ÇOCUKLARI NASIL DİNLEMELİ?

Çocuklar; bir ailenin, toplumun, insanların geleceği. Onları doğdukları günden başlayarak iyi eğitmek hem ailenin hem de içinde yaşadıkları toplumun görevi. Çocuklara gösterilen davranış, onlarla yapılan konuşmalar onların eğitimi için çok önemli. Bu konuda toplumsal duyarlık gerekli. Ayrıca yetişkin eğitimi de önemsenmeli bu konuda.

Bebekler doğduğu günden başlayarak çevresindeki büyüklerinin davranışlarını gözlemleyip kopyalar. Onların ilk bilgileri, büyüklere öykünmeyle başlar. Aile büyükleri onların koruyucuları olduğu gibi onların öğretmenidirler aynı zamanda. Çocukların aile içindeki eğitimi savsaklanacak bir konu değil. Çocuğa yaşamı boyunca güç verecek, onu yönlendirecek olan köşe taşları aslında bebeklik döneminde ailede döşenir. O taşların yanlış ya da eksik döşenmesi, çocuğun yetişkinlik döneminde özgüvenini, becerilerini, üretkenliğini, sosyalleşmesini olumsuz yönde etkiler.

Çocuklara bebeklik dönemlerinden başlayarak değer verilip saygı göstermeli. Ona ve verilen değer ve gösterilen saygı, çocuğa bir birey olduğunu anımsatır. Kendini birey olarak gören çocuk, bir yandan özgüven kazanırken diğer yandan da kendini değerli sayar. İnsanın hangi yaşta olursa olsun kendini değerli sayması, onun diğer insanlarla ilişki kurmasında olumlu bir tavrın gelişmesini sağlar. Özgüven kazanan kişi, özsaygı duyar kendine.

Özsaygısı olmayan kişinin başkalarına saygı duyması olanaksız. Özsaygının temeli, bebeklik döneminde atılır. Çocuk, büyüklerine ne anlatırsa anlatsın ilgi ve merakla dinlenmeli. Sanki karşımızda en büyük düşünür, bilge, bilim adamı konuşuyormuş gibi dinlemeli onu. Onun ağzından çıkan her söze, her tümceye, her sözcüğe ayrı bir değer vermeli. Onu dinlemenin bizler için ne denli önemli olduğunu göstermeli. Çocuğu dinlerken ondan öğrendiğimizi göstermek zorundayız içtenlikle. Bu tavır, ona özgüven kazandıracaktır. Ayrıca ona verdiğimiz değerin göstergesi bu.

Kişiliğine, yaptıklarına ve sözüne değer verilen çocuk; durgun bir deniz gibidir. Tersi bir durumda çocuk, dalgalı bir denize dönüşür ne zaman, ne yapacağı belli olmaz. Kırıp döker. Çevresindeki kişilerle uyumlu, sağlıklı ilişki kuramaz. Çocuğun ne çevresindekiler ne de kendisi onun hangi alanda yetenekleri olduğunu fark edemez.

Dinlenmeyen, değer verilmeyen çocuk; karşısındakini dinlemez ve söylenenlere değer verip ilgi göstermez. Çünkü o, kendine nasıl davranılmışsa öyle davranır. Konuşmanın ve dinlemenin değerini anlayıp kavramamıştır zamanında. Bu, onda bir davranışa dönüşmemiştir.

Konuşma ve dinleme alışkanlığı, toplum içinde işbölümü ve işbirliğinin sağlanmasının önemli bir etkeni. Her toplumsal davranışın, her kişisel iletişimin temelinde konuşma ve dinleme var. Yoksa insanlar nasıl anlaşırlar? Aslında tüm iletişim adımlarının hareket noktası konuşma ve dinleme. Bu da çocukluk döneminde kazanılan bir alışkanlık. Çocuklarımızı, bu önemli sosyal davranıştan yoksun bırakmamak; biz ebeveynlerin başlıca görevi. Bu görev, yetişkinler için savsaklanacak bir şey değil.

Anneler, babalar, dedeler, nineler, ablalar, ağabeyler, akrabalar, komşular, öğretmenler ne olur çocuklarımızı dinleyin yüreğinizle. Dinlerken onlarla göz teması kurun. Onları yasak savmak için değil, içtenlikle dinlemelisiniz. Her sözlerinin sizin için ne denli değerli olduğunu bakışlarınızla anlatın onlara. İnanın böyle bir davranışın hem çocuğun hem de toplumun tinsel sağlığı için ne büyük katkı olduğu kısa sürede ortaya çıkacaktır.

Çocukları içtenlikle dinleyelim, çünkü onlar olmazsa toplum olmaz. Toplumun yaşaması için sağlam temellere gereksinimi var. Temeli sağlam atmalı ki toplumsal yapımız; deprem, sel ve şiddetli yellerde ayakta kalsın.

Dinlemeyen, dinlenmez. Çocukları dinleyelim ki onlar da bizi dinlesin.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  2 Ocak 2023

 

4 yorum:

  1. Toplum yaşamındaki (akrabalık, evlilik, arkadaşlık gibi) çoğu sıkıntı bireylerin çocukluk çağındaki örselenmeleriyle ilgili kanımca. Üstelik örselenmiş çocuklar, bu konuda farkındalıkları yoksa (ki genelde yok) yarının örseleyici ebeveynleri oluyorlar. Bu konuda Alice Miller'ın Türkçe'ye çevrilmiş eserleri okunabilir. Saygılarımla

    YanıtlaSil
  2. Hz.Ali,çocuklarınızı çayırda otlayan at misali yetiştirin buyuruyor.Atın ipi kısa olursa,huysuzlanır,huzursuz olur.İkide bir şaha kalkar. Ama atın ipi yeterince uzun olursa rahat rahat otlar. At,aile disiplininde yetişen çocuk gibi,bir ipe,otoriteye bağlı olduğunu bilir.

    YanıtlaSil
  3. İletişim sadece konuşma değildir dinlemek iletişimin en temel ögelerinden biridir iyi bir dinleyiciyim iletişim kurduğunu kişinin yalnız söylediklerine değil yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını duyar çünkü yüz ifadeleri el ve kol hareketlerini beden diliyle iletişimi sağlar .Sessiz dinleme bireyin iletişimde gelen mesajı iyi anlamasını ve yaşadığı topluma uyum göstermesi sağlar bilgi edinmenin öğrenmenin ve anlamanın en temel yolu dinlemedirSosyal yaşamda sağlıklı iletişimde dinleme önemlidir Sevginin tedavi edici bir özelliği vardır hem hem sevgi hem davranış önemlidir davranışlar sözden daha etkilidir anne baba olmak çocuğumuz da olduğu gibi kabul etmektir.Onlar bize emanettir elma ağacı ve armut ağacından farklı bir meyve bekleyemeyiz.Çocuklarımız elinden geleni yapmaları için önce kendine güven duyulduğunu hissetmesi gerekir.Saygı gören çocuk saygı duyar dinlenen çocuk ,kendini de dinletir babalar sadece çocuklarına balık tutmağı,öğretmek değil amaç onunla vakit geçirmektir.Çocukları sabırla dinlemeliyiz kendini ifade edemeyen çocuklar hırçın sinirli olurlar onları dinlerken göz hizasında temasa geçmeli biz ifadelerimize dikkat etmeliyiz çocuk yüzyüze gözgöze olduğunda güven duygusu oluşur konuşma isteği artar önemli olan çocukların fikirleridir onlara saygı duymalıyız sadece baş işaretleriyle onları dinlediğimizde anlarlarsa onlarda düşünme fırsatı bulup açıklama yaparlar biz çocukken iyi bir dinleyici yorum yaptık getirmeden olduğu gibi olayları anlatır biz de çocukları dinlerken aynı olmalıyız soyledigini tekrar ederek dinlediğimizde belirtmeliyiz.Kendimizi karşımızdakini yerine koyup olaylara onun gözüyle bakabilirsek ancak bu durumda onun duygularını düşüncelerini anlamamız ve dolayısıyla davranışlarına anlam vermemiz mümkün olur.Empatı kurabilirsek topluma uyum sağlamalarında onlara da aynı duyguları yaşatabiliriz.Liderlik ve paylaşım duygularını da geliştirebiliriz.Herkesin empati kurup başkalarına saygılı olması dileğiyle.İyi ki varsınız . Hocam yüreğinize , kaleminize sağlık , saygılarımla..🙏🏻✍️🌺🍀👩📚📖Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil
  4. Çok guzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık

    YanıtlaSil