VATAN SAVAŞI VEREN FİLİSTİNLİLERE SELAM OLSUN


“Türkiya halkının Doğu milletleriyle, Rusya’yla, Azerbaycan’la Afgan’la, İran’la olan bağları yalnız hissiyat üzerine kurulu değildir. Hakiki, maddi, değiştirilemez birtakım esaslara dayanmaktadır. Bu suretle düşmanlarımızın içimize girerek yapacakları telkinlerle bu bağların sarsılmasına imkân tasavvur etmek doğru değildir. Bugün dostlarımız emin olabilirler ki, biz dünyada dostla da düşmanla da temasa gelebiliriz. Ve onlar da bizimle temas edebilirler. Fakat bu temas mevcut samimi bağları, dostluğa daima sarsılmaktan korunmuş bulunduracaktır. Türkiya’nın bugünkü mücadelesinin yalnız Türkiya’ya ait olmadığını, bütün arkadaşlarımız ifade etmişlerse de, bunu bir defa daha teyit etmek lüzumunu hissediyorum. Türkiya’nın bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı, belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi.

Türkiya azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği dava, bütün mazlum milletlerin, bütün Doğu’nun davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiya, kendisiyle beraber olan Doğu milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir. Türkiya şimdiye kadar mevcut tarih kitaplarının icaplarını değil, tarihin hakiki kitaplarını takip edecektir. Hakikaten mevcut tarihlerin kaydettiği hadiseler, milletlerin hakiki fikirleri ve emelleri, hareketleri değildir. Doğu milletleri kendi iradeleri, kendi hisleriyle hareket etmiyorlardı. Onların başında birtakım müstebit, keyfi hareket eden çarlar, hudavendler vardı. Tarihte yazılanlar, daha çok onların hırsının tatmini için yaptıkları vakalardır. Biz onların hepsini yırtacağız, yeni bir tarih yapacağız. (7 Temmuz 1922, Rus Sefiri Aralof’un İran Sefiri Mümtazüddevle İsmail Han Şerefine Verdiği Ziyafette Konuşma; ATABE, c.13, s. 136, 137; Hakimiyeti Milliye, 9 Temmuz 1922)”

Yukarıdaki sözler Atatürk’e ait… Bazı tümceleri, dikkat çeksin diye koyu yazdım. Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi Türk Kurtuluş Savaşı’nın amacı; yalınızca kendi ulusumuzu, topraklarımızı kurtarmaya yönelik değildi. Emperyalizmin ezdiği, sömürdüğü, tutsaklaştırdığı, yaşama hakkı tanımadığı tüm mazlumlar uğrunadır. Doğu halklarının kurtuluşu için savaşan, onlar için yüreği çarpan bir Atatürk var karşımızda. Doğu halklarının nasıl yönetildiğine, yaşam biçimlerine, düşünsel duruşlarına bakmadan onların kurtuluşunu amaçlamış Büyük Önder. Demek ki emperyalizmle savaşan kim olursa olsun desteklemek gerek. Çünkü devrimcilik de milliyetçilik de bunu gerektirir Atatürk’e göre.

Filistinler, yaklaşık yüz yıldır topraklarını korumak ve insanca yaşamak için savaşmaktalar. Kime karşı? Emperyalizme ve onun kuklası Siyonizm’e karşı…

         Kendini Atatürkçü, devrimci, milliyetçi, İslamcı olarak gören birçok kişi 7 Ekim 2023 Cumartesi günü Hamas, İsrail’e karşı Aksa Tufanı saldırısını başlattığında afalladılar. “Siviller öldürülüyor.” diye çığırtkanlık yapmaya başladılar. Aslında bu, bir saldırı değil; savunmadır Filistin için. Çünkü Gazze’de yıllardır açık hava tutukevinde insanlık dışı koşullarda yaşayan Filistinliler, soluklanmak için bu saldırıyı başlattı. Bu saldırıyla insan olma haklarını korumak niyetindeler.

         Gazze’de kundaktaki bebekler, yürüyemeyecek durumdaki yaşlılar, pazara giden kadınlar, çiçeği burnunda ergenler kıyım kıyım kıyılırken İsrail’e karşı sesi çıkmayanlar, birden “İsrail’de siviller öldürülüyor!” diye bağırmaktalar. Evet, sivillerin öldürülmesi çok kötü…  İlgi çekici bir durum var. İsrail’in bine yakın yurttaşı öldü bu saldırıda. Nedense bunların kaçının asker, ne kadarının sivil olduğu konusunda bir açıklama yok!  Çünkü ölenlerin hepsinin sivil olduğu algısı oluşturulmakta. Ancak Gazze’de yaşayan sivillerin yaşama hakkı yok mu? Yıllardır hem iç hem de uluslararası hukuku hiçe sayan İsrail’e karşı ezilen bir halkın savaşması en doğal hak.

         7 Ekim sabahı İsrail algısı çöktü Türk ve dünya kamuoyunda. İsrail’in iç ve dış istihbarat örgütleri fos çıktı. İsrail ordusu aciz kaldı Hamas’ın saldırısına karşı, tepkisi gecikti. ABD emperyalizmine ve İsrail Siyonizmine tapınan kimileri, düş kırıklığına uğradılar. Hamas saldırılarını ABD ve İsrail’in düzenlettirdiği gibi zavallı, düşüncesiz bir yalanı ortaya attılar. Çünkü onlar, emperyalizmin ve Siyonizmin gücüne tapınan özgüvensizler. Kafalarında yarattıkları putlar yıkılınca düş kırıklığına uğradılar. Bunu da Filistinlilere saldırarak örtmeye çalışmaktalar. Bu vatansızlar, Kurtuluş Savaşı boyunca da “İngilizler ve ortakları yenilmez. Onları kızdırmayalım.” diyen bedenleri Türkiye’de, ancak usları Londra’da olan ruhen satılmışlardı. Mütareke basınından bu konuda ibret alınmalı. Aynı yanlışın içine yuvarlanıp emperyalist safta yer alınmamalı.

         Hamas ve bağdaşıkları derslerine iyi çalışmışlar. Uzun süre hazırlandıkları saldırı stratejisinden belli. Teknolojiyi, usçu bir biçimde kullandılar. İsrail’in zayıf ve güçlü yanlarını iyi hesapladılar. İsrail’in sistemini felç edecek teknolojik olanaklar ve strateji uyguladılar. Bu da onlara başarı getirdi. Yıllardır süren İsrail-Filistin çatışmaların en büyük kaybı verdi Siyonistler.

         Atatürk, tüm yaşamı boyunca batı emperyalizmine karşı savaştı. Bu konuda tüm ezilen ulusların kılavuzu oldu. Türk devrimcileri, emperyalizme karşı savaşın içinde yer aldı. Türk Devrimi de emperyalizme karşı savaşımın içinden doğdu.  Hiç olmazsa Atatürk’ün yazıp söylediklerini okuyun da emperyalizmin önünüze koyduğu ılımlı, büst ve resim Atatürkçülüğünü gerçek sanmayın.

         Türk milliyetçiliği, emperyalizme karşı milletin hak ve hukukunu savunmaktır. Emperyalizme karşı çıkmayan, hatta emperyalist projelerin bir parçası durumunda olan kişiden de kuruluştan da milliyetçi olmaz. ABD’ye karşı bir tek karşı söz söyleyemeyenler, sabahtan akşama delk Arap, Afgan, Pakistanlı, Afrikalı düşmanlığı yapmaktalar. Bunun da adı milliyetçilik, Türkçülük oluyor öyle mi?

         Bazı İslamcılar, ne yazık ki Filistin direnişine karşı tarafsız davranmayı diplomasi sanmaktalar. Başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere bazı AKP’li yöneticiler, her iki tarafa da itidalli olmayı önermekteler. Kurt, kuzuyu yerken itidal söz konusu olur mu? Havadan, karadan ve denizden Gazze’ye ölüm kusanlar karşısında kim itidalli davranacak? Gazze’deki Filistinliler, kasabın bıçağını bekleyen koyunlar gibi İsrail güllelerini mi bekleyecekler?

         Ne yazık ki emperyalizmin güdümündeki medya, yalan yanlış bilgilerle Türk-Arap düşmanlığı yaratmaktalar. Gerçeği öğrenmek için kılını kıpırdatmayan sözde aydınlar var. Akşama dek elinde telefonla önüne düşen her yazı ve görseli paylaşmaktalar gerçek sanarak.

         Filistin davasının ilk destekçileri, Türk devrimcileriydi. Daha sonra diğer siyasal oluşumlardan destek başladı Filistinlilere. 21 Şubat 1973’te, Nahr El Bared kampında TİİKP (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi, şimdiki Vatan Partisi’nin öncülü) üyesi Türk devrimcileri: Bora Gözen, Cafer Topçu, Kerim Öztürk, Gürol İlban, Şükrü Öktü, Yücel Özbek, Ali Kiraz ve Ahmet Özdemir İsrail tarafından şehit edildiler. Filistinlilerin bağımsızlık ve özgürlük savaşının ilk Türk şehitleri saygıyla anıyorum bugün. Ayrıca Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının da Filistin'de emperyalizme, Siyonizm'e karşı savaştıklarını söyleyeyim.

         AB ve ABD’nin emperyalizmine, İsrail’in Siyonizm'ine bir çift sözü olmayanlar Arap, Filistin, dolayısıyla ezilen halklara düşmanlık yapmaktalar. Bu kişiler, güce tapınmaktalar. Taptıkları put kırılınca şaşkına dönmekteler. Emperyalizme karşı çıkmayan kişiden; Atatürkçü de devrimci de milliyetçi de Müslüman da olmaz. Olsa olsa bu kişiler, emperyalizmin gönüllü uşağı olur.

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       10 Ekim 2023

3 yorum:

  1. Aynı 11 Eylül saldırısı gibi 7 Ekim saldırısı da şaibeli. İnsan diyemeyeceğim gözü dönmüşler çocukları, kadınları, yaşam alanlarını yok etmeye doymuyorlar.
    Savaştan geriye kalan, ölüler, yarım kalanlar bir de hırsızlar olurmuş.😢😢
    Şükran Balekoğlu Yamak

    YanıtlaSil
  2. 👏👏👏Yazılara bütün yüreğimle katılıyorum.Emperyalist yıkım karşısında dik durmalıyız.Mustafa Kemal ATATÜRK 'ün durduğu gibi.

    YanıtlaSil
  3. Tarihsel bütünlük içinde medeniyet devamlılığı kaygısı duymayan mikromilliyetçilik ve mezhepçilik düşünsel bir hastalıktır. Vahşete onay vermek için başka toplumları insan dışı olmakla, hatta Batılıların yaptığı gibi İslâmiyet'i toptan medeni olmaya engel bir din olarak görmekle başlar her şey. Siyonizm, Megalo İdea gibi çok kültürlü, çok etnisiteli olmayan hastalıklı görüşlerin benzerlerini kendisine Türk milliyetçisi diyen kişilerde de görmek üzücü vericidir. Antiemperyalizm, çok uluslu, çok katmanlı bir mücadeledir.

    YanıtlaSil