1979’da
Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü bitirdim. 1979-80 Öğretim Yılı
yeni başlamıştı. Ekim ayında kuralar çekildi. Milli Eğitim Bakanlığının
bilgisayarla çektiği ilk kura bu. Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğünden öğreneceğiz
nereye gideceğimizi.
Atandığımız
yerleri öğrenmek için Of ilçesinden arkadaşım ve matematik bölümü mezunu Osman
Nuri Saral’la sabah erkenden buluşmayı kararlaştırdık. Okulumuzun matematik
bölümünü bitiren Halim Bulut da bize katıldı sabahleyin. Osman’ın arabasıyla
Trabzon’a doğru gidiyoruz. Herkes hayalindeki ili söylüyor. Ben, öteden beri bu
tip konularda hayal kurup kendimi koşullandırmam. Çünkü hayal kırıklığıyla
büyük bir tinsel yıkıma uğramak istemem. Zaten hayal kursam ne olacak? Öğretmen
çocuğuyum. Köy enstitülü babamın memleket ülküsü, benim de içimde yer etmiş.
Üstelik Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Talip Apaydın gibi köy enstitülü yazarları
okumuş ve onlardan çok etkilenmişim.
İki
arkadaşım atandıkları her yere gidemeyeceklerini söylemekteler. İkisinin de
düşünde Samsun var. Hem bölgemizin en gelişmiş kenti hem de doğup büyüdüğümüz
ilçeye çok yakın. İkisi de birinci sınıfı Samsun Eğitim Enstitüsünde okumuşlar.
Kenti sevmişler o sırada. Bana soruyorlar: “Sen nereyi istiyorsun?” diye. “Niye
isteyeyim ki, benim isteğimle oluyor mu atamam?” diye yanıtlıyorum onları.
“Türk bayrağının dalgalandığı her yurt köşesine giderim.” tümcesini de ekliyorum
sözlerime dalgın bir biçimde. Gidebilme olasılığım olan köy ya da kasaba
ortaokullarını düşlüyorum. Bölgelerin coğrafi özelliklerini gözümün önüne
getiriyorum.
Ülkemizde
sağ-sol çatışması altında bir kör döğüşü var. Her gün onlarca gencimiz toprağa
düşmekte bu kör döğüşünde. Anlaşılacağı üzere yurdumu kent, kasaba, hatta
köylerinde ölüm kol geziyor. Öğretmenler en çok hedef alınan meslek
çalışanları. ABD emperyalizmi sürekli bu bölünmeyi kışkırtmakta. Her iki yanda
yer alan gençler, bu kavganın arkasındaki gücün farkında değiller. Zaten bunu
sorgulayacak bilinçleri yok! Koşullandırılmış bir siyasetin çevrintisindeler. Öldürülenlerin çoğu suçsuz günahsız insanlar.
Toplumumuzun sağduyulu siyasetçileri, aydınları, aklı başında insanları bu kör
döğüşünün dış kaynaklı bir kışkırtma, emperyalizmin sahneye koyduğunu söyleseler
de kulak asan yok!
Ben
ve siyasal yol arkadaşlarım bu çatışmaların, kör döğüşünün içinde değiliz.
Elimizden geldiğince her iki yandaki genç arkadaşları uyarsak da olayları
engellemeye çalışsak da pek etkili olamıyoruz. Solcular, bizi dönek ve korkak
olmakla sağcılar ise komünistleri korumakla suçlamaktaydılar. Kardeşler,
arkadaşlar, hısım akrabalar birbirine düşman edilmişti. Mahalle, cadde ve
sokaklar bölünmüştü. Okullar da sağcı ve solcu olarak ayrılıp sahiplenilmişti.
Kimse, kimsenin bölgesine giremiyordu. Yanlışlıkla girenler ise ya öldürülüyor
ya da öldürülesiye dövülüyordu. Bu durumda ailelerimiz çok kaygılıydı doğal
olarak. Her aile, çocuğunun başına olumsuz bir şey gelmesinden korkmaktaydı. Anne
ve babalar, diken üstündeydi. İşte, böyle bir ortamda öğretmenlik görevine
başlayacaktık.
Of-Trabzon
arası 51 km. Yol boyunca atamalarımız üzerine konuşarak geldik İl Milli Eğitim
Müdürlüğüne. Ben çok konuşmadım. Düşümde türlü okullar yarattım. Kendimi o
okulların sınıflarına soktum. İçeri girdik. Her yan insan dolu. Sağcılar bir
yanda, solcular diğer yanda. Biz de kendi düşüncemize uygun kişilerle
selamlaştık. Sağcılar ve solculardan tanıdıklarımıza hâl hatır sorduk.
Atandığımız yerleri öğreneceğiz, ancak yine düşman cepheler gibi bölünmüş
öğretmen adayları. Birçoğu belki de aynı okullarda görev yapacaklar. Aynı
öğretmen odalarını, aynı yazgıyı paylaşacaklar. Belki gittikleri yerde ev
bulamayıp zorunlu olarak aynı çatı altında yaşayacaklar ekmekleri, aşlarını
paylaşarak. Aynı öğrencilere ders verip onların yurdumuza yararlı olması için
ter dökecekler omuz omuza. Derme çatma okulların bayrak direklerinde dalgalanan
Türk bayrağı önünde hazırola geçip İstiklal Marşı’nı birlikte söyleyecekler.
Sesleri memleketimizin engin göğünde birbirine karışıp bir olacak. O halde bu
düşmanlık niye?
Kuralar
öğrenildikçe kimi sevinip kimi de üzülüyor. En soğukkanlı olanlardanım. Çünkü
koşullandırmamışım kendimi bir yere atanmak için. Önce Halim’in yerini
öğrendik: Hakkâri… Halim, çok üzüldü. Morali bozuldu. Ancak yapacak bir şey
yok! Önce “Gitmem!” dediyse de gidip Çukurca Lisesinde görev yaptı.
Halim’den
sonra Osman öğrendi atamasını: Kars… O da gitmeyeceğini söyledi kararlılıkla.
Gitmedi de… Evin tek erkek çocuğu… Aile biraz varsıl, işyerleri var. Orada
çalışmayı yeğledi uzun süre. Sonrasında öğretmenlik mesleğine girip emekli
oldu. İyi bir matematikçidir. Analitik düşünür. İyi ki öğretmen olup ışık saçtı
çevresine.
En
son benim yerimi öğrendik: Samsun… Herkes, beni kutluyor, iyi yere gideceğim
diye. Ben de alçakgönüllülük yapıp arkadaşlarıma moral veriyorum. “Ne fark eder
ki? Herkesin gideceği yer Türkiye değil mi?” diyorum sürekli.
Atandığımız
iller belli oldu artık. Herkes dağılmaya başladı. Burada fazla durmanın bir
anlamı yok! Aynı sınıfta okuduğumuz, okulumuzun farklı bölümlerini bitirmiş
arkadaşlarımızın çoğu oradaydı. Ayaküstü de olsa çoğuyla özlem giderip
vedalaştık. Bazı arkadaşlarımız da bize katıldı. Arabaya sıkışıp Akçaabat’a
gittik köfte yemeye. Ardından çay içip söyleştik.
Akşamüzeri
Osman ve Halim’le evlerimize döndük. Aile üyelerimiz sevinçli göreve
başlayacağım diye. Benden küçük beş kardeşim var. Dördü okumakta, en küçüğümüz
Özgün ise okula başlamamıştı. Benim gidişim, ekmeğimi kazanışım soluklandıracak
ailemi aslında. Akşam, mutluluk içinde bir yemek yedik.
Sabah
kahvaltısından sonra küçük bir yükçe hazırladı bana annem gözyaşları içinde.
Babamla çıktık. Bana bir takım elbise, gömlek ve kravat aldı. Eve dönmeden
Samsun’a gitmem için otobüs biletimi aldık. Artık kuşun yuvadan uçma zamanı
gelmişti.
Adil Hacıömeroğlu
4
Ekim 2023
Öğretmenim benim de Sinop ili Gerze ilçesi Çağlayan köyüne atanma anılar ıcanlandı .Ah nereden nereye...
YanıtlaSilBabanın oğluna ilk görev yeri için takım elbise alması.Kim bilir ne gururluydu babanız Adil hocam.Hele ki o baba köy enstitüsü mezunu öğretmen bir baba ise
YanıtlaSilDeğerli Adil Öğretmenim , ilk görev yeri heyecanı başkadır, bilgiyi öğretmek ne şanslıymış öğrencileriniz .Biz de sizin emekleriniz den bereketinizden , paylaşımlarınızla yararlanıp öğreniyoruz .Sağolunuz .👏🍀🧿💙🌺🙏🏻Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil