EMEĞE SAYGISIZLIĞIN BU KADARI DA OLMAZ


11 Mart 2020 Çarşamba gününden beri yurttaşlarımız diken üstünde. Sağlık Bakanlığının uyarısı doğrultusunda evlere kapandık kovid 19’dan korunmak için. Halkımız olağanüstü bir özveri gösterdi salgından korunmak ve bu salgının yayılmasını önlemek için.

Yurttaşlarımızın bir kısmı işleri yitirme pahasına evlerinden dışarı çıkmadılar. Birçok kişi işinden oldu. Bazıları evden çalıştılar, ancak aldıkları aylıklar azaldı. Salgın döneminin bunalımını fırsata çevirenler oldu. Bazı ürünlerin ederi olağanüstü arttı. İnsanlar, zorunlu olduklarından satın aldılar bu ürünleri. Aldılar almasına da eskisine göre daha az. Yani ekmeklerini küçülttüler. Bazı yiyecekleri evde ürettiler ucuza gelsin diye. Büyük, küçük demeden herkes bu özverinin öznesi oldu.

Birçok insan bir adım ötede oturan akrabalarını, sevdiklerini, arkadaşlarını göremediler; onlara dokunamadılar. Onların bir tek sözünü işitmediler. İnsan bakışına duyulan özlem dolu günleri yaşadık hep birlikte. Zorunlu olarak alışveriş için çıktığımız sokaklarda insandan kaçtık, virüs bulaşmasın diye. Bir yandan da o insanların bakışlarının, seslerinin özlemiyle yanıp tutuştuk. İçimizde özlemler biriktirdik insanla ilgili. O özlemleri yüreğimizin derinliklerine gömdük. Her özlem, yüreğimizde yangına döndü.

Sevdiklerimiz yaşamını yitirdi salgın döneminde. Onlar, memleket toprağında sonsuzluğa giderken biz, onlara karşı son görevimizi yapamadık. Onlara bir helallik veremedik. Arkalarından üzüntülü gözlerle bakamadık. Salgının ördüğü duvarları aşamadık.

Düğün dernekler oldu, mutluluklara ortak olamadık. Sevdiklerimizin en özel günlerinde uzakta durmayı yeğledik. Bayramlarımızı evde kutladık. Bayram sevinçlerimiz, yüreğimizden tek tek taşıp kanatlanıp kuş olup uçtu gökyüzünün maviliklerinde. Yaşlı gözlerle yüreğimiz kan ağlayarak baktık özlem kuşlarının ardından. Özlemlerimizi dindirmeyi, salgın sonrası günlere bıraktık.

Kendi canımızı aile bireylerimizin, komşularımızın, arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın, yerdeşlerimizin canından üstün tutmadık. Herkesin canını aziz bildik. Evde tutsaklığımızın nedeni de çevremizdeki herkesi salgından korumak içindi. Toplumsal çıkarları, bireysel çıkarlarımızın üstünde tuttuk. Topluca kanat çırptık ki birlikte kurtulalım diye.

1 Haziran günü, salgın günleri tutsaklığı sona erdi. Aslında toplum olarak başarmıştık. Salgının yayılmasını önlemiştik. Toplum olarak gösterdiğimiz özverinin karşılığını almıştık. Sağlıkçılarımızın olağanüstü özverisiyle yüz akıyla çıkmıştık korana savaşından. Yazla gevşedi toplumumuz. Virüsün tamamen yok olduğunu sandı birçok yurttaşımız. “Sosyal ara”yı unuttuk. Maskeleri yasak savmak için taktık. Gezdik, tozduk. Düğün dernekler kuruldu. Halaya durup çiftetelli oynadık. Cenazelere koştuk. Taziye evlerinde buluşup derin söyleşilere daldık. Meyhanelerde kadeh tokuşturduk. Aşevlerinde boş yer bırakmadık. Yeiçlerde zaman geçirdik. Toplu taşım araçlarında sıkış tıkış olduk. Bazı belediyeler, işin ekonomik yanını düşünerek toplu taşım araçlarının sefer sayılarını azaltınca bu taşıtlarda soluk alamaz olduk.

Kimimiz salgınla savaşı, kurallara uyarak sürdürmesine karşı önemli bir bölümümüz umursamadı savaşı da önlemleri de. Virüs zayıf noktalardan yayıldı her yana. Önceden salgının bulaştığı insanların çoğunu tanımıyorduk. Bizden çok uzaktaydı korona. Güzle birlikte iyice yakınımıza sokuldu virüs. Aile üyelerimize, dostlarımıza, komşularımıza bulaştı. Tanıdığımız insanlar virüsle toprağa düştü. Dört bir yanımız virüs kaynamakta. Bizi saran salgın çemberinin daraldığının farkındayız.

Toplumca çok emek harcadık salgınla savaşta. Ne yazık ki kurallara uymamayı beceri sanan birtakım vurdumduymazlar yüzünden salgının baraj kapakları açıldı. Sel, üstümüze üstümüze gelmekte. Uyarılara kulak asmayan birtakım sorumsuzlar yüzünden halk sağlığımız büyük tehlike altında. Yediden yetmişe toplumca harcadığımız bunca emek, bazı sorumsuzlar yüzünden heba edilmekte. Bu sorumsuzların ne insana ne de emeğe saygıları var. Bu sorumsuzların asıl saygısızlıkları kendilerine. Salgının yayılmasına fırsat veren bu kişiler, kendilerini de ailelerini de sevdiklerini de tehlikeye atmaktalar.

Salgının yayılması, sağlık sistemini çökertmek üzere. Sağlıkçılarımız bıkkınlığını gözle görmek olanaklı. Sağlık sistemini ayakta tutmalıyız. Bu da salgına karşı önlemlere uyarak olur. Bireysel özgürlüğünü toplumsal özgürlüğün üzerinde tutanlardır bu sorumsuzlar. Bu, açık bir liberalizm. Bu, toplum düşmanı bir anlayış.

Korona salgınını önlemek için kurallara uymak zorundayız. Kurallara uymayanlar, toplumumuza zarar vermekteler. Bu konuda hem yasal hem de toplumsal önlemler gelmekte. Bu önlemler ödünsüz uygulanmalı. İnsan canından daha önemli bir şeyin olmadığı bilinmeli herkesçe.

Not: Yazının daha iyi anlaşılması için TOPLUCA KANAT ÇIRPMAK https://adiladalet.blogspot.com/2020/03/topluca-kanat-cirpmak.html?spref=tw  yazısını okumakta yarar var.

                                                           Adil Hacıömeroğlu

                                                           14 Kasım 2020

 

 

 

4 yorum:

  1. Dün haberlerde maske takmayan vatandaşlara uygulanan yasal yatırımları seyredince,keyiften dört köşe oldum.
    Bir de bu vurdumduymazlıkla kalsalar iyi, devletin memuruna da görev üzerinde saldırıyorlar...
    Hem suçlu,hem güçlü...
    Yüzsüzlüğün,edepsizliğin,kepazeliğin sınırı yok hocam.

    YanıtlaSil
  2. Hiçbir zaman kendisini eleştirmeyen bir bireycilik var Türkiye'de. Bu liberalizmin de ötesinde bir tutum. Hükümete önlem alınmadığı için verip veriştirip sigara yasağı gelince (ki bence en baştan alınması gereken bir tedbirdi. Hatta sigara satışları da kademeli bir şekilde durdurulabilir) en büyük muhalefeti yapan doktor arkadaşlarımız oldu yasaklara.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sigara yasağı için de ayrıca mutluyum.Dediğiniz gibi,geç bile kalındı. Bir taraftan önümde yürüyen gencin dumanı,üzerime siniyor; bir yandan yol ortasında alevi üzerinde sigarasıyla duran amca, paltomu yakıyor.
      Kendi sağlığını düşünmeyip,bizimkini de hiçe sayanlar için muazzam oldu.
      Bu karara mualif olan doktorlar, mesleki değil vicdani olarak yıpranmışlardır.
      Manevi boyutta değil,maddi boyutta çıkarlarını korumak istemektedirler.
      Sigara yasağı demek,sağlık demektir.Sağlık da düşen hasta sayısı demektir.
      Basit bir açıdan yaklaşıyorsam,lütfen beni düzeltiniz.
      Eleştirilmek isterim.
      Sevgi ve saygılar..

      Sil
  3. maske takmayan vatandaşlara uygulanan yasal yatırımları seyredince,keyiften dört köşe oldum.
    Bir de bu vurdumduymazlıkla kalsalar iyi, devletin memuruna da görev üzerinde saldırıyorlar...Bir taraftan önümde yürüyen gencin dumanı,üzerime siniyor; bir yandan yol ortasında alevi üzerinde sigarasıyla duran sorumsuzlar keşke özeleştiri yapabilseler.

    YanıtlaSil