AVRASYA’NIN DAĞLIK KARABAĞ’DA BÜYÜK UTKUSU


Ermenistan, 27 Eylül 2020 sabahı Atlantik güçlerinin desteği ve kışkırtmasıyla Azerbaycan’a saldırdı. Bu saldırıya anında karşılık veren Azerbaycan, işgal altındaki Dağlık Karabağ topraklarının önemli bir bölümünü kırk dört günde kurtardı. Ermenistan ordusu bozguna uğradı. Büyük Ermenistan düşüyle komşusunun topraklarına göz diken Ermenistan yöneticilerinin ilhakçı siyasetleri tuzla buz oldu.

Ermenistan yoksul bir ülke… Komşularıyla kavgalı… Yurttaşlarına yiyecek ekmek bulamayan bir ülke, emperyalist batı ülkelerinin kışkırtmalarına kolayca kanabiliyor. Kışkırtmalarla cepheye koşan Ermenistan, arkasına dönüp baktığında bu kışkırtıcıların hiçbirini göremiyor. Sonunda ne olursa Ermenilere oluyor. Hem canlarından hem de mallarından oluyorlar, yüz beş yıl önce olduğu gibi.

10 Kasım sabahı Rusya önderliğinde Azerbaycan’la Ermenistan’ın savaşı bitirdiklerine dair anlaşma yapıldığı açıklandı. Sanki Atatürk’e ölüm yıldönümünde bir armağanmış gibi sunuldu Azeri utkusu.

Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarını kurtarmasında iki etken öne çıkmakta. Birincisi, Azerbaycan Karabağ’ın işgalinden sonraki zamanı boşa geçirmemiş; ordusunu kurup eğitmiş. Ulusal ordunun kurulması Azeri Türklerine büyük bir özgüven kazandırdı. Bu konuda Türkiye’nin eğitim ve teknik desteklerini de belirtmek gerek. Doğal kaynaklarını verimli ve ülke yararına kullanan Azerbaycan, hem askeri hem de siyasal olarak güçlendi. Halkının ekonomik durumu iyileşti.

Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı kurtarmasında ikinci etken, bölgesel bağlaşmalar… Türkiye, İran ve Rusya arasındaki dostluk ve Atlantik sistemine karşı oluşturdukları dayanışma Azerbaycan’ın utkusunda itici güç oldu.

Ne yazık ki ülkemizde Atlantikçi düşüncelerin iliklerine dek işlemiş kişi ve siyasal kümeler var. Bu kişiler, dünya ve bölge gerçeklerinden habersizler. Değişen dünya koşullarının farkında bile değiller. Hala yıllar önce ABD tarafından kafalarına sokulmuş birtakım koşullanmalarla düşünüp davranmaktalar. Dünyada hiçbir şeyin değişmediğini sanmaktalar. Bu kişiler, Soğuk Savaş’ın bitmediğini düşünmekteler. Soğuk Savaş döneminin Amerikancı ideolojik saplantılarıyla Rusya ve İran’ın Ermenistan’a yardım ettiğini söylediler. Oysa bölgenin en etkili ülkesi, Rusya. Bu savaşta Rusya, Azeri utkusuna dek tarafsızlığı yeğledi. Aslında bu tavır, tarafsızlık değil; taraf tutmaktı. Rusya, Azerbaycan’ın Ermenistan’a ve onun Sorosçu Başbakanı Paşinyan’ı dövmesine ses çıkarmadı, yalnızca izledi. Bu tavrıyla Azerbaycan’ın yanında yer almış oldu. İran yöneticilerinin defalarca Azerileri destek açıklamalarına karşın mezhepçi bir yaklaşımla İran’ı Atlantikçilerin yanında göstermek, düşmana hizmettir. Soğuk Savaş’ın ideolojik donanımlarıyla NATOTürkçülük yapan bu kişiler İran’ın birinci adamım olan Ali Hamaney’in Türk olduğunu da nedense unutmaktalar. Söylemlerine bakılınca bu kişilerin Türkçülük umurlarında değil. Onlar için varsa yoksa Atlantik projeleri…

Utku kazanmak için düşmanınızı azaltıp dostlarınızı çoğaltacaksınız. Bir güç yanınızda yer almıyorsa bile onu karşı yana itmemek gerek. Yanınıza alamadığınız gücü tarafsızlaştırmak utku için gerekli bir tavır. NATOTürkçülerinin kitabında kazanmak yazmaz, Atlantik’e hizmet yazar. Bu nedenle utkuya gidecek bağlaşmaları geçersiz kılmak için ellerinden geleni yaparlar.

Türkiye, İran ve Rusya bağlaşması Atlantik güçlerini bölgemizde geriletirken yeni utkuların kapısını açmakta. Suriye’nin kuzeyinde PKK devletçiği bu bağlaşmayla önlendi. Bu bağlaşma, ülkemizin güney sınırlarını güvenceye aldı. Doğu Akdeniz’de Atlantik güçlerinin geri çekilmesi bu nedenledir. Azerbaycan’ın Karabağ’daki büyük utkusunun ardında da bu bağlaşma var. Ateşkes konusundan memnun olmayan iki siyasal küme var: NATOTürkçüler ve PKK… Bir de arkalarındaki Atlantik güçleri… Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasını ilk günden, anlaşma metnini bile okumadan eleştirmeye başladılar. Bu konuda efendileriyle bozgunculuk yapmaya başladılar. Olmayan düşmanlıkları körüklemeye başladılar.

Bir anlaşmanın kimin yararına kimin de zararına olduğunu anlamak için iki ülkenin yöneticilerine bakmak yeterli. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, ülkesinin utkusunu mutlulukla açıklarken Ermenistan Başbakanı Paşinyan bilinmeyen bir yere kaçarak saklanmakta. Azeriler kent alanlarını bayram yerine döndürürken Ermeni halkı ayaklanarak ülke yöneticilerinin konutlarını basmakta. Bu resim de bazılarına nedense bir şey anlatmıyor.

Azeri-Ermeni anlaşmasında ortaya üç önemli nokta çıkmakta. İlki, Ermenilerin işgal altındaki toprakları aralık başına dek boşaltmaları. Azeriler, kan dökmeden topraklarına sahip olacaklar.

İkincisi, Karabağ’da Türk ve Rus askerlerinden oluşan barış gücü bulunacak. Bu durum, Atlantik’e önemli bir ileti sunmakta. Türkiye ve Rusya, Atlantik’e “Burada sizin işiniz yok! Bu topraklar, Avrasya güçlerince barış ve erince kavuşur.” demekteler.

Üçüncüsü, belki de tarihsel ve siyasal olarak en önemlisi ise Nahcivan’la Azerbaycan topraklarının karadan birleştirilmesidir. Kısacası, Atatürk’ün “Avrasya kapısı” dediği kapının açılarak Türkiye ile Azerbaycan’ın, dolayısıyla Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerinin karayoluyla bağlanmasıdır. Bu, stratejik bir atlım ve kazançtır. Böylece yüz yıllık bir düş de gerçekleşecektir.

Yüz yıl önce Türk-Rus dostluğuyla batılı emperyalistler bölgemizden kovuldu. Yüz yıl sonra yine tarihsel gerçekçilik Atatürk’ün vasiyetine uygun olarak uygulandı ve Atlantik yenildi, Avrasya kazandı. Azerbaycan’a bu büyük utkuyu kazandıran doğru dostlarla düşmana karşı birleşmektir. Avrasya güçlerini arkasına alan Azeriler, tarihlerinin en büyük utkusunu kazandılar. Bu utku Avrasya’nın utkusudur. Atlantik’in büyük yenilgisidir.

Türkiye, Rusya ve İran arasındaki dostluk sürdüğü sürece bilgemizdeki anlaşmazlıklar, siyasal çatışmalar, Atlantik kışkırtmaları tek tek çözülecek. Bu yolla bölgemize barış gelecek. Türkiye, Suriye’de de ivedi adımlar atmalı. Esat yönetimine el uzatmalı ki, Azerbaycan’ın bu başarısı kalıcı olsun.

Türk-Rus işbirliği, Libya ve Doğu Akdeniz’de sorunları çözecek. Bu işbirliğiyle Kıbrıs sorunu da halledilecek. Bekleyelim bu işbirliği yıllardır küllenmiş birçok sorunun çözümünü gerçekleştirecek. Yeter ki dostlarımızı iyi seçip düşmanlarımızı doğru belleyelim.

                                                           Adil Hacıömeroğlu

                                                           12 Kasım 2020

 

1 yorum:

  1. Türkçü geçinen NATO kafalıların görmesi gereken gerçek; Türk'ün kaderinin Atlantik kuşatmasını yarmaya bağlı olduğudur.

    YanıtlaSil