Ülkemizin
en büyük sorunlarında biri, kamu kuruluşları arasındaki işbirliğinin
zayıflığıdır. Bunun öncelikli nedeni ortak aklı kullanmanın gerekliliğine inanmayan
yöneticilerin kamu kurumlarının başında olması. Diğer bir neden de genellikle
bu kuruluşların yönetiminde olanalar, bu koltuklara hak ettiği için değil de daha
üst orunlardakilerin kayırmasıyla oturmaları.
Kamu
kuruluşları arasında işbirliğini gerçekleştiremeyen yöneticilerin çok iyi
bildiği bir şey var: o da kendilerinin yönettikleri kurum için bilgi, birikim,
yetenek, deneyim açısından yetersiz oldukları. Kısacası, o koltuğu hak
etmediğinin farkındadır çoğu yönetici. Siyasette de durum aynı. Genel başkana
ve parti yönetimine yakın olan kişi, bir yerlere seçiliyor. Seçildiğinde de
yukarıdan gelen buyruklar doğrultusunda davranıyor o kişi. Ya da benliği, aldığı
görev nedeniyle yükselip şişen yönetici, daha üst orunlara gelmek için orada
oturanların ayağını kaydırmaya temel amaç ediniyor. Neden mi?
Bilgisiz,
birikimsiz, deneyimsiz, yeteneksiz kişi; bir bakıyor ki onu yönetenler kendisinden
daha bilgili, birikimli, deneyimli ve yetenekli değil. Kendi kendine: “O üst
orunda karar vericiyse ben de olabilir, onun yaptıklarını yapabilirim.” diyor
ve kolları sıvıyor.
Ülkemizin
neredeyse tüm belediyelerinden yakınmakta yurttaşlarımız. Neredeyse yurdumuzun
her yanındaki belediyeler, hangi partinin yönetiminde olursa olsunlar aynı
şeyleri yapmaktalar. Yapılaşma aynı… Kent içi yollar aynı… Yağmur yağdığında neredeyse
her kentimizi sel basmakta. Kar yağdığında ise yollar yürünmez olmakta. Çoğu
kentimizde otopark sorunu üst düzeyde. Kentlerimizin çoğunda alt yapılar
yetersiz. Yeşil alanlar giderek yok edilmekte belediyeler eliyle. Tarihsel
yapıtlar ise üzeri küllenen bir konu. Nedense belediye başkanlarının çoğu,
kentlerin insanların yaşadığı yerler olduğunu anımsamıyor bile. Kültür, sanat
ve spor alanlarında popüler anlayışın peşindeler. Çocuk ve gençleri, bilimi
özendirme konusunda bir çalışmaları yok! Çocuk yuvası sayısı, kentlerin
nüfusuna göre oldukça az.
Ulaşım
konusu, kentlerimizin çoğunda büyük bir sorun. Ne yazık ki raylı sistemlere
geçişte ayak sürüyen çok sayıda belediye yönetimi var. Kısa vadeli düşünme,
popüler bir anlayışla yatırım yapma isteği kent kaynaklarının savurganca
harcanmasına neden olduğu gibi uzun erimli ulaşım sorununa umar olmuyor,
tersini sorunu daha çok artırıp karmaşık bir duruma sokuyor. Bu konuda çarpıcı
bir örnek verelim. İstanbul’da Söğütlüçeşme’den başlayıp Beylikdüzü’nde son
bulan metrobüs hattı var. Aslında bu hat için İBB mühendisleri yıllarca çalışıp
bir havaray projesi oluşturmuşlardı. Havaray, uzun erimli bir yatırım. Yapımı,
epeyce zaman alacaktı. Zamanın siyasetçisinin uzun erimli, öngörülü düşünmesi
olanaksızdı. 2009 yerel seçimleri yaklaşmaktaydı. Bu nedenle havaraydan
vazgeçilip metrobüs yapıldı. Parça parça ulaşıma açıldı. Sonunda seçimlerden
önce bitirildi metrobüs hattı.
Kentlerimizin
sorunları saymakla bitmez. Her kentimizde en az bir tane üniversite var. Bu
üniversitelerde çokça bölüm bulunmakta. Kentle üniversite işbirliği nedense çok
zayıf ülkemizde. Bu konuda iyi örnekler yok değil. Bazı kentlerimize ilk
gittiğimiz anda bile oraya üniversitenin elinin değdiğini kolayca fark
ediyoruz. Öncelikle söylemeliyim ki üniversiteler, yalnızca gençlerin öğrenim
gördükleri yerler değil. Yerel yönetimler, üniversitelerin bilgi, birikim ve
deneyimlerinden yararlanmalı. Bu okullar birer bilim yuvası. Bilimin merkeze
konmadı kentlerde usçu çözümler bulmak olanaksız. Bu da halkımızı zor bir
yaşamın içine sürüklemekte. Hatta çoğu zaman doğal afetlerde yurttaşlarımızın
can ve mal güvenliği tehlikeye girmekte. Deprem, sel gibi afetlerde kentlerimizdeki
yıkımı, insanlarımızın can yitimlerini gördükçe kentlerimizin bilimden ne denli
uzak olduğunu anlamaktayız. Peki, neden?
Ne
yazık ki belediye yöneticilerimizin çoğu, her şeyi bildiklerini sanmaktalar.
Halktan, bilimadamlarından, sanatçılardan, deneyimli kişilerden çok uzaklar. Hatta
kendilerinden önceki yöneticilere bile bir şey sormayı düşüklük olarak
görmekteler. Bir bilene bir şey sormayı, benliklerine yediremiyorlar. Her şeyi
bilen kişiler olarak ortalıkta dolaşmaktalar şişkin şişkin. Bizim her şeyi
bilen değil, bilmediğini bilen belediyecilere gereksinmemiz var.
Üniversitelerle yakın işbirliği yapan belediye başkanları gerekmekte
kentlerimize. Belediyelerin üniversitelerle işbirliği yapması hem kentlerimizi
düzenli ve yaşanabilir yapacak hem de üniversitelerimizi geliştirecektir. Böylesi
bir olanağı kentlerimizden de üniversitelerimizden de esirgemeyelim. Esirgersek
ülkemiz, kentlerimiz zarar görür.
Adil
Hacıömeroğlu
9
Ocak 2024
Kendisine bilimi rehber edinmeyen,ehil olmayana yetki vermek;delinin eline kılıç vermek gibidir.
YanıtlaSilMevcut seçim odaklı demokrasi anlayışı değişmeden bir sonuç almak mümkün gözükmüyor. Kısa soluklu çözümleri "büyük proje" olarak sunan belediyecilikten üniversiteyle işbirliği beklemiyorum.
YanıtlaSilDeğerli Adil öğretmenim ,
YanıtlaSilTürkiye’de belediyeler ile üniversiteler arasındaki iş birliği güçlü olmalıdır.Akademik uzmanlığın yerel yönetimle birlikte hareket etmesi gerekir.Sürdürülebilir ve bilimsel çözümlerle şehirler daha iyi yönetilebilir.. Belediye hizmetlerinde uzun vadeli planlama eksikliği ve altyapı yetersizliği gibi sorunlar giderilirse daha başarılı olunur.
Kamu kurumları arasındaki iş birliğinin zayıflığı ve bunun nedenlerinin ,yöneticilerin ortak aklı kullanma gerekliliğine inanmamaları ve liyakat eksikliğinin bu sorunun temel sebepleri olduğunu belirttiğiniz anlatımınız mükemmel👏👏Elinize , usunuza, yüreğinşze sağlık🙏🏻Var olunuz🙏🏻🍀Fulya Kırımoğlu👩