Cumhuriyet kurulduğunda en çok önem verilen işlerden biri,
eğitimdi. Aslında eğitim çalışmaları Cumhuriyet kurulmadan önce başlamıştı. Düşman,
Polatlı’ya gelip dayanmıştı. Top sesleri, Ankara’dan işitilmekteydi. Sakarya
Savaşı başlamak üzereydi. İşte, bu çetin koşullarda Atatürk Maarif Kongresi’ni
toplamıştı. Bu kongreyle Kemalist Eğitimin temeli atıldı. Çünkü O, ülkemizin
düşman işgalinden kurtulacağına inanmıştı. Eğitimsiz bir ulusun kazanılan
bağımsızlığı uzun süre koruyamayacağını bilmekteydi. Zaten yüzyıllardır
başımıza gelen birçok felaketin nedeni bilgisizlik değil miydi?
Maarif Kongresi, 15 Temmuz 1921’de Ankara’da toplandı.
Kongre’nin açış konuşmasını Atatürk yaptı.
“Muhterem Hanımlar, Efendiler; Harbi Umumi memleketimize bir
mağlubiyet tevcih etti. Bunu vesile yaparak, düşmanlarımız, milletimizi tamamen
imha etmek istediler. Buna karşı vukua gelen milli galeyana, Ankara, muazzam
bir sahne oldu. Bizi yaşatmamak isteyenlere karşı yaşamak hakkını müdafaa etmek
isteyen Türkiya Büyük Millet Meclisi, Ankara’da toplandı. Bugün, Ankara, milli
Türkiya’nın milli maarifini kuracak olan Türkiya Muallimler ve Muallimeler
Kongresi’nin toplantısına sahne olmakla da iftihar etmektedir. Asırların yüklü
olduğu idare ihmalinin devlette vücuda getirdiği yaraları tedaviye harcanacak
gayretlerin en büyüğünü irfan yolunda hazırlamalıdır. (Atatürk’ün Bütün
Eserleri, Kaynak Yayınları, İkinci Basım 2005, cilt 11, sf. 236)” Atatürk,
konuşmasının girişinde eğitimde geri kalmamızın nedenini, “Asırların yüklü
olduğu idare ihmalinin devlette vücuda getirdiği yaralar…” sözüyle belirtmekte.
Yüzyıllardır cepheden cepheye koşan Türkler, ne yazık ki eğitim konusunda ihmal
edildi. Bu, toplumsal gelişmemizi birçok alanda etkiledi.
“Şimdiye kadar takip edilmiş tahsil ve terbiye usullerinin gerileme
tarihimizde en mühim bir etken olduğu kanaatindeyim. Milli bir terbiye
programından bahsederken, eski devrin bütün hurafelerinden sıyrılmış, doğudan
ve batıdan gelen yabancı tesirlerden uzak ve milli karakterimizle orantılı bir
kültür kastediyorum. Milli dehamızın gelişmesi ancak böyle bir kültür ile
mümkündür. Yabancı kültür, eski usullerin yıkıcı tesirlerini artırır.
Yaratacağımız kültür, milli kültür zeminiyle; o zemin ise milletin karakteriyle
orantılı olmalıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştirirken, birliğimize ve
varlığımıza taarruz eden her kuvvete karşı müdafaa kabiliyetiyle donanmış bir
nesil yetiştirmeye muhtaç olduğumuzu unutmayalım. Yeni neslin bu ruhuna bu
vasıfları ve kabiliyetleri aşılamak lazımdır. Bağımsız ve mevcut kalmak isteyen
milletlerin felsefesi en bariz şekilde bu vasıfları tam bir şiddetle talep
etmektir. Milli gaye hakkındaki genel görüşümü söylerken, yeni neslin
donatılacağı vasıflar arasında kuvvetli bir fazilet aşkı ve kuvvetli bir
intizam ve inzibat fikrinden de bahsetmek lazımdır. (Aynı yapıt, sf. 236-237)”
Atatürk, bu bölümde, öğrencilerimizi yetiştirirken ulusumuzun varlığına ve
birliğine saldıran her türlü güce karşı savunma yeteneği gelişmiş kuşakların
yetişmesinin amaçlanmasını ister. Ulusal duyarlılığı geliştirmeyen bir eğitim,
halka hizmet etmez. Eğitimin düzenli ve
disiplinli olmasını vurgular Atatürk. Düzen ve disiplinin özellikle dış
etkilerle ortadan kaldırılması, ülkemizin geleceğine vurulan en büyük darbe.
Özellikle küresel güçlerce dayatılan sözde demokrasi ve özgürlük masallarıyla
eğitimde disiplin ve düzeni otoriterlik olarak tanımlanarak yok edilmesi
yolundaki çabalar, öğrencilerimizin yetişmesine ve toplumumuzun geleceğine
büyük zarar vermekte.
“Biz bu kongreden eskiden beri çizilmiş alelade yollar
üzerinde yürümek değil, belki yukarıdan beri vasıflarını ve şartlarını arz
ettiğim milli kültür yolunda rehber olmak gibi mukaddes bir vazife bekliyoruz.
(Aynı yapıt, sf. 237)” Mustafa Kemal Paşa, burada ulusal kültürü oluşturma
yolundaki çalışmalara kılavuzluk etmenin kutsal bir görev olduğunu
vurgulamakta. Demek ki öğretmenlik kutsal bir iş. Zaten “öğretmen” sözcüğünün
anlamı da “tanrısal akıl ve bilgiyi öğreten kişi” demek değil mi?
“Muallimlerin hiçbir müşküle boyun eğmeyerek büyük bir sabır
ve metanetle çalışmalarını, çocukların velilerine de yavrularının tahsilini
tamamlamak için hiçbir fedakarlıktan çekinmemelerini tavsiye ederim. (Aynı
yapıt, sf. 237)” Bu paragrafta, öğretmenliğin özveriyle amacına ulaşacağı
vurgulanmakta.
“Silahla olduğu gibi beyniyle de mücadele eden milletimizin,
birincide olduğu gibi ikinci sahada da zafer kazanacağına şüphem yoktur.
Milletimizin karakterleri kabiliyetlerle doludur. Bu tabii kabiliyeti
geliştirecek usullerle donanmış vatandaşlar lazımdır. (Aynı yapıt, sf. 237)”
Hem silahla hem de beyinle yapılan savaşımın kazanılacağı anlatılmakta bu
satırlarda. Atatürk, kendi ulusunun gücüne, becerisine, yeteneğine ve
kişiliğine güvenmekte. Zaten kendi ulusuna güvenmeyen kişiden ne öncü olur ne
de devrimci.
Devrim, hakla yapılır. Güvenmediğiniz, değer vermediğiniz,
hatta çoğu zaman küçümsediğiniz halkla devrim yapamazsınız. Günümüzün sözde
ılımlı Atatürkçülerine bakın… Gözleri kendi halkında değil, batı merkezlerinde.
Kullandıkları tümcelerin nerdeyse hepsinde halka hakaret, küçümseme ve
aşağılama var. Ulusuna güvenmeyen, onu her fırsatta aşağılayan kişilerden
Atatürkçü de devrimci de olmaz.
Günümüzde öğretmenlere büyük görevler düşmekte. Atatürk’ün
Maarif Kongresi’ndeki Açılış Konuşmasını her öğretim yılı başında okuyup
anımsamalı. Eğitim işinin bir yurt ve ulus konusu olduğu unutulmamalı bir an
olsun.
Öğretmenlerin geçimleri rahatlatılmalı, yaşam düzeyleri
yükseltilmeli. Şu anda öğretmenlerin aldıkları aylıklar yüz ağartıcı değil.
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin geçim sıkıntısı yaşaması
ülkemizi yönetenlerin büyük ayıbı. Her şeye, tüm olumsuzluklara karşın
özveriyle çalışan öğretmenlerimize saygı duymalıyız ulusça.
Ulusal, bilimsel, laik ve çağcıl eğitim anlayışıyla
ülkemizin düze çıkacağına inancımız tam. Kemalist eğitimle çağcıl uygarlık
düzeyinin üstüne çıkacağız. Bunun dışındaki uygulamalar, ülkemize zaman
yitirtir.
Adil Hacıömeroğlu
14
Eylül 2023
AKP nin 20 yılda eğitimde uygulamaya çalıştığı imam tedrisatları ülkemizin üzerini örten karabulutlardır..😪😡
YanıtlaSilBaşta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere eğitime katkısı olanları rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Hocam sizlere de bu yazıyı kaleme aldığınız için çok teşekkür ediyorum .
YanıtlaSilAtatürk öğretmenlere mssşolarakönerdiği miktar vekil maaşiylaeştdüzeyde olsun demişti.
YanıtlaSil