Mustafa
Kemal Paşa ve Temsil Heyeti, 25 Aralık 1919 Perşembe gecesini Kaman’da geçirdiler.
26 Aralık sabahı, Beynam’a doğru yola çıkıldı. Beynam’a iyice yaklaştıklarında
ve hava kararmaya başladığında otomobillerden biri çamura saplandı. O yıllarda
yollar asfalt değil, toprak.
Otomobillerin
çamura saplanması, yol boyunca sık sık rastlanan bir şey. Bu durum, yolculuğu iyice
zora sokmakta. Bir arabanın çamurdan kurtarılması saatlerce sürmekte. Atatürk
ve arkadaşlarının olanaksızlıklarına bir de soğuk havayı eklediğimizde
yolculuğun nasıl zorlukla geçtiğini anlayabiliriz.
Daha
önce Mustafa Kemal Paşa’nın bulunduğu otomobil, Çiçekdağı’nda çamura
saplanmıştı. Araba, elbirliğiyle çıkarıldı. Ancak Temsil Heyeti üyelerinin üstü
başı çamur içinde kalmıştı. Bu zor uğraşıdan sonra da içinde Rauf, Mazhar Müfit,
Hakkı Behiç ve Bedri beylerin bulunduğu otomobil çamura saplandı. Bütün
çabalara karşın arabayı yerinden kımıldatamadılar.
Hakkı
Behiç Bey, otuz sekizi bulan ateşle ayakta durmakta güçlük çekmekte. Çaresizlik,
doğaya teslim olma egemen herkeste. Sonunda bu dört kişi ve sürücü, geceyi otomobilde
geçirmeye karar verdiler. Ancak kar yağışı aralıksız sürmekte. Bu hava
koşullarında burada gecelemek olanaksız. Çünkü yaşamsal tehlike söz konusu.
“Gece
olmuştu. Ben, elbette yakında bir köy vardır, diğer otomobiller gitti; Beynam
yakın olmak lazımdır mütalaasıyla tüfeğimi alarak köyü bulmağa çıktım. Birkaç
dakika sonra arkamda Rauf Bey’in: ‘Mazhar Müfit, Mazhar Müfit’ diye seslenmekte
olduğunu gördüm. Durdum, Rauf Bey’in de tüfeği elindeydi. Yanıma geldi: ‘Be
birader, gece karanlığında seni kurtlara mı parçalatacağız, yalnız nereye gidiyorsun?’
diyerek beraberce yürümeğe başladık. Fakat karanlıkta yolu şaşırmıştık. Doğru
gideceğimiz yerde sağ tarafa doğru dağa çıkan bir küçük dağ yolunu takibe
başladık. Hemen bir saat yürüdük, köyden eser yok. Hep yokuş çıkıyor, sık
ormanlık arasında karanlıkta bulunuyorduk.
Doğrusu,
yol uzadıkça biz de yorulmağa başladık. Elimdeki tüfek ve belimdeki kurşunlar
yüzlerce okka sıkletinde imiş gibi bir ağırlık veriyordu.
Nihayet
bir köpek sesi işittik. Her halde bir köye yaklaşıyoruz diye sevindik. Biraz
sonra uzakta ağaçlar arasında bir ışık gördük. Gayret arttırarak ışığa
yaklaştık. Bu, bir kulübe imiş. Kulübede bulunan zabit bizi hürmetle kabul
etti. Birer çay pişirdi ve içirdi.
Dinlendik;
meğer doğru yolu takip edip de dağ yoluna sapmasa imişiz Beynam köyü on
dakikalık bir mesafede imiş.
Zabit
efendi, bize birer katır hazırlattı ve kılavuz da verdi. Beynam köyüne geldik. Paşa’yı
köy muhtarının odasında yerde yayılmış bir şilte üzerinde uyumakta bulduk.
Odanın sedirinde Rüstem Bey, Paşa’nın karşısında Doktor Refik Bey yatıyordu.
Muhtar
ağa, sobayı yaktı, yaş olan üstümü başımı kurutmağa çalışırken Rauf Bey, her
türlü yorgunluğuna rağmen ‘Arkadaşları otomobilde bırakamam’ diyerek köyden
manda, öküz tedarik ile ve bazı köylülerle otomobilin saplandığı yere tekrar
giderek sabaha karşı otomobili ve içinde kalanları köy getirdi.
Rauf
Bey’in bu arkadaşlığı doğrusu takdire sezadır. Sabah oldu, o gün Ankara’ya
varılmak mukarrer olduğundan Paşa hareket etti; biz de ancak bir saat sonra yola
çıkabildik ve Paşa’ya Ankara’ya yakın bir mahalde yetişebildik. (Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar
Atatürk’le Beraber II. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1986, s. 496-497)”
Atatürk ve Temsil Heyeti’nin Sivas’tan Ankara’ya gelirken karşılaştığı
zorluklar saymakla bitmez. Bugün insan usuna gelmeyecek güçlüklerle
karşılaştılar.
Türkiye’yi
sıcak koltuklarında oturup en konforlu yataklarında uyuşup uyuyanlar değil; bir
köy evinin odasında, yerdeki şiltenin üstünde dinlenmeye çalışarak ulusunun
geleceği için umut dolu düşler görenler işgalden kurtardı. Atatürk’e ve onunla
ülkemizi kurtarmak için yola çıkanların hepsine sonsuz saygı göstermek her
yurttaşımızın insanlık ve yurt görevi. Bunun tersini yapıp düşünenler, o günün
işgalcilerinin ve günümüz emperyalistlerinin safındalar. Atatürk karşıtı olmak,
Türk ulusunun destansı kurtuluşuna karşı olmaktır bu böyle biline.
Adil
Hacıömeroğlu
26
Aralık 2023
👍Adem peygamber topraktan yaratıldığı için olsa gerek,toprağı yani vatanı sevmek fıtrı bir görev olmasaydı,vatanı kurtarmaya soyunan kahramanlarımızın bu çileli yolu yürümeleri mümkün olmazdı diye düşünüyorum. Radıyallahü Anhüm.(Allah onlardan razı olsun)
YanıtlaSilBir milletin yeniden doğuşu için vatanımıza emeği geçen herkese teşekkürler.Sonsuz saygı ,özlemle ve minnetle anıyoruz.Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarını mekanları cennet olsun.Aklınıza , fikrinize, elinize sağlık.Atalarımızın yaşadığı zorlukları , yarınlara sahip çıkarak ödeyebiliriz.Hocam sağ olunuz.🇹🇷🇹🇷🇹🇷fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil