışı dostluğu taşırlar.Son baharın ters esen rüzgarları arasında savrulan sarsmış yaprakları arasında mavinin kırk tonu arasında rengarenk kanatlarıve tüy gibi ipeksi gövdeleri ile bir disiplin içinde sıcak bölgelere uçarak yolculuk yaparlarDeğerli Adil Öğretmenim, anlatımınızla sanki İstanbul’a yolculuk yapıp güzel saatler yaşattınız . Kırlangıçlar güzel kuşlar sürdürebilir olmaları daha güzel , bilginize sağlık.Şiir gibi yapılarınızı yaz akşamları okumak ayrı bir keyif veriyor.Esen kalınız.👏👏🍃🍀🙏🏻Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil