Şehit
Köprülülü Hamdi Bey’in anıtından ayrılıp Biga kent merkezine doğru ilerledik
yavaşça. Acıkmışız. Hem kenti az da olsa gezip hem de karnımız doyurmak
amacımız. Bahçeli Köyü’ne Mehmet Çavuş’un huzuruna tok karnına çıkalım.
Biga
Çayı’na geldik, köprüden karşıya geçtik. O da ne? Biga’da AVM… Kapitalizmin
tekelleşme amacını taşıyan ve küçük esnafı yok eden, kapısız, camsız modern
mağarası buraya dek gelmiş. Bu yolla Anadolu’muzun esnaf, çarşı kültürüne,
geleneğine bir saldırı var. Aynı zamanda sosyalleşmeyi, insanlar arasındaki
iletişim ve ilişkiyi yok eden bir şey AVM’ler. Caddeden yukarı doğru gidip geri
döndük ve arabamızı çay kıyısında park ettik.
Arabamızı
park ettikten sonra telefonla onlarca kez konuştuğum, sesini işittiğim, dost
olduğum, ancak yüzünü göremediğim Necdet Özer arkadaşımı aradım. Necdet Bey,
emeğiyle geçinen kocaman yürekli bir adam. Bitirmesi gereken bir işi olduğunu
birkaç saat içinde bitireceğini söyledi. Ben de acele etmemesi gerektiğini
söyledim. Ekmek parası kazanmanın, hele ki bu zamanda, çok önemli olduğunu
belirttim. “Biga’nın içini gezeceğiz.” dedim.
Necdet
Özer, yurdumuzun adsız kahramanlarından biri. Öğretmen Ömer Arslan’la
(Tarihçi-yazar) Bigalı Mehmet Çavuş Derneği’ni kurmuşlar. Olanaksızlar içinde
bir büyük kahramanı Türkiye’ye tanıtma uğraşındalar. Bu derneğin maddi, manevi
yardıma gereksinimi var. Birkaç yurtseverin ülkemiz tarihine sahip çıkarak
büyük özveriler göstermesi örnek bir davranış.
Mehmet
Çavuş, Çanakkale Savaşı’mızın büyük kahramanlarından. Ne yazık adına bir anıt
yok! Oysa isterdik ki Bahçeli Köyü’nde, Biga merkezinde anıtı yükselsin. Adı
okullara, caddelere, sokaklara, alanlara verilsin. Yaşam öyküsü öğrencilerimize
öğretilsin. Toplumumuzun bir rol modeli olsun.
Necdet
Bey’le tanışmamızı sağlayan ve bana kocaman yürekli bir dost kazandıran Mehmet
Çavuş. 30 Ağustos 2014’te Mehmet Çavuş’la ilgili “Mehmetçik ( https://adiladalet.blogspot.com/2014/08/mehmetcik.html
)” başlıklı bir yazı yazmıştım. Ancak Bahçeli Köyü’ne gitmemiştim. Mehmet
Çavuş’un mezarını görmemiştim. Böylesi büyük bir kahramanın tanınmaması,
bilinmemesi, adına bir anıtın olmaması beni çok üzmüştü. Necdet Beylerin
çalışmalarından habersiz olarak tanıdığım duyarlı işadamlarından bu konuda
yardım istedim. Ne yazık ki bugüne dek başarılı olamadım. Ancak arayışlarım
sürmekte.
Çocukluk
arkadaşım Mehmet Nuri Kılıç’ın Biga’da yazlığı var. Her yaz orada. Birkaç yıl
önce telefonla görüşürken Bahçeli Köyü’ne gidip Mehmet Tabak’ın mezarını
ziyaret etmesini söyledim. Bana “Niye?” diye sormadı. İkircikli davranmadan
“Giderim.” dedi. “Niye ‘Kim?’ diye sormadan ‘Evet!’ diyorsun?” diye sordum.
“Sen, boş bir iş için beni oraya yormazsın. Vardır bildiğin.” Diyerek yanıtladı
beni. Ben, ona Mehmet (Tabak) Çavuş’un
kahramanlığını anlattım. Sonrasında “Mehmetçik” başlıklı yazımı gönderdim.
Yazıyı okudu.. Birkaç gün sonra Bahçeli’ye gitti. Necdet Bey’le tanıştı.
Telefonunu bana bildirdi. Mehmet Çavuş’la ilgili çalışmalarından söz etti. Bu
konuda çalışan kişilerin olduğunu görünce çok heyecanlandım. Ben de Necdet
Özer’i hemen arayıp konuştum uzun uzun.
Ardından Ömer Öğretmenimizin telefonunu alıp onunla da telefonda arkadaş
oldum. İşte, bu nedenle Necdet Bey’le yüz yüze görüşmenin heyecanı da var
içimde.
Arabamız,
Biga Çayı kıyısında. Biz, çevreyi gezmeye çıktık. Önce Çay’ı gözlemledik. Suyu,
iyice azalmış ve pek temiz değil. Çay kıyısı betonla kaplı. İki yanında
betondan yol ve araba park yerleri. Park yeri, tüm Türkiye’de olduğu gibi
Biga’da sorun. Bu sorunu çözmek için hazırcılık yerine yaratıcı çözümler
gerekir. Oysa oranın bir yeşil cennet olmasını isterdim. Nedense
yöneticilerimiz griyi, yeşile yeğlemekteler. O Biga Çayı nice tarihsel olaya
tanıklık etmiştir. Büyük İskender’i de Köprülülü Hamdi Bey’i de Kara Hasan’ı da
Mehmet Efe’yi de görmüş. Anzavur ve Gâvur İmam’ın ihanetine tanıklık etmiş.
İşte, böyle bir alanın doğa ve tarih müzesi durumuna getirilmesi gerekmez mi?
Biga,
temiz bir kent… Ancak ABD ve büyük kentler kaynaklı beslenme düzeni neredeyse
egemen olacak buraya. Ayaküstü yeme yerleri çokça. Oysa çay kıyısında yöresel
lezzetleri tatmak olağanüstü olur. Bir yerde oturup karnımız doyurduk. Yemekten
sonra Atacan dondurma yemek istedi. Biz de onun isteğine uyup dondurmacıya
gittik. Dondurmamızı yerken dükkân sahibi ve çalışanıyla söyleştik. Gençlerin
yaşadıkları yerin tarihsel özellikleri bilmemesi beni üzmekte. Ancak Necdet ve
arkadaşları, Mehmet Çavuş’u ve Bahçeli Köyü’nü tanıtmışlar herkese.
Necdet
Özer’in işi Biga’da… Gittikçe sabırsızlanmaktayım Bahçeli’ye gitmek için. Onu
beklemeden yola çıktık. Bir kahramana saygı, minnet duygularımızı sunmak amacıyla...
Adil
Hacıömeroğlu
23
Ağustos 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder