Ülkemizde, belki de dünyada en büyük sorunlardan biri,
çocuklara hangi kitapların okutulacağı. Bu konuda öteden beri tartışmalar olur.
Konuyla ilgili farklı öneriler ileri sürülür. Yaşamım boyunca bu konuya kafa
yordum. Özellikle öğretmenliğim sırasında öğrencilerin kitap okumaları
konusunda yaptığım gözlem ve deneyimlerimi zaman zaman paylaştım. Bu konuda,
yıllar içinde oluşan düşüncelerimi söyledim belki işitip dinleyen olur diye.
Birkaç yıl önceydi, 8.sınıf öğrencisi Sarp Yeltik’le Türkçe
dersi yapmaktaydım. Okumakta olduğu özel
okuldan, okumaları için kitap verilmişti onlara. Tüm 8.sınıflara aynı kitap… John
Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar’ı… Ancak kitap kısaltıldığından özgünlüğü,
düşünsel ve olaysal bütünlüğü yok olmuş. Deyim yerindeyse kuşa çevrilmişti
dünyanın en güzel kitaplarından biri.
Sarp’la tam derse başlayacakken çocuk, kitap elinde masaya
oturdu. “Öğretmenim, bir şey sorabilir miyim?” dedi. “Buyur, sor!” dedim. O da
sordu.
“Kitabı okuyorum, ancak bir şey anlamıyorum.” deyince ben de
ona: “Neden? Aslında bu kitap akıcı, ilgi çekici bir kitaptır.”
Sözlerini şöyle sürdürdü Sarp: “Kitapta olay birden
değişiyor ve değişen olayın ya da konunun bir öncekiyle ilgisi yok!” Konuyu
anladım aslında. Çünkü daha önce okuduğum çocuklar için kısaltılmış klasik kitaplarda,
ben de bu duruma tanıklık etmiştim. Ayrıca önceki yıllarda birçok öğrencim
benzer yakınmaları dile getirmişti. Ben de bu yakınmalar karşısında yapmam
gerekeni yapıp kısaltılmış bazı dünya klasiklerini okudum. Öğrencilerimin
yakınmalarının doğru olduğunu gördüm. Sarp’a da hak verdim doğal olarak. Kitabı
aldım bir haftalığına ve İstanbul’da bir yere gidip gelirken yararlandığım toplutaşım
araçlarında okudum onu. Kitap, adeta yok edilmişti kısaltılırken. Yalnızca
kısaltma mıydı sorun? Tabi ki değil. Çeviri berbattı. Tümcelerde yazım
yanlışları ve anlatım bozuklukları vardı çokça. Bazı tümceler anlamsızdı.
Ticari amaçla birçok kitap, çocuklara uygun duruma
getirilirken içerik yok olmakta. Özellikle romanlarda olay bütünlüğü yok
edilmekte bilerek ya da bilmeyerek. Kullanılan dil, topluma da çocuklara da
yabancı. Son yıllarda dünya klasiklerinin deneyimli çevirmenlerle Türkçemize
kazandırılmasına bile gerek görmüyor birçok yayınevi. Çeviri işini, bilgisayar
aracılığıyla internetten yapmaktalar. Böylece kitapların maliyeti ucuza
gelmekte. Doğaldır ki bu tür kitaplar, satılırken de etiket ederleri düşük
olmakta. Ticari kaygı, yazınsal kaygının önüne geçmekte böylece. Kitabın
içeriği, değeri bir anda yok edilmekte.
Çocuklar için kısaltılacak kitaplara, özen gerekmekte.
Çevirenler, yazın konusuyla ilgili olmalı. Gerçi kitapları kısalmak yerine,
onların çocuklarımızca zamanı gelince okumalarını yeğlerim. Her şey, zamanında
olmalı.
Kısaltılmış kitaplar yerine, çocuk yazınına önem verilmeli.
Bu alanda yazılmış özgün kaynaklar önerilmeli çocuklara. Böylece kitap okuma
alışkanlıkları, zevkleri gelişir. Onları, kısaltılmış kitaplarla okumaktan
soğutmak yerine, kendi yaşlarına ve düzeylerine uygun çocuk kitaplarına
yöneltmeli.
Çocuk yazını nedense ülkemizde de dünyada da ihmal edilir.
Bazı yazarlar bu alanı küçümser. Oysa okumanın beşiğidir çocuk yazını. Kitaplar
da beşikte büyür tıpkı çocuklar gibi. Bu alanda verilecek yapıtlarla çocuklarda
yazınsa zevkler oluşturulmalı. Onların kitaplarla dostlukları küçük yaşlarda kurulmalı.
Bunun için de çocuk yazını alanında yapıtlar veren yazarlar, devletçe
desteklenmeli. Bu alanda nitelikli yapıtların verilmesi hem toplumumuzu hem de yurttaşlarımızı
ileriye götürecek bir atılım.
Herkes: “Toplumuzda niye okuma alışkınlığı yok?” diye sorar.
İşte, okuma alışkanlığının kazanılmamasındaki nedenlerden birisi kısaltılarak
özünü yitiren kitaplar. Bu nedenle çocuklara kitap önerirken başta öğretmen ve
veliler çok dikkatli olmalı. Onları, okumadan soğutacak kitaplardan uzak durmalı.
Her kitabın okunacak bir döneminin olduğu unutulmamalı. Okuma konusunda
bilinçli ve sorumlu davranarak kaş yapayım derken göz çıkarmayalım. Çocukları
yaşam boyu sürecek bir okuma eyleminden alıkoymayalım.
Adil
Hacıömeroğlu
5
Mayıs 2023
Çeviri kalitesi çok önemli. Maalesef en az on tane kitabı çevirisi çok kötü olduğu için yarım bırakmak zorunda kaldım. İyi bir okuyucu bu sebeple alacağı kitabın yayınevine ve tercümanına da dikkat eder.
YanıtlaSilBir konuyu yarım anlamak,hiç o konuyu okumamaktan daha kötü bir durumdur.
YanıtlaSil