FIRIN KEBABI VE ARKEOLOJİ MÜZESİ (Dinlence Yazıları 18)


Eski garajlarda, Çumra otobüsünden indik. Yol arkadaşlarımızla vedalaştık. Vakit, ikindiye gelip dayandı. İyice acıkmışız. Ancak Çatalhöyük’ü gezmenin verdiği heyecan ve mutlulukla zamanı elimizden kaçırmış, açlığımızın ayırdına varmamışız. Demek ki insan, çok heyecanlı ve sevinçli olduğunda açlık usuna gelmiyor.

Elimizde yükümüz yok sayılır. Önümüze bir taksi durağı çıktı. Sürücüler, durağın önünde söyleşmekteler. “Esnafı, esnaf bilir.” sözü uyarınca selam verip hal hatır sordum. Ardından Konya’nın fırın kebabının en lezzetlisini nerede yiyebileceğimizi sordum. Gülerek “Kebap yerine kazık yemeyelim.” dedim. Sürücü de güldü. Hemen eliyle gösterdi nasıl gideceğimizi. “Ağabey gidip yiyin, memnun kalırsınız. Tam bir esnaf lokantasıdır.” dedi özgüvenle.

Taksi durağındaki sürücü arkadaşa içten bir “Sağol!” deyip yolun karşısına geçip Hançerli Sokağına girdik. Çok fazla yürümeden yolun sağında Ehil Kebap’ı gördük. Elimizle koymuş gibi bulduk kebapçıyı. Tipik bir esnaf lokantası. Görünüşü biraz salaş… Selam verip hayırlı işler dileyip içeri girdik. Güler yüzlü bir usta ve cana yakın bir garson tarafından buyur edildik. Köşede bir masaya yerleştik. Zaten masalar dolup boşalıyor durmadan. Burada yalnızca kebap var, yemek olarak. Bir de isteyenler için sütlaç…

Ehil Kebap’ın kuruluşu 1934… Şu an üçüncü kuşak işin başında. Böyle aile geleneğinin oluştuğu yerleri çok severim. Üç şubesi var. Biz, Meram şubesindeyiz.

Kebaplarımızı söyledik. Yanında ayran da var. Kebap, kokusu ve görünüşü ile iştah açıcı. Zaten biz de iyice acıkmışız. Keyifle yiyoruz eşimle. Ancak yegitlerde hamburger yemeye alışmış Atacan (10), biraz gönülsüz. Dil dökerek yedirmeye çalıştık. Garsonlar da dil dökmeye başladı. Zor da olsa yemeye başladı çocuk. Tabağını bitirdi bitirmesine de biz de bittik. Artık karnımız tok… Bir ağırlık çöktü üstümüze, ancak biz Konya’ya gezmeye geldik. Vakit nakittir, bizim için. Fırının önünde duran Şener Usta’ya “Sağol! Elinize sağlık!” dedikten sonra aşevinden çıktık. Kazık yemedik, kebap yedik.

Nereye gideceğimizi önceden belirlemedik. Sokaktan çıkıp bir caddeye girdik. Yol boyunca ivedilik göstermeden yürümekteyiz. Sahip Ata Cami ve Müzesi karşımıza çıkınca içeri girip müzeyi gezdik. Camiyi inceledik. Konya’da Selçuklu yapıtları gezilecek gibi değil o kadar çok ki… Konya’nın her yerinden tarih fışkırmakta.

Sahip Ata Caddesi boyunca yürüyüşümüzü sürdürdük. Az sonra karşımıza Arkeoloji Müzesi çıktı. Müze kapanmak üzere. Görevlilerden biri, müzeyi kapatmaktan yana. Bir diğeri, bizi buyur ediyor içeriye, gezebileceğimizi söylüyor. Zaman geç, çalışma süresi bitmek üzere. Bize gezmemizi söyleyen görevli diğer çalışana, kendisinin bekleyebileceğini söyledi. Biz de iyi niyetli, görevine ülkücü bir duyguyla bağlı çalışanı fazla bekletmemek için biraz ivedilik gösterdik.

Müze güzel... Görülmeye değer tarihsel yapıtlar var burada. Ancak görevliyi bekletmeme duygusu, gezimizi niteliksizleştirmekte. İvedi davranırken bazı yapıtları atladık. Bilgilenmemiz yeterince olmadı. Yaz mevsiminde kapalı ve açık hava müzelerinin geç saatlere dek açık olması gerek. Havalar sıcak ve aydınlık… İnsanlar gezmek istiyor. Memurların çalışma saatleri bu isteği kısıtlamakta. Bu nedenle yetkililer, bu konuda farklı bir çalışma biçimi oluşturmalı.

Arkeoloji Müzesinden çıkıp yine Sahip Ata Caddesi boyunca yürüdük. Karşımıza Etnografya Müzesi çıktı. Ancak kapanmakta. Neyse onu gezmeyi, yarına bırakalım.

Öğretmenevinin önünde bulduk kendimizi birden. Yolumuz üstündeki bir marketten su ve atıştırmalıklar almıştık. Onları odamıza bırakıp çıktık.

Japon Bahçesine gitmeye karar verdik. Uzun bir minibüs yolculuğundan sonra vardık Japonların düzenlediği bahçeye. Yemyeşil bir yer. Dolaştık az da olsa. Bir yeiç var girişte. Üst kata çıkıp gölgelik bir masaya oturduk. Bir şeyler içtik. Atacan istediği gibi bir yemek söyledi. Gece iyice bastırınca sessizliği, serinliği, dinlenmenin getirdiği erinci geride bırakıp minibüse binmek için çıktık. Kalabalığın içinde zorlu bir yolculuktan sonra öğretmenevine vardık.

Çatalhöyük’ü gezmenin iç rahatlığıyla geceyi iyi geçirebiliriz artık. Mutluluk sevinciyle yataklarımıza girdik. Yarın dönüş günü... Vakit dar, gezilecek yerler bitmedi daha.

                                                                                   Adil Hacıömeroğlu

                                                                                   17 Ekim 2021

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder