ABD,
Büyük Ortadoğu Projesini (BOP’u) açıkladı. Buna göre Batı Asya ve Kuzey Afrika’da
yirmi dört ülkenin bölünüp sınırlarının değişeceği, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza
Rice tarafından bu ülkelerin gözünün içine baka baka söylendi. Bu ülkelerinin
hepsi Müslüman… Ayrıca dünya enerji kaynaklarının nerdeyse yüzde yetmişi bu ülkelerde.
Türkiye gibi bazı ülkeler ise çok önemli stratejik konumda…
Ne
yazık ki ülkemizin bölünmesini öngören BOP’a zamanın başbakanı R. Tayyip
Erdoğan, eşbaşkan olduğunu açıkladı. AKP’nin ilk başbakanı Abdullah Gül ise ABD
ile iki sayfa, dokuz maddelik bir anlaşma imzaladığını büyük bir beceri gibi
anlattı basın yayın organlarına.
1948’den
beri Filistin toprakları, başta İngiliz ve ABD emperyalistlerinin desteğiyle gasp
edilmeye başlandı. Filistinliler önce sürüldü topraklarından, direnenler ise
kurşunlandı acımasızca. Arap ülkelerinin bir bölümü bu ulusun yok edilişini
görmezden geldi. Bir bölümü ise Filistin’in yanında savaştı. Arapların
dışındaki İslam ülkeleri ise bu acımasızlığı kınamaktan ileri gidemediler.
Çünkü neredeyse hepsi ABD’ye bağımlıydı. Çükü İsrail demek, ABD demekti.
Filistin
savaşımında ilk pes eden ülke Ürdün oldu. Ardından Mısır geldi. Bu ülkelerin
yönetimlerinin ABD’ye yaklaşmalarıyla Filistin davasına sırtlarını dönmeleri koşuttu.
Zaten petrol varsılı Körfez ülkeleri, baştan beri Filistin sorununa uzaktan
bakmaktaydı. Bazıları ekonomik destek verse de İsrail-ABD ile karşı karşıya
gelmekten özellikle sakınmaktaydılar.
İsrail’le
en çok savaşan Suriye idi. Suriye’ye en çok destek veren de Saddam’ın Irak’ı.
Kaddafi ise ekonomik desteğini açıkça yapmaktaydı. Birçok Filistinli
direnişçinin yaşadığı yer de Tunus’tu.
ABD,
önce Irak’ı işgal etti. Irak perişan edilip Saddam öldürüldü. Ülke üçe bölündü.
Merkezi otorite yok edildi. İşgalcilerce hazırlanan anayasayla bölünme
yasalaştı. Milyonu aşan insan kıyımı oldu. Böylece Filistin önemli bir
destekçisini yitirdi.
Tunus’ta
Arap Baharı başlatıldı BOP kapsamında. Arap ülkeleri bir bir karıştı.
İktidarlar değişti. Kaddafi devrildi. Libya, tanınmaz duruma geldi. Arap Baharında
ABD, demokrasi şekerine sarılı emperyalizm zehrini uzattı. Bu şeker, kapışıldı
halklarca. Bir süre sonra da emperyalizmin zehriyle uyuştular.
Suriye’ye
dünyanın dört bir yanından teröristler getirildi. Suriye toprakları kan ve
gözyaşıyla sağlam bir hamura dönüştü. Esat ve arkadaşları teslim olmayıp
direndi emperyalist saldırganlığa. Ülkenin bir bölümü, ABD ve işbirlikçisi
PKK/PYD’ce işgal altında. İşgalciler, petrolünü çaldı. Ülkede taş taş üstünde
kalmadı. Suriyeliler, destan yazdı bin bir türlü düşmana karşı. Bu arada her
fırsatta İsrail saldırısı oldu Suriye kentlerine ve askeri üslerine. Şam’da Emevî
Camisinde namaz kılacağını söyleyen zamanın dışişleri bakanı ve sonrasında başbakanı
Ahmet Davutoğlu, “İsrail’in parçalayıp yıkmak için hedefe koyduğu komşu ülkeye
biz niye düşmanlık yapıyoruz?” sorusunu sormadı. Zamanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
usuna da gelmedi bu soru. Zayıflayan Suriye’nin İsrail’i güçlendireceğini
düşünmediler bile. Irak ve Suriye parçalandığında sıranın Türkiye’ye geleceğini
akıl edemediler.
AKP
iktidarı, Arap Baharını demokrasi şarkılarıyla karşıladı ve destekledi. Onlara
göre halklar, diktatörleri gönderiyordu. ABD demokrasisi geliyordu. Ne güzel…
Arap Baharı İngiliz yapımı, ABD beslemeli Münafık Kardeşler örgütünün
emperyalizmle işbirlikçiliğini ortaya serdi apaçık. Ne zamanki ABD destekli 15 Temmuz
darbe kışkırtması oldu. AKP yöneticilerinin bazılarının aklı başına gelir gibi
oldu. ABD’ye karşı sesler yükseldi. Zaman geçtikçe ekonomik bunalıma girdi
ülkemiz. Serbest piyasacı AKP, tek çözüm olarak batılı tefecilerden borçlanmayı
gördü. Borç arayışı, politika değişikliğini de getirdi. Ne yazık ki
Filistinliler kıyılırken yalnızca “insani yardım” göndermekte. Bir yandan da
Hayfa Limanına yaş sebze ve meyve göndermekte AKP hükümeti. Ne şiş yansın ne
kebap politikası. En kötüsü de Malatya Kürecik üssünden İsrail’e bilgi
aktarılması.
BOP
ve Arap Baharı uyarınca Filistin destekçisi ülkeler, güçsüzleştirildi. Ancak Arap
ve diğer İslam ülkelerindeki halklarda düne göre ulusal bilinç uyanışı,
antiemperyalist duruş daha güçlü. Bu nedenle Filistin destekçileri çok...
Özellikle Rusya, Çin gibi Avrasya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinden
Filistin sesleri yükselmekte.
Dünyanın
ezilenleri birleşiyor, birleştikçe de güçleniyorlar. Dünya, emperyalizmin
barbarlığını, sömürüsünü sona erdirmek için bir araya gelmekte. Ezilenler bir
araya gelirken emperyalist batı da kendi arasında bütünlük göstermeye
çalışmakta. Ancak çok yakında özellikle Avrupa ülkelerinden ABD karşıtı
seslerin yükseleceğini beklemekteyiz. Zalimin zulmünün sonsuza dek sürmesi olanaksız.
Bu nedenle yarın, bugünden daha güzel olacak.
BOP,
yirmi dört ülkeyi parçalayıp sınırlarını değiştirmeyi amalarken Filistin’i de
yok etmek istemekteydi. Ezilen ulusların gücü, BOP’u yırtıp attı. Bundan
hayırlı bir iş olabilir mi?
Adil Hacıömeroğlu
20
Ekim 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder