Türk orduları İzmir yolunda. Batı Cephesi Komutanı İsmet
Paşa, günlük emrinde hedefin İzmir’in tahrip edilmeden zapt edilmesi, düşman
birliklerinin bütün malzemesiyle ele geçirilmesi, düşmanın İzmir Limanı’na
yığılmış ulaştırma ve savaş gemilerini de zapt veya imha edilmesi olduğunu
bildirdi. Çok sıcak bir hava. Bazı erlerin ayaklarında çarık kalmadı. Bununla
birlikte yurdu yakılmadan kurtarmak ve İzmir’e bir an önce ulaşmak için 50
km.lik bir takip yürüyüşü yapıldı. Savaş şiddetle devam etti. Yunanlılar Alaşehir’i
yaktılar. Bigadiç, Buldan, Söğüt, Alaşehir, Kula, Bozöyük kurtarıldı. Menderes
Grubu ve 74. Piyade Alayı’nın İkinci Taburu Denizli’ye girdi. Mustafa Kemal,
Uşak’tan ‘neşrolunmayacaktır’ kayıtlı yazısında 300 subay ve 10.000 erin tutsak
alındığını bildirdi. Gece (4/5) de Nazilli kurtarıldı.
Alaşehir tren istasyonunda ‘tarifi imkânsız bir
düzensizlik’. Yığılan Rum nüfus, İzmir’e gitme çabasında. Yunan 13. Tümeni,
Salihli’yi yararak İstasyon’da yerleşti. Alaşehir’e giden yol üzerindeki
Bakacık’ta çarpışmalar. Bağımsız Yunan Tümeni, Simav’a doğru çekiliyor. Yunan
kuvvetleri Simav’dan 4 gün önce çekilmişti. Asıl kuvvetlerle bağlantı kuramayan
Bağımsız Tümen, kendisini savunarak arkalarından gidiyor. Tümen, Simav’da bol
üzüm ve meyve yeme imkânı buldu. Kula, şafakla birlikte İkinci Süvari Tümeni
tarafından işgal edildi. Yunan 23. Piyade Alayı Komutanı Haralambos Lufas,
Bakacık Tepe’den 7. Tümen’e gönderdiği bir yazıda; yalnız emirlere göre değil,
genel duruma göre de hareket ettiğini bildirerek davranışlarının sorumluluğunu üzerine
aldı. Lufas, 1 Eylül’den beri aldığı emirlerden çok, duruma göre hareket
ediyordu. General Frankos, Türk Birinci Ordusuyla savaşacak durumda olmayan
birliklerinin en iyi kuvvetlerini Alaşehir’den Salihli’ye nakletti. Yunan
hastane gemisi, yaralılarla dolu olarak İzmir Limanı’ndan ayrıldı
Kula’da halk kasabaya giren askeri birliği coşkun
sevinçlerle karşıladı. Askere yiyecek verdi. Kadınlar ve kızlar, pencereden
sarkarak askerlere armağanlar attılar. Akıncı Müfrezeleri Komutanı İbrahim Etem
Bey; Simav, Demirci, Gördes, Selendi halkına bir bildiri yayımlayarak ordu
gelinceye kadar kasabada geçici bir halk yönetimi kurulmasını, bir yönetim, bir
de iaşe heyeti meydana getirilmesini, düşmana hizmet edenlerin tutuklanmasını
emretti. Akıncıların dün ele geçirdikleri Sındırgı’da düşman lehine hareket
etmiş iki hoca ve bir serserinin başına ‘Ben vatan, millet hainiyim. Bu cezaya
layığım. İbret alın!’ yazılı karton külahlar giydirildi ve çıplak eşeklere
bindirilerek davul ve tellallarla çarşı içinde dolaştırıldılar. Büyük bir
kafile, bunları tükürük yağmuruna tuttu. Kurulan bir millet mahkemesinde herkes
bunlar hakkında görüşünü söyledi. Eşraftan bazılarının, bunların zafer şerefine
affedilmesi görüşüne halk da katıldı. Her biri bir akıncı giydirmek ve
imanlarını yenilemek şartıyla affedildiler. Yunanlıların hâlâ tutunabileceğine
inanan İngilizler, onların ateşkes önerisini müttefiklere bugün
ulaştırabildiler. Curzon, Fransız ve İtalyan Hükümetlerini daha fazla kan
dökülmesini önlemek amacıyla ateşkes sağlama çabalarına katılmaya çağırdı.
Öneri, Ankara Hükümeti’ne de ulaştırıldı. Rauf Bey, İngilizlerin bu önerisini
Uşak’ta bulunan Mustafa Kemal’e bildirdi. İngiliz Hükümeti; Yunan Hükümeti’ne
paniğe kapılmamasını, elindeki iyi kozu yitirmemesini önerdi. Türk ordusu
İzmir’de durdurulursa daha iyi koşullar sağlanabileceğini bildirdi.
İngilizlerin Yüksek Komiseri Rumbold, Hükümetinden şu istekte bulundu:
İngiltere, Yunanistan adına hareket etmesin. Kemalistlerle Yunanlıları karşı
karşıya bıraksın…
İzmir’deki İngiliz Konsolosu Lamb’ın hükümetine telgrafı: ‘Büyük
miktarda Rum göçmen şimdiden geldi. 30.000 kişi daha bekleniyor. Yardım içim
Kızılhaç’a çağrıda bulunulamaz mı?’ Dışişleri Bakanı Curzon, İstanbul’daki
Amerikan Yardım Örgütü’nü yardıma çağırdı. İngilizler, İzmir’deki 3.000 kişilik
İngiliz kolonisini Malta ve Kıbrıs’a taşımayı düşünüyor.
Falih Rıfkı’nın izlenimleri: Hiçbir kasaba Alaşehir kadar
öldürülmemiştir. Manzarasının öyle bir boşluğu var ki, insana bir asırdan beri
bu yola kimse uğramamış gibi geliyor. Yunanlılar 1.500 kişiyi trenle veya yaya
olarak İzmir’e götürdüler. Kasabaya 10 yerden ateş koydular. On bin nüfus, beş
bine indi. 600 kişi öldürdüler. Yanmış 200 ceset var. Uşak’ta kâfi derecede
vakit bulamayan tahrip taburu, Alaşehir’i son akçasına kadar soydu. Son evine
kadar yaktı. Tutabildiği kadar kesti, ateşe attı. (30 Eylül tarihli
soruşturmadan)
Hamit Bey, İstanbul’dan Ankara’ya telgrafında; gizlice haber
aldığına göre Yunan Hükümeti’nin Anadolu’yu kayıtsız şartsız terk etmeye razı
olduğunu İngiliz Elçisi’ne anlattığını bildirdi. Ateşkes önerisi alındığında şu
dört şartın ileri sürülmesini önerdi. 1. Doğu Trakya’nın bir ay içinde teslimi,
2. Yunanistan’daki esirlerin 15 günde teslimi, 3. Anadolu’yu terk eden Yunan
kuvvetlerinin silah ve mühimmatının teslimi, 4. Bu çözüm yolunun İtilaf
Devletlerince onaylanması.
Hükümet tarafından terfi ettirilen ve Başkomutan tarafından
taltif edilen komutanların adları Meclis’te okundu. İkinci Grup’un
önderlerinden Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey, bu yetkilerin ancak
Meclis’te olduğunu söyleyerek terfileri yapanları Yunanlılar kadar tehlikeli
ilan etti. Bu söz, uzun süre tartışmalara sebep oldu. Meclis çoğunluğu,
Hükümet’in terfi yasasını kabul etti. Şer’iye Vekaleti bütçesi 17 red, 11
çekimsere karşı 139 oyla kabul edildi. Zaferden dolayı yurdun birçok yerinden
gelen telgraflar hakkında bilgi verildi. Savaş esirlerinden zulüm yapmış
olanların yargılanması, savaş esirlerinin bayındırlık işlerinde çalıştırılması
istendi.
Savaş tedbiri olarak büyük saldırıdan hemen önce dışarıya
karşı kapatılan sınırların bugün açıldığını Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’ndan ilgili dairelere bildirildi. İstanbul ile Ankara arasında
telgraf haberleşmesi yeniden başladı.
Konya’da zafer nedeniyle büyük bir fener alayı yapıldı.
Yenigün: Taarruz harekatımızın ikinci safhası,
evvelki günden beri başlamıştır. Kahraman ordumuz, İzmir’e doğru süratle ve
muvaffakiyetle ilerlemektedir. -Yaralı gazilerimizin ilk kafilesi şehrimizde.
-Tayyarelerimizin attığı mühim beyannameler. -Nebizade Hamdi: İkinci safha. Küçük
Mecmua’da Ziya Gökalp: İnsanlık feyizlerinin menşei. -Zafer haberleri:
Eskişehir’le Uşak’ın istirdadı. Peyamı Sabah: Hilal-i Ahmer halkımızı
vazifeye davet ediyor. -Ali Kemal: Zafer haberi, bütün Türkler gibi bizi de
sevindiriyor. Yunanlıların Anadolu’da tenkilini alkışlamamak elimizden gelir
mi? Fakat, eskisi gibi düşündüğümüzü söylemekten korkmayız. Milletler arasında
en çok nüfuz sahibi bir büyük devletin siyasetine karşı hareket ettikçe otuz
Yunanistan mağlup etsek faydası ne olur? Yakında görür anlarız. Hakimiyeti
Milliye: Anadolu Yunanistan için bir mezar oldu. Büyük Yunanistan’ın artık
çökme ve dağılma zamanı gelmiştir. İngiltere’nin tavassut tekliflerine
aldanmayacağız. İngiltere, başında Lloyd Georgelar, Lord Curzonlar bulundukça,
bunlar da Padişah ve Ali Kemal gibi üfürükçüler buldukça bu memleketi bir
bardak suda boğmaya hazırdır. Gürültülere pabuç bırakmayacağız. Her taraftan
Akdeniz’e vasıl olduktan sonra Venizelos ile de Curzon ve başkaları ile de
görüşürüz. Bütün askıda kalmış işleri ve hesapları hallederiz. –Münhezim düşman
ordusu ricate, ordumuz takibe devam ediyor. -Rusya’nın zaferimizi (Karahan
imzasıyla) tebriki. -Cephe ilerisine uçaklarımız tarafından Türkçe ve Rumca
bildiriler atıldı. Türkçe bildiri (Halka beyanname): ‘Sevgili Türkiyeliler:
Türk ordusu Yunan ordusunu perişan etti. Yunan askerleri geçtikleri yerlerde
Müslüman ahaliye eziyet ediyor. Köyleri, harmanları yakıyor. Kadınlara,
çocuklara işkence ediyor. Ey ahali sakın korkmayınız. Kadın ve çocuklarınızı
düşman geçerken emin yerlere saklayınız. Köy yakmağa, yol tahrip etmeye
kalkışan düşmana hücum ediniz. Herkes bilsin ki Türk ordusu yetişir. Rumca
bildiri: Her türlü zulüm ve yangından mesulsünüz. Açıksöz: Anadolu’da
sevinç ve şenlikler. -İsmail Habip: Akdeniz’e: Haydi aziz ordu. Üç buçuk
senedir, Akdeniz kıyılarında ve Anadolu’nun içerlerinde dalgalanan mavi beyaz
bayrağın mavisini Akdeniz’in dibine, beyazını beyaz dalgaların köpüklü sinesine
göm. -Abdülahat Nuri: Asker Türkülerinden: 26 Ağustos. Satveti Milliye: Mukaddes
istiklal ordusu: Eskişehir, Uşak, Alaşehir’i istirdat ile düşmana azim zayiat
verdirerek İzmir ve Bursa’ya yönelmiştir. -Ordumuz zafere doğar iken bizim
vazifemiz. İleri: Yunan ordusu ikiye bölündü. Milli ordumuzun hedefi,
düşmanı mahvetmektir. Bursa yollarından İstanbul’a selam gönderen gazilerimize
yüz binlerce şükran. -Çivril meydan muharebesini de kazandık. Düşman 130 km
geri çekildi. Hilal-i Ahmer vazifeye davet ediyor. Bağışta bulunanların adları:
1.000 Edremitli Mustafa Necati Efendi Bey, 100 Mahmutpaşa’da Terlikçi Aziz Efendi,
50 Halil Usta… Yeni Adana: Kahraman süvarilerimiz, Aydın ve Nazilli’yi
tuttular. -Gazi Paşa’nın orduya ve millete beyannameleri. Atina ne halde:
Birbirlerini yiyecekler. İkdam: Geçen sene 22 Temmuz’da Yunan işgaline
geçen Kütahya ve Eskişehir de bu senenin Eylül başlarında Türk ordusu
tarafından kurtarıldı. Hilal-i Ahmer halkımızı vazifeye davet ediyor, yardım
bekliyor. Vakit: Kahraman ordumuz, düşman ordusunun ricat hattını kesmek
üzeredir. Yunan ordusu üç parçaya ayrılmış ve dağlara doğru atılmıştır. -Ahmet
Emin: Ceza saati: Kahraman ordumuz Yunan canilerine cezalarını verecektir.
-İzmir’de göç başladı. L’Humanite: Yunan hezimeti: Emperyalizm nereye
götürüyormuş? Le Temps: Venedik Konferansı’ndan önce Yunanlılar Anadolu’yu
tamamen boşaltmalıdır. Yunanlıların artık orada kalamayacağını bilmeyen
neredeyse yoktur. Rote Fahne: Küçük Asya’da Fransız zaferi. Sank
Gallener Stadtanzeiger (İsviçre): Yakındoğu’da Müttefiklerin zavallı ve
aciz siyaseti bir defa daha da kılıç şakırtısı ve top gürlemesi karşısında
altüst oldu. Ankara Türkleri henüz halledilmeyen Şark meselesinin kördüğümünü
halletmeye azmettiler. Aydede: ‘Afyon alındı’ diye haber gelince,
Hürriyet ve İtilaf’tan biri ‘Biz onu daha önce almıştık.’ demiş… -Kirpi: Aşkta
İtilafçıyım. Silaha sarılmak, ilan-ı harp, taarruz, işgal ve emsali
siyasetsizliktir. (7: Osman Cemal: Aşkta itilafçılık olmaz.) Babalık:
Herkes vazife başına! Başkumandanımız Hazretleri’nin beyannamesi: Ordular, ilk
hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! -Atina hal-i heyecanda. -İngiliz mebusu Kenvorthy’nin
mühim nutku. -Bu akşam Konya’da düzenlenecek fener alayı programı. -Kütahya
istirdadının tafsilatı. Tevhidiefkâr: Sevgili Bursa’mızın istirdat
anındayız. Kahraman kıtalarımız Bursa civarında düşmanın ricat hattını kesti.
Yunan orduları Anadolu’da tamamen perişan ve tarümar olmuştur. -İzmir’de
kiryeler dehşet içinde. Bu ne yaman savlet yarabbi! Mustafa Kemal Paşa’nın
takip emri: İstikamet İzmir, marş marş! (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih
Kurumu Basımevi Ankara-1996, sf. 627-628-629-630-631)”
Cephedeki
durum, çok açık. Yerli ve yabancı basın sağlıklı haberler vermeye başladı. Yerli
ve yabancı basında Yunanistan’ın yanı sıra İngiltere’yi de yenik sayma eğilimi
var. Dünyanın Güneş Batmayan emperyalist gücü, Türk saldırısı karşısında
çaresiz. Fransızlar, Türk utkusundan kendilerine pay çıkarma peşinde.
Cephede
kahramanlık destanı yazan subaylarımızın terfilerine karşı çıkan 2.Grup’un önde
gelenlerinden Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey’in tavrı, üzücü olduğu
kadar ibretliktir. Subayların terfisini isteyen Mustafa Kemal ve Türk ordusunun
üst komutanlarını Yunanlılarla bir tutmanın yurtseverlikle ilişkisi var mı? Amacı,
Mustafa Kemal önderliğindeki şanlı bir utkuya muhalefet etmek. Ulusça
birleştiğimiz bir savaşta bu, bozgunculuk değil de nedir?
İzmir’e
yaklaşan Mehmetçik’in çoğunun çarıkları yırtıldığından yollarına yalınayak gidecekler.
Böyle yürek sızlatıcı bir ortamda bu kahramanlara muhalefet etmek niye?
Anadolu’nun
yerli Rumları, işgalcilerle işbirliği yaparak kendi sonlarını kendileri hazırladılar.
Bin yıllık komşularına ihanet ettikleri için kimsenin yüzüne bakacak durumları
kalmadı. Bu nedenle Yunanistan’a göç etmekten başka çareleri yoktu. Dünyada
bedeli olmayan bir ihanet, olur mu?
Adil Hacıömeroğlu
4
Eylül 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder