4 EYLÜL 1922 PAZARTESİ


         Türk orduları İzmir yolunda. Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, günlük emrinde hedefin İzmir’in tahrip edilmeden zapt edilmesi, düşman birliklerinin bütün malzemesiyle ele geçirilmesi, düşmanın İzmir Limanı’na yığılmış ulaştırma ve savaş gemilerini de zapt veya imha edilmesi olduğunu bildirdi. Çok sıcak bir hava. Bazı erlerin ayaklarında çarık kalmadı. Bununla birlikte yurdu yakılmadan kurtarmak ve İzmir’e bir an önce ulaşmak için 50 km.lik bir takip yürüyüşü yapıldı. Savaş şiddetle devam etti. Yunanlılar Alaşehir’i yaktılar. Bigadiç, Buldan, Söğüt, Alaşehir, Kula, Bozöyük kurtarıldı. Menderes Grubu ve 74. Piyade Alayı’nın İkinci Taburu Denizli’ye girdi. Mustafa Kemal, Uşak’tan ‘neşrolunmayacaktır’ kayıtlı yazısında 300 subay ve 10.000 erin tutsak alındığını bildirdi. Gece (4/5) de Nazilli kurtarıldı.

         Alaşehir tren istasyonunda ‘tarifi imkânsız bir düzensizlik’. Yığılan Rum nüfus, İzmir’e gitme çabasında. Yunan 13. Tümeni, Salihli’yi yararak İstasyon’da yerleşti. Alaşehir’e giden yol üzerindeki Bakacık’ta çarpışmalar. Bağımsız Yunan Tümeni, Simav’a doğru çekiliyor. Yunan kuvvetleri Simav’dan 4 gün önce çekilmişti. Asıl kuvvetlerle bağlantı kuramayan Bağımsız Tümen, kendisini savunarak arkalarından gidiyor. Tümen, Simav’da bol üzüm ve meyve yeme imkânı buldu. Kula, şafakla birlikte İkinci Süvari Tümeni tarafından işgal edildi. Yunan 23. Piyade Alayı Komutanı Haralambos Lufas, Bakacık Tepe’den 7. Tümen’e gönderdiği bir yazıda; yalnız emirlere göre değil, genel duruma göre de hareket ettiğini bildirerek davranışlarının sorumluluğunu üzerine aldı. Lufas, 1 Eylül’den beri aldığı emirlerden çok, duruma göre hareket ediyordu. General Frankos, Türk Birinci Ordusuyla savaşacak durumda olmayan birliklerinin en iyi kuvvetlerini Alaşehir’den Salihli’ye nakletti. Yunan hastane gemisi, yaralılarla dolu olarak İzmir Limanı’ndan ayrıldı

         Kula’da halk kasabaya giren askeri birliği coşkun sevinçlerle karşıladı. Askere yiyecek verdi. Kadınlar ve kızlar, pencereden sarkarak askerlere armağanlar attılar. Akıncı Müfrezeleri Komutanı İbrahim Etem Bey; Simav, Demirci, Gördes, Selendi halkına bir bildiri yayımlayarak ordu gelinceye kadar kasabada geçici bir halk yönetimi kurulmasını, bir yönetim, bir de iaşe heyeti meydana getirilmesini, düşmana hizmet edenlerin tutuklanmasını emretti. Akıncıların dün ele geçirdikleri Sındırgı’da düşman lehine hareket etmiş iki hoca ve bir serserinin başına ‘Ben vatan, millet hainiyim. Bu cezaya layığım. İbret alın!’ yazılı karton külahlar giydirildi ve çıplak eşeklere bindirilerek davul ve tellallarla çarşı içinde dolaştırıldılar. Büyük bir kafile, bunları tükürük yağmuruna tuttu. Kurulan bir millet mahkemesinde herkes bunlar hakkında görüşünü söyledi. Eşraftan bazılarının, bunların zafer şerefine affedilmesi görüşüne halk da katıldı. Her biri bir akıncı giydirmek ve imanlarını yenilemek şartıyla affedildiler. Yunanlıların hâlâ tutunabileceğine inanan İngilizler, onların ateşkes önerisini müttefiklere bugün ulaştırabildiler. Curzon, Fransız ve İtalyan Hükümetlerini daha fazla kan dökülmesini önlemek amacıyla ateşkes sağlama çabalarına katılmaya çağırdı. Öneri, Ankara Hükümeti’ne de ulaştırıldı. Rauf Bey, İngilizlerin bu önerisini Uşak’ta bulunan Mustafa Kemal’e bildirdi. İngiliz Hükümeti; Yunan Hükümeti’ne paniğe kapılmamasını, elindeki iyi kozu yitirmemesini önerdi. Türk ordusu İzmir’de durdurulursa daha iyi koşullar sağlanabileceğini bildirdi. İngilizlerin Yüksek Komiseri Rumbold, Hükümetinden şu istekte bulundu: İngiltere, Yunanistan adına hareket etmesin. Kemalistlerle Yunanlıları karşı karşıya bıraksın…

         İzmir’deki İngiliz Konsolosu Lamb’ın hükümetine telgrafı: ‘Büyük miktarda Rum göçmen şimdiden geldi. 30.000 kişi daha bekleniyor. Yardım içim Kızılhaç’a çağrıda bulunulamaz mı?’ Dışişleri Bakanı Curzon, İstanbul’daki Amerikan Yardım Örgütü’nü yardıma çağırdı. İngilizler, İzmir’deki 3.000 kişilik İngiliz kolonisini Malta ve Kıbrıs’a taşımayı düşünüyor.

         Falih Rıfkı’nın izlenimleri: Hiçbir kasaba Alaşehir kadar öldürülmemiştir. Manzarasının öyle bir boşluğu var ki, insana bir asırdan beri bu yola kimse uğramamış gibi geliyor. Yunanlılar 1.500 kişiyi trenle veya yaya olarak İzmir’e götürdüler. Kasabaya 10 yerden ateş koydular. On bin nüfus, beş bine indi. 600 kişi öldürdüler. Yanmış 200 ceset var. Uşak’ta kâfi derecede vakit bulamayan tahrip taburu, Alaşehir’i son akçasına kadar soydu. Son evine kadar yaktı. Tutabildiği kadar kesti, ateşe attı. (30 Eylül tarihli soruşturmadan)

         Hamit Bey, İstanbul’dan Ankara’ya telgrafında; gizlice haber aldığına göre Yunan Hükümeti’nin Anadolu’yu kayıtsız şartsız terk etmeye razı olduğunu İngiliz Elçisi’ne anlattığını bildirdi. Ateşkes önerisi alındığında şu dört şartın ileri sürülmesini önerdi. 1. Doğu Trakya’nın bir ay içinde teslimi, 2. Yunanistan’daki esirlerin 15 günde teslimi, 3. Anadolu’yu terk eden Yunan kuvvetlerinin silah ve mühimmatının teslimi, 4. Bu çözüm yolunun İtilaf Devletlerince onaylanması.

         Hükümet tarafından terfi ettirilen ve Başkomutan tarafından taltif edilen komutanların adları Meclis’te okundu. İkinci Grup’un önderlerinden Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey, bu yetkilerin ancak Meclis’te olduğunu söyleyerek terfileri yapanları Yunanlılar kadar tehlikeli ilan etti. Bu söz, uzun süre tartışmalara sebep oldu. Meclis çoğunluğu, Hükümet’in terfi yasasını kabul etti. Şer’iye Vekaleti bütçesi 17 red, 11 çekimsere karşı 139 oyla kabul edildi. Zaferden dolayı yurdun birçok yerinden gelen telgraflar hakkında bilgi verildi. Savaş esirlerinden zulüm yapmış olanların yargılanması, savaş esirlerinin bayındırlık işlerinde çalıştırılması istendi.

         Savaş tedbiri olarak büyük saldırıdan hemen önce dışarıya karşı kapatılan sınırların bugün açıldığını Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’ndan ilgili dairelere bildirildi. İstanbul ile Ankara arasında telgraf haberleşmesi yeniden başladı.

         Konya’da zafer nedeniyle büyük bir fener alayı yapıldı.

         Yenigün: Taarruz harekatımızın ikinci safhası, evvelki günden beri başlamıştır. Kahraman ordumuz, İzmir’e doğru süratle ve muvaffakiyetle ilerlemektedir. -Yaralı gazilerimizin ilk kafilesi şehrimizde. -Tayyarelerimizin attığı mühim beyannameler. -Nebizade Hamdi: İkinci safha. Küçük Mecmua’da Ziya Gökalp: İnsanlık feyizlerinin menşei. -Zafer haberleri: Eskişehir’le Uşak’ın istirdadı. Peyamı Sabah: Hilal-i Ahmer halkımızı vazifeye davet ediyor. -Ali Kemal: Zafer haberi, bütün Türkler gibi bizi de sevindiriyor. Yunanlıların Anadolu’da tenkilini alkışlamamak elimizden gelir mi? Fakat, eskisi gibi düşündüğümüzü söylemekten korkmayız. Milletler arasında en çok nüfuz sahibi bir büyük devletin siyasetine karşı hareket ettikçe otuz Yunanistan mağlup etsek faydası ne olur? Yakında görür anlarız. Hakimiyeti Milliye: Anadolu Yunanistan için bir mezar oldu. Büyük Yunanistan’ın artık çökme ve dağılma zamanı gelmiştir. İngiltere’nin tavassut tekliflerine aldanmayacağız. İngiltere, başında Lloyd Georgelar, Lord Curzonlar bulundukça, bunlar da Padişah ve Ali Kemal gibi üfürükçüler buldukça bu memleketi bir bardak suda boğmaya hazırdır. Gürültülere pabuç bırakmayacağız. Her taraftan Akdeniz’e vasıl olduktan sonra Venizelos ile de Curzon ve başkaları ile de görüşürüz. Bütün askıda kalmış işleri ve hesapları hallederiz. –Münhezim düşman ordusu ricate, ordumuz takibe devam ediyor. -Rusya’nın zaferimizi (Karahan imzasıyla) tebriki. -Cephe ilerisine uçaklarımız tarafından Türkçe ve Rumca bildiriler atıldı. Türkçe bildiri (Halka beyanname): ‘Sevgili Türkiyeliler: Türk ordusu Yunan ordusunu perişan etti. Yunan askerleri geçtikleri yerlerde Müslüman ahaliye eziyet ediyor. Köyleri, harmanları yakıyor. Kadınlara, çocuklara işkence ediyor. Ey ahali sakın korkmayınız. Kadın ve çocuklarınızı düşman geçerken emin yerlere saklayınız. Köy yakmağa, yol tahrip etmeye kalkışan düşmana hücum ediniz. Herkes bilsin ki Türk ordusu yetişir. Rumca bildiri: Her türlü zulüm ve yangından mesulsünüz. Açıksöz: Anadolu’da sevinç ve şenlikler. -İsmail Habip: Akdeniz’e: Haydi aziz ordu. Üç buçuk senedir, Akdeniz kıyılarında ve Anadolu’nun içerlerinde dalgalanan mavi beyaz bayrağın mavisini Akdeniz’in dibine, beyazını beyaz dalgaların köpüklü sinesine göm. -Abdülahat Nuri: Asker Türkülerinden: 26 Ağustos. Satveti Milliye: Mukaddes istiklal ordusu: Eskişehir, Uşak, Alaşehir’i istirdat ile düşmana azim zayiat verdirerek İzmir ve Bursa’ya yönelmiştir. -Ordumuz zafere doğar iken bizim vazifemiz. İleri: Yunan ordusu ikiye bölündü. Milli ordumuzun hedefi, düşmanı mahvetmektir. Bursa yollarından İstanbul’a selam gönderen gazilerimize yüz binlerce şükran. -Çivril meydan muharebesini de kazandık. Düşman 130 km geri çekildi. Hilal-i Ahmer vazifeye davet ediyor. Bağışta bulunanların adları: 1.000 Edremitli Mustafa Necati Efendi Bey, 100 Mahmutpaşa’da Terlikçi Aziz Efendi, 50 Halil Usta… Yeni Adana: Kahraman süvarilerimiz, Aydın ve Nazilli’yi tuttular. -Gazi Paşa’nın orduya ve millete beyannameleri. Atina ne halde: Birbirlerini yiyecekler. İkdam: Geçen sene 22 Temmuz’da Yunan işgaline geçen Kütahya ve Eskişehir de bu senenin Eylül başlarında Türk ordusu tarafından kurtarıldı. Hilal-i Ahmer halkımızı vazifeye davet ediyor, yardım bekliyor. Vakit: Kahraman ordumuz, düşman ordusunun ricat hattını kesmek üzeredir. Yunan ordusu üç parçaya ayrılmış ve dağlara doğru atılmıştır. -Ahmet Emin: Ceza saati: Kahraman ordumuz Yunan canilerine cezalarını verecektir. -İzmir’de göç başladı. L’Humanite: Yunan hezimeti: Emperyalizm nereye götürüyormuş? Le Temps: Venedik Konferansı’ndan önce Yunanlılar Anadolu’yu tamamen boşaltmalıdır. Yunanlıların artık orada kalamayacağını bilmeyen neredeyse yoktur. Rote Fahne: Küçük Asya’da Fransız zaferi. Sank Gallener Stadtanzeiger (İsviçre): Yakındoğu’da Müttefiklerin zavallı ve aciz siyaseti bir defa daha da kılıç şakırtısı ve top gürlemesi karşısında altüst oldu. Ankara Türkleri henüz halledilmeyen Şark meselesinin kördüğümünü halletmeye azmettiler. Aydede: ‘Afyon alındı’ diye haber gelince, Hürriyet ve İtilaf’tan biri ‘Biz onu daha önce almıştık.’ demiş… -Kirpi: Aşkta İtilafçıyım. Silaha sarılmak, ilan-ı harp, taarruz, işgal ve emsali siyasetsizliktir. (7: Osman Cemal: Aşkta itilafçılık olmaz.) Babalık: Herkes vazife başına! Başkumandanımız Hazretleri’nin beyannamesi: Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! -Atina hal-i heyecanda. -İngiliz mebusu Kenvorthy’nin mühim nutku. -Bu akşam Konya’da düzenlenecek fener alayı programı. -Kütahya istirdadının tafsilatı. Tevhidiefkâr: Sevgili Bursa’mızın istirdat anındayız. Kahraman kıtalarımız Bursa civarında düşmanın ricat hattını kesti. Yunan orduları Anadolu’da tamamen perişan ve tarümar olmuştur. -İzmir’de kiryeler dehşet içinde. Bu ne yaman savlet yarabbi! Mustafa Kemal Paşa’nın takip emri: İstikamet İzmir, marş marş! (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996, sf. 627-628-629-630-631)”

         Cephedeki durum, çok açık. Yerli ve yabancı basın sağlıklı haberler vermeye başladı. Yerli ve yabancı basında Yunanistan’ın yanı sıra İngiltere’yi de yenik sayma eğilimi var. Dünyanın Güneş Batmayan emperyalist gücü, Türk saldırısı karşısında çaresiz. Fransızlar, Türk utkusundan kendilerine pay çıkarma peşinde.

         Cephede kahramanlık destanı yazan subaylarımızın terfilerine karşı çıkan 2.Grup’un önde gelenlerinden Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey’in tavrı, üzücü olduğu kadar ibretliktir. Subayların terfisini isteyen Mustafa Kemal ve Türk ordusunun üst komutanlarını Yunanlılarla bir tutmanın yurtseverlikle ilişkisi var mı? Amacı, Mustafa Kemal önderliğindeki şanlı bir utkuya muhalefet etmek. Ulusça birleştiğimiz bir savaşta bu, bozgunculuk değil de nedir?

         İzmir’e yaklaşan Mehmetçik’in çoğunun çarıkları yırtıldığından yollarına yalınayak gidecekler. Böyle yürek sızlatıcı bir ortamda bu kahramanlara muhalefet etmek niye?

         Anadolu’nun yerli Rumları, işgalcilerle işbirliği yaparak kendi sonlarını kendileri hazırladılar. Bin yıllık komşularına ihanet ettikleri için kimsenin yüzüne bakacak durumları kalmadı. Bu nedenle Yunanistan’a göç etmekten başka çareleri yoktu. Dünyada bedeli olmayan bir ihanet, olur mu?

                                                                                Adil Hacıömeroğlu

                                                                                4 Eylül 2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder