KENTSEL DÖNÜŞMEME (Deprem Yazıları-3)


Adına “Kentsel Dönüşüm” dediler. Ortalık yapsatçılarla doldu. Değeri yüksek eski yapıların yerleri için yapsatçılar arasında büyük bir çekişme başladı. Öneri üstüne öneri geldi mal sahiplerine. Kimileri ellerini çabuk tutup yapsatçılarla anlaştı. Kimileri, kendi aralarında kırk yıllık komşuluk hukuklarını bir yana bırakarak daha çok kazanç hesabı yapmaya başladılar. Böylece dönüşme başladı. Neyin dönüştüğünü, nereye dönüşeceğini, kimlerin dönüşerek kesesini doldurduğunu bilmeden.

Kırk yıllık komşular, “komşuluk hakkı” dinlemeden en küçük anlaşmazlıklarda mahkemeye koştular. Sorunlar pireyken deve oldu birden. Eski yapılar yıkıldı, yenileri yapılamadığından bomboş arsalar kaldı geriye. Mahkeme, karar verinceye dek bu arsalar harabe olarak kalacak.

Kentsel dönüşümde yapıların enleri azalıp boyları uzadı. Bazı semtlerde eski yapılar yüzde otuz, bazılarında ise yüzde elliye varan daire artırımı oldu. Bu ne demek? Mahallerimizde ev ve nüfus yoğunluğu en az yüzde otuz, en fazla yüzde elli arttı. Bunun mahallere getirdiği yük ne? En az yüzde otuz oranında artan otopark gereksinimi, sokaklarda daha çok taşıt… Yeni yapıların çoğunda otopark var, ama pratikte kullanılmıyor çoğu. Bu nedenle kaldırımlar, sokaklar taşıtların işgali altında.

Kanalizasyonların yükü en az yüzde otuz çoğaldı. Oksijen tüketimi, o mahallede en az yüzde otuz arttı. Yapılar yenilendi, ama mahallelerin elektrik, su hatları eskisi gibi kaldı. Bu hatların yükü her yeni yapıda, en az yüzde otuz daha çoğaldı.

Yeşil alanlar çoğalmadı. Hatta bazı yapıların bahçelerinde bulunan ağaçlardan bir bölümü kesildi. Eskiden çimlerle kaplı bahçeler, yapılar yenilenince betonlaştırıldı. Yeşil gri oldu.

Sosyal donatım alanları eskiden de yoktu, yeniler yapılınca da olmadı. Çocukların oynayacakları alanlar yaratılmadı. Bazı büyük yapıların bahçelerine göstermelik kaydıraklar kondu, sanki çocuk oyun alanları kaydıraktan ibaretmiş gibi.

“Kentsel dönüşüm” denen asıl amacı, ekonomik tıkanıklığı inşaat sektörünü canlandırarak geçici olarak aşmaydı. Geçici bir ferahlık yaşandı ekonomide. Bu arada yapsatçılar keselerini doldurdu. Belediyeler, yeni yapıların vergileri nedeniyle kazançlarını artırdı.

Yollar aynı yol… Yeşil alanlar hemen hemen aynı… Otoparklar aynı büyüklükte… Buna karşın verilen banka kredileriyle taşıt sayısı çoğaldı. Yapı yükseklikleri birçok semtte arttığı için çoğu kişi güneşten ve rüzgârdan yoksun bir yaşamın tutsağı oldular. İstanbul gibi her yanı deniz olan bir kentte, insanlar deniz kokusuna özlem duymaktalar. Özellikle kıyı kesiminde kale duvarı gibi uzanan yapılar yüzünden kentle denizin ilişkisi kesilmiş durumda. “Kentsel dönüşüm” sayesinde denizden uzaklaşmış bir İstanbul yaratıldı.

“Kentsel dönüşüm” gerçekten olacaksa yeni yapılaşmalar, parsel temelinde değil de ada temelinde olmalı. Böylece yeni alanlar açılmalı birden çok yapının birleşmesiyle. Bu alanlara yeşil alanlar, sosyal tesisler, kullanılabilir otoparklar yapılabilir. Sokaklar genişletilebilir bu yolla.

“Kentsel dönüşüm” bir kısım yapsatçıyla konut sahibinin bilgisi ve kararıyla olacak bir şey değil. Burada merkezi bir planlama olmalı. Özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuda mal sahiplerinin haklarını koruyarak bazı ölçütler getirmeli. Belediyeler, bu ölçütlere göre yapılaşma adalarını belirlemeli.

Sisam depreminin İzmir’de yarattığı yıkım bize gösterdi ki, “kentsel dönüşmeme”ye değil, gerçek anlamda “kentsel dönüşüm”e gereksinmemiz var. Bu nedenle günü kurtarmak olmamalı amaç. İnsanımızı, kentlerimizi, ülkemizi kurtarmak olmalı asıl amaç.

                                                           Adil Hacıömeroğlu

                                                           1 Kasım 2020

1 yorum:

  1. İBB Kent Konseyi Çevre gurubu üyesiyim.Programımızda,kentsel dönüşümü ilk sıraya aldırdım.20 evin yıkım enkazını kaldırmak 5 gün sürdü.İstanbul'da aynı büyüklükte bir depremden yıkılacak ev sayısı yüz binler,ölenler milyon olacak.Enkazı kaldırmak 2 ayda bitirilemez.Ölüm sayısı,bulaşıcı hastalıklar olasılığını da eklersek milyonlara ulaşır.İstanbul değil Türkiye yıkılır.Bu nedenle,İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde yeniden yapılanma için seferberlik ilan edilip en kısa zamanda uygulamaya konulmalı.
    Selam ve sevgilerimle..

    YanıtlaSil