7 EYLÜL 1922 PERŞEMBE


         Yunan kuvvetleri, Kemal Paşa-Nif hattına doğru çekiliyor. Yunanlılar, İzmir’i savunmayı düşünüyor. Bozdağ’dan inen çeteler, Yunanlılara önemli kayıplar verdirdiler. Ordusu yavaş hareket ettiği söylenince İkinci Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa; ordusunun lağvedilmesini, kendisine bir er görevi verilmesini istedi. 14. Süvari Tümeni’nin cephane isteği, Kolordu Komutanı Fahrettin Altay tarafından ‘kılıca kuvvet’ denilerek geri çevrildi. Yunanistan’dan takviye gönderilen üç alay İzmir’e bugün ulaşabildi. Erler karaya çıkmayı reddettiler. Gemiler Çeşme’ye çekildi. Çekilen Yunanlılar, demiryolunu da kullanılmaz hale getiriyor. Yunan erleri, uzun kaçış yolculuğundan o kadar yorulmuş durumdalar ki; yola devam etmeyi, tutsak düşme pahasına reddederek kendilerini yol kıyılarına atıyorlar. Mustafa Kemal, Rauf Bey’e günlük raporunda, bugün Eşme’den Salihli Akşehir yönüne hareket ettiğini bildirdi.

         Kirmasti Rumları, perişan bir halde kasabadan ve köylerden ayrıldılar. Elinde kazma kürekle yolculuğa hazırlanan bir Rum, bunları ne yapacağı sorulunca ‘Bu kalabalığın yarısı yollarda ölecek, onları gömeceğim.’ cevabını verdi. Bandırma’da Yunan süvari komutanı, topları şehre çevirerek, şehre yıkılmış Rum halk evlerine dönmezse şehri topa tutacağını ihtar etti. Bunun üzerine halk şehri terk ederek evlerine döndü.

         Üç yıl iki aydır Yunan işgalinde bulunan Aydın kurtarıldı. Germencik de Türklerin eline geçti. 20 Mayıs 1919’da Yunanlıların eline geçmiş olan Torbalı ile 29 Mayıs 1919’dan beri Yunan işgali altında bulunan Turgutlu kurtarıldı. O zamanlar bir köy olan Saruhanlı da kurtarıldı. Kuşadası ve Karabağ da Türk ordusunun eline geçti.

         Dün kendilerine haber gönderilen çeteler, Kirmasti’ye gelerek Yunan çekilmesinden sonra kasabayı denetime aldılar. Akıncılar, Balıkesir’de geçici bir yönetim kurdular. Yayımlanan bildiride, Hıristiyan mahallesine Hıristiyanlardan başkasının girmesi yasaklandı. Çete hayatının sona erdiği bildirildi. Hıristiyanlara 24 saat içinde silahlarını teslim etmesi ilan edildi. İçki yasaklandı, meyhaneler kapatıldı. Balıkesir, 9 gün bu geçici tedbirlerle yönetilecektir.

         İzmir’de: İngilizler ve Fransızlar, kendi kendilerini korumak için şehre asker çıkardılar. Rıhtım baştan başa insan ve valiz doldu. Yunan askeri hastanesindeki hastalar Pire’ye götürüldü. Yunan Başkumandanı, karargahını limanda hazır bulunan bir gemiye taşıdı. Yunanlılar, İzmir’de sıkıyönetim ilan ettiler. Yüksek Komiser Steryadis, telaşla İngiliz Amirali Brock’a koşarak Türklerin 20 mil yakına geldiklerini söyledi ve İngiliz savaş gemisine sığınıp sığınamayacağını sordu. İron Duke gemisine sığınabileceği cevabını aldı. Akşam, bu gemiye sığındı. Bütün Yunan memurlar İzmir’i terk etti. Fransız uyruklular İzmir’de iki kez toplandı. Konsolos General Gareyye; bütün İzmir halkının müsterih olmasını, gerekli tedbirleri aldıklarını, her din ve mezhepten kişinin Alyans Franses Frerler Mektebi ve Fransız Hastanesi binalarına iltica edebileceğini, gerekli görürse buraya Fransız askerleri çıkarabileceğini söyledi. Bir milis teşkilatı kurulması için Fransızları kaydolmaya çağırdı. Birçok yabancı, Fransız memurlarına başvurarak emirlerine hazır olduklarını söylediler.

         İngiliz Kabinesi; Türk-Yunan çarpışmasına hızla son verilmesi için çaba harcamaya, bu konuda müttefikleriyle birlikte hareket etmeye, Boğazlar İngilizler için çok önemli olduğundan Kemalistler Gelibolu Yarımadasını işgale kalkışırlarsa silahla karşı konulmasına, Boğazlar bölgesindeki İngiliz deniz kuvvetlerinin artırılmasına, Gelibolu Yarımadası’nın işgal edilmesin, İzmit Yarımadası’nın bir Kemalist saldırısı halinde boşaltılmasına, ancak Kemalistler İstanbul’u işgal etmeye kalkışırlarsa kara ve deniz askerleriyle karşı konulmasına, diğer göçmenlerin taşınması için de gemi gönderilmesine karar verdi. Müttefikler, Anadolu’nun bütünüyle boşaltılması şartını kabul ederek Yunanistan adına ateşkes teklif ettiler. İngiliz, Fransız ve İtalyan Yüksek Komiserleri, Hamit Bey’i aynı anda ziyaret ederek bu önerinin en hızlı yollarla Ankara’ya ulaştırılmasını istediler. Hamit Bey durumu acele Ankara Dışişleri’ne bildirdi. Başbakan Rauf Bey, Meclis’in gizli oturumunda İstanbul’dan Hamit Bey’in ulaştırdığı ateşkes önerisi konusunda bilgi verdi. Bir mebus; şimdiye kadar hiçbir şeyden korkmadığını, şimdi sulh kelimesinden korktuğunu, samimi adlar altında uzatılacak ellerden, güzel sözlerden çok korktuğunu söyledi. Hükümetin entrikalar karşısında çok dikkatli olması istendi. General Pelle, Hamit Bey’i ziyaret ederek İngilizlerin barış önerisine yanaşılmamasını önerdi. Hamit Bey de aynı görüşte olduğunu Ankara’ya bildirdi.

         İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Paris ve Roma’ya çektiği telde, Anadolu ve Trakya’daki azınlıkların korunması için hemen Milletler Cemiyeti’ne çağrıda bulunulmasını önerdi. İstanbul’daki Amerikan Yardım Teşkilatı, göçmenler için elinden gelen yardımı yapacağını bildirdi.

         Yuna Hükümeti istifa etti. Kral, yeni kabineyi kurmak üzere M. Kalogeropulas’u görevlendirildi.

         Meclis, kurtarılan yerlerin mebuslarını izinli saydı. Ancak salt çoğunluğun kaybolmaması için izinli bulunan diğer mebusların acele Ankara’ya çağrılması, Ankara’daki mebusların da eksiksiz Meclis’e devam etmesini kararlaştırdı. Başkumandan’ın yararlılıkları görülen havacı subayları takdirname ile ödüllendiren kararı Meclis’te kabul edildi. Bursa Mebusu Muhittin Baha Bey, ‘Kurtardığımız yerlere gittiğimizde harap kulübelerden, aç susuz yurttaşlarımızdan başka bir şey bulamıyoruz.’ dedi. Karesi Mebusu Hasan Basri Bey, Yunanlılara misilleme yapılmasını istedi. Meclis Başkanlığı’nın Yunan zulümlerini protestoyu acilen yayımlamasını istedi. Dr. Adnan imzasıyla medeni aleme yapılan çağrıda, kaçan Yunan ordusunun tahrip ve yağmasına engel olunması istendi.

         Kutlamalar: Fransız General Gouraud, Türk zaferini kutladı. Roma Temsilcisi Celalettin Arif Bey, Mustafa Kemal’e telgrafında zaferin bütün cihanı hayret içinde bıraktığını yazdı. -Celalettin Arif Bey, Mısır Hizb-ül Vatani Cemiyeti Mümessili İsmail Bey’den bir kutlama yazısı aldığını bildirdi. Meclis’te, Hindistan Hilafet Komitesi’nin Afyon’un kurtarılışından ötürü gönderdiği ve Celalettin Arif Bey tarafından ulaştırılan kutlama yazısı okundu. Rauf Bey, ‘Hindistan’daki din kardeşlerimiz, bizim üzüntü ve sevinçlerimizi adım adım izliyorlar. Bize felaketli günlerimizde manevi en büyük hizmeti gönderdiler.’ dedi. Beyrut’ta Türk zaferinin yarattığı sevinç.

         Kaçan Yunanlılar, Ahmetli kasabasında halkı binalara doldurarak ateşe verdiler. Halktan bazı kişiler kloroform koklatılıp bayıltıldı. Bazılarını midelerine benzin akıtıldı. Ahmetli’yi bütünüyle yakan Yunanlılar; Turgutlu’ya, oradan Kemalpaşa’ya çekildiler. Manisa, Yunan asker kaçaklarıyla dolu. Yunan komutanları emirlerini dinletemiyorlar. Yakup Kadri, Manisa’nın yakılışını anlatıyor: Manisa Mevki Kumandanı Filipos, bir küçük Neron’dur.

         Genelkurmay başkanı Fevzi Paşa, Salihli’den Doğu ve Elcezire Cephesi Kumandanlıklarına verdiği emirde, Musul’un da Misak-ı Milli sınırları içinde bulunduğunu bildirerek gerekirse silahla kurtarılması için gerekli, hazırlıkların yapılmasını ve tasarruf edilebilecek kuvvetlerin hazırlanmasını istedi.

         Duyun- Umumiye’de Türk murahhası Cavit Bey, Ankara’nın sorusuna verdiği cevapta, barış konferansında evrak-ı nakdiye konusunda Hükümet’çe savunulması gereken tezi anlattı. Birinci tertibin mukabili olan altınların talep edilmesi, Türkiye’den ayrılan yerlere evrak-ı nakdiyeden hisse ayrılamayacağı.

         Padişah, Amerikan Yakın Doğu yardım Kurumu yöneticilerinden bazılarına nişanlar verdi.

         Kadıköy’de kadın, erkek, çocuk yüzlerce kişi, gruplar halinde fener alayları yaptı. Kadıköy, Haydarpaşa, Kızıltoprak semtlerini şarkılar söyleyerek gezdi. Kuşdili çayırında toplanan göstericiler çeşitli konuşmalar yaptılar, daha sonra gruplar halinde dağıldılar. Beşiktaş’ta şenlikler yapıldı.

         Vakit: Yunan Başkumandanı Eylül’ün ikinci günü akşamı birçok generalle birlikte Uşak civarında esir edilmiştir. Generallerin esareti Hilal-i Ahmer vasıtasıyla Yunan Salib-i Ahmeri’ne bildirilmiştir. -Süvarilerimiz İzmir yolunu tutmuştur. -İzmir karmakarışık bir halde. Ali Ekrem: Zaferullah. Akşam: Mağlup Yunanistan tahliye şartiyle mütareke talep etti. Venizelos’un oğlunun Bursa’da Orhangazi türbesi önünde çektirdiği (geçen yıl basılan) resmi. Hakimiyeti Milliye: Lloyd George’un mütareke teşebbüsü. -Yunanlılar bir mütareke rica ediyorlar. -İzmir’de telaş gittikçe artıyor. Eskişehir’de Yunan kundakçılığı ve dehşeti. Büyük Millet Meclisi’nde görüşmeler. İkdam: Temps gazetesi diyor ki: Sulh isteyen Yunanlılar için en kestirme yol; Türk Başkumandanı’na müracaat etmektir. -Yunanlılar ordunun hezimeti üzerine Avrupa’nın müdafaasına bundan sonra da devam edemeyeceklerini Atina’dan bildiriyorlar. Tevhidiefkâr: Alaşehir de kurtarıldı. -Aydın ve Nazilli kurtarıldı. İnönü’de bir daha muzaffer olduk. -10.000 esir, 300 top aldık. -Yunan Başkumandanlığı nasıl esir edildi. Peyamı Sabah ta Ali Kemal: Muhalifler har ve darp görüşüne karşı olsalar da vatan sevgisinde, millet aşkında başkalarından asla geri kalmazlar. Antalya’da Anadolu: İzmir’e doğru. Yeni Adana: Türk geliyor!... -Türk zaferinden, Yunan çöküşünden müteessir iki kafa. Kaçmağa hazırlanan Vahdettin, ihtilalcilerin kurşunuyla yaralanan Kral Kosti (resimleri). -Dost Rusya’nın zaferimizi tebriki ve verilen cevap. Açıksöz: Düşman tam bir çöküş içinde karmakarışık kaçmaktadır. -Dost Rusya’nın tebrikleri. Öğüt: Askeri zaferden sonra: Her şeyden evvel iktisadi bir programa sahip olalım. Aydede: Cephe ve İstanbul (iki tarafın faaliyeti arasındaki zıtlık). -Aydede, savaşın nasıl olduğunu bilmediğini itiraf ederek İstanbul’da vapurda eve giden biri ile cephede savaşan erin şartlarını karşılaştırıyor. ‘Allah bana bunları öğretmedi İnşallah öğrettiklerini de yakında unutturur. Devamlı ve şanlı bir sulhun lezzetine cümlemizi kandırır’. Anadolu’da Peyamı Sabah’ın 32. sayısı: Birinci Tokat: Komiterna tarafından gönderildiğini söyleyen sabık Türk mektep muallimlerinden ve lahık (yeni) Bolşeviklerden Giritli Ahmet Cevat Efendi’ye: Sen ne diye, niçin, ne yapmaya geldin? Bezirgânlığa ne Ruslar ne Türkler müsaade etmeyeceklerdir. Getirdiğiniz paraları derhal gerisin geriye gönderiniz. Böyle işlere herhalde şayan-ı hürmet bir akide olan komünizm demezler. Kepazelik derler, kepazelik (Aka Gündüz). -Hacıanesti’nin telgrafları: Dizleri tutabilecek kaç Yunan generali kaldığının bildirilmesi. Konstantin’in kaybolan Yunan ordusunu arama ilanı. Le Temps: Yunan hezimeti. Macar Magyarsag’da Kemal Paşa’nın Şartları başlıklı uzun makale. Türkler, Trakya ve Edirne’siz barışa yaklaşmıyorlar. Berner Tagebelat (İsviçre): Yunan Hezimeti başlıklı yazısında Türk saldırısının beklenmedik bir zamanda ortaya çıktığını anlatarak bundan Fransızların da çok memnun olduğunu, Türkiye üzerinde İngiliz-Fransız çekişmesinin devam edeceğini, Fransızların desteklediği Türklerin konferansta çok fazla istekte bulunacağını ancak İngiltere’nin meydanı Türklere bırakmayacağını yazıyor. The Times: Hacıanesti, askerlere ricat hareketi vaat etmekle maneviyatlarını kırdı. Babalık: Hakkımız teslim edilmeli (Ekrem Reşat). Karahan’ın tebriki, Rauf Bey’in cevabı. İzmir ahvali: Yunanlılar ve bütün zabitleri kaçıyor. Dükkânlar tamamiyle kapalıdır. İzmir’de asayiş yoktur. Evvelki gün şehrimize getirilen esir Yunan subaylarından Rimeras Dimiriyos ile mülakat. -Pazarköy ve Alaşehir istirdat olundu. Güleryüz: Şanlı ordumuz zaferden zafere koşuyor. -Büyük muzafferiyet destanı: Nihayet son zafer güneşi doğdu/Mahzun gönülleri ümide boğdu. -Mihran Efendi’nin mizah gazetesinin vatana ihaneti. Dilleri büsbütün tutulacak. Onlara son darbeyi, hakaret ettikleri sıhhıyelerinden dolayı, servetlerini toplayıp ‘şöyle seyahat yapmağa’ hazırlanan malum kişiler). (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara-1996, sf. 639-640-641-642-643-644)”

         Büyük Taarruz’da yokluklar bitmiyordu hiç. En büyük düşmanımız işgalcilerden sonra yoluklardı. Askere çarık yetiştirilemediğinden çoğu yalınayak yetişmekteydi düşmanın ardından. İkinci en büyük yokluk ise mermi eksikliğiydi. Bu nedenle merminin yapacağı işi, kılıçla yapmaktaydı Mehmetçik. Bir gün önce Başkomutan Mustafa Kemal, ‘Kılıca kuvvet!’ buyruğunu vermişti orduya. Bugün de Süvari Kolordusu Komutanı Altay Paşa, aynı buyruğu veriyor askerlerine.

         Yunanlılar çekilirken yalnızca yerleşim yerlerini yakmadılar, demiryollarını tahrip ettiler. Amaçları, ülkemizi ekonomik olarak çökertmek, topraklarımızı taş devrine döndürmek.

         Balıkesir’e giren Akıncılarımız, Hıristiyan mahallesine girişi yasaklayarak Rum halkın can güvenliğini sağlama yoluna gittiler. İşte, Türk bu… Silahsız, savunmasız kişiye silah çevirmez. Savaş alanında mertçe dövüşür düşman askeriyle.

         Savaş bitmeden karargahını gemiye taşıyan bir başkomutandan utku kazanması beklenir mi? Yunan Başkomutanı, kaçmak için kendini güvence almış durumda.

         Kurtuluş Savaşı tüm hızıyla sürerken hem Mehmetçik hem de halkımız düşmanla ölüm kalım savaşının içindeyken sesi çıkmayan padişah, Amerikan Yakın Doğu Yardım Kurumu yöneticilerine nişanlar vermekle meşgul.

         Düşman kaçarken yakıp yıkmayı sürdürmekte. Ali Kemal, Ankara karşıtı çizgisinden vazgeçmemekte. Ordumuz, tüm yoksunluğa karşın ilerlemekte. Askerimizim yüreğindeki yurt sevgisi, her türlü eksikliğin üstesinden gelmekte. Anadolu, kahramanlık destanını yüreğiyle yazıyor. Böyle yazılan bir destana dost da düşman da saygı duymakta.

                                                                                Adil Hacıömeroğlu

                                                                                7 Eylül 2023

        

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder