“Türk ordusu İzmir’de! Yunan idaresi çıkıp gittiği ve Türk
ordusu henüz gelmediği için İzmir yönetimsiz bir gece geçirdi. Müttefiklerin
temsilcileri geceyi beklemekle geçirdiler. Şehirde Türkler arasında heyecan,
limanda bekleyen 45.000 Rum arasında korku son haddine ulaştı. İngiliz ve Fransız
donanması; limanda bunlardan çıkan birkaç yüz denizci ile kendi
konsolosluklarını koruyor. İzmir’in 1.213 gün, yani yaklaşık 3 yıl 4 ay süren
esareti sona erdi. 10 günde 350 km. yol alan Türk ordusu, Türklerin attığı
çiçekler içinde İzmir’e girdi. Sabah saat 10.30’da Süvari Bölüğü dört nala
hükümet konağının önüne geldi. Yüzbaşı Şeref Bey, yüzündeki yaranın kanına
bulaşan bayrağı gözyaşları içinde göndere çekti. Arkadaşlarına hitaben ‘Görevimiz
bitmemiştir. Millet bizden daha çok şeyler bekliyor.’ dedi. Oraya toplanmış
halk, kendisini coşkunlukla alkışladı ve kucakladı. Yüzbaşı Zeki komutanlık
dairesine, Binbaşı Reşat da 13.00’te Kadifekale’ye bayrak çektiler. Mahalle
halkı, evlerinden getirdikleri yiyecekleri askerlere verdi. Süvariler, sokak
çarpışmalarıyla Bornova’yı işgal edip hızla şehre yöneldiler. Silahlı Yunan
erlerinden bir direniş gelmedi. Süvariler, bu döküntüleri esir almak için vakit
harcamaksızın şehre girdiler. Süvari İkinci Fırkası, şehre girişte güvenlik
tedbiri olarak esir Yunan subay ve erlerini atların önünde yürüttü. Bunlar
aracılığıyla Rum halka direnişte bulunmamaları çağrısı yapıldı. Albay Zeki Bey,
halka bildirisinde herkesin iş ve gücüyle meşgul olmasını, asayiş bozucu en
küçük hareketin şiddetle cezalandırılacağını ilan etti. İzmir’e giren birliğin
en önündeki 8 erden dördü, Rumlara ait bir fabrikadan açılan ateş sonucu öldü.
Türk ordusu misillemeye geçmedi. Ordu şehre girince, silahsız sanılan Türkler,
silahlarıyla birlikte ortaya çıktılar. Manisa’dan gelen Manisa işgal komutanı,
Aydın’dan gelen bir trende bulunan 700 silahlı Yunan askeri esir edildi. Bugün
ele geçirilen toplam dört bin Yunan esiri kışlada toplandı. Yunan Süvari
Tümeni, Balçova’da Yunan piyadesinin çekilmesini sağlıyor, daha sonra süvari de
Urla’ya doğru çekilmeye başladı. Rıhtımdaki evlerde Fransız, İtalyan, İspanyol,
Belçika ve Amerika bayrakları görülmeye başlandı. İzmir’in içinden kaçamamış
olan Rumlar, kendilerini gemilere atıyor, kendini denize atanlar da var.
İtilaf Devletleri Komiserleri sabah İron Duke gemisinde toplanarak
şehrin en yakın Türk komutanına teslimini kararlaştırdılar. Bir Fransız deniz
subayı, Birinci Tümen Komutanı Mürsel Bey’e bir isteği olup olmadığını sordu.
Mürsel Bey, tek istekte bulundu. ‘İzmir’in alındığını Ankara’ya bildiriniz!’
Fransız telsizi, haberi Ankara, İstanbul ve Doğu Cephesi Komutanlığı’na
ulaştırdı. Limanda Yunan savaş gemilerinden başka üç İngiliz, iki Fransız zırhlısı,
iki Amerikan, iki Fransız, bir İtalyan torpidobotu bulunuyor. Bunlardan bazı
birlikler asayişi korumak için şehirde dolaşıyor.
Birinci Ordu Komutanı Nurettin Paşa, İzmir’in düzeniyle
ilgili iki numaralı talimatını yayımladı: İçki yasaktır. İşgal edilmiş cami ve mescitler
eski şekline sokulacaktır. Vatana ihanet edenler açığa çıkarılıp divanı harbe
verilecektir. Atlı birlikler ana caddelerde her gün yürüyüş yapacaktır.
Mustafa Kemal akşamüzeri Nif’e geldi. İzmir’i görmek için
Belkahve denilen tepeye çıktı. Burada bir süre İzmir’i seyrettikten sonra
geceyi geçirmek üzere Nif’e döndü. Geceyi orada geçirdi. Yarın İzmir’e girecek.
Mustafa Kemal orduya günlük emrinde en içten kutlamalarını
belirtti: Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında da aynı fedakârlık
yarışmasını göstereceğine inanıyorum. Mustafa Kemal’den Rauf Bey’e:
Ordularımız, 26 Ağustos’tan bugüne 300 km.lik yol almış ve bütün zindeliği ile
İzmir karşısında Saruhanlı-İncirli-Irlamazçay hattına ulaşmıştır.
Süvarilerimiz, İzmir yönünde ilerlemektedir. Diğer telgrafı: Birliklerimiz,
İzmir doğu sırtlarında düşmanın son direnişini kırdıktan sonra bugün mağlup
düşmanla beraber İzmir’imize muzaffer olarak girdi. Vapurlarına binmekten menedilen
düşman subay ve erleri teslim olmaktadır. Ben yarın öğlede İzmir’de olacağım.
Yunanlılar, 797 günlük işgallerine son vererek Edremit’ten
çekildiler. Menemen, yakılmadan kurtarıldı. Seydiköy de Türklerin eline geçti.
Bursa’da kargaşa. Ovadaki köylerin yandığı görüldü. Her taraftan alevler ve
feryatlar yükseliyor.
Yunan Bağımsız Tümeni, Kırkağaç’a doğru çekiliyor. Bazı Türk
köyleri, tümenin hışmına uğramamak için tamamen boşalmış bulunuyor. Bazı köyler
ise Türk ordusu sanarak Yunan tümenini törenle karşılıyor. Yunan tümeni, Türk
bağ ve bahçelerini talan ediyor. Tümen, Kırkağaçlılardan istenilen miktarda ekmek
ve yiyecek getirilmediği takdirde şehrin bombardıman edileceğini ihtar etti. Halk
bunları götürmediği için şehir bombardıman edildi. Kırkağaç’ta, Türkleri
karşılamaya hazırlanan yerli Rumlar, 9. Yunan Tümeni gelince onu karşıladı.
Tümen kasabayı işgal etti. Bütün gece kadınlara ekmek pişirtti. 4.000 kadar Rum
ve Ermeni, Yunan Tümeni ile birlikte göçmeye hazırlanıyor. Yunan Üçüncü
Kolordusu, gece (9/10) Trakya’ya geçmek üzere Bandırma, Gemlik, Mudanya
limanlarından bindirilmeye başlandı.
İtalya Hükümeti, Türkleri ve Yunanlıları Venedik Konferansı’na
çağırmayı İngilizlere önerdi. İngiliz Hükümeti, yarından sonra şimdi ateşkes
için bir konferans çağrısının geç olduğu, Anadolu’daki gelişmeleri beklemek
gerektiği karşılığını verecektir.
İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda İzmir’in alınışı binlerce
kişi tarafından kutlandı. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinde bu meydana
konulan siyah bayrak yerine, kırmızı bayrak konularak onun dalgalanışı
seyredildi. Ayasofya’da Matbuat Cemiyeti tarafından bir mevlit töreni
düzenlendi. Mevlide 25.000 kişi katıldı. Fatih’ten Beyoğlu’na yürüyüş yapıldı.
Üç gecedir İstanbul, semt semt fener alaylarıyla şenlikler yapıyor. İstanbul Şoförler
Cemiyeti, şoförlerin bir günlük hasılatını Hilal-i Ahmer’e bağışladı. İzmir’in
alındığını bildiren telgraf, öğleden sonra Antep’e ulaştı açık artırmaya
konularak 730 liraya satıldı. Büyük gösteriler yapıldı ve toplar atıldı. İzmir’in
alındığı haberi Diyarbakır’da sabahleyin top atışlarıyla ilan edildi. Minareden
salalar verildi. Sokaklar ve evler bayraklarla donatıldı. Esnaf ve öğrenciler,
bayraklarla Belediye’ye yürüdüler. Askeri bando, kahramanlık şarkıları çaldı.
Cephe Kumandanı Cevat Paşa ile Belediye Başkanı birer konuşma yaptılar. Müftü
dua okudu. Ardından heyetler, kumandanlık dairesine giderek burada kutlama töreni
yaptılar. Daha sonra geçit töreni yapıldı. Öğleden sonra da gençlik ve okullar Belediye
meydanında bayramı tekrar kutladılar. Diyarbakır’da zafer şenlikleri yarın da
devam edecek.
Dışardan kutlamalar: 1) Naorobi Müslümanları Birliği’nden
İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği’ne bugün gelen bir telgrafta, Türk
zaferi kutlanarak ‘Mustafa Kemal’in kahraman ordusunun daha nice nice zaferler kazanması
için samimi olarak dua edildiği’ bildirildi. Bu telgrafı Mustafa Kemal’e
ulaştırmayan ve 12’de Londra’ya telleyecek olan Yüksek Komiser Rumbold, bu
telgrafın Hindistan’dan, Mısır’dan ve daha başka yerlerden Mustafa Kemal’e
gelen yalnızca biri olduğunu anlattı ve Kemalist ordunun ezici zaferinin bütün
Müslüman dünyasını uyandırmakta olduğu yolundaki kaygılarını yazdı. 2) Afgan Elçiliği’nde
konuk bulunan Hintli Ebulfazıl Mehmet Abdülhannan’ın gönderdiği kutlama yazısı
Meclis’te okundu. Yazıda şöyle dendi: ‘Anadolu’nun kurtarılması, bütün Müslüman
dünyası için büyük bir bayramdır. Bütün İslam diyarı; sevinçler, mutluluklar
içinde çalkanmaktadır. Siz İslam’ın alemdarısınız. Bugün, İslam aleminin
kurtuluşunun başlangıcı olacaktır. Bugün Hindistan’da, hürriyeti gasp olunmuş,
esirlik zincirleriyle bağlanmış seksen milyon Müslüman’ın kalbi sizinle
beraberdir. Abdülhannan’ın gönderdiği bayrağın da Meclis’e asılmasına karar
verildi.
Meclis 259 sayılı kanun ile kurtarılmış bölgelere
gönderilecek memurların yollukları için İçişleri Bakanlığı bütçesine 30.000 lira
ek ödenek koydu. ,
Peyamı Sabah’ın sahibi Mihran Efendi, Cavit Bey’i yeniden
ziyaret ederek Hüseyin Cahit’in başyazarlığı kabul etmesini, Cavit Bey’in de
birkaç makale yazmasını istedi. Ali Kemal’den ayrılamazsa gazetesini kapayacağını
söyledi. Cavit Bey, makale yazamayacağını, Hüseyin Cahit Bey’in de Tanin’i
çıkaracağını bildirdi. Ali Kemal yarından sonra gazeteden atılacak, Peyamı
Sabah’ın 14 Ekim tarihli son sayısından sonra Mihran Efendi’nin Sabah’ı 15 Ekim’de
yayına Peyam’sız olarak devam edecektir.
Padişah, Süryanikadim Patrik vekilliği ve memurlarından
bazılarına nişanlar verdi.
İleri: Muzaffer ordumuz, yarın sabah, Sakarya Zaferi’nin
yıldönümüne rastlayan saatte bütün kuvvetiyle İzmir’e giriyor. Üç sene üç ay
yirmi beş günden beri vuslat bekleyen sevgili İzmir, yarın aslan
süvarilerimizin yetiştireceği sancağa kavuşacaktır. -Dün on binlerce kadın ve
erkek mümin, İstanbul camilerinde Cenabıhakk’a hemdüsena ettiler. Öğüt: Kuvvet
önünde diz çöküyorlar. Güzel İzmir’in anahtarlarını genç ordumuza uzatıyorlar. Açıksöz:
Gece yarısı Mebus Besim Bey’den aldığımız telgraf: Kavuştuk! Tafsilatı
tebliğden bekliyoruz. Vakit: Kıtaatımız İzmir kapılarındadır. Şehirde
büyük bir heyecan hüküm sürmekte ve her an ordumuzun İzmir’e girişi
beklenmektedir. -İzmir’de kanlı çarpışmalar başladı. -Ahmet Emin: Zafer ve
itidal: Milli taleplerimiz dün ne ise bugün de odur. İkdam: Anadolu’da artık
ciddi hiçbir muharebe olmuyor. Çünkü düşmanın hiçbir kuvveti kalmamıştır. Dağlara,
ormanlara düşen, dağılan kuvvetleri birliklerimiz tarafından toplanmaktadır.
-Fransa müzakereleri kolaylaştıracak. İtalya da Fransa’nın fikrine katılıyor. Peyamı
Sabah’ta Ali Kemal: Türk’ün Bayramı: Muhalefete buğz eylemek zorbaca bir
harekettir. -Kıtalarımız Ege sahillerinde. Karagöz: Teslim olan Yunan
generallerinden Mustafa Kemal’e: Biz ettik sen etme! -Büyük ordu, şanlı millet,
haşmetinle çok yaşa/Başımızın üstündedir Mustafa Kemal Paşa. -Süpürmekle baş
edemeyen Karagöz, esirlerin sayısını şaşıran Hacivat. -Düşman azapta gerek. Anadolu’da
Ortodoks Sadası’nın 7. sayısı: Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne tabi Umum
Anadolu Türk Ortodoksları Konferansı Reisi Kayseri Metropoliti Meletios ve umumi
kâtibin Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya telgrafı: Türk ordusunun zaferini kutlayarak
kahraman askerlerimizi kemal-i samimiyetle tebrik ve mukaddes Türk
topraklarının düşmanın mülevves ayaklarından tamamen temizlenmesini, Misak-ı
Milli’nin gerçekleşmesini niyaz ederiz. -Fener’in mumu nasıl sönmüştür? Yakması
için Kayseri’ye gelmesi lazımdır. İstanbul’da Rumca
yayımlanan Tahidromos: Yunanlıların bu felaketlerden mümkün olduğu kadar
az zararla çıkması için Mustafa Kemal gibi bir Yunanlıya ihtiyaçları vardır. Le
Matin: Çöküntü. Le Temps’ın başyazısı: Anadolu’da Yunanlılar, tam ve
mükemmel bir hezimete uğradılar. İşler artık tamir edilemez bir safhaya ulaştı.
Türk ve Yunan kumandanlar, mütareke yapma hususunda doğrudan doğruya müzakereye
girişmelidir. Başka çıkar yol yoktur. Yunan Hükümeti, Anadolu’dan dönen orduyu
Sakız’da terhis etmiştir. Çünkü bunlar, asıl Yunan arazisi üzerine çıkmaya
cesaret edemiyor. Tevhidiefkâr: İzmir’in bugün istirdadına intizar
olunuyor. Kahraman süvarilerimiz İzmir’imizin bir saat mesafesinde. -Milli
Hükümetimiz düşmanın mütareke teklifine henüz cevap vermedi. -Ebüzziyazade:
Sulh meselesinde acele edilemez. Daily Chronicle (Londra): Yunan Çöküşü.
İtilaf Devletleri için mihenk taşı: Yunan Hükümeti, havlu atıp istifa etti. Ön Asya,
Yunan davasının kaybedildiği yerdir. Boğazların özgürlüğünü korumak İngiliz
politikasının başlangıç noktasıdır. Fransa ve İngiltere, Müslümanlığın hükümranlığına
karşı Batı’da iki büyük güçtür. Fanatizmi diğerine karşı cesaretlendirmek, basiretsizce
intihar olacaktır. (Zeki
Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996,
sf. 647-648-649-650-651)”
Mehmetçik,
İzmir’e girdi. Tüm dünya çalkalanmakta bu büyük başarı karşısında özellikle
Müslüman dünyasından Türkiye’ye heyecanlı kutlamalar yapılmakta. İngiliz ve
Fransız sömürgelerinde kurtuluş ışığı yandı. Sömürgeci efendilerin yenilebileceğini
görüp öğrendiler. Dünyanın dört bir yanından Mustafa Kemal Paşa’ya, Ankara’ya
kutlama telgrafları gelirken İstanbul’daki Padişah nişan takıyor birilerine. Bu
neyin nişanı? Bir başarı bir övünç için mi takılan bu nişanlar?
İngilizler,
Türk utkusundan sonra sömürgelerindeki uyanıştan korkmakta. Bunu da açıkça dile
getirmekteler yazışmalarında.
Yıllardır
Atatürk’e karşı olanlar, yani Türk’ün ayağa kalkmasını istemeyenler, Büyük Kurtarıcı’nın
soyuyla ilgili yalan ve iftiralara başvurdular. Her defasında atılan bu
çamurların İngiliz yalanı olduğunu savunduk. Bu kişilerin de emperyalizme
hizmet ettiklerinden zerre kadar kuşkulanmadık. İstanbul’da Rumca
yayımlanan Tahidromos gazetesi, “Yunanlıların bu felaketlerden mümkün olduğu
kadar az zararla çıkması için Mustafa Kemal gibi bir Yunanlıya ihtiyaçları
vardır.” diyerek bu yalanların başka bir kaynağını ortaya koydu. Atatürk
düşmanları; İngiliz’e, Fransız’a, bir Rum gazetesine inanırlar da kendi
ülkelerinin kurtarıcılarına inanmazlar. Bu da yurdumuza ihanetin yalın bir
gerçeği. (Konuyla ilgili bakınız. Mehmet Ali Öz, Atatürk’ün Ailesi-Osmanlı
Arşiv Belgelerine Göre Atatürk’ün Soykütüğü, Asi Kitap; Vasilis Dimitriadis,
Bir Evin Hikayesi: Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi
Hakkında, Türk tarih Kurumu Yayınları)
9 Eylül 1922’de İzmir’de düşmanın denize dökülmesi gösterdi
ki yüzlerce yıl bağımsız ve özgür yaşamış bir ulus, tutsak edilemez. Hele onun
Mustafa Kemal Atatürk gibi bir önderi varsa tarih boyunca bu ulusun sırtı yere
gelmez. Atatürk, bu topraklarda özgür ve bağımsız yaşamanın adıdır. Kim ki
Atatürk’ten rahatsızdır, bilin ki o, Türk’ün bağımsızlığından, özgürlüğünden
yana değil.
Adil Hacıömeroğlu
9
Eylül 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder