KURTULUŞ SAVAŞI’NDA, TRABZON’DA OKULLAR


Kurtuluş Savaşı’nda Mehmetçiğimiz, cephede düşmanla ölüm kalım savaşı yaparken eğitim ordumuz da boş durmadı. Birçok ilimizin okullarında öğretmen ve öğrenciler, ulusal sorumluluklarını fazlasıyla yerine getirdiler. Ulusumuzun var olma savaşında görevden kaçmayıp ellerinden geleni yaptılar utku için.

Trabzon, tarihsel olduğu kadar önemli bir liman kenti. Trabzon limanı, Kurtuluş Savaşı boyunca İngiliz, Yunan ve ABD savaş gemilerinin kuşatması altındaydı. Savaş sırasında birkaç kez bu ülkelerce bombalandı liman. Çünkü Sovyetler Birliği’nden gelen yardımların ülkemize girişteki en önemli yeriydi burası. Bu sırada İngilizlerin Trabzon’u işgal olasılığı da sürmekteydi. Buna karşı önlemler de alınmıştı.

Kurtuluş Savaşı, aynı zamanda bir propaganda savaşıydı. Halkı kurtuluşa, dolayısıyla savaşmaya inandırmak için başta öğretmenler, din görevlileri ve etkili konuşmacılar önemli görevler yaptılar. Okullar, camiler, halkın toplandığı kıraathaneler Millî Mücadele’nin propagandasının yapıldığı yerlerdi. Bu konuda en büyük görevi okullarımız yaptı. Birçok yerleşim yerinde Müdafaayı Hukuk derneklerinin kurulmasında öğretmenler öncülük etti.

İzmir’in işgali, tüm Türkiye’yi olduğu gibi Trabzon’u da ayağa kaldırdı. Halk, bir şeyler yapmak için bir araya gelip örgütlendi. Yurdumuzu koruyamayan İstanbul Hükümeti’nin aldığı kararlar dinlenmiyordu artık. Trabzon, Anadolu ayaklanmasının öncülüğünü yapmak için ayağa kalkmıştı. Halkta içten içe bir bağımsızlık ve özgürlük ateşi yanmaktaydı. Bunu ilk anlayan da o günlerde Trabzon’a gelen Şehzade Cemaleddin Efendi’ydi.

“Fahri Yaver Hazret-i Şehriyarî Şehzade Miralay Cemaleddin Efendi, halka öğütler vererek toplum düzenini sağlayacak olan heyetlerden birinin başında Edirne’ye gitmiş, dönüşünde de Karadeniz yolculuğuna çıkmıştı. Trabzon’a gelen Şehzade Cemaleddin Efendi Zeytinlik mahallesindeki ilkokulun (Cudibey İlkokulu) karşısında bir evde misafir edilecek, okul bahçesinde oynayan küçük öğrencilerin gürültülerinden rahatsız olacak, gürültüleri önlemesi için okul müdürüne sık sık haber gönderecek, gürültülere engel olunamayınca son derece sinirlenen Şehzade Cemaleddin Efendi, okul müdürüne, mektuptan çok pusulaya benzeyen bir kâğıda şunları yazıp gönderecektir. ‘Mektebinizin Yahudi havrasından farkı yok. Bu gürültü istikbalde sine-i millette kopacak isyanın mukaddeme-i ihzaratından (ilk hazırlıklarından) mıdır? Yoksa, Müdür Bey, sen mi müteyakkız değilsin? Anlatsan da biz anlasak.’

Şehzade Cemaleddin Efendi gerçeği gömüştü. Trabzon Vilayeti, açtığı milli mücadele bayrağı altında, bir yandan iç ve dışı yabancı kuvvetlere karşı savunma tedbirleri alırken, bir yandan da ‘sine-i millette doğacak ayaklanmanın’ öncülüğünü yapıyordu. (Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2. Baskı, Nisan 2011, sf. 43-44)” Cudibey İlkokulundaki çocukların coşkusu Şehzade’yi kaygılandırmıştı. Cemaleddin Efendi, Anadolu’da kopacak fırtınanın ayak seslerini okulun bahçesinden işitmişti. Anadolu ayaklanması konusundaki görüsü, övgüye(!) değer...

“Trabzon’da Darülmuallimin öğrencilerinden bir alay kurulmuştur. Okul Müdürü Mustafa Reşit (Tarakçıoğlu-AH) kurulan alayın komutan yardımcısıdır. Muhtemel çatışmalara karşı hazırlanan alay, atış talimleri de yaparak savaşa hazırlık yapmaktadır. Birçok okulda özel bando ekipleri kurularak şehrin çeşitli yerlerinde gösteriler yapmıştır. Millî mücadelenin propagandasını içeren marşlar çalarak halkın kurtuluş bilinci ayakta tutulmak istenmiştir. (İsmail Göldaş, Milli Kurtuluş Savaşı’nda Öğretmenler-I, Öğretmen Dünyası Yayınları, İstanbul, Birinci Basılış, Ekim 1981, sf. 122)” Görüldüğü gibi öğretmen okulu öğrencileri, yurt savunması için asker oldular. İşte, Kurtuluş Savaşı’nı kazandıran ruh, budur.

“Trabzon okullarında dersler milli devrimci hareketin çıkarlarına uygun bir biçimde işlenmeye özen gösterilmiştir. Derslerde millici orduların kazandıkları her zafer coşkuyla işlenir. Matematik derslerinde problemler alınan düşman esirlerinin sayıları, millici ordunun verdiği şehit sayıları ile ilgili olarak düzenlenerek öğrencilere sorulmuş, bu yolla da öğrencilerin bütün olarak milli devrimci harekete ilgileri artırılmıştır. İlgileri daima canlı tutulmuştur. Yazı derslerinde milli mücadelenin propaganda sloganları yazılmıştır. Bütün derslerin ödevleri M. Kemal’e bağlılık ve kurtuluşa olan inancın güçlendirilmesi içeriği içinde verilmiştir. (Aynı yapıt, sf.122)” Dersler, ulusal uyanışın bir aracı durumuna getirilirken ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili bilgiler verilirken aynı zamanda bu yolla öğrenci velileri de bilinçlendiriliyordu. Çünkü çocuklar, cepheden yeni bir haber duyduklarından bunu, hemen velilerine ve komşularına anlatmaktaydılar. İletişimin ve ulaşımın olmadığı savaş yıllarında bu yöntem, usçu bir buluştu kuşkusuz. Böylece cepheden gelen haberler, halka ulaştırılmış oluyordu.

“Milli kurtuluş bilincini okullarda alan öğrenciler, pratik olarak savaşın çeşitli evrelerine, çeşitli biçimlerde katılmışlardır. Öğrenciler işgalleri protesto eden mitinglere katılmış, haber getirip götürme işinde çalışmış, işgalcilerin uçakla attıkları kışkırtıcı bildirileri toplayarak imha etmişlerdir. Öğretmen ve öğrenci bu dönemde ortak bir milli kurtuluş bilinci ile, karşılıklı sevgiye dayalı, demokratik bir ortamda çalışmışlardır. Bu birlik ve anlayışı milli kurtuluş savaşının güçlenmesine yaramıştır. (Aynı yapıt, sf. 123)” Öğrenci ve öğretmenlerin ulusal çıkarlar için dayanışması, omuz omuza vermesi, saygı ve övgüye değer. Bu dayanışmanın, karşılıklı sevginin oluşturduğu demokratik anlayışın altı çizilmeli.

Trabzon kenti, işgallere karşı ilk ayağa kalkan yerlerden biri. Erzurum Kongresi’nin toplanmasında yaptığı öncülüğü de belirtmeliyim burada.

Cudibey İlkokulu’nun bahçesinde cıvıldaşarak Şehzade’nin içine Anadolu devriminin kurdunu düşüren o çocuklar, bu tavırlarıyla adsız kahramanlar olarak tarihimizdeki yerini aldılar.

Öğretmen okulu öğrencileri, Sakarya Savaşı’nın son anına yetişip gidişatı ülkemiz lehine çeviren Trabzon gönüllülerinin oluşturduğu tümenin bir alayıydı. Alay komutanı yardımcısı olarak öğrencilerini savaşa hazırlayan Mustafa Reşit Tarakçıoğlu, Millî Mücadele tarihine adını, altın harflerle yazdırdı.

Kurtuluş Savaşı’mıza elinden gelen her şeyle katılan tüm kahramanlarımızı bugün saygıyla anıyorum. Ne mutlu bizlere ki böyle büyüklerimizin çocukları ve torunları olarak yetiştik.

                                                              Adil Hacıömeroğlu

                                                              3 Eylül 2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder