Bir
toplumun geleceğini ilmik ilmik örerek kuran öğretmenlere saygı gösterilmesi, onların
emeğinin değerinin bilinmesi çok önemli. Özveriye, kendini sürekli yetiştirmeye,
araştırmaya dayalı bir mesleğin çalışanlarının aylıklarıyla geçinecek durumda
olmaması utanılacak bir şey.
Öğretmen,
yaşamı boyunca hem öğretecek hem de öğrenecek. Öğrenmezse öğreticiliği azalıp
yok olur. Kendini yenilemeyen öğretmen, mesleksel özelliklerini giderek
yitirir. Sürekli aynı şeyleri yineleyen biri olur. Bu nedenle öğretmen, sürekli
okumalı. Okumak; genelde tüm insanlar için özellikle de öğretmenler için
vazgeçilmez bir gereksinme. Düzenli okumayan kişi, öğretmen olamaz. Okumak, bir
öğretmen için boş zamanlarını doldurmak için bir düşkü değil; yeme, içme, uyuma
gibi temel gereksinmelerden biri.
Öğretmen
okuyacak okumasına da bu, nasıl olacak? Aldığı aylıkla karnını doyuramayan
birinin her şeyin, özellikle de basılı yayınların ateş pahası olduğu bir
ortamda kitap, dergi, hatta gazete alıp okuması epey zor bir iş. Öncelikle öğretmenlerin
insanca yaşaması için onların aylıkları günün koşullarına uygun duruma
getirilmeli. Öğretmen; geçim derdiyle değil, eğitimi daha iyi duruma getirmek
için uğraşmalı. Kafası, yalnızca eğitimle meşgul olmalı.
Öğretmenlik
birçok çalışan gibi sekiz saatlik bir zaman dilimine sığacak bir meslek değil. Onun
çalışma saatleri, gün boyu sürer. Bir öğretmenin mesaisi, yalnızca derslerle
sınırlı sayılamaz. Derslere hazırlanması, sınavları ve ödevleri değerlendirmesi,
velileriyle görüşmesi, mesleki ve kültürel gelişmesini sağlaması gibi birçok
uğraşısı var. Öğretmen, görevini gereği gibi yapmak için dinlencelerde bile mesleğiyle
ilgili kafa yorar. Yapacağı her gezi, onun için bir eğitim aracı olur. Gezi,
gözlem ve deneyimleri eğitim aracına dönüştürmek onun görevi aslında. Bunun
için ise öğretmen kendinden verir. Özveri, vereceği eğitimin sınırlarını
geliştirmesini sağlar.
Öğretmen,
okulda günde en çok beş saat derse girmeli. Geri kalan üç saati dinlenme, derse
hazırlık, veli görüşmeleri ve öğrencilerin sorunlarının çözülmesiyle geçirmeli.
MEB, bu konuda yeni düzenlemeler yapmalı.
Öğrencileri eğitip toplumun yarınını kurtarmak, ağır işçilik. Bu nedenle öğretmenlere yıpranma ödeneği ödenmeli. Dünyada en zor iş, insan eğitmek. Eğitimciye yapılan yatırım, toplumun geleceğinedir. Bunun için öğretmenlerin yaşam düzeylerini artırmak devletin görevi. Bu konuda geç kalınmamalı.
Adil
Hacıömeroğlu
21
Eylül 2023
Öğretmen çocuğa yardım eden onun iyiliğini isteyen gelişmesi için çalışan sevgi dolu saygıdeğer bir insandır.Eğitip öğretmekle kişi kendi bilgisinin farkına varır.Bilginin gücükişininkendisinin ve yaşadığı dünyayı değiştirmesinin önünü açar.Öğretmenler toplumu gerilikten ve karanlıkltankurtarır.Öğretmenleri önemseyen toplumlar gelişirler.Adil hocam yine harika bir yazı eğitim , eğitim her zaman eğitim sizin nezdinizde öğrenmenlerimize bizlere hayatı iyileştirme yollarını açıp iyileştirdikleri için saygılarımı sunuyorum iyi ki varsınız.🙏🏻🌺Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSilBatı medeniyeti (kapitalist modernite) insanlığın binlerce yıl içinde kutsallık atfettiği mesleklerden intikamını almıştır. Şimdi bunu değiştirmek, bir düşünüş ve hissedilir değiştiemeyle olabilir ancak. Mevcut Batılı düşünüş kalıplarının içinde çıkılacak yol yine yeniden insanın ve onu insan yapan değerlerin aşağılanması olacaktır.
YanıtlaSilToplumu geçim sıkıntısı ile başbaşa bırakıp, "ay sonunu nasıl getireceğim", "faturalarimi ve ihtiyaçlarımı nasıl karşılayacağım" kaygısı ile uğraşmaya mecbur bırakarak, onların gündemi, gündemde olanları takip edip analiz etmesinin önüne geçiyorlar. Zaten üç kuruş maaş alıyoruz, bir sürü kredi borcumuz var bari isimizden olmayalim diye insanların eleştiri yapmalarına engel oluyorlar. Küresel lobilerin, kalabalık toplumu yonetmelerinin en kolay ve zahmetsiz yolu. Öğretmen, ay sonu gelmiyor telaşı ile uğraşmaktan, nasıl daha iyi bir eğitimci olurum diye düşünemiyor
YanıtlaSil