Avrupa’nın,
ABD’nin devrimci değerleri ayaklar altında. Kapitalizmin en yüksek aşaması
emperyalizm, içten içe çürüdü yıllar içinde. Daha çok kazanma, her şeyin sahibi
olma düzeni hem çürümekte hem de yıkıma doğru gitmekte doludizgin. Çürüme,
küllenmiş gibi görünen ırkçılığı hortlattı. Aile yapısı çöktü. Toplumsal yardımlaşma
ve dayanışma rafa kalktı. Bencillik, bir kurt gibi toplumsallığı kemirip yedi. Bu
da batı toplumlarının çözülmesini getirdi.
Batı’nın
Batı Asya’daki ileri karakolu İsrail. Yasadışılığı, kural durumuna getirmiş bir
terör devleti. Vuruyor, kırıyor, öldürüyor, sürüyor, süründürüyor, aç bırakıyor
Filistinlileri. Kendi yasalarını bile hiçe sayarak Filistinlilerin topraklarına,
evlerine, yaşamlarına el koyuyor. Ait oldukları topraklarda sürgün yaşamakta
koca bir halk.
İsrail;
yalnızca insanların bedenlerine, günlük yaşamlarına zarar vermiyor. Onların
değerlerini, tarihlerini hiçe sayıp yok etmekte. Dünyanın her yerinde, her toplum;
başkalarının inançlarına, değerlerine, tarihlerine, geleneklerine, yaşam
haklarına yazısız insanlık kuralları gereğince saygı gösterirken İsrail için böyle
bir kural yok! Camileri, kiliseleri yıkıyor bombalarla. İbadethanelere
postallarla giriyor İsrail askeri ve polisi. İnsanların secdeye vardığı
halıların üstüne basıyor fütursuzca.
Nazilerin
Yahudilere yaptığı kötülüklerin bin katını Filistinlilere yapmakta İsrail. Bu
konuda örnek aldıkları ne yazık ki Naziler… İnsana, insanlık kurallarına zerre
kadar saygıları yok! İnsanın usundan bile geçirirken utanıp yüzünü kızartan, zalimce
düşünceleri uygularken dünya umurlarında değil. Ne utanmaları ne de yasaları
var. Bir kişi vicdanını bir yana bıraktığında onun yasalara uymasını, hele de
insan olmasını bekleyemezsiniz.
İsrail’in
Gazze’ye saldırıp çoluk çocuk Filistinli kıyımına, kırımına başladığından beri
birçok görüntü izlemekteyiz içimizi burkup insanlığımızdan utandıran. Yol kıyısında
öldürülen Filistinliler çırılçıplak soyulmuş. Onların üstüne işeyen İsrailli
askerler görüntüde. Bununla yetinmeyip cesetleri tekmelemekteler.
Gazze’de
öldürülen çocukların çoğunun kimliği belirlenemiyor bedensel bütünlükleri
bozulduğu ya da yandıkları için. Gazzeli annelerin çoğu çocuklarının öldürüleceğinin
farkında. Hiç olmazsa yavrusunun ölüsünü tanımak için avuçlarına, kollarına
adlarını yazmaktalar. Bu nasıl şey, demeyin sakın! Bu işin en kötüsü de
çocuklar, adları yazılırken avuçlarına ya da kollarına biliyorlar bunun
nedenini. Yani ölümün enselerinde olduğunun farkındalar. Bu tinsel ortamda yaşayıp
büyümeye çalışmakta Gazzeli çocuklar. Demokrasi, bilim aşığı görünen Batı; bu
duruma suskun. Tinbilim kuralları hiç de uslarına gelmemekte söz konusu Filistinli
çocuklar olunca.
Cuma
namazı kılmak istiyor Kudüslüler. Gençler Mescid-i Aksa’ya alınmıyor. Müslümanlık
temizlik gerektirir. Namaz, temiz yerde kılınmak zorunda. Bunu bilen İsrail
polisi, TOMA’lara lağım suyu doldurup caminin çevresindeki cadde ve sokaklara
sıkıyor ki buralara seccade serilip namaz kılınmasın diye. Üstelik namaz kılanların
ve bu insanlık dışı durumu görüntüleyen gazetecilerin üstüne bu lağım suları
boca edilmekte gaz fişeklerinin yanı sıra. Günümüzde şeytanın, iblisin ete
kemiğe bürünmüş durumudur İsrail yöneticileri. Ne kendileri utanmakta bu
durumdan ne de onları destekleyen batılı emperyalistler.
Gazze
saldırısı başlar başlamaz batılı devlet yöneticileri İsrail’e destek vermek
için Tel Aviv’e gittiler. Öncelik ABD dışişleri bakanında... Havaalanında
sarmaş dolaş oldu İsrailli yöneticilerle. Ne de olsa damarlarında az da olsa
Yahudi kanı var. Ardından Biden indi aynı havaalanına. Sarıldılar Netanyahu
ile. Ne de olsa gönüllü Siyonist. Hem de apak biri… İkisinin yüzünde üzüntünün
kırıntısı yok. Çok mutlular çoluk çocuk Filistinlilerin öldürülmesinden.
Alman
Başbakanı geldi İsrail’e. Onunla da sarmaş dolaş olup koklaştılar. Hamas’ın
füzeleri gelince yerlere attılar kendilerini. Ne de olsa can. Yerde yatarken
günün her dakikasında bombalanan Gazzelileri usundan geçirmiş midir Şansölye
Olaf Sckolz acaba?
19
Ekim 2023 günü İngiltere’nin Hintli, kara derili boşbakanı Rishi Sunak indi Tel
Aviv’e İsrail’e destek için. Üzüntülü bir yüz takındı Sunak. Elini uzattı
Netanyahu’ya. Ardından sarılıp öpmek istedi orundaşını. Netanyahu, kendini geri
çekti kara deriliyle öpüşmemek için. Ardından İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’la
görüşmesinde tokalaşırken sarılıp öpmek istedi ev sahibini. Ne de olsa geçmiş
olsuna, desteğe gelmiş uzak yollardan. Herzog, sol elini Rishi’nin omuzuna
destek yaparak sarılma ve öpüşmeyi engelledi.
İsrail’in
kurulmasına önayak olan ülkedir İngiltere. Ülkenin boşbakanlık koltuğunda eski
sömürgelerinden Hindistan kökenli biri oturmakta. Otursa da onu, kimse İngiliz
yerine koymuyor. Ona kullanılan biri gözüyle bakılmakta. Gelişip büyümekte olan
Hindistan’ı, yeniden avucunun içine almak isteyen eski efendiler, bir Hintliyi
başa getirerek eski sömürgeye yeni zincirler için el atmakta. Bu iş içinde
Hintli Rishi Sunak’ı kullanmakta. İsrailli yöneticiler, bunu çok iyi bilmekte.
Bu nedenle ırkçı Siyonistler, Sunak’ın dersinin derilerine değmesine izin
vermiyorlar. Sunak’ın bu durum karşısında ne düşündüğünü bilemem. Ancak
şaşkınlığı gözlerinden, yüzünden belli oldu.
Batıya
kaçıp kişisel kurtuluş peşinde koşanlaradır sözüm. Batıda, en yüksek orunda da
olsanız doğulusunuz, Afrikalısınız ya da Latin Amerikalısınız. Irkçı Batı, bunu
her fırsatta belli eder. Sizi aşağılar. İngiltere’de Sunak olup başbakanlık
koltuğunda otursanız da boşbakan olup Tel Aviv’de bu, yüzünüze bir tokat gibi
çarpılır. Tabii anlayana… Atalarımız: “Taş yerinde ağırdır.” sözünü boşuna
söylememiş.
Adil Hacıömeroğlu
21
Ekim 2023
Batı kaybedeceği bir savaşa doğru hızla yelken açıyor. Esas ırkçı, lanet yüzü savaşı kaybettikten sonra ortaya çıkacak. Tıpkı Nazilerin birinci dünya savaşı sonrasında iktidara gelmeleri gibi. O zaman göreceğiz istikbali, insanlığı Batı'da arayan kişilerin kararan yüzlerini.
YanıtlaSil👍
YanıtlaSil