İnsanlığın
birlikte yarattığı uygarlık, binlerce yılda gelişti. Her toplumun az ya da çok
payı var bu gelişmede. Bilim, kültür, sanat, teknoloji, gelenekler, halkbilim, kentleşme
ve devrimlerin hepsi uygarlığın bir parçası. Hepsi de insanlığın ortak kalıtı…
Ancak bazıları, nedense bu insan uygarlığının dışına çıkarak dünyanın tümünün
kendilerinin olduğunu düşündüler.
Kendine
“Uygar Batı” diyen ve dedirten emperyalist ülkeler, son yüzyılda milyonarca
insanın etini yiyip kanını içerek beslendiler. Emperyalizm çağından önce de
feodal egemenler, insan eti yiyip insan kanı içtiler. Uygarlık, onların insan
eti yiyip insan kanı içmelerini saklayan bir örtü. Batının uygarlığı (!);
insanı sömürdüğünde, diğer insanlar ona hizmet ettiğinde göreceli bir suskunluk
içindedir. Suskunluğu, kırıntı kadar bir çıkarı söz konusu olduğunda vahşete dönüşür.
Çünkü emperyalizm, insan eti yemeyip insan kanı içmediğinde semizleşemez.
Batının
uygarlık söylemleri, baştan sona sahte. Karşınızda gördüğününüz batının yüzü,
sahte boyalarla kaplı. İnsan hakları dedikleri, yalnızca kendileri için. Çünkü
kendilerinin dışında kimseyi insan saymaz bu kan içiciler Ezilen ulusların
hakları, varlıkları söz konusunda olduğunda yüzlerindeki insan teninden sahte
boyalar, aldatıcı gülücükler dökülür yerlere. O boyalar ve gülücükler, insan
teninden, kanından yapıldığından yerde kaldıkça çürüyüp kokuşur.
Emperyalistlerin
yöneticileri, acıklı bir olay karşısında üzülmek ya da ağlamak istediklerinde kendi
yüzlerini, etini yiyip kanını içtikleri bir insanın yüzüyle örterler. Bakıp
görenler de onları insan sanır. Oysa değiller. Çünkü yüzlerindeki insan örtüsü,
en kolay yitirdikleri bir şey. Değeri olmayan şeylerden zaten kolay vazgeçilmez
mi? Bu nedenle onlar da kolay vazgeçmekteler bu insan yüzlü örtüden.
Yaklaşık
iki aydır batılı emperyalistler, İsraillilerle oturup Filistin yurdunda bebek, çocuk,
kadın, yaşulu, sayrı demeden insan eti yiyip kan içmekteler. Filistinlinin eti
onların ekmeği, kanı da kırmızı şarap olmuş bedenlerinde. Her gün onlarca
Filistinli toprağa düşerken emperyalizmin, Siyonizm’in bombalarıyla Washington,
Londra, Berlin, Amsterdam, Paris, Ottowa’daki sarayımsı inlerinde ellerini ovuşturmakta
sahte uygarlığın sahtekârları.
Bir
de emperyalistlerin çanak yalayıcıları var. Onlar olmadan olmaz sahte uygarlık
resmi. İnsanın kurban edildiği masalarda arta kalan kemiklerin toplayıcılarıdır
bunlar. Bunlar iyi oyuncusayılmalı. Döktükleri timsah gözyaşlarını, timsahlar
bile kıskanır. Kendi halklarını kandırmakta ustalar. Emperyalizmin kan
emiciliğine, insan düşmanlığına karşı gibi görünüp el altından onların işlerini
kolaylaştırırlar. Bir söylev verirler ki, sanırsın gidip insan düşmanı emperyalist
liderlerinin ağzını burnunu dağıtacaklar. Öyle ağzı açılmadık sözler söylerler
ki, dinleyenler onların emperyalizme içtenlikle karşı olduklarını düşünürler.
Ancak bu düşünüş, çok sürmez. Bir süre sonra onların yüzündeki sahte örtü
düşüverir yerlere, gerçek yüzleri ortaya çıkar. Dillerinde Filistinli çocuklar,
ellerinde ABD dolarları ve Netanyahu’nun elleri. Ağızlarında toprağa düşmüş
Filistinlilere sahte ağıtlarla gözlerinden timsah gözyaşları şıp şıp damlarken uslarında
Hayfa limanına gönderecekleri taze sebze ve meyve yüklü gemiler...
Ey
Filistinli kardeşim, çocuklarının el kadar bedenleri sayrıevlerinin
bahçelerinde, mahallelerin yıkıntıları arasında kalan alanlarda kefenler içinde
apak devinimsiz yatarken göz pınarlarından, yaş, yüreğinden kan akmakta. Sen
kanayan yüreğinle dimdik dikilirken emperyalist/Siyonist vahşete karşı tüm
insanlık onurunla sahte uygarlık senin gözyaşlarından oluşan Gazze denizinde
boğulmakta.
Ey
kefene sarılı Gazzeli çocuk; utanma, acıma, üzülme gibi insana özgü duygularını
çoktan yitirmiş emperyalistler ve onların çanak yalayıcıları ne kefenlenmiş
küçücük bedenlerinize ne de anne ve babalarınızın gözyaşlarına bakabilirler.
Çünkü bunlara bakmak insan işi…
Ey
yurdundan kovulmak istenen Filistinli kardeşim, seni derdini ben anlar ve
bilirim. Yüz yıl önce de aynı şey benim başıma geldi. Benim ulusum, emperyalist
bir düzenle sürülmek istendi atalarının kanıyla sulanan topraklarından. Ulusça
ayağa kalktık tek dişi kalmış canavara karşı. Yurdumuzu, vermedik ihanet
güçlerine, kan emicilere. Akan gözyaşlarım, çarpan yüreğim, kuruyan dilim,
gecem gündüzüm senin için… Benim gibi dünyanın dört bir yanındaki ezilip sömürülen
halklar, emperyalist ülkelerde iliğine dek tüketilen yurttaşlar, Yahudi olup
insan kalanlar senin için gecenin karanlığını yırtacak olan şafak vaktini
beklemekteler. Çünkü şafak sonrası doğan gündür yarasaları inlerine kaçıran.
Adil
Hacıömeroğlu
5
Aralık 2023
Ağzınıza sağlık saygıdeğer hocam.
YanıtlaSilİnşallah müjdelediğiniz gün tez gelir...
Hiç yardım gidemiyrn Filistin halkına, şimdi de kefensiz kepçelerle gömülüyorlar. Elleri silah tutanlar artık İsrail'in kafasına dayası lar
Sil👍 Yükselmenin en alçak olanı,zayıfların sırtına basarak yükselmek olanıdır.
YanıtlaSil