CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VE İTTİFAKLAR


         Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin yaratacağı sosyal, siyasal sorunları bu konu gündeme geldiğinde dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Bir dizi yazı yazdım bu konuda. Bu sistemin başta ABD olmak üzere uygulandığı ülkelerde halkı ikiye böldüğünü gözlemledik yıllarca.

         Cumhurbaşkanlığı, bir başka deyişle başkanlık sistemi genellikle geçmişte sömürge olmuş ülkelerde var. Sömürge valileri başkan oldular. Böylece birçok sömürge ülke yönetim biçimlerini değiştirerek eski efendilerine bağımlılıklarını sürdürdüler. Örneğin; ABD, Brezilya, Meksika, Arjantin ve birçok Afrika ülkesi… Ayrıca bu ülkelerin hepsinde eyalet sistemi bulunmakta. Demek ki başkanlık sistemi hem demokrasinin hem de ulus devletin ruhuna uygun değil.

         Bugün geldiğimiz noktada cumhurbaşkanlığı sistemi (AKP sözcülerinin dediği gibi Türk tipi başkanlık sistemi), toplumumuzu bölmekte. Farklı görüşlerin, siyasal anlayışların gelişmesinin önünde engel bu sistem. Çünkü cumhurbaşkanı seçilmek, iktidar olmak için yüzde elli, artı bir oy gerekmekte. Bu da büyük partilerin programlarından, politik çizgilerden ödün vermesine yol açmakta. Çünkü en küçük partinin bile oyuna gereksinim var yüzde elliyi aşmak için. Bu nedenle siyasal görüşleri birbirine karşıt partiler bile bir araya gelmekte. Bu nedenle ulus devletimize karşı olan ve bunu her fırsatta dile getiren HDP/PKK ile HÜDA PAR/Hizbullah gibi bölücü partiler, ittifaklar içinde güçlü olarak yer bulmakta. Terörün bitmesiyle güçleri kırılan, gelişmeleri duran bu partiler, ittifaklar sayesinde halk nezdinde yeniden güç toplamakta. Bu da bu sistem sayesinde olmakta.

         Önümüzde seçimler var. İç ve dışta büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Bu sorunların birçoğu da bölücü örgütlerden ve onları destekleyen emperyalist ülkelerden kaynaklanmakta. Sorunu yaratanlarla iktidar gelip sorun çözmek olanaksız.

         Ne yazık ki seçime giderken büyük bir bölünme yaşamakta ülkemiz. Cumhur ve millet ittifakları birbirinin düşmanıymış gibi davranmakta. Kimse kimseyi dinlemiyor. Demokratik bir tartışma ortamı yok! Olamaz da zaten… Çünkü ülkemize düşmanlık eden bölücü örgütlerle FETÖ gibi ABD maşası yıkıcı bir oluşum, ittifakların içinde hoşgörüyle karşılanıyorsa bunların olduğu yerde uygarca, tartışma değil, düşmanlık olur. Zira bu örgütler emperyalizmin kurdurduğu yapılanmalar.

         Her iki ittifakın söylemlerine bakıldığında devletçilik yok! Halkçılık hak getire… Üretim ekonomisinin yanından bile geçmiyorlar. Sanayileşme çoktan unutulmuş. Yıllardır Anadolu bozkırlarında fabrika bacaları tütmez oldu. Borç para bulma yarışı var. Söylemlerde dayanaksızlık dizboyu… Suçlamalar havalarda uçuşmakta. Saygı ve sevgiyi mikroskopla arasanız bulamazsınız. Hakaretin, küfrün bini bir para… Hakaret, giderek siyaset diline yerleşmekte. Bu da aradaki düşmanlığı derinleştirmekte. Kimsenin kimseyi dinlediği, anlamaya çalıştığı yok! Uygarca eleştirileri işitmek neredeyse olanaksız. Ülkemizin yaşamsal sorunlarını çözmek için el ele vermek söz konusu bile edilmemekte.

         Cumhuriyet’imizin kurucuları toplumu bölmemek, aynı ulusun çocuklarını birbiriyle düşmanlaştırmamak için meclise dayalı sistemde ısrar ettiler baştan beri. Çünkü meclis demek tartışma ve görüşme demek. Meclis demek, halkın demokrasiye katılımı demek. Meclis demek demokrasi demek. Kısacası meclis demek, halk demek.

         Tarihi boyunca sömürge olmamış bir ülkeye, sömürgelerde uygulanan başkanlık sistemini dayatmak niye? Her iki ittifakın partileri anlaşarak yeniden meclis sistemine dönmenin yollarını bulmalı. Bunu yaparken de demokrasiyi ortadan kaldıran siyasal partiler yasasını değiştirmeliler. Var olan sistemde halkın katılımıyla bir demokratik düzen oluşturmak olanaksız. Bu nedenle tek çözüm ve kurtuluş, kuruluş ayarlarında. Gerisi, boşuna vakit yitimi…

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       4 Mayıs 2023

         Not: Yazının daha iyi anlaşılması için okunması gereken yazılarım:

1- SÖMÜRGE VALİLİĞİNDEN BAŞKANLIĞA   https://adiladalet.blogspot.com/2017/04/somurge-valiliginden-baskanliga.html

2- ABD PROJESİDİR https://adiladalet.blogspot.com/2017/04/baskanlik-rejimi-abd-projesidir.html?spref=tw

3-   BAŞKANLIK TUZAĞINDA ÇIRPINAN AKP (Seçim Değerlendi...  https://adiladalet.blogspot.com/2019/06/baskanlik-tuzaginda-cirpinan-akp-secim.html?spref=tw

5 yorum:

  1. Günaydın canım hayırlı cumalar

    YanıtlaSil
  2. Türk milleti milletleşme süreci sıkıntıya sokuluyor, kabile ve tarikat anlayışı bizim tekrar önümüzde bekleyen büyük bir tehlike, Türk milletine hutu yada tutu olma tercihine zorlanıyor ,

    YanıtlaSil
  3. Üretimse sanayide ticarette ihtiyacının yetersiz olduğu ülkelerde tek seslilik ve başkanlık sistemi daha sağlıklı sonuçlar verir. Çok partili sistemin çok kötü ve ağır sonuçlarını yaşayan ülkeyiz. Hangi sistem olursa olsun insan faktörü birinci sıradadır. HAMURUMUZ BUDUR ANCAK BU KADAR EKMEK VAR.

    YanıtlaSil
  4. Adaleti insan uygular, ne kadar adilse o kadar başarı çünkü her işin başı adalettir.adalet yoksa yada yaralı ise HİÇ BİR ŞEY YOK DEMEKTİR....ÇEVRENE BAK ADALET VARMI! YOK BENCE!!!

    YanıtlaSil
  5. Monarşiyi geri getirme hamleleri.

    YanıtlaSil