“Büyük Taarruz’un 7. günü. Mustafa Kemal ordulara bir
bildiri yayımlayarak özetle şöyle dedi: Zalim ve gururlu bir ordunun asıl
kuvvetlerini inanılmayacak kadar az bir sürede yok ettiniz. Sahibimiz olan
büyük Türk milleti, geleceğinden emin olmaya haklıdır. Bütün arkadaşlarımın
Anadolu’da daha başka meydan savaşları verileceğini göz önüne alarak
ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve hamiyet kaynaklarını
yarışırcasına vermeye devam etmesini dilerim. Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir!
İleri!..
Mustafa Kemal, ‘Büyük ve asil Türk milletine’ hitaben bir
bildiri yayımlayarak Büyük Taarruz’un ilk beş günü kazanılan zaferi anlattı.
Afyon-Altıntaş-Dumlupınar ovasında beş gün beş gece devam eden büyük bir meydan
savaşının zalim ve gururlu düşman ordusunun asıl kuvvetinin akıllara durgunluk
verecek bir kesinlikle imha edildiğini bildiren Mustafa Kemal, bildirisinde şunları
da belirtti: ‘Milletin oy ve iradesine dayanan her işin sonucu millet için iyilik
ve mutluluk olduğu kanıtlanmıştır. Milletin geleceği güvenlidir.’
İsmet Paşa cephe emrinde, Yunanlıların çekilme hattının
tahrip edilmesini istedi. Genelkurmay Başkanlığı ile Birinci ve İkinci Ordu
Kumandanlıklarına İzmir’in işgal edilmesiyle birlikte şehirde askeri idare
kurulacağını, düşman birlikleri veya çetelerinin direnmeleri halinde imha
edileceğini, yabancıların da askeri idareye tabi olacaklarını, Rumların İzmir
dışında toplanacağını, İngiliz uyrukluların enterne edilmeleri gerektiğini
bildirdi.
Batı Cephesi birlikleri, Yunan birliklerini kovalamaya devam
etti. Yunan kuvvetlerinden 84 subay ve 1600 er mevcuduyla Trikopis kolordusu
teslim alındı. Uşak ve Eskişehir yanmaya devam etti. Yunanlılar Eşme’yi de
yaktılar. Türk ordusu akşama doğru Uşak’a girdi. 4 Eylül 1920’den beri 5 defa
el değiştirmiş Gediz kasabası, Türk ordusunun eline geçti. İkinci Süvari
Tümeni, Çanakkale’ye bağlı Yenice kasabasını kurtardı. Yenice, 1 Temmuz 1920’de
işgal edilmişti. Eskişehir’e bağlı Seyitgazi de Yunanlılardan kurtarıldı. Yunan
kuvvetleri, çekildikleri köy ve kasabaları yakıyor.
Yunan Bağımsız Tümeni, Kütahya’dan batıya çekiliyor. Yolda
rastladığı Yunan asker cesetlerini alelacele açılan çukurlara gömüyor, üstüne
ağaçtan bir istavroz koyuyor ve hiçbir şey söylemeden ayrılarak yoluna devam
ediyor. Tümen, diğer Yunan kuvvetlerinin durumundan habersiz, telsiz bağlantısı
da kuramıyor. Yunan Güney Grubu’nun yenilgisi.
Türk saldırısı haberi Mudanya’da duyuldu. Mevki Kumandanı
Albay Asmakopulos, Hıristiyanları toplayarak Türklerin saldırıya geçip Afyon’u
aldıklarını, ancak karşı saldırı ile püskürtüldüklerini söyledi.
Beşinci Süvari Kolordusu Kumandanı, kurtarılan yerlerde Rum
halka ve esirlere karşı hiçbir kötülük yapılmayarak korunmalarını emretti.
Mustafa Kemal’in Başbakan Rauf Bey’e teli: Kütahya,
birliklerimiz tarafından işgal olunmuştur. Dünkü savaşın cereyan ettiği
İşorun-Adatepe sahasının bir kısmında bugün gördüğüm ganimet suhuletle tadat
olunmayacak kadar çoktur. Düşman birçok top, cephane, sıhhiye otomobili ve
edavatı, otomobil, araba, her türlü malzeme ve eşya terk etmeğe mecbur
kalmıştır.
M. Şevki’nin not defterinden: Uzakta uzun duman sütunları,
yolların kenarında harap olmuş köyler, ölmüş insan ve hayvan cesetleri…geride
kalan ve esir olan bitkin Yunan erleri. Uşak yanıyor ve alevleri bize kadar
geliyor. Ne yazık!
Halide Edip Uşak’ta: Elvanlar tümüyle yanmıştı. Rüzgâr olmadığı halde, hava toz içindeydi. Toz toprak
sokakları sarmıştı. Bu yanan yerden Uşak’a gidiyorduk. (Uşak’ta) işlenen
cinayetler çok çirkindi. İki yüz kişi öldürülmüş ya da yakılmıştı. Üç gün Uşak’ta
kaldık. Yunan Hükümeti’nde panik başladı. Atina’daki İngiliz İşgüderi, gece
alelacele Yunan Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Cepheden alınan haberler
anlatıldı. Yunan Hükümeti’nin İzmir’i terk edebileceği, durumun vahim olduğu,
ateşkes isteneceği belirtildi. Görüş ayrılıkları, toplantılar…Türk saldırısının
önemini hâlâ kavrayamamış olan Dışişleri Bakanı Curzon, Yunanistan’ı güç durumda
bırakmamak için İtalya ve Fransa’yı Venedik Konferansı’na çağırdı. Curzon’un
telinde Anadolu’nun Yunanlılar tarafından boşaltılması işinin zaman aşımına
uğradığını da bildirdi…
İstanbul, Ankara ve yurdun diğer yerlerinde gösteriler: Ayasofya,
Fatih ve öteki camilerde, Türk ordusunun zaferi için dua edildi. Yardım
toplandı. İstanbul Türkleri semtlerini bayraklarla donattılar. Ankara’da cuma namazından
sonra halk, Meclis önüne gelerek gösteri yaptı. Hüseyin Avni ve Mustafa Necati
Beyler birer konuşma yaptılar. Adnan Bey, göstericilere Meclis adına teşekkür
etti. Afyon’da şehitler için mevlit okundu ve Belediye’nin önünde toplanılarak
gösteriler yapıldı. Hakimiyeti Milliye’nin bugünkü yayınına göre, Anadolu’nun
her tarafı büyük bir neşe içinde çalkalanıyor. Her il, her ilçe, her kasabadan
yüzlerce telgraf geliyor. Yurttaşlar, orduya her biçimde yardımcı bulunduklarını,
her türlü yeni fedakârlıklara da hazır bulunduklarını çok hararetli cümlelerle
ilan ediyorlar.
Sovyet Elçisi Aralof, Rauf Bey aracılığı ile Mustafa Kemal’e
gönderdiği bir mesajda, Afyon’un alınışını kutladı.
Hakimiyeti Milliye’de boydan boya manşet: Düşman
ordusunun mühim kuvvetleri, tabii çekilme hatlarından tamamen tecrit edilmiş
Murat Dağları’na atılmıştır. Süvarilerimizin kılıçları altında emekleyerek
kendisini Uşak-Gedos şosesine atmaya çalışmaktadır. -İngilizler, Yunan
vahşetlerini ilgisizce seyrediyor. Bu cinayetlerin hesapları elbet de
sorulacaktır. -Başından beri taarruzun içinde olan Aydın Mebusu Esat Bey’in
cepheden müjdeleri. -30 Ağustos olayları pek mühim neticeleri ihtiva ediyor.
-Son dakika: Kütahya, Uşak alınmak üzere. Yenigün: Yunanistan
yıkılmalıdır. -Ordumuzun Uşak’a girmesi bekleniyor. -Yunan Genelkurmay’ı ne
yapacağını bilmiyor. -İlk tebessüm. Yeni Adana: Ordumuz, zaferden zafere
gidiyor. Düşman münhezimen Uşak’a doğru kaçıyor. İkdam: Yunan ordusu, çevirme
hareketiyle tehdit ediliyor. Taarruz bütün cephede gelişiyor. Uşak ve Alaşehir’in
kurtarıldığı haberi. Hasım tarafın tahminleri. -Hangi askeri münekkit ve
mütehassısı, bir haftadan evvel bu nagihani ve şiddetli darbeyi keşfedebilirdi?
Bu, Türklerin sebat ve metanetinin bir eseridir. İleri: Bugün
camilerimizde zaferimize dua edeceğiz. -Tekfur Dağı’nda isyan. İki Yunan alayı,
harbe gitmek istemiyor. -Yunan Genelkurmayı ne yapacağını bilmiyor. -Birinci sayfanın
yarıdan çoğu süslü çerçeveli başlıklarla kaplı. Vakit’in birinci
sayfası, yalnızca savaş haberleriyle dolu. -Ordumuz, muvaffakiyetten muvaffakiyete
koşuyor… -Ahmet Emin: Yunan gafleti: Başka vasıta göremediğimiz için
topraklarımızı sadece askeri vasıtalarla düşmandan temizliyoruz. Dün İstanbul’da
büyük bir bayram günü hali vardı. Bugün bizimle beraber, bütün Türk ve Müslüman
alemi seviniyor. Bütün insanlık aleminin de sevinmesi lazımdır. Peyamı Sabah,
diğer Türkçe gazetelerin hususi telgrafları nereden sağladıklarını soruyor.
-Savaşla ilgili haberler, tebliğler. -Ali Kemal, birdenbire patlayan taarruzun
siyasi durumu esasından değiştirdiğini yazıyor. Neticede büyük devletlerin
muratları, maksatları ne ise yine o olur. Yunan’ın çektikleri yanına kâr kalır.
Tevhidiefkâr: Milli ordu, perişan bir surette ricat halinde bulunan
düşmanı biaman kovalıyor. -Bugün Müslüman İstanbul, mücahitler için nusret niyaz
edecek. Babalık: Son harp zaruretten doğmuştur. Sulh ancak bu döğüşmenin
neticesinde kararlaştırılacaktır. (Ekrem Reşat). -Karahisar mektubu. -Alaşehir’de
zafer sevinci. (Zeki
Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996,
sf. 617-618-619-620)”
Yavaş
yavaş basına bilgiler geliyor. Zaten başta İngilizler olmak üzere Avrupa’nın
büyük devletleri olandan bitenden haberdar. Ancak ellerinden bir şey gelmiyor. Yunanlıları
Anadolu’ya süren İngiltere, çıkmaz sokakta yeni çözümler bulmaya çalışmakta. Bu
çözümlerin Yunan bozgununa çaresi yok! Yunanistan’ı yönetenler de çaresiz. Bozgundan
kurutulmanın yolunu bulamamaktalar.
Büyük
Taarruz’un yedinci gününde savaş tüm gücüyle sürmekte. Türk ordusu saldırıyor,
Yunanlılar kaçıyor. Mehmetçik, gecesini gündüzüne katıyor. Çünkü kaçmakta olan
işgal güçleri; yakıyor, yıkıyor, soyuyor, insan kaçırıp öldürüyor. Kentler,
kasabalar, köyler ateşe veriliyor Yunanlılarca. Halk kendi olanakları çerçevesinde
yangınlarla başa çıkmaya çalışmakta. Asker, yeni yangınların, öldürmelerin,
kıyımların olmaması için dur durak bilmeden koşuyor zalimin arkasından.
Türk
ordusu ne yaptığını biliyor. Tutsaklara ve yerli Rumlara insanca davranıyor.
Onları kıyıma uğratmıyor. Ancak kendisine silah doğrultan düşmana acımıyor. Her
şey, olağanüstü bir biçimde harfi harfine önceden tasarlanmış. Yetki karmaşası
yok! Askeri disiplin üst noktada. Yunan askeri gibi çapulculuk peşinde değil;
onun amacı, yurdunu düşmandan kurtarmak.
Atatürk,
bugün o ünlü buyruğunu veriyor: “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”
Adil Hacıömeroğlu
1
Eylül 2023
Not:
Atatürk’ün buyruğunun daha iyi anlaşılması için okuyabilirsiniz. ORDULAR! İLK
HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR, İLERİ! https://adiladalet.blogspot.com/2021/08/ordular-ilk-hedefiniz-akdenizdir-ileri.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder