ÇİĞ(H)A


Karadeniz boyunca uzanan Kuzey Anadolu’nun ilginç kuşudur. Trabzon-Rize yöresinde adına çiğ(h)a denir bu ilginç kuşun. Of ve Hayrat’ın bazı köylerinde adına “çisa” de denir. Bazı türleri ülkemizin birçok yerinde görülür. Kuşun adı söylenirken “ğ” ve “h” sesleri birlikte çıkar ağızdan. Çiğ(h)a, bir alakarga türüdür. Bu kuşu ilginç yapan en önemli özellik, sesinin rahatsız edici düzeyde olmasıdır. Keskin çığlıklar atar. Birkaç türlü ötüşü vardır.

Çiğ(h)a, rengârenk bir kuştur. Gövdesi gri, mavi, lacivert, beyaz, siyak ve turuncuya çalan kırmızı renkli tüylerle kaplıdır. Tek başına yaşamayı sever. Çiftleşme dönemlerinde küçük sürüler oluştururlar.

Karadeniz ve Hazar Denizi’nde yaşayan mersin balığının bir türü olan çiğa balığına (çuka) bu ad, sanırım çiğ(h)a kuşundan gelmekte. Çiğa balığı bir metre boya, altı kilogramlık ağırlığa ulaşabilen bir balık. Dünyanın en lezzetli havyarları onun yumurtasından yapılmakta. Tatlı ve tuzlu sularda yaşayabilen bir balık. Çiğa balığıyla çiğ(a) kuşunun mutlaka bir yönden ilişkisi vardır. Bu balığın soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

Çiğ(h)anın en önemli özelliği, kestane meyvesiyle olan dostluğudur. Sonbaharda kestaneleri toplar, teker teker toprağa gömer kışın yemek için. Gömdüğü kestanelerin yerine genellikle işaret koyar, kışın kolayca bulmak için. İşaret için kestanenin gömülü olduğu yere küçük taş parçaları taşır. Belirlenen ağaçlar, yıkık kütükler, kaya parçaları gibi doğal oluşumlar kuşun işaretli yerleri arasındadır. Gömdüğü kestaneleri, diğer kuşların bulmaması için üzerlerini örter yaparak ya da çalılarla. Kimi zaman toz, topraktan da yararlanır bu iş için. Kestane dışında meşe palamutlarını da gömer kışın yemek için. Ancak onun önceliği kestanededir her zaman. Fındık, ceviz gibi kabuklu meyveler de çiğ(h)anın besin kaynaklarındandır.

Çiğ(h)a, kestane dışında böcek, böcek larvaları, omurgasızlar, küçük hayvanlar, diğer kuşların yumurta ve yavrularını yer. Varsıl bir besin ağı vardır. Topraktaki haşaratı yiyerek çiftçiye büyük bir yardımda bulunur. Onun işini kolaylaştırır. Çiğ(h)a, haşaratla savaşımda çiftçiyle omuz omuzadır.

Kış geldiğinde kuş, gömdüğü kestaneleri bulup yemeye başlar. Ancak gömdüğü kestanelerin çoğunu bulamaz. Çiğ(h)anın bulamadığı kestaneler çimlenir fidan olur. Kestane ağaçlarının çoğalması, var olması bu kuşun varlığına bağlıdır. Köylüler bu kuş sayesinde zahmete girmez. Çünkü çiğ(h)a kestane ağacı dikimini, köylülerin yerine yapar.

Doğu Karadeniz’de çiğ(h)a sayısı azaldı son yıllarda. Tarım alanlarının genişletilmesi yüzünden ormanlar azalmakta. Tabi, orman alanları azalınca kestane ağaçları da azalıyor. Azalan kestane ağaçları yüzünden çiğ(h)anın en önemli beslenme kaynağı yok oluyor. Diğer bir neden de çaylıklarda kullanılan kimyasal gübreler. Kimyasal gübreler, toprağı kirletmekte. Kirlenen toprakta yaşayan böcekler, omurgasız hayvanlar zehirlenip ölmekte. Böylece çiğ(h)anın ikinci besin kaynağı da yok olmakta. Beslenme alanı kısıtlanan kuş, yaşamını sürdürmekte zorlanmakta. Çiftçi, büyük bir doğa dostu yardımcısını yitirmekte. Azalan kestane ağaçları öksüz kalmakta.

Çiğ(h)anın keskin ötüşü hep kulaklarımda, sekerek yürümesi gözümün önünden gitmemekte. Doğa, dengeden oluşur. Besin zincirinin bir halkasını kopardığınızda zincir dağılır. Zinciri sağlam tutmak gerek, hem de çok sağlam.

                                                                    27 Ekim 2016

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder