Yarın seçim olacak. Hem 13. Cumhurbaşkanımız hem de 28. Dönem
milletvekillerimiz seçilecek. Türkiye’nin çok önemli dönemeçlerde bulunduğu bir
dönemdeyiz. Dünyanın her alanda hızla değiştiği, büyük altüst oluşların yaşanmakta
olduğu koşullarda biz de ulusça seçimimizi yapacağız.
Teknoloji hızla gelişmekte. “Yapay zekâ” yaşamımızın önemli
bir parçası olmakta. Savaşlarda belirleyici güç, teknolojik silahlar… İnsanların
çoğu kırsal alanlardan kopup kentlere yerleşmiş durumda. İnsanların kentlere
yerleşmesi birçok yaşamsal sorunu da ortaya çıkarmakta. Tarıma elverişli
alanlar, gittikçe çoraklaşıp çölleşmekte. Bu nedenle dünya, büyük bir kıtlıkla
yüzleşmek durumunda. Özellikle tatlı su yetersizliği, birçok ülkenin belini
bükmekte. Orman alanları hızla azalmakta. Özellikle yoksul ülkelerin bulunduğu
geniş orman alanlarına sahip yerlerde büyük bir ağaç kıyımı var ekonomik
nedenlerle. Kimyasallar yaşamımızın göbeğinde. Her gün biraz daha zehirlenmekteyiz.
Yaşadığımız dünyanın en büyük sorunu, adil paylaşımın
olmaması. Gelişmiş bazı ülkeler, dünya kaynaklarının büyük çoğunluğunu eline
geçirmiş durumda. 1980’li yıllardan başlayan küreselleşmeyle dünya kaynakları
bir avuç emperyalist ülkenin eline geçti. Küreselcilerin uyguladığı ve yoksul
ülkelere de uygulanması için dayattığı serbest piyasa ekonomisi yüzünden
ülkelerde gelir dağılımı tamamen bozuldu. Ülkelerin kaynakları, bir avuç mutlu
azınlığın elinde. Bu, böyle olunca ezici çoğunluğu oluşturan geniş halk
kitleleri yoksulluğun, hatta açlığın pençesinde kıvranmakta. Bu nedenle tüm
insanlığın özlemi, serbest piyasacı soygun düzenin yerine; kamucu, gelir
adaletini sağlayan toplumsal bir düzenin kurulması.
Serbest piyasacılık, kamuculuğu yok etti. Bireycilik,
bencillik alıp yürüdü. Toplumculuk unutulur oldu.
Küreselciler, kendi sistemlerini kurmak ve korumak için
dünyanın dört bir yanında savaşlar çıkarmakta. Yoksul insanların kanını
dökmekte bir avuç çıkarları için. Bütün savaşların nedeni, bu emperyalist
küreselciler. Bu insanlık düşmanı düzenin sürmesinden yana mı olacağız yarın?
ABD ve AB’nin yeniden dayattığı açılım sürecini oylayacağız
yarın. Emperyalistlerin yıllardır kurmaya çalıştığı II. İsrail’den (Büyük
Kürdistan’dan) yana mı olup ülkemizi böldürecek miyiz, yoksa ulusal bütünlüğümüzü
mu savunacağız sandıkta?
Nedense ABD ve AB’nin yarın yapılacak seçimlerimize ilgisi
üst düzeyde. Sanki seçim, kendi ülkelerinde yapılıyormuş gibi taraf
tutmaktalar. Bir saniye durup da bunu sorgulamayacak mıyız? Düğün değil, bayram
değil bu ilginin nedeni ne?
Son yıllarda Asya’daki siyasal, ekonomik, bilimsel ve
teknolojik gelişmeler; küreselci sistemi sarsmaya başladı. Gelişen Asya,
köhnemiş ve soygun düzenine dönüşmüş Atlantik sistemini geriletmeye başladı. Bu
nedenle saflar yeniden belirlenmekte. Atlantik’le Avrasya arasındaki savaşım, insanlığın
geleceğini belirleyecek. Bu nedenle ülkemizin önünde yanıtlanması gereken şu
soru durmakta: Yıllardır bizi sömürüp mahveden, halkımızı birbirine düşüren, birçok
canımıza kıyan/kıydıran, gelir adaletimizi bozduran Atlantik’in kuyruğuna
takılıp gitmeyi sürdürecek miyiz; yoksa kamuculuğun, gelişmenin, ülkeler
arasında eşit ilişkilerin olduğu ve ait olduğumuz Avrasya’nın onurlu bir
parçası mı olacağız?
İşte yarınki seçimlere, yukarıdaki sorunun yanıtını vermek
için gideceğiz. Türkiye’nin gideceği yönü, uygulayacağı ekonomik sistemi belirlemenin
seçimi. Yıllardır canımıza, malımıza, Cumhuriyet kurumlarımıza ve değerlerimize,
yurt topraklarımıza, ulusal birliğimize kasteden Atlantik sisteminde kalmayı
sürdürecek miyiz? Yoksa Avrasya’nın eşitlikçi, ülkelerin toprak bütünlüğüne ve ulusal
birliğine saygılı dostluk toprağında mı boy atacağız?
ABD ve AB’nin dayattığı özerk yönetimleri kurarak ülkemizin
parçalanmasına mı oy vereceğiz, yoksa ulus devletimizi rahatça savunup kalkındıracağımız
Asya’da mı olacağız?
Terör örgütlerinin yeniden cirit attığı, devlet yönetimine
çöreklendiği, demokrasi dışı işlerle halkımızın sindirildiği bir yönetime mi “Evet!”
diyeceğiz; yoksa ABD emperyalizminin kuklası terör örgütleri PKK, FETÖ ve IŞİD
başta olmak üzere yıkıcı örgütlerin sonsuza dek yok olacağı bir düzeni mi oylayacağız?
Atatürk, yukarıdaki soruların yanıtını yıllar öncesinden “Biz,
Asyai bir milletiz.” diyerek verdi. Ata’mız ne söylerse doğru söyler. Her zaman
olduğu gibi onun gösterdiği hedefe ulaşmak, onun yürüdüğü yolda yürümek bizim
görevimiz.
Adil Hacıömeroğlu
13
Mayıs 2023
Atatürk'ün mirası olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne sahip çıkmak için "bu devlet yıkılmalıdır" diyen Millet ittifakına oy vermeyeceğiz. Konu bundan ibarettir.
YanıtlaSilKasetçileri, liberalleri, bölücüleri, FETÖ uşaklarını, mezhep kışkırtıcılarını, LGBT'cileri, siyonist beslenmelerini seçmeyeceğim. Tam bağımsızlığı, Asya dostluğunu ve antiemperyalizmi seçeceğim 👏🏼
YanıtlaSil