Çocuklar
adeta hayal fabrikası gibidirler. Hayalleri uç uca eklenir gün boyunca. Bunun
için yer, zaman, tinsel durumları çok önemli değil. Her ortamda, her koşulda
hayal kurabilir bu yüce gönüllü insan yavruları.
Bedenleri
küçük, o bedenin içinde bulunan canları, yürekleri, içinde yeşerttikleri
hayalleri çok büyüktür. Bu nedenle hayalleri o ufacık bedene sığmaz taşkın bir
çağlayan gibi sürekli akıp gider.
Çocukların
kurdukları hayaller, büyüklere göre gerçekleşmesi olanaksız düşüncelerdir. Bu
nedenle çocukların hayalleri, büyüklerin çoğunluğunca ciddiye alınmaz. Çoğu
zaman da onlardan çağlayanın şırıltısıyla taşıp giden hayallere değer verilmez.
Büyükler ne düşünürse düşünsün çocuk doğası, hayal kurmaktan vazgeçmez.
Vazgeçse çocuk olmaz zaten.
Yaşamın
başlangıcında olan birinin hayalleri olmasa niçin yaşasın. Önünde yaşaması
gereken upuzun yıllar var. Bu yıllara sığdıracağı bir ömür. Aslında hayaller
bir yaşamın izlencesi gibidir.
Çocuğun
belleğinde uçuşan bin bir düşünce, onun yaşamı ciddiye almasından kaynaklanır. Çocuk
doğduğu ilk günden başlayarak yaşadığı her anı ciddiye alır. Her anın değerini
iyi bildiğinden dolu dolu yaşamaya gayret eder. Bundandır oyunlarına günler,
geceler yetmez. Oyunları hiç bitmez. Büyükler, çocuklara: “Hadi evladım çok
yoruldunuz, bitirin oyununuzu biraz dinlenin.” dediklerinde “Oyunumuza daha
yeni başladık. Yorulacak kadar oynamadık daha.” diye yanıtlarlar onları. Çünkü
çocuklar için zaman kavramı yoktur. Onlar için zaman, bir oyunun başlangıcıyla
bitişi arasında geçen süredir. Yine onlar için zaman, hayallerin başlangıcıyla
bitişidir. Çocukların oyunları da hayalleri de hiç bitmeyeceğine göre onların
zaman kavramı da hiç olmayacaktır.
Çocuklar
yemek yemeye, ayakyoluna, ders çalışmaya hep son dakikada giderler. Son noktaya
dek, doğal gereksinmeler ve büyükleri onları ısrarla sıkıştırana kadar bu
zorunlu gereksinmeler için hep ayak diretirler. Birden çok uyarı alırlar bu
konularda. Büyüklerinin sabrının tam da taşmak üzere olduğu bir anda açlığını
gidermeye, ayakyolunda doğanın çağrısına uymaya karar verirler. Ders çalışma
kendiliğinden olmaz. Bu konuda da anne ve babanın olağanüstü çabası gerek. Bu
işlerin hepsinde ivedi davranır çocuk. Çoğu zaman bu ivediliğin yol açtığı
yalap şalaplık vardır. Yemeği döküp saçar. Ayakyoluna kimi zaman tam olarak
yetişemez. Ders çalışırken ilgisi kayıp gider uzaklara. Bunları yaparken hep
hayallerin içindedir. Bu nedenle çoğu anne ve baba onları dikkatsizlikle daha
da ileri giderek düşüncesizlikle suçlarlar.
Anne
ve babalar, çocukların yaptıkları işe kendilerini tam olarak veremediklerinden
yakınırlar. Oysa onların asıl işlerinin düşlerde yaşamak olduğunu bir türlü
anlamazlar. Dünyada herkes bir şeyin peşindedir, çocuklar da hayallerinin.
Bütün dikkatleri oradadır. Düşleri kaçmasın diyedir bütün çabaları. Düş kurmak
için bu dünyaya geldiklerini bir türlü anlatamazlar büyüklerine. Düşleri için
yaşamaktır onların amacı.
Kimi
çocuk, uçurtmayı uçak yapar düşünde onun üstüne oturup bulutlara uçar.
Bulutlara çıkan çocuk, apak bulutlardan atlara biner gökyüzünün sonsuzluğunda.
Gökyüzündeyken yıldızlar koparır evrenin bahçesinden korkusuzca. Yıldızları
koparırken güneşle konuşur. Kayan yıldızı eliyle yakalamaya çalışır. Ay, ona en
güzel masalları anlatır.
Bir
kuru yaprak üzerinde bile saatlerce düşünebilir bir çocuk. Onun yaşam
yolculuğunu düşler. O kupkuru yapraktan kocaman bir gemi yapar düşünde
okyanusları aşan. O kupkuru yaprağın içine kocaman bir dünyayı sığdırır. Bundan
büyük bir başarı olabilir mi?
Büyükler,
çocukların hayallerini çoğu zaman anlamsız bulurlar. Bu nedenle de onların
hayallerine kızarlar. Onları mantıksızlık ve ayakları yere basmamakla
suçlarlar. Niye kendilerini anlamadıklarını, onlar için göstermekte oldukları
özverilerin farkına varamadıklarını sorup dururlar. Çocuklar sizden kendileri
için büyük özveriler beklemiyor. Sizden bekledikleri tek şey onların çocuk
olduklarını anlamanız ve hayallerine değer vermeniz.
Çocukların
hayallerini öldüren en yakınlarındaki büyükleridir. Onların hayallerini hep
gereksiz bulurlar. Bilmezler ki her gerçeğin başlangıcı bir hayalle başlar.
Hayaller olmasaydı, insanoğlu uzaya çıkıp usa gelmeyecek keşifler, buluşlar
yapabilir miydi?
Bırakalım
çocuklarımı düşleriyle mutlu olsunlar. Onların düşsel yolculuklarını bozmayalım.
Onların düş dünyasını çirkinleştirmeyelim. Unutmayalım ki hayal olmasa gerçek
de olmaz.
Adil
Hacıömeroğlu
4
Kasım 2020
Hayallerine engel olunmadığı gibi, gerçekleştirmeleri için de destek olunmalıdır. Çok güzel bir tespit yeniden kaleminizden..
YanıtlaSilTeşekkürler hocam!
Bırakalım çocuklarımı düşleriyle mutlu olsunlar. Onların düşsel yolculuklarını bozmayalım.Diyorsunuz da bizim alternatif olarak nasıl bir katkıda bulunacağımızı belirtmiyorsunuz.Saldım çayıra mevlam kayıra mı yapalım.Takip olunmayan çocukların başlarına neler geleceğini mi seyredelim?Teşekkür ederim.
YanıtlaSilMasallar çocukların hayal gücünü ve yaratıcısını teşvik eder. Çocuklar bir eğitici masallar dinlediklerin de sahneleri , karakterleri bebortamları uslarında canlandırırlar. Kendilerini farklı durumlarda hayal eder, ne yapacaklarını düşünürler ve gelecekteki mesleklerinde masalların önemli bir yeri ve rolü vardır.Bir çocuk hayal kurduğunda da bu hayali ile onu eleştirmek yerine, duygularını, istekleri ile ne söylemek istediklerini anlamaya çalışmak gerekir eğitici ve yararlı aktiviteler oyun oynayarak onların hayal gücünün geliştirmesine destek olunmalıdır.Çocukların hayalleri iç dünyalarına açılan kapılarıdır ve düşünceleri,duyguları ,istekleri anne babaya fikir verir.Sözel olarak anne baba onlara bu hayallerinin zor hayaller olduğunu ve gerçekleşmeyeceğine söylemeleri onları hayal kırıklığına yaşamalarına neden olur.Hayal gücü gelişen çocuk kolay arkadaş edinir, sorunları daha kolay aşar. Problemleri daha kolay çözer hayal eden çocuk merak eder soru sorar daha çok bilgi edinir. Çocuklar dinlenip, anlaşılmalı ve gözlemleyerek onların ne söylemek istedikleri anlayamadığımız da uzmanlardan yardım destek istemeliyiz Oyun oynaması hayal kurması onun mutlu olmasını sağlar mutlu çocuklarda sağlıklı birey olup, hayatla başa çıkabilir, kendilerine üretebilirler .Değerli Adil Öğretmenim yüreğinize sağlık. Sağolunuz.👏🌺🙏🏻🍀Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSilSevgili ADİL Bey.Kalite ( DEĞER ) kavramları Aile kültürümüzden dibe vurdurulmuş konumda olduğunu gözlemliyorum. Olan EĞİTİM kavramımızın yok edildiğini ifade edebilirim. Her konuda her manada doğruluklarda ve güzelliklerde kendimizi ve değerlerimizi VATAN + MİLLET + ÜLKE = Olarak güncellememiz yenilememiz gerekiyor. Yoksa son kullanma süreçinde yaşadığımızın göstergesidir. Olan özelliğiniz ve güzelliğinizle duygu ve düşüncelerinizi paylaşım ayrıcalığınıza TEŞEKKÜRLER. Ali Kemal AYDIN. SELAMLAR - SEVGİLER….
YanıtlaSil