Kentler;
yapılar, caddeler, sokaklar, kaldırımlar, yeşil alanlar, kültür merkezleri,
otoparklar, üniversiteler, eğlence yerleri, bilim merkezleri, sosyal
donatılardan oluşur. Öncelikle herkesin, özellikle de kenti yönetenlerin
bilmesi gereken şey, kentlerin insanların yaşam alanı olduğu. Kısacası, kentler
insanlar erinç içinde yaşasın diye oluşturulan yerler…
Kentlerimizin
çoğuna bakıldığında buraların beton yapılar ve arabalar için oluşturulduğu insanların
söz konusu olmadığı görülür. Bir kent düşünün… İnsanların yürüyeceği kaldırımlar;
bir bardak çay içeceği ağaçlar altında, yeşillikler içinde çay bahçeleri;
çocukların oynayacağı oyun alanları, ailelerin mahallelerinde yürüyüp
sonrasında dinleneceği yerler yok! Çocuklar, evlerinin önünde ya da mahallerinde
kar yağdığında kartopu oynayacağı, baharda otlar üzerinde yatıp yuvarlanacağı
alanlar bulunmamakta.
Varsa
yoksa beton… Evler, yollar, kaldırımlar, yer gök beton… Nereye baksak siyah ve
gri renkler egemen… Doğanın yeşilini, denizin (kıyı kentleri için söz konusu)
ve göğün mavisini görmek, neredeyse her kentimizde bulunan akarsuların
şırıltısını işitmek olanaksız… Bir ağaçta bir kuş cıvıltısı, bir sincap kaçışı
görmek tansık gibi… Kelebeklerin baharla var oldukları el kadar otlu, çiçekli
bir doğa görmeyi düşleyemiyoruz bile. Yaşamı simgeleyen yeşil yerine, ölüm
soğukluğundaki gri-siyah egemen kentlerimize.
Kaldırımlar
işgal altında… Ya esnafın öte beri koyduğu yerler ya da arabaların eğletildiği alanlar
buralar. İnsanların yürümesi için yapılan kaldırımlar, arabaların uğrağı olmuş.
Peki, neden?
Kentlerde yapı sayıları artarken ve büyük bir nüfus yoğunluğu oluşurken buna koşut olarak araba sayısını da hızla çoğalmakta. Öngörüsüz belediye yöneticileri, bu gerçeği önceden göremiyorlar. Kentler gri-siyaha boğulurken arabaların nerede durup saklanacağı düşünülmemiş.
Kentsel
dönüşümle kentlerimiz yıkılıp yeniden yapılmakta. Yeni yapılarda otopark yapma
zorunluluğu var. Yapılıyor da… Ancak buralara arabaların girip çıkması büyük
bir sorun. Çünkü yapıların altlarına sıkıştırılmış otoparklar dar ve kolanlarla
arabaların dönüşleri engellemekte. Çoğunda dimdik bir bağlantı yolu bulunmakta
cadde ya da sokaklara ulaşmak için. Bu nedenle araba sahiplerinin çoğu buralara
girip çıkamamakta. Böyle olunca da arabalar yol kıyılarına ya da kaldırımlara eğleştirilmekte.
Böylece insanların yürüyeceği yerler işgal ediliyor.
Cadde
ve sokakların sağı solu arabalarla dolu. Bu nedenle gidiş-geliş çift şerit olan
yollar tek şeride inmekte böylece. Bu durum, sürücüler arasında sorunlara yol
açmakta. Yol verme kavgaları gittikçe çoğalmakta. Bu da toplumdaki barışı
bozmakta, komşular arasında anlaşmazlıklara neden olmakta.
Kaldırımları,
cadde ve sokakları yalnızca arabalar mı işgal ediyor? Hayır… Neredeyse cadde ve
sokakların hepsinin kıyısında, kaldırımların üstünde, özellikle de trafik
ışıklarının olduğu yerlerde, yaya geçitlerinde bingitler görmekteyiz. Ayrıca
elektrikli motosikletler de diğer işgalciler…
En
büyük tehlike ise olası depremlerde ortaya çıkacak. Geçilmez yollardan ne
yangın söndürme araçları ne cankurtaranlar ne de kurtarma ekipleri geçebilecek.
Cadde ve sokakların iki yanında eğleşen arabalar, deprem sırasında halkımızın
can güvenliğini tehlikeye atan ölüm engelleri olacak.
Peki,
kentsel dönüşümle yenilenen kentlerde kâğıt üzerinde var olan otoparklar niye
kullanılmaz durumda? Çünkü kentsel dönüşüm, baştan yanlış yapıldı. Dönüşüm; ada,
hatta mahalle odaklı olmalıydı. Böylece hem yeşil alanlar oluşurdu hem de sosyal
donatı alanları kazanılırdı. Ayrıca cadde ve sokaklar da genişlerdi. Bu da hem
kente hem de yaşayanlara soluk aldırırdı. Böylece kentlerimiz de mahallelerimiz
de güzelleşirdi. Buralar daha yaşanabilir yerler olurdu.
Ne
yazık ki tıkanan ülke ekonomisinin önünü açmak için AKP hükümeti ivedilik
gösterdi. Ekonomiyi soluklandıracak tek alan olarak yapı sektörünü gördü. Bu
nedenle yapsatçılar eliyle kentsel dönüşüm başlatıldı. Oysa bir devlet eli,
geniş kapsamlı bir planlanma gerekiyordu bu tür işler için. Böyle olsaydı yine
ekonomi soluk alırdı. İvedi davranmak, kentlerimizi yaşanmaz duruma getirdi.
“Zararın
yarısından dönmek, kârdır.” der atalarımız. Kentsel dönüşüme yanlış başlandığı
ortada. Bu durumda hem hükümet hem de yerel yönetimler bu yanlıştan dönmeli kentlerimizi
yaşanabilir durma getirmek için.
Türkiye’nin
neresine giderseniz gidin otopark sorunuyla karşılaşırsınız. Küçük yerleşim
yerlerinde de büyük kentlerde de yeterli otopark yok! Nedense çoğu belediye
başkanı otopark yapmayı uslarına bile getirmemekte. Cadde ve sokaklar, dar kent
alanları arabalarla doluyor. Anadolu ya da Trakya’nın kasabalarında bile
yollarda yürümek olanaksız. Çoğu belediye başkanına, kentlerin insanlar için
olduğunu her fırsatta anımsatmak gerek.
Yönettikleri
kentler için bir otoparkı bile öngörüp yapamayanlardan belediye yöneticisi
olmaz. Böylesi kişiler hem yurttaşlarımızın yaşamını, erincini, mutluluğunu
çalmaktalar hem de kentlerimizi yaşanmaz durma getirmekteler.
Adil
Hacıömeroğlu
12
Ocak 2024
Toplumlar ya akılla yönetilir ya ateşle...Bizim halk oda düşkün şimdilik. Türk'ün odla imtihanı diyelim. Saygılar
YanıtlaSilYazıda otopark konusunda yaşadığımız sıkıntılar o kadar çok insanı karamsarlığa sevkediyor ki; imkan olsada,şehir planlamasını yapanların kafalarının yerlerinden sökülerek,bahçemizde bulunan tavuklara monte edilseydi,acaba tavuklar kümesin yolunu bulabilirmiydiler diye insan kendine sormaktan yapamıyor.
YanıtlaSilŞehrin sorunlarıher geçen gün daha da derinleşerek devam etmektedir.Kent ve kentli bu travmatik durumu nasıl atlatacak ve insani yaşam koşullarına nasıl ulaşacak sorunu önemlidir.Havanın , suyun, bitkinin , toprağın ve tüm canlıların hakkını korumanın gerekliliğine inanıyoruz.Her kentin farklı bir kimliği, ruhu estetiği olmalıdır.Kentlerimizin kaybetti ğikimliğini ve estetiğini kazanmasında onlara yardımcı olabilecek en önemli organlar ,belediyelerdir.Kentlerimizi öncelikle yönetillebilir hale getirmek zorundayız.Kentlerimizi orada yaşayan insanlar yönetmeli ve biçimlendirmelidirler.Kadınların , gençlerin ve engellilerin de kentte söz sahibi olmaları ortak akılda buluşarak çözüm yolları aramalıdırlar.Aklınıza sağlık hocam var olunuz.🙏🏻🍀🌿Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil