Dinlencemiz
Mürefte’nin sessiz, poyrazlı, serin, dingin havasında sürdü bir süre. Serin
dediysem geçen yıllara göre havanın daha sıcak olduğunu söyleyebilirim. Sanırım
küresel ısınma, kendini yıldan yıla daha çok duyumsatacak.
Marmara
Denizi’ndeki deniz salyası kirliliği az da olsa vardı. Çok geçmeden yüzeydeki
salya yok oldu. Deniz tabanındaki salya, birkaç gün daha varlığını sürdürdü ve
sonunda denizin tabanı da temizlendi. Birkaç gün sonra salyanın yerini yosunlar
aldı. Onlar da giderek azaldı. Deniz temizlenince de mavi sularla kavuşma anı
geldi. Eşim ve Atacan, yüzmeye başladılar. Ben, birkaç gün daha bekledim.
Ameliyat olduğum için içimde az da olsa kaygı taşıyordum. Gerçi ameliyat
kesikleri iyileşmişti, ancak risk alamazdım. Kendimden emin olunca ben de
denizdeki yerimi aldım.
Geceleri
ay ve gökyüzünün bu denli güzel olduğu çok az yer vardır sanırım. Ayın deniz
yüzeyine yansıyan görüntüsü tam bir ışık gösterisi. Gece sayısız yıldızın yer
aldığı, çoğu zaman da yeryüzüne göz kırptığı gökyüzüne bakmak olağanüstü bir
mutluluk. Ayı ve yıldızları saatlerce izlemek, insana dinginlik vermekte. Ay
gökyüzünün kocaman bir feneri, yıldızlar da çevresinde ışıldayan ateşböcekleri
sanki. Kent ışıklarının parıldamadığı bu gecelerde gökyüzünün ışık varsıllığına
tanık oluyorsunuz zevkle. Yıldızlara bakıyorum neredeyse her gece, kayan birini
yakalamak için. Yıldız kaydığında dileğim çoktan hazır. Tek tük geçen
taşıtların ışıkları ve motorlarının gürültüleri olmasa her şey uzun bir düşe
dönüşecek. Geceyi yırtan motor sesleri düşlerimi kesmekte orta yerinden.
Yaşam
gecenin sessiz ve dingin koynunda uzayıp gitmekte. Marmara derin uykuda.
Balıklar, suların ılımanlığında bilmem kaçıncı düşlerinde. Sahi, balıklar düş
görür mü? Görseler düşleri ne üstünedir? Acaba balıklar denizin içinden ay
ışığını nasıl görmekte? Yıldızlar, denizin içine nasıl yansımakta? Balıklar,
yıldızların kaydığını fark edebiliyor mu? Bu yıl balık tutmayacağız.
Birkaç
köye gitmek düşüncesindeyim. Köylerdeki yaşam beni çeker. Özellikle de farklı
bölgelerde ve bilmediğim yerlerdeki köyleri çok merak ederim. Onların
çalışmalarını, geleneklerini, neler ürettiklerini, nasıl yaşadıklarını,
kısacası onlara özgü ne varsa benim ilgi alanım içindedir. Ara sıra
Mürefte’deki kıraathanelerde çay içtiğimiz olur değişik insanlarla. Buralarda
köylerden gelenlerle tanışıp söyleşiriz. Daha çok onları dinlerim. Bu
söyleşiler, ufkumu açar, düşünce ve duygularımı varsıllaştırır. Zaten nerede
tarlada çalışan bir kişi, çayırda otlayan bir hayvan görsem durur bakarım.
Nerede olursa olsun çalışan insanlara “Kolay gelsin!” diyerek söyleşinin ilk
adımını atarım. Köy içlerinden geçerken yavaşlar aracımız. Bir neden bulup
söyleşmek isterim. Yol kıyısında durana, kıraathanelerde oturanlara selam
veririm. Amacım, insanlarla yakınlaşıp yeni dostluklar oluşturmak.
Bu
yaz sağlık sorunum nedeniyle kıraathanelerde fazlaca oturamadım. Her yıl olduğu
gibi bun yıl da sakal tıraşımı kendim olmayıp yerel berberlere gittim. Amacım
söyleşmek bu dükkânlarda. Berberler bir yerin dilidir. O yerleşim yerinde olan
biten her şeyden haberleri olur.
Dinlencemiz,
güzellikler içinde sürerken önce Manavgat’ta, ardında birçok yerde orman
yangınları başladı. Bir kötü düşünce, bir düşman el, yüreğinde canlı sevgisi
olmayan bazı insansılar ülkemin yeşil denizlerini yaktılar gözlerini kırpmadan.
Ülkemiz ağaçları, kuşları, sürüngenleri, böcekleri, türlü türlü canlıları
yanarken benim de yüreğimi od sardı. Memleket yangın yeri. İnsanların evleri
yanarken ve emekleriyle yıllar içinde ürettikleri her şey küle dönerken
kimileri duyarsız… Küçükbaş, büyükbaş hayvanlar can çekişirken alevler arasında
selden kütük kapmaya çalışanlar çok. Arı kovanları, kümes hayvanları yangında yol
olurken aynada saçını tarayanları gördükçe yüreğimiz bin kat yandı. Ne yazık ki
bazı yurttaşlarımız da yaşamını yitirdi bu yangınlarda.
Günlerce
sürdü doğa kıyımı. Böyle bir ortamda tadımız tuzumuz kalmadı. Ülkemizin
özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde süren orman yangınları, dinlencemizin
önüne geçti. Yüreğimize od düştü. O od, sönmeyen közlere dönüştü. Ne televizyon
izlemeye ne de gazete okumaya istek duydum. Ulusça üzüldüğümüz bir yangın
karşısında dinlence olur mu? Olmadı, olamadı…
Adil
Hacıömeroğlu
1
Eylül 2021
Evet ay gokyuzu yildizlar marmara baliklar hepsinin sinerjisi buyul bir mutluluk.
YanıtlaSilİnsan özünü en rahat doğa da bulur ve görür.Doğa insan’ a insan olduğunu ve insanca yaşamayı güzelliklerini hatırlatır.O Anadır, etrafında canlı , cansız varlıkları barındırır.Doğa sevgisi, insan sevgisi , toprak sevgisi vatan sevgisi gözlerimiz yeşili görmekten huzur bulur ,ağacı , çimeni,dereden akan suyu görmek rahatlatır.Gökyüzü ve deniz mavi rengi paylaşırlar.Geceleyin gözlerimiz sayısız yıldızlar da gökyüzünün sonsuzluğunda buluşur.Deniz ve ormanlar zarar gördüğünde doğanın dengesi bozulabilir.İnsanlar da umutsuzluk ve huzursuzluk yaratabilir.Doğanın iyileştirme gücünün olabilmesi için onu korumamız gerekmektedir.Adil hocam kaleminiz yine kelimeleri konuşturmuş.Sağ olunuz .✨🌟👏✍️🌺🍀🦚🦋💚Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil