BİGA’DA KISA BİR MOLA (Dinlence Yazıları 11)


Şehit Köprülülü Hamdi Bey’in anıtından ayrılıp Biga kent merkezine doğru ilerledik yavaşça. Acıkmışız. Hem kenti az da olsa gezip hem de karnımız doyurmak amacımız. Bahçeli Köyü’ne Mehmet Çavuş’un huzuruna tok karnına çıkalım.

Biga Çayı’na geldik, köprüden karşıya geçtik. O da ne? Biga’da AVM… Kapitalizmin tekelleşme amacını taşıyan ve küçük esnafı yok eden, kapısız, camsız modern mağarası buraya dek gelmiş. Bu yolla Anadolu’muzun esnaf, çarşı kültürüne, geleneğine bir saldırı var. Aynı zamanda sosyalleşmeyi, insanlar arasındaki iletişim ve ilişkiyi yok eden bir şey AVM’ler. Caddeden yukarı doğru gidip geri döndük ve arabamızı çay kıyısında park ettik.

Arabamızı park ettikten sonra telefonla onlarca kez konuştuğum, sesini işittiğim, dost olduğum, ancak yüzünü göremediğim Necdet Özer arkadaşımı aradım. Necdet Bey, emeğiyle geçinen kocaman yürekli bir adam. Bitirmesi gereken bir işi olduğunu birkaç saat içinde bitireceğini söyledi. Ben de acele etmemesi gerektiğini söyledim. Ekmek parası kazanmanın, hele ki bu zamanda, çok önemli olduğunu belirttim. “Biga’nın içini gezeceğiz.” dedim. Önceden bilerek haber vermedim ki işine engel olmayayım diye. Gezmeye çıkmışız, zamanımız bol. Aslında niyetimiz, geceyi Biga’da geçirmek. Bu nedenle ayak sürümekteyiz. Ancak işimiz biterse Bandırma’ya gideceğiz.

Necdet Özer, yurdumuzun adsız kahramanlarından biri. Öğretmen Ömer Arslan’la (Tarihçi-yazar) Bigalı Mehmet Çavuş Derneği’ni kurmuşlar. Olanaksızlar içinde bir büyük kahramanı Türkiye’ye tanıtma uğraşındalar. Bu derneğin maddi, manevi yardıma gereksinimi var. Birkaç yurtseverin ülkemiz tarihine sahip çıkarak büyük özveriler göstermesi örnek bir davranış.

Mehmet Çavuş, Çanakkale Savaşı’mızın büyük kahramanlarından. Ne yazık adına bir anıt yok! Oysa isterdik ki Bahçeli Köyü’nde, Biga merkezinde anıtı yükselsin. Adı okullara, caddelere, sokaklara, alanlara verilsin. Yaşam öyküsü öğrencilerimize öğretilsin. Toplumumuzun bir rol modeli olsun.

Necdet Bey’le tanışmamızı sağlayan ve bana kocaman yürekli bir dost kazandıran Mehmet Çavuş. 30 Ağustos 2014’te Mehmet Çavuş’la ilgili “Mehmetçik ( https://adiladalet.blogspot.com/2014/08/mehmetcik.html )” başlıklı bir yazı yazmıştım. Ancak Bahçeli Köyü’ne gitmemiştim. Mehmet Çavuş’un mezarını görmemiştim. Böylesi büyük bir kahramanın tanınmaması, bilinmemesi, adına bir anıtın olmaması beni çok üzmüştü. Necdet Beylerin çalışmalarından habersiz olarak tanıdığım duyarlı işadamlarından bu konuda yardım istedim. Ne yazık ki bugüne dek başarılı olamadım. Ancak arayışlarım sürmekte.

Çocukluk arkadaşım Mehmet Nuri Kılıç’ın Biga’da yazlığı var. Her yaz orada. Birkaç yıl önce telefonla görüşürken Bahçeli Köyü’ne gidip Mehmet Tabak’ın mezarını ziyaret etmesini söyledim. Bana “Niye?” diye sormadı. İkircikli davranmadan “Giderim.” dedi. “Niye ‘Kim?’ diye sormadan ‘Evet!’ diyorsun?” diye sordum. “Sen, boş bir iş için beni oraya yormazsın. Vardır bildiğin.” Diyerek yanıtladı beni. Ben, ona Mehmet  (Tabak) Çavuş’un kahramanlığını anlattım. Sonrasında “Mehmetçik” başlıklı yazımı gönderdim. Yazıyı okudu.. Birkaç gün sonra Bahçeli’ye gitti. Necdet Bey’le tanıştı. Telefonunu bana bildirdi. Mehmet Çavuş’la ilgili çalışmalarından söz etti. Bu konuda çalışan kişilerin olduğunu görünce çok heyecanlandım. Ben de Necdet Özer’i hemen arayıp konuştum uzun uzun.  Ardından Ömer Öğretmenimizin telefonunu alıp onunla da telefonda arkadaş oldum. İşte, bu nedenle Necdet Bey’le yüz yüze görüşmenin heyecanı da var içimde.

Arabamız, Biga Çayı kıyısında. Biz, çevreyi gezmeye çıktık. Önce Çay’ı gözlemledik. Suyu, iyice azalmış ve pek temiz değil. Çay kıyısı betonla kaplı. İki yanında betondan yol ve araba park yerleri. Park yeri, tüm Türkiye’de olduğu gibi Biga’da sorun. Bu sorunu çözmek için hazırcılık yerine yaratıcı çözümler gerekir. Oysa oranın bir yeşil cennet olmasını isterdim. Nedense yöneticilerimiz griyi, yeşile yeğlemekteler. O Biga Çayı nice tarihsel olaya tanıklık etmiştir. Büyük İskender’i de Köprülülü Hamdi Bey’i de Kara Hasan’ı da Mehmet Efe’yi de görmüş. Anzavur ve Gâvur İmam’ın ihanetine tanıklık etmiş. İşte, böyle bir alanın doğa ve tarih müzesi durumuna getirilmesi gerekmez mi?

Biga, temiz bir kent… Ancak ABD ve büyük kentler kaynaklı beslenme düzeni neredeyse egemen olacak buraya. Ayaküstü yeme yerleri çokça. Oysa çay kıyısında yöresel lezzetleri tatmak olağanüstü olur. Bir yerde oturup karnımız doyurduk. Yemekten sonra Atacan dondurma yemek istedi. Biz de onun isteğine uyup dondurmacıya gittik. Dondurmamızı yerken dükkân sahibi ve çalışanıyla söyleştik. Gençlerin yaşadıkları yerin tarihsel özellikleri bilmemesi beni üzmekte. Ancak Necdet ve arkadaşları, Mehmet Çavuş’u ve Bahçeli Köyü’nü tanıtmışlar herkese.

Necdet Özer’in işi Biga’da… Gittikçe sabırsızlanmaktayım Bahçeli’ye gitmek için. Onu beklemeden yola çıktık. Bir kahramana saygı, minnet duygularımızı sunmak amacıyla...

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       23 Ağustos 2020

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder