Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu Müfettişi göreviyle 19 Mayıs
1919’da Samsun’a çıktı. Ona, İstanbul hükümetince verilen görev bölgedeki
Rumları, Türk çetelerinden korumaktı. Oysa bölgede olan tam bunun tersiydi. Rum
çeteleri, savunmasız Türklere sürekli saldırmaktaydı. Rum çeteleri, halkın mal
ve can güvenliğini tehlikeye atmaktaydı. Türkler, bahçe ve tarlalarında
çalışamaz olmuştu. Bu saldırılarda birçok Türk, yaşamını yitirmişti. Bu nedenle
can ve mal güvenliği sağlanması gereken Türklerdi.
İngilizlerin isteği üzerine Samsun ve çevresinde yaşayan
Rumların güvenliğinin sağlanması istendi İstanbul hükümetinden. İşte, bunun
üzerine Mustafa Kemal Paşa, Samsun’da görevlendirildi. Ancak Mustafa Kemal
Paşa’nın gidiş amacı, bunun tam tersiydi. O, bu görevi Anadolu’ya geçmenin bir
aracı olarak kullandı. Samsun’a çıktığı ilk günden başlayarak Kurtuluş
Savaşı’mızı ilmek ilmek dokuyup örgütledi.
Kurtuluş Savaşı’nın işaret fişeğinin ateşlendiği yer bana
göre Havza’dır. Yörenin ünlü ve etkili din adamı Sıtkı Hoca, Yörgüç Paşazade
Mustafa Bey Camisi’nde halka hutbe okur emperyalist işgallere karşı savaşmak
için. Bu çağrı, 30 Mayıs 1919 Cuma günüydü. Sonrasında cami dışında toplanılır.
Bu mitingde konuşmalar yapılır. Halk, işgallere tepkisini gösterir. Bu, ilk
halk toplantısıdır. Mustafa Kemal Paşa, bu mitingi kaldığı otelin penceresinden
izler ve halkın kararlığını görür.
Atatürk, Havza’da ilk direniş genelgesini yayımlar. Tarih,
28 Mayıs 1919 Çarşamba günüdür. Bu genelge; Trabzon, Sivas, Erzurum, Van,
Diyarbekir, Bitlis, Mamuretülaziz (Elazığ), Ankara, Kastamonu vilayetlerine;
Canik (Samsun), Erzincan, Kayseri Bağımsız Mutasarrıflıklarına gönderildi.
Mustafa Kemal Paşa genelgede: “… önümüzdeki hafta boyunca ve
çeşitli vilayetlere göre pazartesi başlayıp çarşamba günü müracaatın arkası
alınmak üzere büyük ve heyecanlı mitingler yaparak milli gösterilerde
bulunulması ve bunun bağlantılı olunan tüm yerlere de yayılması ve bütün büyük
devlet temsilcileriyle Babıali’ye etkili telgraflar verilmesi ve yabancı olan
yerlerde yabancılara da haklı etkiler yapılmakla beraber milli gösterilerde
adap ve sükunetin fevkalade korunması ve Hıristiyan halka karşı sataşma,
gösteri ve düşmanlık gibi tavırlar alınmaması elzemdir. (Atatürk’ün Bütün
Eserleri, Kaynak Yayınları, cilt 2, Birinci Basım, Mayıs 1999, sf. 334)”
diyerek halk direnişinin başlamasını istemekte. Bu genelge hem 9. Ordu
Müfettişliğinin yetkileri içindeki yerlere hem de yetisi dışında kalan illere
gönderildi. Amaç, yurdun büyük bir bölümünü kapsayan ulusal uyanışı sağlamak ve
halkı birleştirmek.
Mustafa Kemal Paşa, öncelikle mitingler düzenlenmesini
istiyor. Bu mitinglerinde resmî kurumlardan izin alınarak yapılmasını
önermekte. Bu ulusal gösterilerin “adap ve sükûnet” içinde yapılmasını
özellikle vurgulamakta. Gereksiz taşkınlıkların halkı böleceğini, haklı bir
savaşıma leke süreceği düşünülmekte. Ayrıca aşırı taşkınlıkların kışkırtıcıların
gösteriye sızmasına ve mitinglerin amacından sapma olasılığın olacağı da
düşünülmüş.
Yabancı temsilciliklere ve İstanbul hükümetine işgalleri
protesto telgraflarının çekilmesi istenmekte. Şimdi diyeceksiniz ki yabancılara
telgraf çekince işgaller son mu bulacak? Doğaldır ki hayır! Ancak bir il ya da
ilçeden telgraf çekmeye giden bir kişi, ne yaptığını çevresindekilere
anlatacak. Çevresindekiler de “Bak, arkadaşım falanca işgalleri protesto etti,
benim de etmem gerekir.” diyerek postaneye gidip telgraf çekecek. Bir göle
atılan taş örneğinde olduğu gibi atılan taşın suda yarattığı etki, halk halka
büyüyüp genişleyecek. Böylece halkın bir kurtuluş ülküsü çevresinde birleşmesi
sağlanacak. Ayrıca işgalciler örgütlü bir savaşımın gücü karşısında
çekinecekler. Bir de işgale kalkışmayan yabancı ülkeleri yanına çekmek söz
konusu bu davranışla.
Hıristiyan halka iyi davranılması öğütlenmekte yukarıdaki genelgede.
Onları tümden düşman safına itmemek için bu özen. Olanak bulunursa onların bir
bölümünü de ulusal direniş saflarına çekme amacı var bunda.
Havza Genelgesi ile bölük pörçük sürmekte olan direniş
örgütlenmesinin bir merkezden yönetilmesi iradesi ortaya kondu. Çünkü dağınık
bir direnişin başarıya ulaşma olasılığı neredeyse yok! Ancak ulusun tüm gücü
birleştiğinde başarı olasılığı çoğalmakta. Ayrıca bu genelgeyle ulus
egemenliğinin önemi de vurgulanmakta.
Havza Genelgesi’nin 104. yılında başta Atatürk olmak üzere,
ilçede Büyük Kurtarıcı’ya kucak açan kaymakamlık ve belediye yöneticilerini,
Paşa’yla yola çıkan yurtseverleri, Sıtkı Hoca’yı, o gün Yörgüç Paşazade Mustafa
Bey Camisi’nde toplanan herkesi, tüm Havza halkını saygı, sevgi, minnet ve
rahmetle anıyorum.
Adil Hacıömeroğlu
28
Mayıs 2023
valla hocam M.Kemal o kadar strateji dehası ki inanılmaz.miting yap ama taşkınlık olmasın.telgraf çek ama kibarca.hristiyan yurttaşları kırma incitme gönüllerini al.helal olsun.atalarımızın dediği gibi Paşa karıncayı sever ama belini incitmez.tüm hamleler ilmek ilmek dokunuyor.
YanıtlaSil