HALKA KÜFREDEN AYMAZLAR (14 Mayıs Seçimleri-3)


         Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu bitti, sırada ikinci tur var. Milletvekilliği seçimi ise sonuçlandı. Millet İttifakı büyük bir düş kırıklığı içinde... Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal’ın düş kırıklığı içinde olduklarını sanmıyorum. Çünkü seçimin en kârlı çıkan partilerinin liderleri.

         Seçim gecesi büyük düş kırıklığı yaşayan Millet İttifakının hararetli savunucuları, sosyal medya üzerinden hakarete başladı. Kime mi? Kendilerine oy vermeyen seçmenlere…

         Gümüşhane ve bazı illerimizden R. Tayyip Erdoğan yüksek düzeyde oy aldı. Biri yazıyor: “Gümüşhane diye bir ilimiz olmasa ne olur?” bunun devamı da var. Çok yazık çok… Bölücülüğün böylesi, dünya yüzünde görülmüş değil. Senin dediğin yere oy vermeyince o ili yok sayacaksın öyle mi? Bunun adı da demokrasi olacak. Sen de demokrat (!) ve ilericisin(!) öyle mi?

         Şimdi size sosyal medyadan birkaç örnek…

         “Ulan Kahramanmaraş, siz nasıl insansınız ya. Daha toprağı soğumadan cenazelerinizin. Yazıklar olsun size. Allah sizi kahretsin be, size her şey müstahak cahil amipler.”

         “Deprem bölgelerinden akpnin (Yazım yanlışıyla olduğu gibi aldım. AH) önde çıkması,keşke ölseydiniz bir insanın hiç mi aklı olmaz.”

         “Biz de salak gibi her ay yardım yapıyoruz. Aç açıkta kalmasınlar diye, haram zıkkım olsun.”

         “Kimse bana artık Hatay’da su yok, yok bilmem ne yok demesin!! Yazıklar olsun o döktüğün gözyaşlarına, uykusuz canlı cenaze gibi dolaştığım ve tüm maddi ve manevi yaptıklarıma!!! Beter olun!!”

         “Bu ülke için bu kadar geri zekalı çok fazla…Yazık”

         “Keşke daha çok ölseydiniz, bir insanın hiç mi aklı olmaz.”

         “Kafasına kuş s.çınca sayısal oynayan milletin ağzına s.çana oy vermesi kadar normal bir şey yok!”

         “Yazıklar olsun Maraş celladına aşık şehir devam edin çadırda yaşamaya.”

         Hele bir Zülfü Livaneli yazısı var ki evlere şenlik. Halkına, insanına güvenmeyen, hatta ondan nefret eden bir anlatım. Yazısında Atatürk’ten söz etmekte, ancak Atatürk’ü zerre kadar tanımayan biri. Onu şöhrete ulaştıran bir halkı, bu denli aşağılaması niye?

         Yukarıdaki paylaşımların benzerleri çok… Meğer bu demokrasi tutkunları(!), yardımsever melekler(!) deprem bölgesine yardım yaparken oradaki yurttaşlarımızı kendi eğilimleri doğrultusunda davranması için el uzatmışlar. Yaptıkları sözde yardımlar da onları kendilerine düşünsel köle yapmak içinmiş. Verdikleri üç kuruşluk yardım için insanları satın aldıklarını sanmakta bu Ortaçağ’ın köle tacirleri. Sizin gözyaşlarınız da sahteydi, tıpkı timsah gözyaşları gibi.

         Yukarıdaki kervana bazı köşe yazıcılarıyla ünlü kişiler de katıldı. Kimi video çekip yayımladı, kimi de yazdı. Hepsinin ortak noktası, halkı suçlayıp halka hakaret etmek.        

        Halka küfredip hakaret eden aymazlar, kendilerini çok akıllı, deprem bölgesindeki yurttaşlarımızı da akılsız sanmaktalar. Sizde aklın “a”sı olsa bu denli kin ve nefretle yüreğinizi zehirlemezdiniz. Oysa cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu var. Bu turda, deprem bölgesindeki seçmelere gereksinmeniz yok mu? Buradakileri seçmen kütüklerinden sildiniz mi yoksa?

         Halka hakaret eden bu kişilerin birçoğunun Atatürkçü geçindiklerini işittikçe üzülmekteyim. Niye mi? Bu kişilerin bilgisizliklerine… Atatürk’ün “a”sından haberlerinin olmamasına. Baştan söyleyeyim, halka hakaret edip onu küçük gören kişi, kim olursa olsun Atatürkçü olamaz. Siz, Atatürk’ün halka hakaret ettiği bir tümce, onu küçümsediği bir sözcük işittiniz mi?

         Atatürk, sizin “cahil” diye aşağıladığınız okuma yazma bilmeyen köylülerle Kurtuluş Savaşı’nı kazandı. Yine o köylülerle dünyanın en büyük devrimlerinden birini yaptı.

         Ey insanlıktan çıkmış aymaz, iyi anla yazdıklarımı!

         Atatürk’ün 6 Mart 1921’de Ankara-Gölbaşı’nda, cepheye yiyecek taşıyan devecilerle çektirdiği bir fotoğraf var, her yerde bulabilirsin bunu. Bu fotoğrafa iyi bak! Atatürk ve deveciler toprağın üstüne oturup söyleşmekteler. Atatürk’ün gözlerindeki içtenliğe, sevgiye, saygıya bak! Tabi yüreğiniz varsa bakarsınız o devrimci gözlere.

         Atatürk’ün 22 Kasım 1930’da Amasya Müftüsü Abdurrahman Kâmil Efendiyle bir fotoğrafı var. İkisi de ayakta…     O Kâmil Efendi ki Atatürk, Havza’dan çıkıp Amasya’ya giderken onu, kentin dışında saatlerce beklemiş bir yurtsever din adamı. Bakın Atatürk’ün duruşuna ve bakışına!

         Üçüncü fotoğraf ise 1937’de meydana gelen Kars-Erzurum depreminden… Evi yıkılan bir yurttaşımızla ayakta çekilmiş bir fotoğraf… Atatürk’ün beden diline bakın! Yüzündeki acıyı görün! Bakıp görün bakalım kendinizi, ona benzetebilecek misiniz?

         Yukarıdaki paylaşımları yapanlar ve onlar gibi düşünenler, kendisi gibi düşünmeyen herkesi faşistlikle suçlarlar. Oysa yaptıklarına, yazdıklarına bakınca onların faşistliği paçalarından akmakta. Demek ki insanoğlu ayna… Bakınca kendi faşistliklerini görmekteler.

         İnsanlar birine yardım ederken bir şeyin karşılığında mı yapar? İnsan yaptığı yardımı, insanın yüzüne vurur mu? Bu nasıl bir densizlik, vicdansızlık?

         Şanlıurfa’da, Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta yıkıntıların altından dimdik çıkan yurttaşlarımızın dedeleri, Fransız işgalcilerini nasıl tepelediklerini bilmiyorsunuz sanırım. Hakaret ettiğiniz insanların dedeleriyle Cumhuriyet kuruldu. Hele Hataylılara yaptığınız hakaretler… O Hataylılardır ki Türkiye’ye bağlanmak için Yedi Düvel’e kafa tutup Hatay Cumhuriyeti’ni kurdular. Ardından da 64. ilimiz oldular.

         Adıyaman’a “Acıyaman” diye yazıp hakaret eden densize ne demeli? Bu kişinin bilgisizliğine mi, vicdansızlığına mı yanayım?

         İnsanlığını yitirmiş, vicdanını emperyalistlere kiralamış kişilerden ne Atatürkçü ne devrimci ne de solcu olur. Çünkü Atatürkçü olmak için önce insan olman gerek. Devrimci olmak için de halkçılığı özümseyip yaşama geçirmeli. Solculuk içinse ezilenden yana olmalısın.

         Ey kendini ilerici sanan zavallı, senin 17 Ağustos 1999 depreminden sonra “7.4 yetmedi mi?” diye pankart açan meczuptan ne farkın var? Her ikiniz de insanlığını yitirmişsiniz. Her ikinizin de yürekleri taşlaşmış.

         Atatürk, “Köylü milletin efendisidir.” dedi. Niye mi? Çünkü Kurtuluş Savaşı’nda ölümü düşünmeden cepheye koştu Türk köylüsü. Yine aynı köylülerle Atatürk, Türk Devrimi’ni yaptı. Şimdi siz kalkmışsınız Atatürk’le emperyalizmi dize getirmiş, Türk Devrimi’ni yapmış yürekli insanların torunlarını aşağılıyorsunuz. Hadi orada Damat Ferit kılıklı, Ali Kemal kafalı aymaz!

                                                                                Adil Hacıömeroğlu

                                                                                16 Mayıs 2023

        

        

 

        

        

 

        

1 yorum:

  1. Öyle tepkiler alıyor ve görüyorum ki seçim sonucuyla ilgili, insanlar ancak bu kadar yabancılaşabilir kendi ülkesine ve halkına diyorum. Türkiye'de faşizmin adayı Bay Bay Kemal, üzerine dört beden bol gelen delikanlı pozlarıyla masaya vurarak "buradayım" da dedi ya, bundan sonra gerçek yüzleri daha çok çıkar ortaya.

    YanıtlaSil