Sabri
Bey’den ayrıldıktan sonra eski adliyenin yıkıldığı ve arsasının kent alanına
katıldığı yere yürüdük. Yıkılan yapının yerine yeni bir yapı, özellikle de AVM
yapmayanları kutluyoruz içimizden. Böylesine geniş bir alanı halkın hizmetine
açmak ne güzel!
Alaaddin
Tepesine sırtımızı dönüp birkaç adım yürüdük. Karşımızda bakımlı tarihsel
yapıların durduğunu gördük. Beyaz badanalı, gelin gibi duran tarihsel evler on
taneye yakın. Bazıları Konya Büyük Şehir Belediyesinin birimlerince
kullanılmakta. Böylece yapılarda yaşam, bir biçimde sürmekte.
Görevliden
izin istiyoruz gezmek için. Görevli, cebinden çıkardığı açkı ile kapıları açıp
önümüze düşüyor. Evlerin özelliklerini anlattı bize mutlulukla. İşte, benim
sevdiğim durum ve davranış bu… İçinde çalıştığı yapıyı özümseyip sevmiş biri.
Hem böyle bir yerde çalışmanın hem de burayı bilmeyenleri gezdirerek tanıtmayı
mutlulukla içselleştirmiş adam gibi adam. İlk yapıyı gezdikten sonra,
diğerlerine doğru yürüdük. Görevli hep yanımızda. Her yapıyı tek tek anlatıyor
bıkıp usanmadan. Eskiden hangi işler içi kullanıldıklarını, buraların yapılış
nedenlerini sıralamakta zevkle.
Yapıların
saçaklara yakın yerlerde kuş evleri yapılmış. Alt kısımlarda açıklıklar var.
Kediler, karda kışta üşüyünce bu açıklıklardan evin bodrum diyebileceğimiz
bölümüne girip soğuktan korunuyormuş. Ne güzel… Yapılar yalnız insanlar için
değil, hayvanlar için de bir korunma yeri.
Mahmudiye
ve Aligav medreselerini gezdik. Medreselerin güzellikleri çok . Konya’da çok
fazla Selçuklu dönemi medresesi var. Demek ki o dönemde eğitime önem
veriliyormuş. Bu da mutluluk verici bir şey.
Beşare
Bey Mescidinde tarihe yolculuğumuz sürdü güneşin ufukta yitmekte olduğu bir
anda. Güneşin batışıyla mescidin taşları neredeyse aynı renge bürünmüştü.
Sıra
Şifahane Mescidinde… Yapının bir bölümü günümüze dek gelememiş. Zamanında
sağlık kuruluşu olarak halka hizmet vermiş. Belediye onarmış, yapıya sahip
çıkmış. Böylece de yaşamını sürdürmekte.
En
son gittiğimiz yer, Sütçü Tekkesi… Burayı, Selçuklu sultanlarından II.
Keykavus’un kızı Hand Fatma Hatun yaptırmış. İlk yapılış amacı, türbe. Zaten
içinde üç mezar bulunmakta. II.Meşrutiyet’e dek çöplükmüş. Bu dönemde onarılıp
korunmuş. Doğum yapıp sütü gelmeyen annelerin bebeklerine süt sağlanırmış
buradan. Bazı bebeklere sütanneler bulunurmuş. Sosyal yardımlaşma, dayanışmanın
çok güzel bir biçimi.
Atacan’la
eşimin yorulduklarını anlıyorum. Atacan, yürürken ayaklarını sürümekte.
Doğaldır ki acıktık da. Yavaş adımlarla öğretmenevinin bulunduğu yöne doğru
gitmeye başladık. Önümüze çıkan bir aşevine girdik. Karnımız doyurmaya
başlayınca ne denli yorulduğumuzu anladık. Yemekten sonra ağırlık çöktü
üstümüze. Hiç de kalkasımız yok! Kalkmak istemesek de kalkıp öğretmenevine
gittik. Erkenden uyuduk. Sabahleyin gezilecek çok yer var, dinlenmeliyiz.
Adil
Hacıömeroğlu
10
Eylül 2021
Kalemine Efendi Kalan Adil öğretmenim,
YanıtlaSilAnlatınız , gezmenin sadece yer görmek değil; zamanı, hayatı ve kendini yeniden keşfetmek olduğunu çok güzel hissettiriyor. “Gün uzun, zaman dar” ifadesi de bence gezi ruhunu özetliyor: dünya büyük ama fırsatlar kısa o yüzden her anı dolu dolu yaşamak gerek.
🌿❤️Kalp görsün, ruh gezinsin
“Zaman dar, gün uzun; ama her adımda tarihe, hayallere dokunmak mümkün.”
Usunuza , yüreğinize sağlık👏👏Bilge öğretmenim gözlemleriniz ve paylaşımlarınız için emeğinize teşekkür ederim .🙏🏻📚🍀💐sayesinde gezip dinleniyoruz.🙋♀️Sağolunuz…