MEVLANA (Dinlence Yazıları 14)


Mevlana Müzesinin önündeyiz. Zaman geçirmeden içeri girdik. Oldukça kalabalık… Bazı yerlerde onarımlar var. Burası, Mevlana’nın yüz yıllar önce yaşadığı yer aynı zamanda. Her kesimden yurttaş var. Seyrek de olsa yabancılar…

Çoğu kişi dinsel bir gerekliliği yerine getirmenin erinci içinde. Yüzlerde bunun mutluluğu... Gezenlerin çoğu dua ediyor sık sık. İki de bir eller göğe açılmakta. Atacan da çoğunluğa uyup arada sırada dua okuyor. Mevlana’nın kültürel değeri, tasavvufi görüşlerini anlamaya çalışanlar çok az. Birçok kişi, Mevlana’yı bir din ulusu olarak anlayıp görmekte. İnsanların gezdikleri yer ile ilgili bilgilerinin yeterli olduğuna inanmıyorum.

Önce bahçeyi gezdik. Gömütlerdeki kişilerin kim olduklarını öğrendik. Yapının düzenine, mimarı özelliklerine baktık. İçeri girdik ki ana baba günü. Müzede sergilenenleri, sırayla tek tek incelemekteyiz. Olağanüstü el yazmaları var. Hele el yazması Kuran’lara bayıldım.

Mevlana’nın filozofik görüşlerini, çalışmaları ile ilgili açıklamaları, anlatımları teker teker okumaya çalıştım. Okuyup düşünerek bilgimi çoğaltmak istiyorum.

En çok ilgimi çeken ise ortada duran bir camekânın içindeki sakal-ı şerifin koklanması. Söylenene göre tarih boyunca kokusu hiç değişmemiş. Hep güzel kokarmış. Arada sırada sakal-ı şerifi öpenler de var. Bazı kişiler, kokladıktan sonra cama dudaklarını dayayıp öpüyorlar camı. Korana salgını tüm hızıyla sürmekte. Böyle bir dönemde birçok kişinin aynı yeri koklaması, bazılarının da camı öpmesi ne derece doğru. İşin dinsel yönüne girmek istemiyorum. Ancak böyle bir şeyin İslam dininin kuralları içinde olmadığını biliyorum. Bu eylemin ne olduğunu adlandırma işi de ilahiyatçıların işi.

Aslında daha ayrıntılı gezmek istiyoruz. Daha çok fotoğraf çekmek arzusundayız. Ancak kalabalık düzensizliği, bizi korkutuyor. Ne de olsa büyük bir küresel salgınla karşı karşıyayız. Dışarı çıkıp karşıdaki küçük yapıyı inceledik. Gerekli bilgileri edinip çıktık.

Dışarıdan bakıldığında Konya demek, Mevlana demek gibi bir algı yaratılmış. Burada Mevlana’nın Konya için önemini vurgulamalıyım. Ancak Konya, büyük bir tarihin üstünde oturmakta. Taş çağından başlayarak Frig, Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yapıtlarıyla varsıllaşmış bir ilimiz. Dünyanın hiçbir yerinde bu denli tarihsel varsıllığı olan bir kente rastlayamazsınız. Mevlana’yı öne çıkararak çok önemli tarih, ne yazık ki gölgelenmekte. Birçok kişinin Konya’nın tarihsel varsıllığından haberdar olmaması bundan. Bu nedenle Konya’nın tarihsel algısı değişmeli. İnsanlığın ilk uygarlıkları kurduğu bu ilimiz, hak ettiği ilgiyi her alanda görmeli.

Zaman içinde siyasetçiler, iktidar oyunları için dinsel değerleri öne çıkarmışlar. Yaşamın, tarihin yalnızca dinsel değerlerden ibaret olduğunu düşünmüş ve düşündürmüşler. Tamam, Mevlana önemli… Ancak yukarıda saydığım uygarlıklarla ilgili onlarca yapıt önemsiz mi?

Konya, her türlü uygarlığı yansıtan, ayrıca belediyelerin oluşturdukları kültürel, bilimsel, sanatsal yapıları tanıtmalı.

Konya, yıllarca Selçuklunun başkenti olduğunu her an anımsamalı. Selçuklunun yüzlerce yapıtı var topraklarında. Bize Anadolu’yu yurt edindiren bir devletin başkenti olmak tarihimiz açısından çok önemli. Bu tarihsel özellik ve önem yalnızca Türkiye’ye değil, tüm dünyaya anlatılmalı. Selçukluların sosyal, kültürel, sanatsal, ekonomik alanlardaki olağanüstü çalışmaları anlatılmalı. Bu konuda Ankara, Konya’daki yerel yönetimler ve üniversitelerle işbirliği yaparak her yıl Selçuklularla ilgili anmalar, bilimsel toplantılar yapmalı. Selçuklular, yediden yetmişe herkese anlatılmalı. Anadolu’nun Türkleşip İslamlaşmasında Konya’nın başkent olmasının önemi, değeri bilinmeli herkesçe.

Konya, yalnızca bir tarım ve sanayi kenti değil; aynı zamanda bir tarih kenti. Tarihsel değerlere sahip olması açısından bu ilimiz, bir altın madeninin üstünde oturmakta. Ne yazık ki birçok yönetici bunun farkında değil.

                                                                                               Adil Hacıömeroğlu

                                                                                               14 Eylül 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder