DİNLENCEMİZE DÜŞEN OD (Dinlence Yazıları 2)


Dinlencemiz Mürefte’nin sessiz, poyrazlı, serin, dingin havasında sürdü bir süre. Serin dediysem geçen yıllara göre havanın daha sıcak olduğunu söyleyebilirim. Sanırım küresel ısınma, kendini yıldan yıla daha çok duyumsatacak.

Marmara Denizi’ndeki deniz salyası kirliliği az da olsa vardı. Çok geçmeden yüzeydeki salya yok oldu. Deniz tabanındaki salya, birkaç gün daha varlığını sürdürdü ve sonunda denizin tabanı da temizlendi. Birkaç gün sonra salyanın yerini yosunlar aldı. Onlar da giderek azaldı. Deniz temizlenince de mavi sularla kavuşma anı geldi. Eşim ve Atacan, yüzmeye başladılar. Ben, birkaç gün daha bekledim. Ameliyat olduğum için içimde az da olsa kaygı taşıyordum. Gerçi ameliyat kesikleri iyileşmişti, ancak risk alamazdım. Kendimden emin olunca ben de denizdeki yerimi aldım.

Geceleri ay ve gökyüzünün bu denli güzel olduğu çok az yer vardır sanırım. Ayın deniz yüzeyine yansıyan görüntüsü tam bir ışık gösterisi. Gece sayısız yıldızın yer aldığı, çoğu zaman da yeryüzüne göz kırptığı gökyüzüne bakmak olağanüstü bir mutluluk. Ayı ve yıldızları saatlerce izlemek, insana dinginlik vermekte. Ay gökyüzünün kocaman bir feneri, yıldızlar da çevresinde ışıldayan ateşböcekleri sanki. Kent ışıklarının parıldamadığı bu gecelerde gökyüzünün ışık varsıllığına tanık oluyorsunuz zevkle. Yıldızlara bakıyorum neredeyse her gece, kayan birini yakalamak için. Yıldız kaydığında dileğim çoktan hazır. Tek tük geçen taşıtların ışıkları ve motorlarının gürültüleri olmasa her şey uzun bir düşe dönüşecek. Geceyi yırtan motor sesleri düşlerimi kesmekte orta yerinden.

Yaşam gecenin sessiz ve dingin koynunda uzayıp gitmekte. Marmara derin uykuda. Balıklar, suların ılımanlığında bilmem kaçıncı düşlerinde. Sahi, balıklar düş görür mü? Görseler düşleri ne üstünedir? Acaba balıklar denizin içinden ay ışığını nasıl görmekte? Yıldızlar, denizin içine nasıl yansımakta? Balıklar, yıldızların kaydığını fark edebiliyor mu? Bu yıl balık tutmayacağız.

Birkaç köye gitmek düşüncesindeyim. Köylerdeki yaşam beni çeker. Özellikle de farklı bölgelerde ve bilmediğim yerlerdeki köyleri çok merak ederim. Onların çalışmalarını, geleneklerini, neler ürettiklerini, nasıl yaşadıklarını, kısacası onlara özgü ne varsa benim ilgi alanım içindedir. Ara sıra Mürefte’deki kıraathanelerde çay içtiğimiz olur değişik insanlarla. Buralarda köylerden gelenlerle tanışıp söyleşiriz. Daha çok onları dinlerim. Bu söyleşiler, ufkumu açar, düşünce ve duygularımı varsıllaştırır. Zaten nerede tarlada çalışan bir kişi, çayırda otlayan bir hayvan görsem durur bakarım. Nerede olursa olsun çalışan insanlara “Kolay gelsin!” diyerek söyleşinin ilk adımını atarım. Köy içlerinden geçerken yavaşlar aracımız. Bir neden bulup söyleşmek isterim. Yol kıyısında durana, kıraathanelerde oturanlara selam veririm. Amacım, insanlarla yakınlaşıp yeni dostluklar oluşturmak.

Bu yaz sağlık sorunum nedeniyle kıraathanelerde fazlaca oturamadım. Her yıl olduğu gibi bun yıl da sakal tıraşımı kendim olmayıp yerel berberlere gittim. Amacım söyleşmek bu dükkânlarda. Berberler bir yerin dilidir. O yerleşim yerinde olan biten her şeyden haberleri olur.

Dinlencemiz, güzellikler içinde sürerken önce Manavgat’ta, ardında birçok yerde orman yangınları başladı. Bir kötü düşünce, bir düşman el, yüreğinde canlı sevgisi olmayan bazı insansılar ülkemin yeşil denizlerini yaktılar gözlerini kırpmadan. Ülkemiz ağaçları, kuşları, sürüngenleri, böcekleri, türlü türlü canlıları yanarken benim de yüreğimi od sardı. Memleket yangın yeri. İnsanların evleri yanarken ve emekleriyle yıllar içinde ürettikleri her şey küle dönerken kimileri duyarsız… Küçükbaş, büyükbaş hayvanlar can çekişirken alevler arasında selden kütük kapmaya çalışanlar çok. Arı kovanları, kümes hayvanları yangında yol olurken aynada saçını tarayanları gördükçe yüreğimiz bin kat yandı. Ne yazık ki bazı yurttaşlarımız da yaşamını yitirdi bu yangınlarda.

Günlerce sürdü doğa kıyımı. Böyle bir ortamda tadımız tuzumuz kalmadı. Ülkemizin özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde süren orman yangınları, dinlencemizin önüne geçti. Yüreğimize od düştü. O od, sönmeyen közlere dönüştü. Ne televizyon izlemeye ne de gazete okumaya istek duydum. Ulusça üzüldüğümüz bir yangın karşısında dinlence olur mu? Olmadı, olamadı…

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       1 Eylül 2021

2 yorum:

  1. Evet ay gokyuzu yildizlar marmara baliklar hepsinin sinerjisi buyul bir mutluluk.

    YanıtlaSil
  2. İnsan özünü en rahat doğa da bulur ve görür.Doğa insan’ a insan olduğunu ve insanca yaşamayı güzelliklerini hatırlatır.O Anadır, etrafında canlı , cansız varlıkları barındırır.Doğa sevgisi, insan sevgisi , toprak sevgisi vatan sevgisi gözlerimiz yeşili görmekten huzur bulur ,ağacı , çimeni,dereden akan suyu görmek rahatlatır.Gökyüzü ve deniz mavi rengi paylaşırlar.Geceleyin gözlerimiz sayısız yıldızlar da gökyüzünün sonsuzluğunda buluşur.Deniz ve ormanlar zarar gördüğünde doğanın dengesi bozulabilir.İnsanlar da umutsuzluk ve huzursuzluk yaratabilir.Doğanın iyileştirme gücünün olabilmesi için onu korumamız gerekmektedir.Adil hocam kaleminiz yine kelimeleri konuşturmuş.Sağ olunuz .✨🌟👏✍️🌺🍀🦚🦋💚Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil