TÜRKİYE’YE SIĞMAYAN ATATÜRK SEVGİSİ


Ülkemizde, her geçen yıl Atatürk sevgisi artmakta. Bu artan sevgi, Atatürk’ü doğru anlamayı da birlikte getirmekte. Atatürk, bu 10 Kasım’da halkımızın her kesimini birleştirdi. Her yurttaş, nerede olursa olsun bulunduğu yerde saat dokuzu beş geçe saygı duruşunda bulundu. Birçok kişi, gözyaşlarına egemen olamadı.

Bu 10 Kasım’ı evde geçirdik. Çünkü Atacan’ın sınıfında üç arkadaşında kovid 19 olduğu belirlenmiş. Bu nedenle sınıftaki diğer öğrenciler, evlerinde karantinada. Atacan’da korona belirtisi yok, gayet sağlıklı. Zaten olağanüstü bir disiplinle kendi korumakta. Kovid 19 kurallarına harfiyen uymakta. Dersler ise uzaktan eğitimle yapılmakta. 

         Atacan’ın sınıfı, bu öğretim yılında ikinci kez karantinada. Öğrencilere korona, büyüklerinden bulaşmakta. Virüslü öğrenci, okulda arkadaşlarına bulaştırmakta virüsü. Böylece virüs, yaşam ve dolaşım alanı bulmakta. Bunu önlemek için öğrenci velilerine zorunlu aşılanma koşulu getirilmeli. Aşılanmayan veli, kendini de çocuğunu da hem çocuğunun sınıfındaki öğrencileri hem  bu öğrencilerin ailelerini de tehlikeye atmakta. Böylece virüs, basit bir önlemsizlik nedeniyle gücünden bir şey yitirmeden varlığını sürdürmekte ülkemizde.

         Her zaman olduğu gibi erkenden uyanıp kalktım. Televizyonu açıp kanallar arasında dolaşmaya başladım. Atatürk’le ilgili izlence aramaktayım. Ekranda, Atatürk’le ilgili neler konuşulduğunu merak etmekteyim. Bir kanalı dinlemeye karar verip mutfağa girdim. Çay demleyip kahvaltı hazırladım. Ben kahvaltıyı hazırlarken eşim ve Atacan uyanıp gelmiş salona. Eşim, çabucak kahvaltısını yapıp çıktı. Atacan’la kaldık. Öğretmenler, teknik bir sorun nedeniyle bağlanamamışlar öğrencilerine. Birkaç ders boş geçti böylece.

Dakikalar ilerledikçe biz heyecanlanmaktayız. Televizyonumuz açık. Anıtkabir’deki töreni izlemekteyiz. Atacan, başında kalpağıyla televizyonun önünde beklemekte. Ben, camı açıp caddeye döndüm. Saat dokuzu beş geçe sirenler çalmaya başladı. Buna taşıtların düdükleri eklendi. Taşıtlarda bulunanlar, aşağı inip hazırola geçti. Kaldırımlardaki herkes olduğu yere mıhlandı. Pencerelerde üzgün bakışlı insanlar…

Yıllar önce bazı taşıtlar, durmayıp geçerdi hızla. Bu yıl öyle olmadı. Yalnız bir sürücü, yolu boş bulunca bastı gaza. Yaşam durdu. Bakışlar ufka kitlendi. Yüzlerde, üzüntüyle karışık bir heyecan var.

Saygı duruşu bitti. İstiklal Marşı aynı ağırbaşlılıkla söylendi. Sonrasında duran taşıtlar, kaldırıma mıhlananlar büyük bir devinimin içine girdiler yine.

Salondaki koltuğuma oturdum. Bir yandan televizyon izliyor, diğer yandan da kucağımdaki bilgisayardan sosyal medyadaki paylaşımlara bakıyorum. Bu arada Atacan’la da Atatürk’le ilgili konuşmaktayız. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, ister istemez insanı duygulandırıyor. Toplumun her kesiminden yurttaşımız, Atatürk’ünü andı buğulu bakışlarla. Nerdeyse her siyasal görüşten kişiler, Ata’sına saygısını gösterdi.

10 Kasım’da sessiz kalan bir kesim var, bölücüler… Çünkü onlar, emperyalizme en çok bağlı olanlar… Emperyalizmin piyonu olanların emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşımını veren Atatürk’ü anmaları düşünülemez. Çünkü onlar Türkiye’den değil, efendilerinden yanalar.

 

Yurtdışında yaşayan yurttaşlarımız ve bazı ülkelerde de Atatürk anıldı. Atatürk sevgisi ülkemize sığmadı, yurtdışına taştı. Onun yaktığı bağımsızlık ateşi, her yanı ısıtmaya başladı. Atatürk, ezilen ulusların güneşi… O güneş, doğudan doğarak ezilenlere yol gösteriyor. Bu güneşin yıkamayacağı emperyalist duvar, aydınlatamayacağı kuytu köşe yok!

                                                                            Adil Hacıömeroğlu

                                                                            11 Kasım 2021

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder