1 EYLÜL 1922 CUMA


         “Büyük Taarruz’un 7. günü. Mustafa Kemal ordulara bir bildiri yayımlayarak özetle şöyle dedi: Zalim ve gururlu bir ordunun asıl kuvvetlerini inanılmayacak kadar az bir sürede yok ettiniz. Sahibimiz olan büyük Türk milleti, geleceğinden emin olmaya haklıdır. Bütün arkadaşlarımın Anadolu’da daha başka meydan savaşları verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve hamiyet kaynaklarını yarışırcasına vermeye devam etmesini dilerim. Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir! İleri!..

         Mustafa Kemal, ‘Büyük ve asil Türk milletine’ hitaben bir bildiri yayımlayarak Büyük Taarruz’un ilk beş günü kazanılan zaferi anlattı. Afyon-Altıntaş-Dumlupınar ovasında beş gün beş gece devam eden büyük bir meydan savaşının zalim ve gururlu düşman ordusunun asıl kuvvetinin akıllara durgunluk verecek bir kesinlikle imha edildiğini bildiren Mustafa Kemal, bildirisinde şunları da belirtti: ‘Milletin oy ve iradesine dayanan her işin sonucu millet için iyilik ve mutluluk olduğu kanıtlanmıştır. Milletin geleceği güvenlidir.’

         İsmet Paşa cephe emrinde, Yunanlıların çekilme hattının tahrip edilmesini istedi. Genelkurmay Başkanlığı ile Birinci ve İkinci Ordu Kumandanlıklarına İzmir’in işgal edilmesiyle birlikte şehirde askeri idare kurulacağını, düşman birlikleri veya çetelerinin direnmeleri halinde imha edileceğini, yabancıların da askeri idareye tabi olacaklarını, Rumların İzmir dışında toplanacağını, İngiliz uyrukluların enterne edilmeleri gerektiğini bildirdi.

         Batı Cephesi birlikleri, Yunan birliklerini kovalamaya devam etti. Yunan kuvvetlerinden 84 subay ve 1600 er mevcuduyla Trikopis kolordusu teslim alındı. Uşak ve Eskişehir yanmaya devam etti. Yunanlılar Eşme’yi de yaktılar. Türk ordusu akşama doğru Uşak’a girdi. 4 Eylül 1920’den beri 5 defa el değiştirmiş Gediz kasabası, Türk ordusunun eline geçti. İkinci Süvari Tümeni, Çanakkale’ye bağlı Yenice kasabasını kurtardı. Yenice, 1 Temmuz 1920’de işgal edilmişti. Eskişehir’e bağlı Seyitgazi de Yunanlılardan kurtarıldı. Yunan kuvvetleri, çekildikleri köy ve kasabaları yakıyor.

         Yunan Bağımsız Tümeni, Kütahya’dan batıya çekiliyor. Yolda rastladığı Yunan asker cesetlerini alelacele açılan çukurlara gömüyor, üstüne ağaçtan bir istavroz koyuyor ve hiçbir şey söylemeden ayrılarak yoluna devam ediyor. Tümen, diğer Yunan kuvvetlerinin durumundan habersiz, telsiz bağlantısı da kuramıyor. Yunan Güney Grubu’nun yenilgisi.

         Türk saldırısı haberi Mudanya’da duyuldu. Mevki Kumandanı Albay Asmakopulos, Hıristiyanları toplayarak Türklerin saldırıya geçip Afyon’u aldıklarını, ancak karşı saldırı ile püskürtüldüklerini söyledi.

         Beşinci Süvari Kolordusu Kumandanı, kurtarılan yerlerde Rum halka ve esirlere karşı hiçbir kötülük yapılmayarak korunmalarını emretti.

         Mustafa Kemal’in Başbakan Rauf Bey’e teli: Kütahya, birliklerimiz tarafından işgal olunmuştur. Dünkü savaşın cereyan ettiği İşorun-Adatepe sahasının bir kısmında bugün gördüğüm ganimet suhuletle tadat olunmayacak kadar çoktur. Düşman birçok top, cephane, sıhhiye otomobili ve edavatı, otomobil, araba, her türlü malzeme ve eşya terk etmeğe mecbur kalmıştır.

         M. Şevki’nin not defterinden: Uzakta uzun duman sütunları, yolların kenarında harap olmuş köyler, ölmüş insan ve hayvan cesetleri…geride kalan ve esir olan bitkin Yunan erleri. Uşak yanıyor ve alevleri bize kadar geliyor. Ne yazık!

         Halide Edip Uşak’ta: Elvanlar tümüyle yanmıştı. Rüzgâr olmadığı halde, hava toz içindeydi. Toz toprak sokakları sarmıştı. Bu yanan yerden Uşak’a gidiyorduk. (Uşak’ta) işlenen cinayetler çok çirkindi. İki yüz kişi öldürülmüş ya da yakılmıştı. Üç gün Uşak’ta kaldık. Yunan Hükümeti’nde panik başladı. Atina’daki İngiliz İşgüderi, gece alelacele Yunan Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Cepheden alınan haberler anlatıldı. Yunan Hükümeti’nin İzmir’i terk edebileceği, durumun vahim olduğu, ateşkes isteneceği belirtildi. Görüş ayrılıkları, toplantılar…Türk saldırısının önemini hâlâ kavrayamamış olan Dışişleri Bakanı Curzon, Yunanistan’ı güç durumda bırakmamak için İtalya ve Fransa’yı Venedik Konferansı’na çağırdı. Curzon’un telinde Anadolu’nun Yunanlılar tarafından boşaltılması işinin zaman aşımına uğradığını da bildirdi…

         İstanbul, Ankara ve yurdun diğer yerlerinde gösteriler: Ayasofya, Fatih ve öteki camilerde, Türk ordusunun zaferi için dua edildi. Yardım toplandı. İstanbul Türkleri semtlerini bayraklarla donattılar. Ankara’da cuma namazından sonra halk, Meclis önüne gelerek gösteri yaptı. Hüseyin Avni ve Mustafa Necati Beyler birer konuşma yaptılar. Adnan Bey, göstericilere Meclis adına teşekkür etti. Afyon’da şehitler için mevlit okundu ve Belediye’nin önünde toplanılarak gösteriler yapıldı. Hakimiyeti Milliye’nin bugünkü yayınına göre, Anadolu’nun her tarafı büyük bir neşe içinde çalkalanıyor. Her il, her ilçe, her kasabadan yüzlerce telgraf geliyor. Yurttaşlar, orduya her biçimde yardımcı bulunduklarını, her türlü yeni fedakârlıklara da hazır bulunduklarını çok hararetli cümlelerle ilan ediyorlar.

         Sovyet Elçisi Aralof, Rauf Bey aracılığı ile Mustafa Kemal’e gönderdiği bir mesajda, Afyon’un alınışını kutladı.

         Hakimiyeti Milliye’de boydan boya manşet: Düşman ordusunun mühim kuvvetleri, tabii çekilme hatlarından tamamen tecrit edilmiş Murat Dağları’na atılmıştır. Süvarilerimizin kılıçları altında emekleyerek kendisini Uşak-Gedos şosesine atmaya çalışmaktadır. -İngilizler, Yunan vahşetlerini ilgisizce seyrediyor. Bu cinayetlerin hesapları elbet de sorulacaktır. -Başından beri taarruzun içinde olan Aydın Mebusu Esat Bey’in cepheden müjdeleri. -30 Ağustos olayları pek mühim neticeleri ihtiva ediyor. -Son dakika: Kütahya, Uşak alınmak üzere. Yenigün: Yunanistan yıkılmalıdır. -Ordumuzun Uşak’a girmesi bekleniyor. -Yunan Genelkurmay’ı ne yapacağını bilmiyor. -İlk tebessüm. Yeni Adana: Ordumuz, zaferden zafere gidiyor. Düşman münhezimen Uşak’a doğru kaçıyor. İkdam: Yunan ordusu, çevirme hareketiyle tehdit ediliyor. Taarruz bütün cephede gelişiyor. Uşak ve Alaşehir’in kurtarıldığı haberi. Hasım tarafın tahminleri. -Hangi askeri münekkit ve mütehassısı, bir haftadan evvel bu nagihani ve şiddetli darbeyi keşfedebilirdi? Bu, Türklerin sebat ve metanetinin bir eseridir. İleri: Bugün camilerimizde zaferimize dua edeceğiz. -Tekfur Dağı’nda isyan. İki Yunan alayı, harbe gitmek istemiyor. -Yunan Genelkurmayı ne yapacağını bilmiyor. -Birinci sayfanın yarıdan çoğu süslü çerçeveli başlıklarla kaplı. Vakit’in birinci sayfası, yalnızca savaş haberleriyle dolu. -Ordumuz, muvaffakiyetten muvaffakiyete koşuyor… -Ahmet Emin: Yunan gafleti: Başka vasıta göremediğimiz için topraklarımızı sadece askeri vasıtalarla düşmandan temizliyoruz. Dün İstanbul’da büyük bir bayram günü hali vardı. Bugün bizimle beraber, bütün Türk ve Müslüman alemi seviniyor. Bütün insanlık aleminin de sevinmesi lazımdır. Peyamı Sabah, diğer Türkçe gazetelerin hususi telgrafları nereden sağladıklarını soruyor. -Savaşla ilgili haberler, tebliğler. -Ali Kemal, birdenbire patlayan taarruzun siyasi durumu esasından değiştirdiğini yazıyor. Neticede büyük devletlerin muratları, maksatları ne ise yine o olur. Yunan’ın çektikleri yanına kâr kalır. Tevhidiefkâr: Milli ordu, perişan bir surette ricat halinde bulunan düşmanı biaman kovalıyor. -Bugün Müslüman İstanbul, mücahitler için nusret niyaz edecek. Babalık: Son harp zaruretten doğmuştur. Sulh ancak bu döğüşmenin neticesinde kararlaştırılacaktır. (Ekrem Reşat). -Karahisar mektubu. -Alaşehir’de zafer sevinci. (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996, sf. 617-618-619-620)”

         Yavaş yavaş basına bilgiler geliyor. Zaten başta İngilizler olmak üzere Avrupa’nın büyük devletleri olandan bitenden haberdar. Ancak ellerinden bir şey gelmiyor. Yunanlıları Anadolu’ya süren İngiltere, çıkmaz sokakta yeni çözümler bulmaya çalışmakta. Bu çözümlerin Yunan bozgununa çaresi yok! Yunanistan’ı yönetenler de çaresiz. Bozgundan kurutulmanın yolunu bulamamaktalar.

         Büyük Taarruz’un yedinci gününde savaş tüm gücüyle sürmekte. Türk ordusu saldırıyor, Yunanlılar kaçıyor. Mehmetçik, gecesini gündüzüne katıyor. Çünkü kaçmakta olan işgal güçleri; yakıyor, yıkıyor, soyuyor, insan kaçırıp öldürüyor. Kentler, kasabalar, köyler ateşe veriliyor Yunanlılarca. Halk kendi olanakları çerçevesinde yangınlarla başa çıkmaya çalışmakta. Asker, yeni yangınların, öldürmelerin, kıyımların olmaması için dur durak bilmeden koşuyor zalimin arkasından.

         Türk ordusu ne yaptığını biliyor. Tutsaklara ve yerli Rumlara insanca davranıyor. Onları kıyıma uğratmıyor. Ancak kendisine silah doğrultan düşmana acımıyor. Her şey, olağanüstü bir biçimde harfi harfine önceden tasarlanmış. Yetki karmaşası yok! Askeri disiplin üst noktada. Yunan askeri gibi çapulculuk peşinde değil; onun amacı, yurdunu düşmandan kurtarmak.

         Atatürk, bugün o ünlü buyruğunu veriyor: “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”

                                                                                Adil Hacıömeroğlu

                                                                                1 Eylül 2023

         Not: Atatürk’ün buyruğunun daha iyi anlaşılması için okuyabilirsiniz. ORDULAR! İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR, İLERİ! https://adiladalet.blogspot.com/2021/08/ordular-ilk-hedefiniz-akdenizdir-ileri.html

        

        

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder