Her
gün sabahtan akşama, akşamdan sabaha dek televizyonların çoğunda Gazze ve Filistin’le
ilgili tartışmalar, konuşmalar yapılmakta. Nerdeyse hep aynı kişiler ekran
ekran dolaşıp aynı şeyleri yinelemekteler. Bu kişiler, televizyonların kadrolu
yorumcuları… Her konuda bilgililer nedense… Adlarının önünde göz kamaştırıcı (!)
unvanlar var. Neredeyse bilmedikleri bir şey yok gibi. “Bu konu, benim uzmanlık
alanımla ilgili değil. Konuyla ilgili uzmanlar konuşsa daha iyi olur.” deme erdemi
gösterenine rastlamadım bugüne dek.
Bilmediğini
bilmek; öğrenmenin, bilgiye ulaşmanın ilk adımı. Ne yazık ki televizyonlardaki
yorumcuların çoğu, bilmediklerini bilmemekteler. Çoğunun bilgi(!) olarak anlattıkları
ya kulaktan dolma ya da batılı medyanın yorumlarından kaynaklı bilgiler. Bu
yorumcuların büyük bölümünde, olayları değerlendirmede stratejik akıl ve bakış
açısı yok! Olayların çok yönlülüğünü ne yazık ki göz ardı etmekteler. En önemlisi
de neden-sonuç ilişkili bir düşünüşten uzaklar. Çoğu, tarih bilmemekte.
Beylik
sözler kullanmak ekranların modası. “Denklem, masa, dinamikler…” bu sözcükler
neredeyse iki tümceden birinde var. Ne
denklemi, ne masası? Denklem de masa da namlunun ucunda. Onlara göre denklemleri,
ABD ve İsrail kurar. Başta Filistinliler olmak üzere Batı Asya’nın ezilen
halkları denklemin etkisiz elemanları. Dünyanın her yerinde bugüne dek emperyalizmin
ezilen halklara niye saldırdığının farkında değiller ya da farkındalıklarını
gizlemekteler.
Yorumcuların
çoğunun konuşmalarına bakılırsa hepsi Filistin’in yanında. Oysa konuşmalarında
ABD ve İsrail’e övgüler var. Bu saldırganların gücüne tapınma var. Onların
yenilmezliği üstüne kendilerince teknik çözümlemeler yapmaktalar.
Neymiş
efendim, ABD’de seçim varmış da onun için Biden, Netanyahu’nun saldırganlığını
destekliyormuş. Çünkü ABD seçimlerinde Yahudi lobisinin desteğine gereksinmesi
varmış Biden’ın. ABD, 1948’den beri Siyonizm’den bir an olsun desteğini çekmiş
mi? Çekmemiş. Bugüne dek Filistinlilerin kıyımına, yurtsuzlaşmasına karşı çıkmış
mı ABD yöneticileri? Çıkmamış. Bu bilmişlere göre sanki her gün ABD’de seçim
var öyle mi?
ABD
emperyalizmi; Kore, Vietnam, Kamboçya, Laos, Küba, Irak, Suriye, Libya… gibi
birçok ülkeye niye saldırdı, seçim kazanmak için mi? Şili, Arjantin, Brezilya,
Nikaragua başta olmak üzere birçok Latin Amerika ülkesinde neden kanlı darbeler
yapıp binlerce insanın ölümüne neden oldu? Türkiye’de 12 Mart, 12 Eylül kanlı
darbelerini yaparak yüzlerce insanımızı niye toprağa düşürdü ABD? Her şeyden
önce teslim olmakta olan Japonya’ya iki atom bombasını niçin attı ABD? Bütün bu
saldırganlıklar, insan kıyımları, yok edişler seçim için mi yapıldı?
ABD,
emperyalist amaçlarını gerçekleştirmek için hep saldırdı ezilen ülkelere.
Yağmacılık düzenini sürdürmek içindir bu saldırganlığı. Bunu yaparken Batı Asya’da
Siyonistleri ve bazı Arap ülkelerinin yöneticilerini kullandı. Diğer ülkelerde,
yerli işbirlikçileri örgütledi kendi halklarına karşı. Darbelerle yağmaladığı
ülkelerde ise ne yazık ki ordu içinde kendisine bağlı askerleri ve bazı siyasetçi
yandaşlarının desteğiyle yapmış bu saldırganlıkları. Yani Biden yeni seçilmiş
olsaydı ABD uçak gemilerini, İsrail’e destek için Akdeniz’e göndermeyecek
miydi?
Televizyon
yorumcuları, öncelikle emperyalizmin ne olduğunu öğrenmeliler. Sonrasında ise
Siyonizm’in ne olduğunu, amaçlarını bilmeliler. Emperyalizmi tanıyıp bilmeden
olaylara yüzeysel bakarsın. İşin içyüzünü asla kavrayamazsın. Bir gün dediğini,
öbür gün söylediğin tutmaz. Büyük resmi göremediğin için yalpalarsın düşünsel
olarak. Böylece neyi savunduğun, kime hizmet ettiğin belli olmaz. Filistin’i
savunacağım diye ABD ve İsrail’i yüceltirsin sığ bilgilerinle.
ABD
yöneticilerinin İsrail siyaseti seçimlere göre belirlenmez. Neredeyse bütün ABD
başkanları aynı doğrultuda siyaset izler. Bir önceki Başkan Trump’ın Kudüs’ü, İsrail’in
başkenti olarak bütün dünyaya duyurduğunu anımsatmalıyım burada.
Kokuşmuş,
sığ bir Amerikancılık var ekranlarda. Soğuk Savaş döneminin zihinlere yerleştirdiği
NATO’culuğun izleri çoğu kişide capcanlı durmakta. Bu bakış açısıyla olgular,
olaylar, düşünceler yorumlanabilir mi?
Musevilerin,
Yahudilerin dünyadaki varlığına karşı değilim. İnsanları dil, din, ırk
temelinde değerlendirmem. Her insan, değerli ve saygıyı hak eder. Karşı olduğum
şey; İsrail’in saldırganlığı, yayılma isteği ve faşist amaçları. Böyle bir
durum karşısında ezilen, sürülen, öldürülen Filistinlilerin yanında olmaktan
başka bir seçeneğimiz mi var?
Adil Hacıömeroğlu
19
Ekim 2023
"Toptancı görüşler şirke götürür" der Hasan el Basri. Taraf tutmadan önce iyi, güzel ve doğru olan ile kötü ve çirkin olanın ayırt edilmesi lazım. Bu da bir sembole, isme bakılmaksızın yapılabilir ancak. Olgulardan hareket edilir. Kavramsallaştırma hakim düşünüş şekli olmalıdır. Sadece dünya siyaseti değil, yurtiçi siyaset konuşulurken de bunlara dikkat edilmiyor. İsimler, parti adları üzerinden okumalar yapılıyor. Dolayısıyla da bir şey değişmiyor gerçekte. Buna Di Lampedusa stratejisi denir. Hiçbir şeyi (sömürüyü, terörizmi, yabancılaştırmayı) değiştirmemek üzere her şeyi (parti adları, lider adları, isimler) değiştirmek...
YanıtlaSil"Böl, parçala ve yut" taktiğinin devamı uygulanıyor. Müslümanlar ve Milletimizin fikir ve duygulardaki ayrılıkları neticesinde durum bu maalesef.... Allah vatanımızı korusun
YanıtlaSilBilenlerin sustuğu cahillerin konuştuğu zaman diliminde doğruyu gerçeği
YanıtlaSilaramak… merhametin sessiz kaldığı çocuk ve hastaların , savunmasız mazlumların bombalandığı bir alemde… hala nefes almaya çalışıp yaşamak ve onların üşüdüğünü bile bile evlerimizde yüreğimiz yanıyor.Zalim iki türlüdür. Biri zulmeder, diğeri zulme rıza gösterir.İkisi de zalimdir…”Hz. Ali’nin sözü ne kadar doğru biz sesimizi duyurarak rıza göstermeyenlerden olalım.Savaş bitecek,umutla barış gelecek….Dünya gülsün🌎💐🍀Fulya Kırımoğlu