BARINMA HAKKI


Ülkemizde barınma ve konut edinme hakkı, anayasanın güvencesi altında. Bu nedenle anayasaya uymak zorunda olan hükümet ve yerel yönetimler, yurttaşın konut edinmesi, barınması için gerekli çalışmaları yapması gerek. Çünkü bu, anayasal bir görev.

Anayasa, Madde 57: “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” Anayasamız: “Devlet, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır.” diyerek devlet yöneticilerine görev verir. Yurttaşın konut edinme hakkını yaşama geçirmeyen devlet yöneticileri, anayasaya uymayarak görevlerini eksik yapmış demektir. Anayasanın hükmüne uymayarak halkın büyük çoğunluğunun barınma hakkını garanti altına almayan hükümet yöneticileri anayasamıza göre suç işlemekteler.

İnsan Hakları Beyannamesinde insanların barınma hakkı konusuna yer verilmiş ve bunun temel insan hakkı olduğu beyannamenin 25. Maddesinde belirtilmiş.

Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerinden ikisi halkçılık ve devletçilik. Bu nedenle halkçı devlet, yurttaşının barınma hakkını sağlamak için her türlü yatırımı yapmak zorunda. Ayrıca devletçiliğin var olmasının nedeni cumhuriyetimizin kimsesizlerin kimsesi olmasını sağlamak için. Kendi olanaklarıyla konut sahibi olamayan yoksul yurttaşlarımızın başını sokacakları bir konutun sahibi olmaları konusunda devlet gerekli yatırımları yapmak zorunda.

Cephede gözünü kırpmadan düşmanın üstüne yürüyüp şehit ya da gazi olan Mehmetleri konutsuz bırakmak kadar utanılacak bir ayıp yok! Yaşamı boyunca ülkesi için özveriyle çalışan insanlarımızın başını sokacakları bir evlerinin olmaması, büyük bir eksiklik.

Hükümet ve yerel yönetimler, başını sokacak bir evi olmayan yurttaşlarımız için toplu konutların yapımını yaşama geçirmeliler. Bu konutların yapımında kazanç amacı olmamalı, evler maliyetine halka verilmeli. Ayrıca en yoksul halk kesimi için sosyal konut yapımı gündeme gelmeli. Fabrikaların çalışanları için sosyal konut yapması devletçe desteklenmeli. Bu konuda yasal alt yapı oluşturulmalı. Bu sosyal konutların fabrikalara yakın yerlere yapılması sağlanmalı. Böylece çalışanların yollarda zaman yitirmesi önlenmeli, onlara dinlenecek, kitap okuyacak, aileleriyle ilgilenecek vakit yaratılmalı böylece. Ayrıca bu yöntemle trafik sorunu da hafifler.

Neden toplu konut? Toplu konutların yapılan yerlerde, sosyal donanım alanları oluşturulur. Ayrıca yeşil alanların oluşmasıyla yurttaşlarımızın hem bedensel hem de tinsel sağlığı korunmuş olur. Toplu konutlar, aynı zamanda insanların sosyalleşmesine yardım eder.

Varsıllar için toplu konut yapmak, pahalı evler üretmekte TOKİ. Bu; varsılı korumak, yoksulu gözden çıkarmaktır. Öncelikle evsiz adamı evlendirmek gerek. Birden çok konutu olan birine yeni konutlar üretmek adil değil. Varsıllara kazanç kapısı açmak. Bu da toplumsal dengesizliklere neden olmakta.

Kentlerimizin yaşanabilir duruma gelmesi için devlet elini taşın altına sokmalı. Anayasanın buyruğu olan yurttaşın barınma ve konut edinme hakkını hak edene vermeli. Devletin bir yana çekildiği yerde planlı, yaşanabilir kentler oluşmaz. Bu nedenle deprem olasılığı düşünülerek kentler planlanmalı ve devletin işe el atması gerek. Belediyeler hem devlet hem de halk tarafından denetlenmeli. Adam kayırma, rüşvet, yasadışılığa göz yumma gibi konular halkımızın gündeminden çıkmalı. “Benim adamım, senin adamın” yok; halk var, halk. Halkın yanında olmak zorunda her aşamadaki yönetici.

Adaletsizlik, bir virüs gibi kemirmekte ülkemizi. Bu virüsün devletimizi güçsüzleştirdiğinin ne zaman farkına varacak yöneticilerimiz? Particiliğin ülkemizi yiyip bitirdiğini ne zaman anlayacağız? Atatürk, 24 Ekim 1919 günü hepimizi şöyle uyarmakta: “Böyle bir zamanda parti manevrası yapmak doğru mu? Memleket olmazsa parti kaç para eder? (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 4, 1.Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, s.374)” ABD’nin terör örgütleriyle saldırdığı insanlarımızın bir lokma ekmeği zar zor bulduğu bir ortamda particilik yapıp ülkeyi düşünmemek düşmanın işini kolaylaştırmaz mı?

                                                                            Adil Hacıömeroğlu

                                                                            15 Ocak 2024

2 yorum:

  1. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor."İçinizde ki bekarları evlendirin". Ayet, bekarların evlendirilmesinde,sırasıyla ana-babaya,yakın akrabaya,zenginlere,aile bakanlığına görev vermektedir. Hal böyle olunca bir zenginin farz olan hac görevini eda ettikten sonra,çevresinde evlenemeyen bekarlar varken,ikinci defa hacca gitmesi mübah olmaz.Kaldı ki,Peygamberimizde ömründe bir defa hac yapmıştır.Uygulanan politikalar sebebiyle,devlet ironi bir şekilde mesken konusunda başarılı olarak,sonunda vatandaşlarımızın kahır ekseriyeti üzerinde,fakirlik mesken tutmuş durumda.. Değil mesken alabilmek,araba bile almak,bugünkü ortamda artık çok zorlaşmıştır.

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık. Konut sorunu önemli. Bir de mevcut konutların da kalitesi tartışmaya açılmalı. Duvarı küflenmiş, çatısı akan üç beş yıllık bina olur mu hiç?

    YanıtlaSil